Hakkımda

FİRUZ DEMİR YAŞAMIŞ Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirmiştir (1968). University of Southern California’da planlama (kentsel ve bölgesel çevre) ve kamu yönetimi yüksek lisans programlarını bitirmiştir (1976). Siyaset ve Kamu Yönetimi Doktoru (1991). Yerel Yönetimler, Kentleşme ve Çevre Politikaları bilim dalında doçent (1993). Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı’nın kuruluşu sırasında müsteşar vekili. (1978-80) UNICEF Türkiye temsilciliği. (1982-84) Dünya Bankası’nın Çukurova Kentsel Gelişme Projesi’nde kurumsal gelişme uzmanı. (1984-86) Çankaya Belediyesi’nin kurumsal gelişme projesini yürütmüştür. (1989-91) Yedinci Kalkınma Planı “Çevre Özel İhtisas Komisyonu”nun başkanlığı. DPT “Çevre Yapısal Değişim Projesi” komisyonu başkanlığı. Cumhurbaşkanlığı DDK’nun Devlet Islahat Projesi raportörü. (2000-1) Çevre Bakanlığı Müsteşarı (Şubat 1998 – Ağustos 1999). Sabancı Üniversitesi tam zamanlı öğretim üyesi. (2001-2005) Halen yarı zamanlı öğretim üyesi olarak çeşitli üniversitelerde ders vermektedir. Şimdiye kadar ders verdiği üniversiteler arasında Ankara, Orta Doğu, Hacettepe, Fatih, Yeditepe, Maltepe ve Lefke Avrupa (Kıbrıs) üniversiteleri bulunmaktadır.
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Translate

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE
EV

Bu Blogda Ara

1 Haziran 2025 Pazar

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ULUSLARARASI ÇEVRE YÖNETİMİ ÖLÇÜNÜ:

 

 ISO 14000

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Doç. Dr. Firuz Demir YAŞAMIŞ

 

 

 

 

 

 

 

GiRiŞ

 

               Günümüzde yönetim ölçünleri giderek yaygınlaşmakta ve kapsadığı alanlar genişlemektedir. 1950 yıllarından bu yana uluslararası yönetim yazınında geniş bir yer bulan   "toplam kalite yönetimi" (TKY) yaklaşımı Uluslararası Ölçünler Örgütü (International Standards Organization - ISO) tarafından ölçünleştirilmiş ve uygulama alanına  konulmuştur. "Müşteri  tatmini" ve "en az hata" ilkelerine dayalı olan Uluslararası Yönetim Ölçünü  (UYÖ, ISO 9001 ve 9002) özellikle gelişmiş ülkelerde giderek genişleyen bir uygulama alanı kazanmaktadır. Örneğin, ABD'de   her hafta yaklaşık 250 kadar firma bu ölçüne sahip olmak için başvuruda bulunmaktadır.

 

               TKY anlayışına dayalı ISO 9001 ve 9002 ölçünlerinin özel sektör kuruluşları  arasında gördüğü yakın ilgi ve hizmetin gelişmesi yönünde gerçekleştirdiği katkılar çeşitli ülkelerdeki kamu yöneticilerinın dikkatlerinden kaçmamış ve pek çok Avrupa ülkesinde "yurttaşlar şartı", "kamu hizmeti ölçünü", "yurttaş hakları bildirisi" ve benzeri isimler altında çeşitli kamu hizmeti ölçünleri geliştirilmiş ve uygulama alanına konulmuştur. Kamu yönetiminde ölçün geliştirme ve ölçünleri yönetime egemen kılma süreci giderek daha çok yaygınlık kazanan bir eğilim niteliği kazanmaktadır.

 

               ISO 9001 ve 9002 bir "süreç ölçünü"dür ve özel sektör kuruluşlarında yönetim sürecini toplam kaliteyi artırarak  geliştirmeyi amaçlamaktadır.

 

               Kamusal Toplam Kalite Yönetimi adını verebileceğimiz  bu yaklaşım kamu yönetimine yeri kuramsal açılımlar getiren "hedefe yönelik yönetim", "başarım yönetimi ", ''sorumluluk yönetimi'', ''sonuç yönetimi'' ve "duyarlılık yönetimi" gibi kavramlarla da desteklenmekte ve kamu hizmetinden yararlananları bir "müşteri" olarak gören yeni bir kamu yönetimi anlayışının ortaya çıkmasına yardımcı olmaktadır.

 

               Bu yoldaki bir başka gelişmeyi de, yine Uluslararası Ölçünler Örgütü tarafından geliştirilen ve ISO 14000  kod sayısı ile dizilendirilen, Uluslararası Çevre Yönetimi Ölçünü (UÇYÖ)  oluşturmaktadır.

 

               UÇYÖ de, UYÖ gibi, bir süreç ölçünüdür. UÇYÖ çevresel kalitenin korunması  ve geliştirilmesi yönünde firmalar tarafından yerine getirilmesi gereken gönüllü çevre yönetimi sistemlerini  belirlemekte ve ilgililere önermektedir.

 

               UÇYÖ ile ilgili ilk girişim 1992 yılında Rio de Janeiro'da toplanan "Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı''nda yapılmıştır. Burada yapılan görüşmeler sonucunda, ISO öncülüğünde, örnek nitelikli bir çevre yönetimi sürecinin oluşturulması amacıyla girişimde bulunulması kararlaştırılmıştır. ISO'nun eşgüdümünde  gerçekleştirilen çalışmalara 50'den fazla  ülke katkıda bulunmuştur.

 

               Ölçün geliştirme çalışmaları çerçevesinde teknik  çalışma gruplarınca  hazırlanan belgeler ISO Genel Kurulu'na  sunulmuş ve burada kabul edilen ölçünler kesinleştirilmiştir. ISO  14000 dizisi son şeklini  1996  yaz aylarında yapılan  toplantılarda almış  ve kesinleştirilen ölçün ISO'ya üye ülkere duyurulmuştur. Üye ülkeler, bu arada Türkiye, UÇYÖ'nü  uygulama alanına  koymak için çalışmalar başlatmışlardır. Türkiye'de TS - ISO  14000 kod sayısı ıle yürürlüğe konulan dizi sürekli değişikliklere konu olmakla birlikte halen  yürürlükte olan  ölçünler sistemi içindeki yerini almış bulunmaktadır.

 

               IS0 14000 dizisinde yer alan ölçünler, UYÖ'de  olduğu üzere, "süreç''lere dayalıdır. Ölçünler  gelecekteki  çevre yönetimi için bir 'prototip' yaratmakta  ve kamu tarafından geliştirilen kuralların uygulanmasına dayalı emret-denetle yaklaşımı  yerine firmaların gönüllü katılımlarını yönlendirmek ve özendirmek amacını gütmektedir. Böylelikle, dayatıcılık yaklaşımı yerine, çevre koruma amaçlı gönüllü önlemlerin firmaların, yani çevreyi kirleten kuruluşların, yönetim sistemlerine aktarılmasına çalışılmaktadır. Bu bağlamda firmalara önerilen kesin bir yönetim ve planlama süreci yoktur. Firmalar, kendilerine özgü  koşullarını  da dikkate alarak, yeni yaklaşımlar geliştirmeye özendirilmekte ve desteklenmektedir. Bu çerçevede ISO 14000 dizisi, ISO 9000 dizisinde olduğu üzere bir gönüllü çevresel ölçünler ve kılavuzluk sistemi olmak durumundadır.  ISO 14000 herhangi bir özel sektör kuruluşunda olması gereken bir çevre yönetimi sisteminin temel gereklerini ortaya  koymaktadır.

 

               Bu açıdan bakıldığında ISO 14000 UÇYÖ yaklaşımı hem kamu yönetimi ve hem de  çevre yönetimi açısından önemli bir dönemeç taşı olmak özelliğini kazanmaktadır.  ISO 14000 yaklaşımı kamu yönetimi açısından  devrimsel bir yenilik içermektedir. Nitekim, bu bağlamda, çevresel kalitenin korunmasından ve geliştirilmesinden sorumlu olan  özeksel ve yerel yönetim kuruluşları uyulması gereken kurallar ve ölçünler geliştirmek ve bunlara uymayanlara yasal yaptırımlar uygulamak yerine çevre açısından sakıncalı etkiler yaratabilecek kuruluşlara sahip olmaları gereken çevre yönetimi konusunda yönlendirici yardımlarda bulunmakta ve bu gibi kuruluşların gönüllü  olarak çalışmalara  katılmaları özendirilmek istenmektedir. Böylelikle yalnız çevre  yönetimi  alanında değil aynı zamanda kamu yönetimi kuramında da  çok önemli bir anlayış değişikliği oluşmaktadır.

 

                ISO 14000, ulusal ve yerel çevre yönetimi açısından da büyük bir önem taşımaktadır. Bugüne kadar  ekonomik açıdan kalkınma   ve çevre  koruma ikilemini birbirleri ile bağdaşmaz ya da birbirlerini dışlayan iki olgu gibi gören ve bu  ikilem içinde yer alan unsurlardan hangisine kendilerini yakın görüyorlarsa ikinci endişeyi ihmal eden yaklaşım sahibi endüstri yöneticilerinin ve devlet adamlarının yerine ekonomik gelişme ile birlikte çevreyi de  koruyabileceklerini savunan yeni yönetici tipleri ortaya çıkmaya başlamaktadır. Bu niteliği itibariyle ISO 14000 yaklaşımı hem  yeni bir kuramsal yaklaşımı ortaya koyarak ve hem de firmaların çevre konusundaki uygulamalarını ölçünleştirerek çevre yönetiminde  önemli bir açılımın gerçekleşmesine yardımcı olmaktadır.

 

KAYNAKLAR

 

               ISO 14000 dizisinin gelişimine  kaynaklık eden pek çok ulusal ve uluslararası unsur vardır. Kanımıza göre, ulusal ölçekte, ISO 14000 dizisinin geliştirilmesi konusunda ilk gelişmeler Fransa ve Hollanda'da yaşanmıştır. Bu ülkelerde 1990'lı yılların başında kabul  edilen yasal düzenlemeler ile "çevre muhasebesi yaklaşımı" (environmental accounting) adı altında işletmelerin çevresel ölçünlere gönüllü katılımını desteklemek ve ''çevre denetçiliği''ni geliştirmek yolunda ilk adımlar atılmıştır. Bu yasal gelişmeler  çerçevesinde, belirli bir büyüklük ölçüsünün üzerindeki işletmelerden öncelikle  bir çevre politikası geliştirmeleri, bu politikayı halka duyurmaları ve ilgili kamu birimlerine (çevre müfettişleri - environmental inspectors) sunmaları ve onaylatmaları istenmeye başlanmıştır. Bu yasal yükümlülükler, doğal olarak, işletmeleri kendi içlerinde çevresel  kurumsallaşmaya ya da bu alanda   hizmeti sunan   özel sektör kuruluşlarından hizmet satın almaya zorlamıştır.

 

               Yine, aynı şekilde, ABD'de ve özellikle California'da ISO 14000'in ISO tarafından kesinleştirilmesinden çok önce çevre denetçiliği kurumu oldukça yaygın bir duruma gelmiştir. Geliştirilen yeni çevresel ölçünlere uyum sağlamak durumda olan işletmeler ilgili özel sektör kuruluşlarından hizmet satın almak istemişler ve bu durum ortaya çıkan talep nedeniyle çevre denetçiliğinin gelişmesine önemli katkılarda bulunmuştur.

 

               Öncelikle California'da başlayan bu eğilim giderek ABD'nin öteki eyaletlerinde de yansıma bulmuş; çevre denetçileri kendi aralarında örgütlenerek meslek kuruluşları oluşturmuşlar ve çevrenin geliştirilmesi konusunda daha etkili bir rol oynamaya  başlamışlardır.

 

               Bu gelişmeler, ABD'nin federal çevre örgütü olan Çevre Koruma Ajansı'nda (EPA) çeşitli yansımalar bulmaya başlamıştır. Henüz tam anlamıyla konunun içine  girmiş olmamakla birlikte   EPA içinde çevre denetçiliği yaklaşımının gelecekte daha çok genişlik kazanacağını gösteren belirtiler ortaya çıkmaya başlamıştırr. Ancak, ABD'nin Ulusal Standartlar Enstitüsü (ANSI, American National Standards Institute) ISO 14000 dizisinin  geliştirilmesinde çok önemli bir rol sahibi olmuş ve bu rol  EPA tarafından da desteklenmiştir.

 

               Bununla birlikte EPA tarafından geliştirilmekte olan "Sağduyu Girişimi" (Common Sense Initiative) ve Birleşik Devlerter Başkanı'nın 'XL' (Excellent) Projesi ve "Çevresel Liderlik Programı" (Environmental Learship Program)   gibi yeni çalışma yöntemleri işletmelerin  gönüllü katılımını destekleyen çalışma biçimleri olarak ortaya çıkmaktadır.

 

               Öteki uluslararası gelişmelerin başında ise Avrupa Birliği tarafından geliştirilen ve yürürlüğe konulan "Çevresel Yönetim ve Denetçilik Yönetmeliği'' (EMAR, Eco-Management and Audit Regulation) gelmektedir.  ISO 14000 dizisi ve EMAR hemen hemen aynı konuları kapsamakta ve benzer yaklaşımlar içermektedir. İki belge arasında  daha iyi uyum sağlanabilmesi ile ilgili çalışmalara Avrupa Birliği'nde  devam edilmektedir.

 

KAPSAM

 

               1992 Rio Konferansı'nda üzerinde görüş birliğine varıldığı üzere,  ISO Teknik Yönetim Komisyonu  1993 Ocak ayında, çevresel yönetim araçları ve sistemleri için yeni ölçünler geliştirmek üzere teknik komiteler  kurulmasına karar vermiştir. Verilen kararda yeni ölçünlerin yalnızca yönetsel araç ve sistemleri kapsaması  ve buna karşılık emisyon ve deşarj düzeyi ile ilgili herhangi bir kısıtlamayı içermemesi  öngörülmüştür.  

 

               Yapılan çalışmalar sonucunda aşağıda belirtilen altı alanda ölçünleştirme çalışmaları yapılmasına karar verilmiştir:

 

               * Çevre yönetim sistemleri

                              * Özellikler ve kullanım kılavuzu

                              * Çevre yönetim ilkeleri kılavuzu: Sistemler ve destekleyici sistemler

               * Çevre denetim kılavuzu

                              * Çevre ile ilgili  denetimin genel ilkeleri

                              * Denetim yöntemi: Çevre yönetim sistemlerinin denetimi

                              * Çevre denetçilerinin sahip olmaları gereken özellikler

               * Çevresel etiketleme

                              * Çevresel  etiketlemenin temel ilkeleri

                              * Çevreyle ilgili  iddiaların özbeyanı: Terimler ve tanımlar

               * Çevresel başarımın (performance) değerlendirilmesi

               * Yaşam döngüsü değerlendirmesi: Genel ilkeler ve  uygulamalar

               * Ürünlerin çevresel yönlerinin ürün ölçünlerine dahil edilmesi ile ilgili kılavuz

               * Ölçün yazarları için çevresel kılavuz

 

               ISO 14000 dizisi  içinde yer alan ölçünler bu belgeye sahip olmak isteyen işletmeler için herhangi bir çevresel başarım düzeyinin elde edilmiş olmasını zorunlu kılmamaktadır.

 

               ISO 14000 ölçününe sahip olabilmek için işletmelerin aşağıdaki koşulları yerine getirmeleri gerekmektedir:

 

               - ÇYÖ'nün  tümünü  uygulamayı kabul etmek,

               - Yürürlükteki yasal düzenlemelere işletme tarafından uyumun sağlanabilmesini güvence altına alan etkili  bir çevre yönetimi sistemine sahip olmak, ve

               - İşletmenin yeni  ürün planlaması ve üretim etkinlikleri ile ilgili olarak çevrenin korunması ve kirlenmelerin önlenmesi için kendi sistemlerini sürekli olarak geliştirmeye uygun yönetim sistemlerine sahip olmak.

 

ISO 14000'DEN BEKLENEN TEMEL YARARLAR

 

               ISO  14000 sisteminin elde etmeyi hedeflediği temel yararları ülke içi ya da uluslararası ticaretin geliştirilmesi, çevresel değerlerin daha iyi korunması ve geliştirilmesi ve sürdürülebilir   kalkınmaya katkı  gibi üç ana konu üzerinde toplayabilmek olanaklı görülmektedir.

 

               1. Ticaretin geliştirilmesi: Her ülkenin kendi öz koşulları açısından geliştirdiği ulusal ya da bölgesel çevre ölçünleri, bir anlamda,   bürokratik nitelikli bazı ticaret engellerinin  ortaya konması  ile sonuçlanmaktadır. Ülkelerin çevre yönetimi konusunda ortak bir  ölçün sistemine  sahip olmaları hem ülkelerararası uygulama birliğini sağlayacak ve hem de ülkelerin ticaret yaptıkları ülkelerde ne gibi çevresel ölçünlerin  yürürlükte olabileceğini  önceden bilebilmelerine yardımcı olacaktır.

 

               2. Çevresel değerlerin korunması: Ölçünlerin temel işlevlerinden  biri de  firmaların yürürlükteki hukuksal yükümlülükleri yerine getirmeye kararlı   ve bu yükümlülüklere  bağlı olduklarını kanıtlamak yolunda bir olanak yaratmasıdır. Böylelikle işletmeler çevre koruma konusunda sürekli olarak kurumsal bir özen ve dikkate sahip olduklarını sergileyebilmek olanağına kavuşmaktadırlar.

 

                3. Sürdürülebilir kalkınma:  Yönetim ölçünleri, özellikle gelişmekte  olan ülkeler için gelişmiş ülkelerdekine benzer koruma endişelerine sahip olduklarını gösteren çalışmalara başladıklarını  gösteren önemli  bir dönemeç taşı olabilecektir.  Böylelikle,  gelişmekte olan ülkeler daha az kaynak harcayarak gelişmiş ülkelerin çevresel deneyimlerinden yararlanabilecek  ve bu yolda bilgi ve teknoloji aktarımına konu olabileceklerdir. Bu bağlamda, Dünya Bankası gibi uluslararası örgütler ISO 14000 dizisinin uygulanma düzeyini kredi  verilen ülkelerin çevresel değerleri koruma konusundaki kararlılıklarının ve içtenliklerinin göstergesi olarak  görmeye başlamışlardır.

 

               ISO 14000 dizisinden beklenebilecek öteki yararlar aşağıda belirtilmiştir:

 

               * ulusal kural ve yöntemlerin uyumlaştırılmasına katkıda bulunmak,

               * ticari engelleri ve buna ilişkin karmaşaları en az düzeye indirgemek,

               * ülkelerarası uygulamalarda kesinliği ve tutarlılığı geliştirmek,

               * çevresel başarımın gelişmesine  ve ilerlemesine yol açmak,

               * yürürlükteki mevzuata etkili bir uyumun sağlanmasına katkıda bulunmak,

               * mevcut mevzuata uyumu sağlamanın ötesinde bir başarım düzeyine  geçebilmek için uygun bir kurumsal çerçeve yaratmak,

               * işletmelere çevresel değerlerin korunması ilkesine bağlı olduklarını sergilemeleri konusunda yardımcı olmak,

               * işletmelerin  kamuoyu önündeki imajlarını iyileştirmeleri konusunda yardımcı olmak,                * başarım ile ilgili bildirgelere güvenilirlik kazandırmak,

               * çevre yönetimi  konusunda Dünya ölçeğinde  bir odak noktası oluşturmak,

               * işletme içi kültürü çevresel sorunlar konusunda daha duyarlı kılmak,

               * çevrenin iyileştirilmesi alanında gönüllü işbirliği ölçünleri yaklaşımını geliştirmek.

 

ÇEVRE DENETÇİLİĞİ  NEDİR?

 

Çevre Denetçiliğinin Tanımı, Kapsamı ve İçerdiği Etkinlikler

 

                ISO 14000 dizisinin  başarılı olmasının temel ön koşulu  bağımsız çevre denetçiliği sisteminin varlığı olarak ortaya çıkmaktadır. Ölçünlerin öngördüğü gerekliliklerin yerine  getirilip getirilmediği kamu yönetimi  yerine bağımsız çevre denetçileri tarafından incelenecek ve bu konuda işletme içi eksikliklerin giderilmesi  için denetçiler işletmeye yol gösterici bir işlev yapacaklardır. Çevresel değerlerin korunmasından  sorumlu kamu yönetimleri ise bağımsız denetçilerin bildirgelerine göre kamusal işlem yapacaklardır.

 

               Uluslararası Ticaret Odaları Birliği (ICC) çevre denetçiliğini (environmental auditing) "işletmenin çevresel sorunların çözümlenmesinden sorumlu biriminin örgütlenme koşullarının,   yönetiminin teknik  yetkinlik düzeyinin ve kullanılan araç ve gereçlerin  ne denli  yeterli  olduğunun  sistemik  bir şekilde,  belgelere dayalı olarak ve   nesnel yöntemlerle değerlendirilmesi öngören bir çevre yönetimi aracı" olarak tanımlamaktadır.

 

               Çevre denetçiliğinin temel hedefi işletme için bir çevre güvencesi oluşturmasıdır. Bu bağlamda işletme, esas olarak, çevresel etkinliklerinin geliştirilmesi için yönetsel denetim olanaklarından yararlanmak ve işletme etkinlikleri ile yürürlükteki mevzuatın öngördüğü yükümlülükler arasında uygunluk sağlamak amaçlarını gütmektedir.

 

               Çevre denetçiliği işletmenin çalışma çevresi ile işletmenin içinde yer aldığı doğal çevreyi etkileyen her türlü etkinliği inceleme kapsamı içine alacaktır. Bu çerçevede yapılacak inceleme etkinlikleri kullanılan ve etkilenen doğal kaynakları, işletmenin üretim süreçlerini, üretilen ürünlerin kulanım biçimini, ürününün ulaşım ve dağıtım koşullarını, atıkların geri kazanılabilme ve yeniden kullanılabilme olanaklarının irdelenmesini ve katıatıkların depolanmasına ilişkin koşulların incelenmesini içerecektir.

 

Çevre Denetçiliğinde Yanıt Aranan Temel Sorular

 

               Çevre denetçiliği çalışmaları sırasında denetçiler tarafından yanıt aranan temel sorular şunlardır:

 

               * İnceleme konusu olan işletmenin etkinlikleri nelerden oluşmaktadır?

               * Bu etkinliklerin yürürlükte olan mevzuatın öngördüğü yükümlülüklerle uyum  düzeyi nedir?

               * Söz konusu uyumun daha iyi bir konuma getirilebilmesi olanağı var mıdır?

               * İşletme etkinliklerinin çevresel açıdan daha iyi bir başarım düzeyine getirilebilmesi olanağı var mıdır?

               * Elde edilen başarım düzeyinin daha düşük maliyetle elde edilebilmesi olanaklı mıdır?

               * İşletmenin çevresel başarım düzeyinin geliştirilmesi için alınması gereken önlemler nelerdir?

 

Çevre Denetçiliği Çalışmasının Aşamaları

 

               Yukarıda belirtilen temel sorunların yanıtlanması süreci çevre denetçiliği çalışmalarının esasını oluşturacaktır. Bu nedenle çevre denetçiliği çalışmalar

 

               * bilgi toplama,

               * toplanan bilgilerin değerlendirilmesi,

               * geliştirilmelerine gereksinim duyulan alanların belirlenmesi,

               * varılan sonuçların kesinleştirilmesi,

               * işletmeye yapılacak önerilerin formülleştirilmesi,

               * işletme ile öneriler konusunda ilk görüşme,

               * önerilerin gözden geçirilmesi ve kesinleştirilmesi ve

               * işletmeye dönemsel ziyaretler yapılarak gelişmeler konusunda bilgi edinilmesi

aşamalarından oluşacaktır.

 

 

Çevre Denetçiliğinin Kullanım Alanları

 

 

               Çevre denetçiliğinin kullanılabileceği alanlar aşağıda belirtilmiştir:

 

               *  firmanın  çevresel yönetim sistemi için temel bir gelişme odağı yaratmak

               *  firmayı  çevresel etkinliklerini geliştirme yolunda özendirmek

               *  firma etkinliklerinin yürürlükteki mevzuata uygun olmasını sağlamak

               *  emisyon  ve deşarjların şirkete verilen izinlerin öngördüğü düzeyle uyumlu olmasını güvence altına almak

               *  firmanın çevresel politikalarının, sorumluluklarının ve çevre biriminin örgütlenme koşullarının yeterlilik düzeyini irdelemek

               *  risk yönetimi için uygun bir süreç oluşturmak

               *  çevresel etkinlikleri izlemek, ölçmek (monitoring) ve sonuçlarını raporlamak

               *  tehlikeli atıklar/ürünler sorununu güvenli bir şekilde çözümlemek

               *  yakıt ve kimyasalları güvenli olarak depolamak

               *  firma ile çalışan taşaronların çevresel davranışlarını denetleyebilmek

               *  çevresel bilgileri firma içinde yaygınlaştırmak

               *  işletmenin yakın çevresindeki sorunları belirlemek.

 

Çevre Denetçiliğinin Öteki Kullanım Alanları

 

               Çevre denetçiliği yaklaşımının kullanılabileceği öteki çevresel yönetim ve planlama alanlarına aşağıda işaret edilmiştir:

 

               * işletmenin çalışma sistemlerini ve etkinliklerini iyileştirerek gizil tüm çevrsel riskleri en az düzeye indirgemek,

               * çalışanların işletmenin çevresel politikaları konusunda bilgilendirilmelerini sağlamak, bilinç düzeylerini geliştirmek ve karşılaştırma yapmalarına olanak hazırlamak,

               * işletmenin çevreye bıraktığı atıkları en az düzeye indirmek ve çevresel koruma çalışma etkinliklerinin maliyetlerini azaltmak,

               * kaza gibi olağanüstü koşullarla mücadele için bilgi ve veri temeli oluşturmak,

               * işletme içi yönetim ve kararalma süreci için güncel bir veri temeli oluşturmak,

               * işletmeye çevresel değerleri koruma açısından itibar kazandırmak,

               * kamu yönetimleri ile ilişkilerin iyileştirilmesine ve geliştirilmesine yardımcı olmak ve

               * şayet varsa, çevre kazalarına karşı yapılan sigortalarda prim indirimi sağlamak.

 

ISO 14000 ÖLÇÜNLERİ: GENEL BİLGİLER

 

               ISO 14000 dizisi içinde yer alan ve daha önce  belirtilen uluslararası çevre yönetimi ölçünlerinin temel unsurları aşağıda belirtilmiştir:

 

               * işletmenin çevre politikası bildirisi

               * ayrıntılı çevre yönetim programı

               * çevre yönetimi ile işletmenin olağan işlevlerinin ve süreçlerinin bütünleştirilmesi

               * işletme içi çevresel etkinliklerin ve çevreye bırakılan  atık ve artıkların izlenmesi

               * işletme içi bilişim ve eğitim

               * işletme içi ve dışı çevresel bildirgeler sistemi

               * dönemsel çevre denetimi

               * çevre yönetiminde sürekli gelişme ilkesine bağlılık

 

               Yukarıda sayılan  temel unsurlardan da açıkca anlaşılacağı gibi, ISO 14000 yaklaşımı halen pek çok ülkede çevre yönetimi ile ilgili olarak uygulanmakta olan başat  strateji görünümündeki emret-denetle paradigmasının öngördüğü işletmelerin elde etmesi zorunlu başarım düzeyinin gerçekleştirilmesi gereken temel hedef olarak kabul edilmesi stratejisi yerine işletmelerin çevresel yükümlülüklere, ölçünlere ve  kılavuzlara gönüllü olarak uymasını ve bunlara karşı duyarlı olmasını temel hedef olarak benimseyen bir başka paradigmaya geçişi simgelemektedir. Bu, çevre yönetiminde  köktenci nitelikli yapısal bir değişim demektir.   Söz konusu yaklaşım giderek çevre yönetiminde ve planlamasında mükemmelliği aramanın  en fazla kullanılan  yöntemi durumuna gelmek eğilimini göstermektedir. Bu değişime karşı koymak ve  sistemin yerleşmesine ve gelişmesine yeterli  katkıda  bulunmamak işletmelerin  ve ülkelerin gelecekteki ekonomik yarışma  yeteneklerini  önemli ölçüde kaybetmeleri anlamına gelecektir.

 

                Türkiye gibi çevresel yönetim yetkinlikleri yeterli düzeyde gelişmemiş ülkelerde bu bağlamda izlenmesi gereken politika  ISO 14000 yaklaşımını desteklemek ve bu amaçla  ISO 14000 belgesi sahibi işletmelere vergi indirimi sağlamak, çevresel risk sigortalarında primi indirimi yapmak ve çevresel kaliteyi geliştirecek yatırımlar için düşük faiz oranı gibi ekonomik teşvikler sağlamak gerekmektedir. Bu ve benzeri yöntemlerle  işletmelerin verimlilik ve karlılık  endişeleri ile çevre koruma endişelerinin uzlaştırılması sağlanırken öte yandan çevresel değerlere ve geliştirilen özendirici önlemlere karşı duyarsız kalan işletmelere de gerekli yasal yaptırımları uygulayan bir strateji geliştirilmelidir. Bu arada,  belirli bir sermaye büyüklüğünün  üzerindeki işletmelerin çevre politikaları bildirisi hazırlamaları ve ayrıntılı bir çevre yönetimi programı ile politikalarına uygulanabilirlik özelliği kazandırmaları yasal bir zorunluluk durumuna getirilmelidir.

 

               "Emret-denetle" yaklaşımında, esas itibariyle, çevresel açıdan doğru olmadığı  belirlenen davranış ve eylemlerde  bulunanların saptanması ve bu gibilerin istenilen davranış kalıplarına  ulaşmalarını sağlayıcı ceza yaptırımlarına konu edilmeleri  öngörülmektedir. Yasaklanan ya da istenmeyen davranışların önlenmesi yolu  ile çevrenin korunabileceği düşünülmektedir.

 

               Buna karşılık ISO 14000'in öngördüğü çevresel ölçünlere gönüllü uyum yaklaşımı ise işletmeleri çevre ile ilgili olarak sahip oldukları kaynakları harekete geçirme, kendilerine çevresel  amaç ve hedefler benimseme, bu amaç ve hedefleri geliştirecek etkili, güvenli ve sürekli süreçler geliştirme ve işletmede yer alan yönetici ve çalışanların işletmenin  çevresel başarımı konusunda  ortak   davranış kalıplarına yönlendirme anlayışına dayalıdır. Bu nedenle yeni  paradigma yanlışın cezalandırılmasından çok güdülenme duygusunun yükseltilmesi ilkesini savunmaktadır. Yeni paradigmanın uzun  erimli hedefi ise işletme içinde kurumsal gelişmenin zamanla güçlendirilerek çevre yönetimi konusunda güvenli ve tutarlı bir kurumsal düzenin oluşturulmasıdır. Mevcut mevzuata uygunluk yeni yaklaşım içinde yer alan unsurlardan birisidir. Ancak, bunun yanında  işletmenin çevresel bakış düzeyinin geliştirilmesi, duyarlılık düzeyinin yükseltilmesi, çevresel kazalara karşı işletmenin daha  hazır  ve güvenli kılınması  da işletmenin önde gelen  yönetsel  stratejileri arasına alınmaktadır. Bu nedenle ISO 14000 ölçünlerini yalnızca işletmenin yürülükteki çevre mevzuatına uygunluk düzeyini güvence altına alan bir yaklaşım olarak görmek yanlış olacaktır. ISO 14000 ölçünleri  bunun ötesine geçmekte  ve işletmenin çevresel değerleri korumasına gönüllü katılımının en yüksek düzeyde  gerçekleşmesini güvence altına almayı amaçlamaktadır. Konu ile ilgili tüm yanların ISO 14000 ölçünlerinin bu temel özelliğini yakından bilmeleri ve anlamaları gerekmektedir.

 

               Kuşkusuz, ISO 14000  ölçünlerini uygulamak kolay değildir. Bu çerçevede işletme öncelikle  çevre yönetimi konusunda sahip olduğu olanakların bir envanterini yapmak ve işletmede yer alan işlevlerin, ürünlerin ve hizmetlerin çevresel önemleri açısından  bir irdelemesini yapmak durumundadır.  İşletmede görev alan işçi ve yöneticilerin eğitimi de bu açıdan büyük  bir önem taşımaktadır. Hizmet içi eğitim çalışmaları çevre ile ilgili konulardaki davranış ve yaklaşımların yeniden şekillendirilmesi  hedefine yönelik olmalıdır. Belirtilen nedenlerle ISO 14000 yaklaşımını benimseyen işletmelerde örgüt içi kültürün zaman içinde mevzuat buyruklarını yerine getirmeye çalışan bir değerler topluluğu olmaktan uzaklaşarak çevresel sorunlara karşı duyarlı bir  yönetim biçimine ulaşmaya doğru  yapısal   değişim göstermesi  gerekmektedir.  İşletmenin atık ve  artıklarının nicel   değerlerinin ölçünlere uyum sağlaması yerine çalışanların  görüş ve  bakış açılarında değişiklik yaratılması ISO 14000'ün   bir başka temel özelliği olarak görülmelidir.

 

               ISO 14000 dizisinin en önemli yararlarından biri de gerek yürürlükteki çevre mevzuatı ve bu mevzuatın getirdiği yükümlülükler konusunda yeterli  bilgisi  olmayan işletmeler ile bilgili olsa dahi çevresel  yönetimlerini  kurumsallaştıramayan işletmelere çevre yönetimi konusunda  önemli bir yardım olanağı getirmekte olmasıdır. Ancak, hemen belirtmek gerekirki konunun çok yeni olması nedeniyle -tüm Dünya'da olduğu gibi Türkiye'de de-  işletmelerin önemli bir kesimi ISO 14000   Uluslararası Çevre Yönetimi Ölçünleri  ve  çevre  deneticiliği konularında  yeterli bilgi sahibi bulunmamaktadırlar. Konunun yaygınlaştırılması ve  kurumsallaştırılması  için hem özel sektör kuruluşlarına ve hem de  kamu sektörü kuruluşlarına -bu arada özellikle Çevre Bakanlığı'na, Sanayi Bakanlığı'na, TOBB'ne, TSE'ye, üniversitelere ve finansal kuruluşlara-  önemli görevler düşmektedir.

 

                Açıklıkla görülmelidir ki  ISO 14000 dizisinin  başarı ile uygulanabilmesinin   ön koşulu etkili bir kurumsal altyapının oluşturulmasında yatmaktadır. Yasal, hukuksal,  örgütsel ve finansal unsurlar içermesi gereken bu kurumsal altyapının  etkili bir şekilde gerçekleştirilmesi ISO 14000 dizisinin ölçünlerinin başarıya ulaşmasını güvence altına alacaktır.

 

               Bu çerçevede özellikle dikkat edilmesi gereken konulardan bir başkası da yeni çevre yönetimi yaklaşımı kurumsallaştırılırken sistemin gönüllülük  esasına dayandığının unutulmaması, gönüllü katılma kararını veren işletmelere çeşitli yönetsel ve akçal özendirme sistemleri uygulanması ve ISO 14000 dizisine katılmamanın bir suç oluşturmayacağının açıklıkla bilinmesi gerekmektedir.

              

               Çeşitli nedenlerle yargıya ulaşan uyuşmazlıklarda ise firmanın ISO  14000 dizisini benimsemiş ve bu yolda belge almış olması firmanın  çevresel yükümlülükler açısından iyiniyetini ispatlayan bir karine  olarak kabul edilmesi yerinde olacaktır.

 

               ISO 14000 dizisinin  uygulanabilmesi için bazı önkoşulların oluşması gerekmektedir. Bunlardan  bir tanesi geçerli bir çevre ahlakının işletme iklimine yerleşmiş olmasıdır. Bu bağlamda işletmeler etkinliklerinden, ürünlerinden ve hizmetlerinden doğan çevresel sorunları anlamak ve ortaya koymak durumunda olmalıdır. Bu çerçevede olaylar yalnızca hava, su ve toprak kirlenmesi gibi dar kalıplar içinde ele alınmamalı,   aksine olarak, bütüncül bir yaklaşımla çevresel sorunlara çözüm aranmalıdır. "Emret-denetle" yaklaşımı esas itibariyle  edilgen  niteliktedir. Kurallar genellikle kamu tarafından konulur ve işletmelerden edilgen bir yaklaşım içinde bu kurallara uymaları beklenir. Oysa, ISO 14000 yaklaşımı işletmeleri etken bir çevresel uğraşa çağırmaktadır. Bu çerçevede işletmelerin yalnızca kendilerine emredilenlerle yetinen değil onları aşarak yaratıcı  yenilikler yoluyla  kendi girişimlerini  yaratan kuruluşlar olmaları istenmektedir.

 

               Yukarıda sözü  edilen etken ve edilgen yaklaşım biçimlerinden birincisinin  çevre yönetimi uğraşlarında optimumu yakalamaya daha yakın bir yaklaşım olduğu kabul edilmelidir. Yukarıda sözü edilen iki ayrı yaklaşımdan etken olanı işletmede çalışan tüm işçilerin çevre  konusunda duyarlı olmalarını ve çalışmalara katkıda bulunmalarını öngörmektedir. Oysa, edilgen yaklaşımda, işletmenin yalnızca çevre sorunları ile ilgili yetkilileri  ve sorumluları çevresel sorunlara  çözüm üretmek ve yanıt vermek durumunda olacaktır. Belirtilen bu nedenle birinci yaklaşım başarıyı daha fazla   güvence  altına alacak yaklaşım olarak görülmektedir.

 

               Bir başka önkoşul da  çevre koruma çabalarının işletmenin genel yönetimi içinde bütünleştirilmiş bir alt bileşen konumuna  getirilmesidir. Bu çerçevede işletme sisteminin  tüm alt bileşenleri çevre konusunda sorumlu kılınmalıdır. Kuşkusuz bu işletme içindeki çevre birimlerinin  kaldırılması anlamına gelmeyecektir. İşletmenin tüm birimleri çevresel kalitenin geliştirilmesinden sorumlu olacak ve işletmenin çevre birimi ise çevresel çalışmaları  eşgüdümleştiren kurumsal bir odak noktası konumuna dönüşecektir.

 

               Yukarıda yapılan açıklamalar  göstermektedir ki ISO 14000 dizisi işletmelerde çevre yönetimi yaklaşımını kökten bir değişime zorlamakta ve çevresel  kalitenin korunması ve geliştirilmesi yolunda yeni anlayış ve davranış biçimlerini işletme içine aktarmayı amaçlamaktadır.

 

TÜRKİYE'DE YÜRÜRLÜĞE KONULAN TS - ISO 14000 ÖLÇÜNLERİ

 

Çevre Yönetim Sistemleri - Özellikler ve Kullanım Kılavuzu

 

                Bu çalışmanın  daha önceki bölümlerinde belirtilen gelişme çizgisinin Türkiye'ye yansıması  doğal olarak ISO'nun üyesi olan TSE aracılığı ile olmuştur. Bu bağlamda öncelikle  "TS  9719 Ölçünü" yürürlüğe konulmuştur. Bu ölçün ISO 14001'in doğrudan bir çevirisi niteliğindedir. Ancak,  ISO'da  14000 dizisinde daha sonraki dönemde yapılan değişiklikler Türkiye'ye de yansımış ve TS 9719 ölçünü  yeniden düzenlenerek TS - ISO 14001 kod sayısı ile 4 Nisan 1996 tarihinde yürürlüğe konulmuştur.

 

               TS - ISO 14000 dizisinin  Türkiye'deki uygulama koşulları çerçevesinde   taşıdığı  genel özellikler TS-ISO 14004 ölçününün başlangıcında yer alan özet bölümde verilmektedir. Bu bölümde ÇYÖS ile ilgili şu bilgiler yer almaktadır: "Çevre yönetimi kuruluşun genel yönetim sisteminin ayrılmaz bir parçasıdır. Yöneticilerin çevre  yönetimi sistemini uygulamalarında anahtar rolü  oynayan prensipler aşağıdaki hususları  içine almakta fakat sadece bunlardan ibaret bulunmamaktadır.''

 

               TS - ISO 14001 ölçünü  "Kapsam", ''Bağlayıcı Atıflar'', "Tarifler'' ve "ÇYS'nin Gerekleri'' başlıklı dört alt bölümden oluşmaktadır. Belgede bir ÇYS'nin

 

               * çevre politikaları

               * planlama

                              - çevresel yönler

                              - hukuksal ve öteki koşullar

                              - araçlar ve hedefler

                              - çevre yönetim programları 

               * uygulama ve işletme

                              - yapı ve sorumluluk

                              - eğitim, algılama ve yeterlilik

                              - haberleşme

                              - ÇYS ile ilgili hususların belgelenmesi

                              - işletmenin denetimi

                              - olağanüstü durum planlaması

               * denetleme ve düzetme işletmeleri

                              - izleme ve ölçme

                              - ihIaller, düzeltici ve önleyici işlemler

                              - kayıt sistemi

                              - ÇYS denetimleri

               * yönetimin gözden geçirilmesi

gibi alt bölümlerden oluşacağı ve bu çalışmaların "sistemin sürekli olarak geliştirilmesi" hedefine yönelik olacağı belirtilmektedir. Ancak hemen belirtmek gerekirki ölçünde yanlış ve yetersiz çevirilerle sıklıkla karşı karşıya kalınmaktadır.

 

               Ölçünün "Kapsam" bölümünde her türlü işletmenin  ölçün kapsamı içinde yer alabileceği belirtilmekte ve  uygunluk belgesi almak isteyen işletmeler için şu ölçütler getirilmektedir:

 

               - bir ÇYS uygulayan, bu sistemi sürdüren ve geliştirenler

               - kendi çevre politikalarına uymayı yükümlenenler

               - çevre politikalarına uyduğunu öteki kişi ve kurumlara gösterenler

               - bir ÇYS ile ilgili ölçüt  belgesi almak isteyenler

               - kendi isteği ile bu ölçüne uyma konusunda kararlı olan ve bunu açıkça  bildirenler.

 

               Ölçünün tanımlar bölümünde ise "sürekli gelişme", "çevre", "çevresel yan", "çevresel etki", ''ÇYS'', "ÇYS denetimi", "çevresel amaçlar", "çevresel başarım", "çevre politikası", ''çevresel  hedefler", "ilgili taraf'', ''yapı" ve "kirlenmenin gerekleri" ile ilgili tanımlar yer almaktadır.

 

               Ölçünün ana alt bölümü olan "ÇYS'nin Gerekleri" bölümü" ise "çevre politikaları" "planlama", ''uygulama ve işletme" ve "denetleme ve düzeltici etkinlikler"  alt bölümlerinden oluşmaktadır.

 

               Ölçünde, işletmenin çevre politikası ile ilgili bileşeninin aşağıdaki unsurları kapsaması  gerektiği belirtilmektedir:

 

               - etkinlik, ürün ve hizmetlerin çevresel etkileri açısından uygunluklarının saptanması

               - sürdürebilir kalkınma ve kirlenmelerin önlenmesi ile ilgili yükümlülüklerin içerilmesi

               - yürürlükte bulunan çevresel mevzuat ile ilgili kuruluşun  yükümlü bulunduğu kurallara kendiliğinden uyacağının açıklıkla  ifade edilmesi

               - çevresel amaç ve hedeflerin saptanması ve işletme etkinliklerinin bu bağlamda gözden geçirilmesi

               - politikanın bir belgeye dönüştürülmesi ve tüm çalışanlara duyurulması

               - kamuoyunun incelemesine açık tutulması

 

               "ÇYS'nin Gerekleri" bölümünün ikinci alt bölümü olan "Planlama" bölümünde ise işletmenin etkinlikleri sırasında çevreye yapılabilecek etkilerin belirlenmesini öngören bir yöntem  geliştirilmesi ve uygulama alanına konulmasını  öngörülmektedir.  Bu yöntem yalnızca etkileri belirlemeyecek aynı  zamanda kuruluşun çevresel yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğinin  belirlenmesine yardımcı olacaktır. Planlama aşaması etkinliklerinin  bir başkası da kuruluşun çevresel amaç ve hedeflerinin belirlenmesi, yönetsel ve akçalı koşullar itibariyle çevresel amaç ve hedefleri gerçekleştirebilecek düzeyde örgütlenmesi ve  çevresel yükümlülüklerin yerine  getirilmesinin güvence altına alınmasıdır.  Bu bağlamda kuruluşun yalnızca çevre birimi değil  fakat  tüm birimleri yerine getirmek durumunda oldukları işlevleri  çevresel etkileri açısından  gözden  geçirecek ve olumsuz  etkileri giderecek önlemleri planlayarak uygulama alanına koyacaklardır.

 

               Ölçünün bir başka  önemli bölümü  olan "yapı ve işletme'' bölümünde   ise öncelikle  işletme içinde yer alan birim ve kişilerin çevre ile ilgili  sorumluluklarının ve yetkilerinin belirlenmesi istenmektedir. İkinci alt bileşen ise işletme çalışanlarının  çevresel konular üzerinde eğitilmelerini, bilinç ve yeterlilik düzeylerinin artırılmasını ve bunların bir belgeye bağlanmasını öngörmektedir.

 

               Uygulama ve işletme ile ilgili alt bölümde yer alan bir başka önemli işlev de haberleşmedir. Bu bölümde kuruluşun iç ve dış çevresel haberleşme kanallarının güçlendirilmesi önerilmektedir.

 

               Bir başka  önemli bileşen de etkili bir çevresel kayıt sisteminin oluşturulması ve çevresel kayıtların saklanması ile ilgilidir. Böylelikle hem kuruluşun  alt  birimlerininın kolaylıkla  denetlenebilmesi ve hem de dış denetim ve danışmanlık kuruluşlarının işletme içi çalışmaların geliştirilmesine katkıda bulunabilmelerinin kolaylaştırılması amaçlanmaktadır.

 

               Bu bölümle  ilgili son bir önemli işlev de kuruluşun olağanüstü durumlar için hazırlanmasıdır.

 

               Ölçünün bir başka bölümünü  "denetleyici ve düzeltici etkinlikler" oluşturmaktadır. Bu amaçla kuruluşun bir ölçme ve izleme sistemi oluşturması, çevre üzerinde olumsuz etki yaratan etkinlikleri belirlemesi  ve alınması gereken kirlilik önleyici ve giderici önlemleri saptaması ve kararlaştırılan önlemleri uygulama alanına koyması öngörülmektedir.

 

               Ölçünün son bölümünde ise kuruluşun ÇYS'nin çevre denetçileri tarafından dönemsel aralıklara denetlenmesi ve aksayan yönleri geliştiren önlemlerin alınmasını öngören önlemlerin uygulanması istenilmektedir.

 

Çevre Yönetimi - Çevre Yönetim Sistemleri - Çevre Yönetim Prensipleri  Kılavuzu - Sistemler ve Destekleyici Teknikler

 

               TS - ISO 14004 kod sayısıyla  Eylül  1995 yılında yürürlüğe konan bu ölçün 14001 ölçününde geliştirilen ilkelerin uygulanabilirliğine işlerlik kazandırabilmek amacını gütmekte ve ÇYS'nin temel bileşenlerine işaret etmektedir.

 

               Ölçün, genel nitelikli açıklamalar ve ÇYS'nin  yararlarını açıklayan "Giriş" bölümünden  sonra "kapsam", "atıflar", "ÇYS ilke ve unsurları", "bakış açısı", "amaçların belirlenmesi ve planlanması", "uygulama", "ölçme ve değerlerlendirme" ve ''gözden geçirme ve iyileştirme" bölümlerinden oluşmaktadır.

 

               Ölçünün ''kapsam, atıflar ve tarifler'' ile ilgili bölümleri ise  daha önce açıklanan TS - ISO 14001  ölçününün genel nitelikli bir yinelenmesi olarak düzenlenmiştir.

 

               "ÇYS ilke ve unsurları" bölümünde  ÇYS'nin  genel ilkeleri şu şekilde belirtilmektedir:

 

               - kuruluşun çevresel amaçlarının belirlenmesi  ve çevresel çalışmaların planlanması

               - çevresel amaçların  ve geliştirilen planın uygulanması için gerekli süreçlerin ve yapıların  oluşturulması

               - kuruluşun çalışmalarının sürekli olarak gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi

               - kuruluşun ÇYS'nin sürekli olarak gözden geçirilmesi ve değerlendirilmesi.

 

               Ölçünde model olarak gösterilen  ÇYS "hedefe yönelik yönetim" sistemine (management by objectives, MB0)  dayalı olarak aşağıdaki temel bileşenlerden oluşmaktadır:

 

               * Üst yönetimin yükümlenme altına girmesi

               * Ön inceleme, araştırma ve gözden geçirmeler

               * Yasal gereklilik ve koşulların saptanması

               * Amaçların belirlenmesi ve planlanması

                              - çevresel ilişkilerin, etkilerin ve risklerin belirlenmesi

                              - çevre politikalarının oluşturulması

                              - işletme içi başarım ölçütlerinin saptanması

                              - hedeflerin belirlenmesi

                              - stratejik çevre planının hazırlanması

                              - çevre yönetim planının hazırlanması

               * Uygulama

                              - yeteneklerin ve kapasitenin sağlanması

                              - çevre yönetim sisteminin düzenlenmesi ve bütünleştirilmesi

                              - görev ve sorumlulukların belirlenmesi

                              - çevreyle ilgili güdülenmelerin sağlanması

                              - bilgi ve yetenek geliştirilmesi: eğitim

                              - destek sistemlerin oluşturulması

                                            - işletme denetimleri

                                            - olağanüstü  durum planlaması

                                            - belgeleme düzeni

                                            - kayıt ve haberleşme sisteminin oluşturulması ve yönetimi

                                            - raporlama düzeni

               * Ölçme ve değerlendirme

                              - çalışmaların ölçülmesi ve değerlendirilmesi

                              - ÇYS'nin denetimi

               * Gözden geçirme ve iyileştirme

                              - ÇYS'nin gözden geçirilmesi

                              - düzeltici ve önleyici etkinlikler

                              - sürekli gelişme

 

               Yukarıda özetlendiği üzere geliştirilen ÇYS hedefe yönelik yönetim yaklaşımının  çevre odaklı olarak işletmelere uyarlanmasından ibarettir.

 

               Ölçünde, yukarıda belirtilen aşamaların herbiri ile ilgili olarak ayrıntılı  yönlendirmeler yapılmakta ve bazı konularda da  örnekler verilmektedir. Bu gibi konularda daha fazla bilgi için ölçünün incelenmesinde yarar görülmektedir.

 

Çevre İle İlgili Denetimin Genel İlkeleri

 

               TS - ISO 14000 dizisinin Türkiye'de yürürlükte olan ölçünlerinden bir diğeri de 14010  kod sayılı "Çevre İle İlgili Denetimin Genel İlkeleri" ölçünüdür.  Ölçün, ÇYS'lerin ve ISO 14000  dizisinin başarısı için kilit unsur durumunda  olan "çevre denetçiliği'' ve "çevre denetimi" kavramlarını ölçünleştirmeyi amaçlamaktadır.

 

               Çevre denetçiliği ile ilgili açıklama daha önce yapılmış bulunmaktadır.  Ancak, hemen belirtmek gerekirki işletmelerin çevresel  yükümlülüklere gönüllü olarak uymalarını güvence altına alacak temel unsurlardan biri de çevre ile ilgili araştırma, inceleme ve yol gösterici çalışmalarda bulunmak  isteyen işletmelere bu yolda danışmanlık hizmeti sağlayan özel sektör kuruluşlarının varlığıdır. Bu tür kuruluşların sayıca azlığı işletmelerin yeterli desteği bulamamaları ile sonuçlanmaktadır. Bu tür kuruluşların varlığı ve sayıca çokluğu da bu kuruluşların çalışmalarının ölçünleştirilmesi  gerekliliğini ortaya çıkaracaktır. Çeşitli ülkelerde aynı alanda yapılmakta  olan çalışmalar arasında da uyum  sağlanması gerekecektir. Belirtilen bu zorunluluklar çevre denetimi ile ilgili işlevlerin ulusal ve uluslararası düzeyde benimsenmiş bir ölçüne bağlanmasını zorunlu kılmaktadır.

 

               Ölçün, diğerlerinde olduğu üzere, ''kapsam, "atıf yapılan ölçünler" ve "tarifler" bölümünden oluşan giriş bölümü  ile başlamaktadır. Tanımlar bölümünde yer verilen kavramların başında "denetim sonucu", "denetim ölçütleri", ''denetim bilgileri", "denetim ekibi", "denetlenen", "denetçi", "müşteri", "çevresel yönler", "çevre ile ilgili denetim", "çevre yönetim sistemi", "delil", "baş denetçi", "kuruluş", "ilgili konu", "teknik uzman", "doğrulama" ve "çevre denetim gerekleri" gibi unsurlar yer almaktadır.

 

               Ölçünün genel ilkeler bölümünde ise "denetimin amacı ve kapsamı", "tarafsızlık, bağımsızlık ve yeterlik", "mesleki özen", "sistematik işlemler", "denetim ölçütleri, deliler ve bulgular", "bulguların sonuçları ve sonuçların  güvenilirliği" ve "raporlama" kavramları yer almaktadır.

 

               Ölçünün son bölümünü oluşturan "çevre ile ilgili denetim çeşitleri" bölümünde ise çevresel denetimin "çevre yönetim sisteminin denetimi", "çevre ile ilgili beyanların denetimi" ve "uygunluk  denetimi" olarak üçe ayrılacağı  belirtilmektedir.

 

Denetim Usulü:  ÇYS Denetimi

 

               TS - ISO 14010 dizisinin üç ölçününden ikincisi olan bu ölçün, TS - ISO 14011, çevre yönetim sistemlerinin denetiminde uygulanacak olan yöntemi ölçünleştirmek amacına yöneliktir.

 

               Ölçün, denetimin amaçlarını şu şekilde belirlemektedir:

 

               - ÇYS'nin ÇYS  ölçütlerine uygunluğunu saptamak

               - ÇYS'nin gerektiği şekilde uygulanıp uygulanmadığını belirlemek

               - İncelenen kuruluşun ÇYS'nin geliştirilmeye uygun yanlarınının bulunup bulunmadığını incelemek

               - Kuruluşun iç yönetim etkinliklerinin yeniden düzenlenmesinin ÇYS'ni geliştirmeye katkıda bulunup  bulunmayacağını belirlemek.

 

               Ölçünde, incelemeye konu olacak olan işletme "müşteri" olarak tanımlanırken denetlemeyi yapacak ekibin, ekipte yer alacak denetçilerin ve baş denetçinin görevleri, yetkileri ve sorumlulukları belirlenmektedir.

 

               Ölçüne  göre denetim süreci dört unsurdan oluşmaktadır: ön çalışmalar, denetim hazırlığı, denetimin yapılması ve raporların düzenlenmesi.

 

               Ön çalışmalar denetimin kapsamının belirlenmesi ve ilgili belgelerin gözden geçirilmesi çalışmalarından oluşmaktadır.

 

               Denetim hazırlıkları ise denetim planının  yapılması, denetim gurubunun görevlendirilmesi ve çalışma belgelerinin düzenlenmesi etkinliklerinden oluşmaktadır.

 

               Ana unsur olan denetim süreci ise açılış toplantısı, delillerin toplanması, denetim bulgularının  ortaya konması ve kapanış toplantısından oluşmaktadır.

 

               Çalışmanın son aşamasını ise denetim raporunun hazırlanması, sunulması ve belge kayıtların  saklanması etkinlikleri oluşturmaktadır.

 

Çevre Denetçilerinin Haiz Olması Gereken Özellikler

 

               Çevre denetimi ile ilgili ölçünlerin sonuncusunu çevre denetçilerinin sahip olmaları gereken eğitsel ve profesyonel özellikleri saptayan ölçün (TS - ISO 14012) oluşturmaktadır.

 

               Buna  göre denetçilerin en az lise  veya dengi okul mezunu  olmaları  ve 5 yıllık iş deneyimine sahip olmaları gerekmektedir. Bu çerçevede denetçilere verilecek örgün ve hizmet içi eğitim çalışmalarının neler olabileceği  ve denetçilerde bulunması gereken kişisel nitelikler ve beceriler sıralanmaktadır.

 

               Baş denetçide aranan nitelik ise en az 15 işgünü süren üç denetimde denetçi olarak görev almış olmak olarak belirlenmiştir.

 

Çevresel Etiketlemenin Temel İlkeleri

 

               TS - ISO 14000 dizisinin etiketleme ile ilgili iki ölçününden  birincisi olan TS - ISO 14020 ölçününe göre etiketlemenin amacı  "ürünlerin ve hizmetlerin çevreye olumlu ve olumsuz etkilerini iyi bir şekilde duyurarak ve piyasa mekanizmasını harekete geçirerek bu ürün ve hizmetlerin çevreye olan etkilerinin iyileşmesini sağlamaktır."

 

               TS - ISO 14020 ölçününün amacı da çevresel etiketleme ile ilgili etkinlikleri belirli bir sisteme bağlamaktır. Ölçün bu amaçla dokuz temel ilke geliştirmiştir. Bu ilkeler aşağıda  sıralanmıştır:

 

               * Çevreyle ilgili etiketleme doğru olmalı, yanıltıcı olmamalıdır.

               * Olabilen durumlarda çevreyle ilgili etiketleme yaşam döngüsü (life cycle) çerçevesinde ele alınmalıdır.

               * Ürün ve hizmetlerin çevresel etkilerinin değerlendirilmesinde kullanılan bilgiler anlamlı, doğru ve doğruluğu ispat edilebilir olmalı, bilimsel ilkelerle yinelenebilirliği ve geçerliği kabul edilen yöntemler kullanılarak elde edilmelidir.

               * Deneylerde ISO ölçünleri veya benimsenmiş öteki ölçünler kullanılmalıdır.

               * Çevre ile ilgili etiketleme programında kullanılan işlevler ve yöntemler etkilenmesi olası tüm taraflarca izlenmeyi olanaklı kılacak şekilde saydam olmalıdır.

               * Çevre ile ilgili etkileme programı ilgili tüm taraflarca kabul edilmelidir.

               * Çevre ile ilgili etiketleme programı ürün  ve hizmetlerin çevre yönünden özellikleri ile ilgili etkili bir iletişim sağlamalıdır.

               * Çevre ile ilgili etiketleme yerli ve yabancı ürün ve hizmetlere uygulanan işlemler arasında ayrım yapmamalıdır.

               * Çevre ile ilgili etiketleme; yenilikleri, ürün tasarımı ve çevre etkinlikleri ile ilgili gelişmeleri engellememeli aksine olarak olabildiğince özendirmelidir.

 

Çevreyle İlgili İddiaların Özbeyanı: Terimler ve Tanımlar

 

               Çevreyle ilgili etiketleme ölçünlerinin bir diğerini TS - ISO 14021 ölçünü oluşturmaktadır. Bu ölçün de öteki iki ölçünle birlikte ele alınmalıdır. Bunlar, çevre ilgili iddialarında simgelerin kullanılmasına ilişkin ölçün ile  ileri sürülen iddiaların doğrulanmasına ilişkin  ölçündür.

 

               Günümüz Dünya'sında piyasaya sürülen pek çok  ürünün "çevre dostu" olduğunu iddia etmek bu tür ürünlere önemli bir pazar üstünlüğü sağlamaktadır. Ancak, gerçek çevre dostu  ürünler yanında bu tür bir özelliği olmayan ürünlere de kolaylıkla aynı iddiaların eklenebileceği göz önünde tutulmak gerekir. Biraz önce belirtilen bu ölçünler bu alandaki başıboşluğu disiplin altına almak amacıyla hazırlanmışlardır.  Özbeyan ile ilgili ölçün piyasaya sunulan mal  ve hizmetlere bağlı olarak ürünün çevresel iddialarının nasıl olması gerektiği yolunda genel ve özel kurallar koymaktadır. Bu uygulama aynı zamanda uluslararası ticaretin düzenlenmesine  de yardım olabilecektir.

 

               Ölçünün tanımlar bölümünde yer alan kavramlar şunlardır: "iddia", "çevreyle ilgili iddia", "çevre ile ilgili sınırlı iddia", "açıklayıcı beyan", "ambalaj/ambalajlama", "atık"  ve "çevre ile ilgili etkileme".

 

               Özbeyanı düzenleyen genel kurallar ise aşağıdaki şekilde belirlenmiştir.

 

               - doğruluk

               - yanıltıcı olmamak

               - kanıtlanmış olmak

               - bir ürüne  ilişkin olmak

               - ürünün bir özelliği  ile ilgili olmak

               - yanlış anlamaya yol açmamak

               - önemli olmak

               - ayrıntıya girmemek

               - satın alma kararına esas oluşturmak

               - tamamı kolaylıkla okunabilmek

 

               Ölçünde çevresel planlama ve yönetim açısından oldukça önemli özellikler olan ve ürünlerde sıklıkla kullanılan bazı nitelikler özel olarak ele alınmakta ve belirgin kurallara dayandırılmaktadır. Bu özellikler aşağıda sıralanmıştır:

 

               - yeniden devreye sokulabilirlik (recyclable)

               - yeniden yaratılabilirlik (regeneration)

               - tekrar kullanılabilme (reusable)

               - tekrar doldurulabilme (refillable)

               - kompostlaştırılabilme (compostable)

               - katıatıkların azaltılabilmesi (solid waste reduction)

               - enerji verimlilik (energy efficient)

               - su verimlilik (water efficient)

               - kaynak kulanımının azaltılabilirliği (less resource consumption)

               - biyolojik parçalanabilirlik (biodegradable)

               - parçalara ayrılabilirlik (rearrangeble, decomposable)

               - katkı  (contribution, support)

 

Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi (YDD): Genel İlkeler ve Uygulamalar

 

               Tüm ürünlerin bir yaşam döngüsüne sahip olduğu bilinmektedir. Tıpkı canlı varlıklar gibi ürünler de doğar, yaşar ve ölürler. Bir başka anlatımla üretilir, kullanılır ve terkedilirler. Terk edilme anından itibaren de ana maddelere ayrışarak tekrar doğaya dönerler. Kuşkusuz bu süre  üründen ürüne ve maddeden maddeye değişecektir. Başlangıcıdan biyolojik ayrışma yolu ile doğaya döndüğü ana kadar geçen süreye ürünün yaşam döngüsü  denilmektedir. Her ürün bu süre boyunca doğa ve çevre üzerinde kimi etkiler yaratmaktadır.

 

               YDD süreci bu  gelişimi  incelemek ve süreç sırasında çevreye karşı  doğabilecek tehlikeleri ve zararlı etkileri saptamak ve giderilmelerini sağlamak amacına yöneliktir. TS - ISO 14040 kod sayılı ölçünün amacı da bu yolda henüz yeni başlayan ve giderek gelişme eğilimi gösteren söz konusu inceleme sürecini belirli bir disiplin altına  alabilmektir. Bu tür incelemelerin pek çok açıdan yararı olabileceği kuşkusuzdur. Ancak en önde gelen yararlarından birinin çevresel etiketleme  ile ilgili olacağı anlaşılmaktadır.

 

               Ölçünün  tanımlarla ilgili bölümünde şu kavramlar  yer almaktadır: "külfet paylaşımı", "nitelendirme", "vasıflandırma", "sınıflandırma", "kapalı sistemi yeniden devreye sokma", "veri", "veri kalite göstergesi", "veri kalitesi", "azalma", "tükenme", "çevresel yük", "çevresel etki", "işlevsel birim", "amacın belirlenmesi", "etki değerlendirmesi", "iyileştirme değerlendirmesi", "var olan enerji", "envanter analizi", "yaşam döngüsü", "yaşam döngüsünün değerlendirilmesi", "yenilenemeyen kaynaklar", "açık sistemi yeniden devreye sokma", "yeniden devreye koyma", "yenilenebilir kaynaklar", "sistem", "sistem sınırı", "değerlendirme" ve "atık".

 

               Bu amaçla yapılacak çalışmalardan elde edilecek bilgilerin endüstride stratejik planlama, ürün tasarımı ve yenilemesi ve  kamu sektöründe yönetsel düzenlemeler, kalkınmanın finansmanı ve çevresel etiketleme çalışmalarında kullanılabileceği anlaşılmaktadır.

 

               Bu bağlamda YDD süreci risk  yönetimi,  çevre denetimi ve ÇED gibi çevresel yönetim ve planlama tekniklerinden biri olarak ortaya çıkmaktadır.

 

               YDD metodolojisinin ana aşamaları aşağıda özetlenmiştir:

 

               * Amacın ve kapsamın belirlenmesi

                              - amaç

                              - kapsam

                              - işlevsel birim

                              - veri kalite değerlendirmesi

                              - eleştiri amacıyla gözden geçirme

               * -Envanter çalışmaları

                              - sistemler ve sistemik sınırlar

                              - sistemlerin karşılaştırılması

                              - veri derleme ve çözümleme

                              - envanter sonuçlarının irdelenmesi

               * Yaşam döngüsünün  değerlendirilmesi

                              - sınıflandırma

                              - nitelendirme

                              - değerlendirme

               * İyileştirme değerlendirmesi

                              - özellikler

                              - kapsam

                                            - önemli çevresel  yük ve etkiler

                                            - seçeneklerin belirlenmesi ve irdelenmesi

                                            - sınırlamalar

               * Raporlama

               * Onay

                              - gerekli koşullar

                              - gözden geçirme gereksinimi

                              - kabullenme

 

Ürünlerin Çevresel Özelliklerinin Ürün Ölçünleri İçine Alınması ile İlgili Kılavuz

 

               Bir önceki ölçün için belirtilen gerekçelerin bir başka sonucu da ürünün ya da ürünün üretilmesi amacıyla kullanılacak maddelerin çevre üzerindeki etkilerinin ürün ile ilgili ölçün içine aktarılması zorunluluğudur. TS - ISO 14060 sayılı ölçün bu  zorunluluğu düzenlemek amacıyla hazırlanmış ve yürürlüğe konulmuş bulunmaktadır. Bu nedenle ölçün esas itibariyle ölçün hazırlayıcılarını hedef almakta  ve ölçün geliştirme çalışmalarına ürünün ve maddelerin çevresel etkilerinin aktarılmasını sağlamaya çalışmaktadır.

 

                İncelemeye konu olacak üretim maddeleri şunlardır:

 

               * Girdiler

                              - malzeme girdileri

                              - enerji girdileri

               * Çıktılar

                              - hava emisyonları

                              - suya verilen atıklar

                              - katı atıklar

                              - gürültü

 

               Kuşkusuz bu tür özelliklerin ürün ölçünleri içine girmesi bir yandan ürünün kalitesini artırırken öte yandan çevresel kirlenmeleri önleyecek ve kaynak kullanımını iyileştirecektir.

 

Çevresel Başarımın (Performansın)  Değerlendirilmesi Ölçünü

 

               TS - ISO 14000 dizisinin en önemli ölçünlerinden biri olan ve ISO 14000 dizisini yürürlüğe koyan tüm ülkelerde uygulanan "çevresel başarımın değerlendirilmesi" ölçünü Türkçe'ye çevrilememiş, TSE içinde ölçünleştirme süreci başlatılamamış ve belirtilen  nedenlerle henüz yürürlüğe konulamamış bulunmaktadır.

 

                Firmaların ÇYS uygulamaları sonunda elde edilen başarımın irdelenmesini ve sınıflandırılmasını amaçlayan bu ölçün  yapılmakta olan çalışmaları belirli bir disiplin altına almak ve ortak bir iletişim kalıbı oluşturmak hedefini gütmektedir.

 

UYGULAMA

 

               TS - ISO 14000 Uluslararası Çevre Yönetimi Ölçünleri Dizisi'nin  geliştirilmesi ve yürürlüğe konulması yolundaki çalışmalar yukarıda genel çizgileri ile belirtilmiştir. Türkiye'de ölçünlerin  uygulanması ile ilgili çalışmalar ise henüz filizlenme aşamasında bulunmaktadır.

 

               Ülkemizde TS - ISO 14000 belgesi almak üzere bir kaç firma başvuruda bulunmuştur. Tümü İstanbul'da bulunan ve  uygunluk belgesi alan bu kuruluşlarla ilgili değerlendirme çalışmaları TSE'nin İstanbul Bölge Müdürlüğü'nde görevli bazı çevre mühendisleri tarafından yapılmıştır.

 

               Ancak hemen  belirtmek gerekirki TSE'nin ISO 14000 ölçünleri ile ilgili kalite uygunluk belgesini kendi uzmanlarının gerçekleştirdikleri çevre denetçiliği çalışmasına dayalı olarak vermesi çok önemli bir olumsuzluğu bünyesi içinde taşımaktadır.        Başvuruda bulunan firmaların ölçünlerin istediği ve öngördüğü gereklilikleri yerine getirip getirmediklerinin yetkin kuruluşlar tarafından nesnel ölçütlere dayalı olarak açıklıkla ve tarafsızlıkla saptanması gerekmektedir.  Bu koşulların tam anlamıyla yerine getirilmiş olduğunun anlaşılması durumunda istemde bulunan kuruluşa TS - ISO 14000 Uluslararası Çevre Yönetim Uygunluk Belgesi verilebilmelidir. Bu durumun saptanması ise oldukça zordur ve  hukuk biliminden yönetim bilimine ve fizikten kimyaya kadar değişen öteki ve çok çeşitşi bilimsel disiplin alanında önemli düzeyde uzmanlık bilgisine sahip olmayı gerekli kılmaktadır. TSE içinde bu  yolda  yetkinliği güvence altına çevresel  bilgi birikiminin gerçekleşmiş olduğunu   söyleyebilmek  olanağı yoktur. Zira, TSE'nin kurumsal amacı çevresel kaliteyi korumak ve güçlendirmek değil ülkenin ölçünleştirme sorunlarına çözüm bulmaktır.  TSE'nin bu durumu gözardı ederek çevresel kalitenin korunması ve geliştirilmesi görevini üstlenmek istemesi doğru ve isabetli bir davranış olarak kabul edilmemelidir.

 

                Ancak, hemen belirtmek gerekirki ülkemizde özel sektörde yetkin ve nesnel çevre denetçiliği   yapabilecek  düzeye erişmiş bağımsız çevre denetçiliği kuruluşları da yoktur. TSE bu eksikliği gözönünde tutarak kendisini  belge vermek zorunluluğunda görmüş olabilir. Ancak bu tür bir davranış ISO 14000'den bekenen katkıların gerçekleşmemesine  ve uygulamanın yozlaşmasına  neden olabilecek gizil olumsuz gücü içinde barındırmaktadır. Ancak, hemen belirtilmelidir ki çevre denetçiliği çalışmasının yansız, bağımsız, yetkin ve konusunda uzmanlaşmış özel kuruluşlar aracılığı ile yapılması  zorunluluğu nedeniyle bu görev bir kamu kuruluşu olan Çevre Bakanlığı'na da verilmemek gerekir.

 

               Belirtilen nedenlerle, TSE içinde bulunduğu  uygulama biçiminden derhal   vazgeçmeli ve  Çevre  Bakanlığı da yukarıda belirtilen türde,  yani  yansız, bağımsız,  yetkin ve özel, kuruluşların gelişmesini sağlamak ödevini en kısa zamanda yerine getirmeye çalışmalıdır.

 

 

 

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

 

               ISO 14000 Uluslararası Çevre Yönetimi Ölçünleri dizisi biri kamu yönetimi kuramının gelişmesi ve diğeri de çevre yönetimi ve planlaması kuramı açısından olmak üzere iki temel bilim dalında yarattığı etkiler bakımından önem taşımaktadır.

 

               Kamu yönetimi bilimi açısından ISO 14000 dizisi uygulamada giderek daha fazla kendini göstermeye başlayan kamu hizmetleri için ölçünler geliştirme yaklaşımının bir örneği olarak ortaya çıkmaktadır. TKY  yaklaşımının etkisi ile gelişme eğilimi içine giren ve kamusal toplam kalite yönetimi yaklaşımı olarak isimlendirilebilecek olan bu yaklaşım  kamu  yönetiminde verimlilik, etkililik ve saydamlığın sağlanması ve böylelikle de kamu yönetiminde istenilen iyileşmenin gerçekleştirilmesi yolunda önemli bir gizil umut olarak ortaya çıkmaktadır. Bu tür yaklaşımların  gelişmesi  ve  uygulamada yaygınlık  kazanması oranında kamu yönetimi güçlenecek ve  toplumun kamu yönetiminden beklediği tatmin gereksinimi giderilmiş olacaktır.

 

               Çevre yönetimi ve planlaması açısından ISO 14000 yaklaşımının getirdiği olumlu katkılar kamu yönetiminden de ileride görülmektedir. Bir kere çevre yönetimi açısından gönüllülük yaklaşımına dayalı yeni bir yönetsel yaklaşım ortaya konmaktadır.  Bu yaklaşımın, emret-denetle yaklaşımının  yerini alacak bir yaklaşım olarak ortaya çıkmış olmamakla birlikte, ona  göre bazı farklılıklar ve üstünlükler taşıdığı açıklıkla görülmektedir. İkincisi, uluslararası çevre yönetimi uygulamalarında ortaklığı sağlaması açısından da ISO 14000'in önemli katkılar getireceği anlaşılmaktadır. Üçüncüsü,  ISO 14000 yaklaşımı çevre yönetimi ve planlaması açısından mevcut kuramsal bilgileri bütünleştirmesi ve yeni bilimsel açılımlar önermesi bakımından da büyük bir önem taşımaktadır.

 

               Bu temel iyileşmelerin sonucu olarak yerel,  ulusal, uluslararası ve endüstriyel çevre kalitesinde önemli gelişmeler yaşanacaktır. Çevresel kirlilikler kirletici işletmelerin gönüllü katılımı ile daha başlangıç aşamasında iken denetim altına alınabilecek ve giderilebilecektir. Böylellikle de çevresel kalitenin korunması ve geliştirilmesine yönelik proje etkinlikleri daha ekonomik ve düşük bir maliyetle gerçekleştirilebilecektir.

 

               Ancak, ülkemiz açısından önemle ve özenle belirtilmelidir ki ISO 14000 yaklaşımının gelişmesi yolunda engeller vardır. Bu engellerin birincisi ve daha fazla önemli olanı çevre denetimi yapabilecek kurumların yeterince gelişmemiş olmasıdır. İkinci engel de "akreditasyon" sisteminin, yani firmalara yeterlik belgesi verecek olan sistemin henüz ülkemizde kurulamamaış olmasıdır.

 

               Çevresel yönetim ve planlama açısından olduğu kadar kamu yönetimi açısından da önem taşıyan bu konunun ülkemizde beklenen yararları sağlayabilmesinin öncelikle biraz önce sayılan temel eksikliklerin giderilmesine bağlı olduğu unutulmamalıdır.

Hiç yorum yok: