Elektrikli Araçlar ve Amerikan
Otomotiv Sektöründe Dönüşüm: Trump–Musk Çatışmasının Çok Disiplinli Çözümlemesi
Prof. Dr. Firuz Demir Yaşamış
Özet
Bu çalışma, Donald Trump ile Elon Musk
arasında yaşanan çatışmayı yalnızca kişisel bir anlaşmazlık olarak değil, ABD
otomotiv endüstrisindeki yapısal dönüşümün siyasal kutuplaşmanın ve toplumsal
kimliklerin yeniden şekillenmesinin bir sonucu olarak ele almaktadır.
Elektrikli araçların yükselişi
geleneksel içten yanmalı motorlara dayalı üretim modelini tehdit etmiş ve özellikle
"Rust Belt" gibi sanayi bölgelerinde işsizlik korkusu, gelir kaybı ve
kültürel dışlanmışlık duygularını körüklemiştir. Trump, bu kaygılara korumacı
ekonomik söylemlerle yanıt verirken Musk, küresel ve çevreci bir teknoloji
vizyonunu temsil etmektedir.
Çalışma, bu çatışmayı çözümlemek için
yapısal dönüşüm kuramı, kimlik siyaseti, teknoloji sosyolojisi ve siyasal
ekonomi gibi farklı kuramsal yaklaşımları bir araya getirerek teknolojik
dönüşümün ekonomik ve kültürel etkilerini çok boyutlu biçimde çözümlemektedir.
Sonuç olarak, Trump-Musk çatışması,
eski sanayi düzeni ile yeni teknoloji paradigması, korumacı milliyetçilik ile
küresel vizyon, işçi sınıfı ile teknoloji seçkinleri arasında giderek büyüyen
uçurumu yansıtan simgesel bir çatışma olarak öne çıkmaktadır. Bu dönüşüm
sürecinin başarılı ve adil şekilde yönetilmesi için eğitim, istihdam ve gelir
adaletine dayalı kapsayıcı siyasal stratejilere ihtiyaç duyulmaktadır.
Anahtar
Kelimeler: Elektrikli Araçlar, Yapısal Dönüşüm, Kimlik
Siyaseti, Trump-Musk Çatışması, Siyasal Kutuplaşma
GİRİŞ
21. yüzyılın başından itibaren
otomotiv endüstrisi, teknolojik gelişmelerin ve küresel çevresel kaygıların
etkisiyle köklü bir dönüşüm sürecine girmiştir. Elektrikli araçların üretimindeki
artış, fosil yakıtlara olan bağımlılığın azaltılması ve karbon emisyonlarının
düşürülmesi hedefleri doğrultusunda devlet siyasaları, tüketici tercihleri ve
özel sektör yatırımlarıyla hız kazanmıştır. Bu süreç, sadece teknolojik ve
ekonomik bir yenilik değil aynı zamanda sosyo-siyasal yapıları da derinden
etkileyen karmaşık bir dönüşüm olarak ortaya çıkmaktadır.
ABD, geleneksel otomotiv sanayisinin
kalbi olarak kabul edilirken bu dönüşümün en sert tartışma alanlarından biri de
bu ülke olmuştur. Trump yönetimi döneminde, elektrikli araçlar ve geleneksel
içten yanmalı motorlu araçlar arasındaki yarışma ekonomi siyasaları, işçi
hakları, çevre siyasaları ve siyasal kutuplaşmanın bir yansıması olarak kendini
göstermiştir. Bu bağlamda, Tesla CEO’su Elon Musk ile Başkan Donald Trump
arasında yaşanan gerilimler, sadece bireysel bir anlaşmazlık değil, endüstrinin
ve siyasetin dönüşümünü simgeleyen çok katmanlı bir çatışmadır.
Bu çalışma, Trump-Musk çatışmasını çok
disiplinli bir bakış açısıyla çözümlemeyi amaçlamaktadır. Ekonomik yapısal
değişimler, teknolojik yeniliklerin toplumsal etkileri, siyasal stratejiler ve
kimlik siyaseti boyutları ele alınarak bu çatışmanın ardındaki dinamikler
incelenecektir. Böylece, ABD otomotiv sektöründeki dönüşümün sadece ekonomik
değil aynı zamanda siyasal ve kültürel bir süreç olduğu ortaya konacaktır.
Araştırmanın temel sorusu şudur:
Elektrikli araçların yükselişi, klasik otomotiv üreticilerinin gerilemesi ve
buna bağlı işgücü piyasası değişiklikleri ABD siyasetinde nasıl bir
kutuplaşmaya yol açmıştır? Trump ile Musk arasındaki çatışmanın ekonomik, siyasal
ve toplumsal boyutları nelerdir?
Bu soruya yanıt ararken ekonomik
kalkınma kuramları, teknoloji sosyolojisi, işçi sınıfı siyasaları ve kimlik
siyaseti gibi disiplinler arası yaklaşımlar kullanılacaktır. Çalışma, otomotiv
sektörünün geleceği ve ABD iç siyaseti açısından önemli sonuçlar çıkarma
potansiyeline sahiptir.
Tarihsel Benzerlik: Dizel Motorların Yükselişi ve
Elektrikli Araçlarla Günümüz Arasındaki Paralellik
1973 Petrol Krizi sonrası
dönemde, özellikle ABD'de artan yakıt fiyatları ve enerji güvenliği kaygıları,
küçük ve yakıt verimli araçlara yönelimi tetiklemiştir. Bu süreçte dizel
motorlar, daha düşük yakıt tüketimleri nedeniyle bir çözüm olarak öne çıkmıştır.
Ancak bu teknolojik kayma, zamanla beklenmeyen çevresel ve sağlık sorunlarını
beraberinde getirmiştir. Partikül madde (PM), azot oksit (NOx) gibi
kirleticiler, hava kirliliği ve solunum yolu hastalıkları açısından ciddi
tehditler oluşturmuş; uzun vadede dizel emisyonları kansere yol açabilen
başlıca nedenler arasında yer almıştır.
1991 yılında New York Eyaleti
Çevre Koruma Departmanı için hazırladığımı danışmanlık raporunda bu konuyu
inceledim. Hazırladığım rapor bu tehlikelere bilimsel bir dikkat çekiş niteliği
taşımakta idi. O dönem dizelleşme hem hükümetin hem de otomotiv endüstrisinin
desteklediği yapısal bir dönüşüm süreciydi. Bu yönüyle, günümüzdeki elektrikli
araçlara geçiş politikalarıyla önemli benzerlikler taşır.
(Yaşamış, 1991).
Bugün ise benzer şekilde, çevre
krizinin ve iklim değişikliğinin etkisiyle elektrikli araçlara geçiş otomotiv
sektörünü yeniden şekillendirmektedir. Ancak tıpkı dizelleşmede olduğu gibi, bu
dönüşüm de politik çıkar gruplarının çatışmasına, işgücü piyasasında yapısal
kaymalara ve toplumun bazı kesimlerinde huzursuzluğa neden olmaktadır. Donald
Trump’ın fosil yakıta dayalı klasik otomotiv üreticilerini koruyan tutumu bu
geçmişe benzer bir tepkisel siyasadır.
Bu tarihsel çerçevede,
geçmişten ders almak oldukça önemlidir: Dizel motorların yaygınlaşması
sırasında yapılan eksik düzenlemeler ve geç kalınmış sağlık önlemleri benzer
şekilde elektrikli araçlara geçiş sürecinde de çevresel ve toplumsal etkilerle
ilgili bütüncül politikaların gerekliliğine işaret etmektedir.
KURAMSAL ÇERÇEVE
Otomotiv sektöründeki teknolojik
dönüşüm ve bu dönüşümün toplumsal ve siyasal yansımaları çok disiplinli bir çözümleme
gerektirir. Bu bölümde, yapısal dönüşüm kuramı, kimlik siyaseti, teknoloji
sosyolojisi ve ekonomik-siyasal kuram bakış açıları ele alınarak Trump-Musk
çatışmasının temel dinamiklerini anlamaya yönelik bir kuramsal çerçeve
oluşturulacaktır.
Yapısal Dönüşüm
Kuramı
Yapısal dönüşüm, ekonomik sistemlerin
teknolojik, kurumsal ve toplumsal yapılarında meydana gelen kapsamlı
değişimleri ifade eder (Foster & Magdoff, 2009). Otomotiv endüstrisinde
elektrikli araçların yükselişi, üretim süreçlerinde otomasyonun artması ve daha
az işgücü gerektiren modellerin tercih edilmesi işgücü piyasalarında ciddi
yeniden yapılanmalara neden olmaktadır. “Paslanma Kuşağı” (Rust Belt) diye
adlandırılan ABD’nin geleneksel sanayi bölgeleri bu değişimin olumsuz
etkilerini yoğun biçimde yaşamaktadır. Bu bölgelerde işsizliğin artması ve
ekonomik çöküntü toplumsal gerilimlerin yükselmesine yol açmaktadır. Foster ve
Magdoff (2009), teknolojik yeniliklerin toplumsal yapıyı dönüştürürken
eşitsizlikleri derinleştirdiğine dikkat çekmektedir. Otomasyon ve sayısallaşma,
nitelikli işgücü talebini artırırken düşük ve orta nitelikli işlerin azalmasına
neden olur. Trump’ın siyasaları bu bağlamda iş kaybına uğrayan geleneksel
otomotiv çalışanlarının ekonomik güvenliğini sağlamaya yönelik korumacı ve korumacı
önlemleri içerir.
Kimlik Siyaseti
ve Siyasal Kutuplaşma
Ekonomik dönüşümlerin yarattığı
belirsizlik ve güvencesizlik bireylerin siyasal tercihlerini kimlik temelli
hatlara kaydırmasına yol açmaktadır (Mason, 2018). Trump döneminde, işçi sınıfı
ve orta sınıfın önemli bir kısmı kendini siyasal elitlerden, özellikle de
teknoloji elitlerinden ve küreselleşme yanlısı gruplardan dışlanmış olarak
görmüşlerdir. Elektrikli araçların öncüsü Tesla ve CEO’su Elon Musk, teknoloji
ve sürdürülebilirlik simgesi olarak algılanırken bu dönüşüm sürecinde işlerini
kaybeden veya ekonomik güvencesi sarsılan işçiler, kendilerini ‘geleneksel
Amerikan işçisi’ kimliğiyle tanımlamakta ve Trump’ın savunduğu korumacı siyasalara
destek vermektedir. Bu durum, ekonomik kaygılarla kültürel kimlik arasındaki
güçlü bağın siyasal kutuplaşmayı artırdığını göstermektedir.
Teknoloji
Sosyolojisi
Teknoloji sosyolojisi, teknolojik
gelişmelerin sadece teknik değil, aynı zamanda toplumsal süreçlerle
şekillendiğini vurgular (Rogers, 2003; Bijker, 1995). Elektrikli araçların
toplumsal kabulü, bu teknolojilerin ekonomik avantajlarından öte, toplumsal
normlar, değerler, çıkar gruplarının etkileri ve siyasal tercihlerle yakından
ilişkilidir. Örneğin, Musk’ın elektrikli araçlar konusundaki iddialı söylemleri
ve toplumsal medya üzerindeki etkisi, teknolojinin toplumda nasıl farklı
algılandığını ortaya koyar. Bazı kesimler Musk’ı yenilikçi bir vizyoner olarak
görürken diğerleri onu seçkinci ve işçi sınıfı karşıtı olarak
değerlendirmektedir.
Siyasal Ekonomi
Bakış Açısı
ABD’de otomotiv sektörü, tarihsel
olarak işçi sendikaları, devlet siyasaları ve uluslararası yarışma dengeleriyle
şekillenmiştir. Trump’ın dönemi, bu dengelerin sarsıldığı ve ekonomik
milliyetçiliğin öne çıktığı bir dönemdir (Bartels, 2017). Klasik üreticilerin
korunduğu siyasalar ekonomik küreselleşmeye ve teknolojik dönüşüme karşı bir
tepki olarak okunabilir. Bu bakış açısından bakıldığında, Trump-Musk çatışması,
sadece iki bireyin anlaşmazlığı değil farklı ekonomik çıkar gruplarının ve siyasal
vizyonların temsil ettiği bir mücadeledir.
ELEKTRİKLİ
ARAÇLAR VE ABD OTOMOTİV SEKTÖRÜNDEKİ DÖNÜŞÜM
Elektrikli
Araçların Yükselişi
Son on yılda elektrikli araçlar
teknolojik ilerlemeler ve çevresel kaygıların artması ile otomotiv
endüstrisinde giderek daha fazla önem kazanmaya başlamıştır. Batarya
teknolojilerindeki gelişmeler üretim maliyetlerinin düşmesi ve hükümetlerin
karbon emisyonlarını azaltmaya yönelik özendirme siyasaları elektrikli
araçların pazar payını hızla artırmıştır (IEA, 2023). Tesla, bu sürecin en
önemli aktörü olarak öne çıkmıştır. Elon Musk’ın vizyonu ve girişimci yaklaşımı
elektrikli araçların yalnızca çevre dostu değil, aynı zamanda verimli ve saygın
araçlar olabileceğini göstermiştir. Tesla’nın başarıları, klasik otomotiv
üreticilerini elektrikli araç yatırımlarını artırmaya zorlamış, ancak bu geçiş
süreci klasik üreticiler için yüksek maliyetler ve yapısal zorluklar
getirmiştir.
Klasik Otomotiv
Üreticilerinin Tepkisi ve Endişeleri
GM, Ford, Chrysler gibi geleneksel
otomotiv üreticileri elektrikli araç pazarının büyümesi karşısında üretim
süreçlerinde kapsamlı dönüşümler yapmak zorunda kalmıştır. Bu dönüşüm,
işgücünde kesintilere, tedarik zinciri yeniden yapılanmalarına ve üretim teknolojilerinin
yeniden şekillenmesine yol açmıştır. Klasik üreticiler, özellikle içten yanmalı
motorlu araçlardan elektrikli araçlara geçişin hızlı temposunun mevcut işçi
profilleri için uyum sorunları yaratacağı ve bu durumun önemli bir işsizlik
dalgasına yol açacağı endişesini taşımaktadır. Bu bağlamda, geleneksel
üreticiler ve işçi sendikaları, korumacı siyasalar ve üretim destek programları
talep etmişlerdir.
Trump Yönetiminin
Siyasaları
Donald Trump, başkanlığı süresince
“Amerikan işçisini koruma” vaadiyle otomotiv sektöründe klasik üreticilerin
yanında konumlanmıştır. İthalata karşı gümrük tarifeleri, otomotiv üretiminin
ABD’de kalmasını destekleyen siyasalar ve işçi haklarına vurgu Trump’ın
ekonomik milliyetçilik stratejisinin temel unsurları olmuştur. Trump,
elektrikli araçların yaygınlaşmasının yaratacağı işsizliği ve ekonomik
belirsizliği göz önünde bulundurarak, Tesla gibi yenilikçi ancak işgücü
açısından göreli olarak az istihdam sağlayan firmalara uzak durmuştur. Bu
bağlamda, Musk ile Trump arasındaki çatışmanın temeli, yalnızca kişisel
anlaşmazlık değil, aynı zamanda sektörel çıkar çatışmaları ve siyasal vizyon
farklarıdır.
İşsizlik Korkusu
ve Toplumsal Tepkiler
Elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla
ortaya çıkan iş kaybı korkusu, özellikle geleneksel otomotiv üretim
merkezlerinde yaşayan işçiler arasında siyasal desteğin Trump’a kaymasını
açıklayan önemli etmenlerden biridir. Otomasyon ve üretim modellerindeki
değişiklikler, bu bölgelerde ekonomik ve toplumsal krizlere neden olmuş, işçi
sınıfının kimlik ve ekonomik güvenlik algısını şekillendirmiştir. Bu durum, siyasal
kutuplaşmayı derinleştirerek Trump’ın korumacı siyasalarının toplumsal tabanını
güçlendirmiştir. Öte yandan, Musk’ın ve Tesla’nın destekçileri daha çok
yenilikçi, çevreci ve küresel piyasaya entegre olmuş kesimlerdir.
TRUMP-MUSK
ÇATIŞMASININ SİYASAL VE TOPLUMSAL BOYUTLARI
Kişisel ve
Kurumsal Çatışmanın Arka Planı
Donald Trump ve Elon Musk arasındaki
çekişme, sadece iki figürün anlaşmazlığı olmaktan öte ABD’nin ekonomik ve siyasal
dönüşüm sürecindeki ideolojik ve çıkar çatışmalarını yansıtmaktadır. Trump’ın
klasik otomotiv endüstrisini ve işçi sınıfını koruma çabaları, Musk’ın
yenilikçi ve çevreci elektrikli araç vizyonuyla doğrudan çelişmiştir. Bu durum,
siyasal söylemlerde ve kamuoyu önündeki tartışmalarda sert bir kutuplaşmaya yol
açmıştır.
Seçim Stratejisi
ve Siyasal Destek Mekanizmaları
Trump, 2016 ve 2020 seçim
kampanyalarında, “Rust Belt” (Ohio, Michigan, Pennsylvania, Indiana, Illinois,
Wisconsin, New York, West Virginia) gibi geleneksel sanayi bölgelerindeki işçi
sınıfının ekonomik güvencesini savunarak bu kesimlerin oylarını kazanmıştır.
Elektrikli araç üretiminin yaratacağı potansiyel iş kayıpları, Trump’ın
korumacı siyasalarını meşrulaştıran önemli bir unsur olmuştur. Bu noktada,
Trump’ın otomotiv sektöründeki geleneksel oyunculara yönelik destekleri, seçim
yatırımı ve kendisine oy veren otomotiv işçilerini ödüllendirme amacı
taşımaktadır. Musk ise küresel ve çevreci vizyonuyla, daha çok ileri teknoloji
ve sürdürülebilirlik yanlısı seçmen tabanına hitap etmiştir.
Kamuoyu ve Medya
Üzerindeki Etkiler
Trump ve Musk arasındaki gerilim,
medya ve toplumsal medya platformlarında geniş yankı bulmuş, kamuoyunda
elektrikli araçlar ve otomotiv sektörü üzerine süregelen tartışmaları
derinleştirmiştir. Musk’ın Twitter gibi toplumsal medya araçlarını etkili
kullanımı, teknoloji destekçileri arasında olumlu karşılanırken, Trump’ın
mesajları daha çok geleneksel işçi sınıfı ve korumacı siyasalar lehine
olmuştur.
Toplumsal Kimlik
ve Ekonomik Kaygıların Kesişimi
Bu çatışmada, ekonomik kaygılar ile toplumsal
kimlik siyasalarının kesiştiği görülmektedir. Geleneksel otomotiv işçilerinin
kimlik temelli ait olma duygusu ekonomik belirsizlikle birleşince siyasal
tercihleri belirlemede önemli bir rol oynamıştır. Musk’ın temsil ettiği
teknoloji ve sürdürülebilirlik vizyonu ise farklı toplumsal kesimlerde umut ve
değişim arzusu olarak algılanmıştır.
EKONOMİK VE
TOPLUMSAL ETKİLER: İŞSİZLİK, GELİR EŞİTSİZLİĞİ VE SİYASAL KUTUPLAŞMA
Elektrikli
Araçların Yaygınlaşmasının İşgücü Piyasasına Etkisi
Elektrikli araçların üretim süreçleri,
geleneksel içten yanmalı motorlu araçlara kıyasla daha az işgücü yoğun ve
farklı beceri setleri gerektirmektedir. Bu durum, otomotiv sektöründe çalışan
geleneksel işçi profillerinin işsiz kalma riskini artırmıştır. ABD’nin “Rust
Belt” gibi sanayi bölgelerinde, otomotivde iş kaybı ekonomik çöküş ve toplumsal
sorunların artmasına neden olmuştur. Trump’ın korumacı siyasaları, bu işçi
kesimlerinin ekonomik güvencesini korumayı hedeflemiş ancak elektrikli
araçların yükselişi bu siyasaların uzun vadede sürdürülebilirliğini
zorlaştırmıştır. Bu da işgücü piyasasında yapısal işsizliğin kalıcı hale gelme
riskini doğurmuştur.
Gelir Eşitsizliği
ve Toplumsal Adaletsizlik
Teknolojik dönüşüm, yüksek beceri
gerektiren işlere olan talebi artırırken, düşük ve orta nitelikli işlerin
azalmasına yol açmıştır. Bu süreç, gelir eşitsizliğinin derinleşmesine neden
olmuştur. Musk ve Tesla gibi yenilikçi şirketler, teknoloji odaklı ve
genellikle yüksek gelirli iş alanları yaratırken, geleneksel otomotiv işçileri
gelir kaybı ve iş güvencesi eksikliğiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu ekonomik
uçurum, toplumsal adaletsizlik algısını pekiştirerek, toplumsal gerilimlerin
artmasına ve siyasal kutuplaşmanın güçlenmesine zemin hazırlamıştır.
Siyasal
Kutuplaşma ve Kimlik Siyasaları
İşsizlik ve gelir eşitsizliği,
ekonomik kaygıların toplumsal kimlik ve siyasal tercihlerle birleşmesine yol
açmıştır. “Rust Belt” işçileri, kendilerini siyasal olarak temsil eden ve
ekonomik çıkarlarını savunan Trump’ın korumacı siyasalarına güçlü biçimde
bağlanmıştır. Öte yandan, çevreci ve teknoloji odaklı seçmenler Musk’ın
vizyonunu desteklemiş, bu durum Amerika’da derinleşen siyasal ve kültürel
kutuplaşmayı beslemiştir (Mason, 2018).
Uzun Vadeli Toplumsal
ve Siyasal Sonuçlar
Elektrikli araçların yaygınlaşması ve
otomotiv endüstrisindeki dönüşüm, işgücü piyasasında yapısal değişikliklere yol
açarken, ABD’nin ekonomik ve toplumsal dokusunu da etkilemiştir. Bu değişim,
işçi sınıfının siyasal temsilinde değişim, gelir dağılımında adaletsizlik ve
toplumsal uyumda zorluklar yaratmıştır. Trump-Musk çatışması, bu sürecin simgesel
bir yansıması olup, farklı toplumsal kesimlerin ekonomik ve kültürel
beklentilerinin siyasal arenadaki karşılaşmasını göstermektedir.
GELECEK
SENARYOLARI VE POLİTİKA ÖNERİLERİ
Otomotiv
Sektöründe Dönüşümün Sürekliliği
Elektrikli araçlar, iklim değişikliği
ve teknolojik gelişmelerin etkisiyle otomotiv sektörünün kaçınılmaz geleceği
olarak değerlendirilmektedir. Bu dönüşüm süreci, üretim yöntemlerinde, işgücü
yapısında ve tedarik zincirlerinde kapsamlı değişiklikler gerektirmektedir. ABD
otomotiv sektörü, klasik üreticilerin elektrikli araçlara uyumu hızlandırırken
yeni teknoloji firmalarının sektördeki payı artmaya devam edecektir.
İşgücü Siyasaları
ve Yeniden Eğitim
Elektrikli araç üretimi, farklı teknik
beceriler talep ettiğinden, işgücünün yeniden eğitilmesi kritik önem
taşımaktadır. Kamu ve özel sektör iş birliği ile teknik eğitim programları,
geçiş sürecinin toplumsal maliyetlerini azaltabilir ve işsizliği önleyebilir.
Ayrıca, iş güvencesi sağlayıcı siyasalar ve geçiş yardımları, işçi sınıfının
dönüşüme adaptasyonunu kolaylaştırabilir.
Siyasaların
Toplumsal Uzlaşıya Katkısı
ABD’nin ekonomik ve toplumsal
kutuplaşmasının azaltılması için dönüşümün adil ve kapsayıcı olması
gerekmektedir. İşgücü piyasasındaki değişikliklerin olumsuz etkilerini en aza
indiren toplumsal siyasalar, gelir dağılımında adaleti güçlendiren önlemler ve
toplumsal diyalog mekanizmaları yaşamsal önemdedir. Bu yaklaşımlar, Trump-Musk
çatışmasının temelinde yatan toplumsal gerilimleri hafifletebilir.
Çevresel ve
Ekonomik Dengelerin Sağlanması
Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak
için, elektrikli araçların yaygınlaştırılması siyasaları ekonomik büyüme ve
istihdam yaratma ile dengelenmelidir. Enerji sektöründe yenilenebilir
kaynakların kullanımı, batarya üretimi ve geri dönüşüm teknolojilerinin geliştirilmesi
hem çevresel hem de ekonomik açıdan stratejik öneme sahiptir.
GENEL
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Trump ile Elon Musk arasındaki
çatışma, yalnızca iki liderin kişisel anlaşmazlığından öte, ABD’nin ekonomik, toplumsal
ve siyasal dönüşümünün keskin bir yansımasıdır. Bu çatışma, geleneksel otomotiv
endüstrisi ile yeni teknoloji ve sürdürülebilirlik odaklı elektrikli araç
üretimi arasındaki çıkar çatışmasını simgelemektedir.
Trump’ın korumacı ve işçi odaklı siyasaları,
sanayi bölgelerinde yaşayan işçi sınıfının ekonomik kaygılarını gözetirken,
Musk’ın yenilikçi vizyonu, çevresel sürdürülebilirlik ve teknoloji alanında
ilerlemeyi temsil etmektedir. Bu farklı yaklaşımlar, ABD’de derinleşen ekonomik
eşitsizlikler, toplumsal kimlik siyaseti ve siyasal kutuplaşma ile iç içe
geçmiştir.
Elektrikli araçların yaygınlaşması,
işgücü piyasasında yapısal değişiklikler ve gelir dağılımında adaletsizlikler
yaratmakla birlikte uzun vadede sürdürülebilir kalkınma ve çevre siyasaları
açısından kritik bir adımdır. Bu nedenle, dönüşüm sürecinin toplumsal adalet ve
iş güvencesi bakış açısından yönetilmesi önem taşımaktadır. Gelecek dönemde,
eğitim programları, toplumsal destek mekanizmaları ve adil ekonomik siyasalar,
dönüşümün hem çevresel hem de toplumsal açıdan başarıya ulaşmasını sağlayabilir.
Kamu, özel sektör ve toplumun iş birliği bu karmaşık sürecin yönetiminde kilit
rol oynayabilir.
Sonuç olarak, Trump-Musk çatışması,
ABD’nin ekonomik dönüşümünde karşı karşıya olduğu zorlukların ve fırsatların simgesi
olarak görülmeli ve siyasalar hem teknolojik ilerlemeyi desteklemeli hem de toplumsal
dengeyi koruyacak şekilde tasarlanmalıdır.
KAYNAKÇA
Bartels, L. M. (2010). Unequal
Democracy: The Political Economy of the New Gilded Age. Princeton University
Press. 978-0691146232
Bijker, W. E. (1997). Of Bicycles,
Bakelites, and Bulbs: Toward a Theory of Sociotechnical Change. MIT Press: 9780262522274
Thulin, C. K. (2024). Navigating the
Road Ahead: Tesla’s Resilience in the Face of Emerging Rivals. Master’s Thesis.
https://research-api.cbs.dk/ws/portalfiles/portal/108049434/1850915_MASTERS_THESIS_FINAL_TESLA_.pdf
Foster, J. B. ve Magdoff, F. (2009).
The Great Financial Crisis: Causes and Consequences. 978-1583671849
Fukuyama, F. (2018). Identity: The
Demand for Dignity and the Politics of Resentment. 978-0374129293
Mason, L. (2018). Uncivil Agreement:
How Politics Became Our Identity. University of Chicago Press. 978-0226524542
Rogers, E. M. (2003). Diffusion of
Innovations (5th ed.). Free Press. 978-0743222099
Segedi, Juliane. (2020) The changing
face of the automotive industry – employment prospects in 2030. https://www.iao.fraunhofer.de/en/press-and-media/latest-news/the-changing-face-of-the-automotive-industry-employment-prospects-in-2030.html
Vance, A. (2017). Elon Musk: Tesla,
SpaceX, and the Quest for a Fantastic Future. HarperCollins. 978-0062301253
Yaşamış, Firuz Demir (1991).
Characteristics of Diesel Emission: Environmental and Health Impacts. 1991.
Türk İdare Dergisi. Ankara. 392: 187-212.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder