Hakkımda

FİRUZ DEMİR YAŞAMIŞ Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirmiştir (1968). University of Southern California’da planlama (kentsel ve bölgesel çevre) ve kamu yönetimi yüksek lisans programlarını bitirmiştir (1976). Siyaset ve Kamu Yönetimi Doktoru (1991). Yerel Yönetimler, Kentleşme ve Çevre Politikaları bilim dalında doçent (1993). Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı’nın kuruluşu sırasında müsteşar vekili. (1978-80) UNICEF Türkiye temsilciliği. (1982-84) Dünya Bankası’nın Çukurova Kentsel Gelişme Projesi’nde kurumsal gelişme uzmanı. (1984-86) Çankaya Belediyesi’nin kurumsal gelişme projesini yürütmüştür. (1989-91) Yedinci Kalkınma Planı “Çevre Özel İhtisas Komisyonu”nun başkanlığı. DPT “Çevre Yapısal Değişim Projesi” komisyonu başkanlığı. Cumhurbaşkanlığı DDK’nun Devlet Islahat Projesi raportörü. (2000-1) Çevre Bakanlığı Müsteşarı (Şubat 1998 – Ağustos 1999). Sabancı Üniversitesi tam zamanlı öğretim üyesi. (2001-2005) Halen yarı zamanlı öğretim üyesi olarak çeşitli üniversitelerde ders vermektedir. Şimdiye kadar ders verdiği üniversiteler arasında Ankara, Orta Doğu, Hacettepe, Fatih, Yeditepe, Maltepe ve Lefke Avrupa (Kıbrıs) üniversiteleri bulunmaktadır.
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Translate

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE
EV

Bu Blogda Ara

7 Haziran 2025 Cumartesi

 

Sulla ve Sullacılığın Siyasal Anlamı

 

Prof. Dr. Firuz Demir Yaşamış

 

 

Özet

Bu çalışma, Roma Cumhuriyeti'nin önemli figürlerinden biri olan Lucius Cornelius Sulla'nın yaşamı, kariyeri ve uyguladığı siyasal yöntemleri değerlendirmektedir. Sulla’nın “proskripsiyon stratejisi” ve Sullacılık olarak adlandırılan yönetim anlayışı, Roma'nın siyasi yapısını önemli ölçüde dönüştürmüştür. Bu makale, Sulla'nın iktidarının temel unsurlarını analiz ederek, dönemindeki siyasi atmosfere ve otoriter yönetim biçimlerinin gelişimine ışık tutmayı amaçlamaktadır.

Anahtar Kelimeler: Sulla, Roma Cumhuriyeti, Proskripsiyon, Sullacılık, Otoriter Yönetim

 

GİRİŞ

Lucius Cornelius Sulla Felix (MÖ 138- MÖ 78), Roma Cumhuriyeti'nin tarihinde önemli bir yere sahip olan bir Roma generali ve devlet adamıdır. Özellikle MÖ 88-82 yılları arasında yaşanan iç savaşlar sırasında iktidarı ele geçirerek, Roma'da tartışmalı bir diktatörlük dönemi başlatmıştır. Bu makalenin amacı, Sulla'nın yaşamını ve siyasal yaklaşımını incelemek ve “proskripsiyon” uygulamaları ile Sullacılık’ın siyasal bağlamını açıklamaktır.

Proskripsiyon terimi genellikle bir kişinin yargılamadan veya cezalandırmadan kaçırılması, sürgün edilmesi ya da kamu yaşamımdan dışlanması anlamında kullanılır. Bununla birlikte, bir şeyin kaydedilmesi veya belgelenmesi anlamına da gelebilir.

“Proscriptus”, Latince “proscribere” fiilinden türetilmiş bir isimdir. “Proscribere” kelimesi, “pro-” (“önünde”) ve “scribere” (“yazmak”) köklerinden oluşur. Bu bağlamda, proscriptus, belirli bir kişinin adının kamuya açıklanması veya yazılması (ve dolayısıyla dışlanma) anlamında bir bağlam taşır. Antik Roma döneminde siyasal olarak tehlikeli görülen bireylerin isimleri “proscription” listelerine yazılır ve bu kişiler topluca cezalandırılırlardı.

Siyaset bilimi açısından ilginç bir isim olan Sulla ülkemizde tanınmamaktadır. Siyaset bilimcilerinin dahi Sulla’dan söz ettiklerini pek duymadım. Bu nedenle bu iki kavramı ve özellikle “proskripsiyon” (proscription, yasaklama) biraz tanıtmak istedim.

ÇÖZÜMLEME

Sulla'nın Yaşamı ve Kariyeri

Sulla'nın askeri kariyeri MÖ 88'deki Asya Seferi sırasında kazandığı zaferlerle şekillenmiştir. MÖ 82'deki iç savaşta Roma'yı denetim almasıyla diktatörlük unvanını almıştır. Bu dönemde Sulla, birçok siyasal rakibini hedef almış ve proskripsiyon adı verilen bir yöntemle düşmanlarını öldürterek ve mallarını kamulaştırarak, iktidarını pekiştirmiştir.

Sulla, “proskribe” ettiği kişilerin isimlerini halka duyururdu. Bu kişilere yönelik öldürme emirleri verilirdi. Proskribe edilen kişilerin mallarına el konulurdu ve öldürülmeleri için ödüller verilirdi. Bu uygulama, devletin düşmanı ilan edilen kişilerin yakınlarının yaşamını da tehdit ederdi. Proskripsiyon, halkın da katılımına açık bir süreçti.

Sulla'nın kariyeri, askeri başarılarıyla şekillenmiştir. MÖ 88'deki Asya Seferi sırasında kazandığı zaferler ve MÖ 82'deki Roma iç savaşında elde ettiği galibiyetler onun ününü pekiştirmiştir. Sulla, iktidara geldiğinde birçok politik rakibini öldürtmüş ve "proskripsiyon" adı verilen bir yöntemle, düşmanlarını öldürüp mallarını el koymuştur.

MÖ 79 yılında, gücünü elinde tutmaya devam etmesine rağmen, Sulla şaşırtıcı bir şekilde diktatörlük görevinden feragat etti ve emekli olmayı tercih etti. Bu, Roma Cumhuriyeti tarihinde benzeri pek görülmeyen bir durumdur. Sulla, MÖ 78'de öldü.

Sullacılığın Tanımı

Sullacılık, Roma Cumhuriyeti döneminde Sulla'nın izlediği otoriter ve aristokratik yönetim anlayışını tanımlar. Sullacılığın temel özellikleri arasında şunlar bulunmaktadır: Sulla, halk meclislerinin gücünü kısıtlamış, Senato’nun yetkilerini artırmış ve aristokratik sınıfların iktidarını güçlendirmiştir. Sulla'nın kullandığı yöntemler Roma'daki demokratik süreçlerin askıya alınmasına ve siyasal kararlılığın sağlanması gerekçesiyle olağanüstü yetkilerin verilmesine yol açmıştır.

“Proskripsiyon” Uygulamaları

Proskripsiyon, Roma Cumhuriyeti döneminde, Sulla'nın yönetimi altında uygulanan, politik rakiplerin ve düşmanların öldürülmesi ya da sürgün edilmesi ve mal varlıklarının kamulaştırılması amacıyla kullanılan bir siyasal yönetim biçemidir. Bu yöntem, Roma’daki iç savaşlar sırasında siyasal temizliği sağlamaya yönelik şiddet içeren bir strateji olmuştur. “Proskribe” edilen kişilerin isimleri halka duyurulmuş ve bu kişilerin öldürülmesi için ödüller belirlenmiştir. Proskripsiyonlar, Sulla'nın siyasi otoritesini pekiştirmede önemli bir araç olmuştur. Proskripsiyon, Roma Cumhuriyeti'nde, özellikle Sulla'nın diktatörlüğü sırasında uygulanan, siyasal rakiplerin ve düşmanların öldürülmesi veya sürgün edilmesi ve onların mal varlıklarının kamulaştırılması için kullanılan bir terimdir. Bu kavram, Roma'daki iç savaşlarda siyasi temizliği sağlamak amacıyla kullanılan, oldukça sert ve hukuksal olmayan bir yöntemdir. Proskripsiyon, aslında bir tür "devlet düşmanı" ilan etme işlemidir. Sulla'nın proskripsiyonları, Roma'da güç kazanmayı ve siyasal rakiplerini ortadan kaldırmayı amaçlayan bir strateji olarak öne çıkmıştır. MÖ 82'deki iç savaşın ardından, Sulla, diktatörlük görevini elinde tutarken, ona karşı çıkan ve kendisini tehdit olarak gören kişileri hedef almış ve bu kişileri proskribe etmiştir. Proskripsiyon listesine dahil edilen kişiler, genellikle siyasal rakipler, eski müttefikler veya Sulla'nın iktidarını tehdit ettiğini düşündüğü figürlerdi.

Herkes, listeye dahil edilen kişileri öldürme hakkına sahipti ve bu Roma'daki iç savaş atmosferinde yoğun bir kaos yaratmıştır. Proskripsiyonlar Roma'daki siyasi atmosferi radikal bir şekilde dönüştürmüş ve korku iklimi yaratmıştır. Bu uygulama, Sulla'nın iktidarını pekiştirmek için kullandığı güçlü bir araç olmuş ve Roma'da daha sonra benzer yöntemler örneğin Julius Caesar ve Augustus'un yönetiminde de zaman zaman kullanılmıştır. Proskripsiyonlar, Roma'nın iç savaşlarını daha kanlı ve despotik hale getiren uygulamalardan biri olarak tarihe geçmiştir. Sulla'nın diktatörlük dönemi, Roma'da siyasi reformların yapılmasını sağladı. Bu reformlar, senatonun gücünü artırmak, halk meclislerinin etkinliğini azaltmak ve askeri komutanların siyasal gücünü sınırlamak gibi unsurları içeriyordu. Ancak, Sulla'nın yöntemleri ve kullandığı sert politikalar, onun Roma tarihindeki tartışmalı figürlerden biri olmasına yol açmıştır.

Siyasal Anlamda “Sullacılık” Nedir?

Siyasal anlamda Sullacılık, Roma Cumhuriyeti döneminde Lucius Cornelius Sulla'nın izlediği otoriter ve aristokratik yönetim anlayışını tanımlar. Sullacılık, özellikle Sulla'nın diktatörlük döneminde uyguladığı siyasalar ve reformlar çerçevesinde şekillenmiştir. Bu anlayış, Roma'da siyasal gücün ve yönetimin, özellikle Senato ve üst sınıfların (patriciler) elinde yoğunlaşmasını savunmuş ve halkın, özellikle plebler (halk sınıfı) ve halk meclislerinin gücünün sınırlandırılmasına yönelik adımlar atmıştır.

Sullacılığın temel özellikleri şunlardır: Sulla, MÖ 82'de Roma'da diktatörlük unvanını alarak, tek adam yönetimi kurmuş ve bu dönemde demokratik süreçlerin çoğunu askıya almıştır. Diktatörlük, siyasal kararlılığı sağlamak amacıyla olağanüstü yetkilerle donatılmış bir yönetim biçimiydi. Sulla bu yöntemi uzun süreli olarak uygulamıştır. Sulla, siyasal rakiplerini ve düşmanlarını öldürmek ve mallarına el koymak amacıyla "proskripsiyon" adı verilen bir yöntem kullanmıştır. Bu, Roma'da siyasal düşmanları ortadan kaldırmak için hukuksal olmayan bir şekilde yapılan kitlesel temizliğe işaret eder. Bu yöntem, Sulla'nın siyasal gücünü pekiştirmesinde önemli bir rol oynamıştır. Sulla, Senato’nun gücünü artırarak, halk meclislerinin ve plebler sınıfının etkisini azaltmaya çalışmıştır. Bu bağlamda, Senato üyelerinin seçilme şekli ve yetkileri üzerinde reformlar yapmıştır. Halkın iradesinin sınırlanması ve aristokratik bir yönetimin güç kazanması, Sullacılığın temel amaçlarından biri olmuştur. Sulla, halk meclislerinin yasama yetkilerini kısıtlayarak popüler liderlerin ve halkın siyasal gücünü daraltmıştır. Bu, Roma'daki halk hareketlerine karşı bir tepkidir ve aristokratik sınıfların denetim gücünü pekiştirmeye yönelik bir adımdır. Sulla'nın hükümetin denetimini ele almasının temelinde askeri gücün etkisi büyüktür. Sulla, ordusunu siyasal amaçları için kullanmış ve Roma'da bir askeri diktatörlük kurmuştu. Bu durum, Roma'nın sonrasında yaşadığı askeri müdahalelerle şekillenen siyasal yapının da temellerini atmıştır.

Sullacılık, aslında Roma'daki "cumhuriyetçi" yapının sonuna işaret eden bir dönemi simgeler. Sulla'nın izlediği bu otoriter yol, Roma'da daha sonraki yıllarda benzer diktatörlük ve otoriter yönetim biçimlerinin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Bu açıdan, Sullacılık, modern anlamda otoriter rejimler ve askeri diktatörlüklerle büyük ölçüde benzeşir.

GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

Sulla, Roma Cumhuriyeti'nde izlediği otoriter yönetim yaklaşımı ve “proskripsiyonlar” yoluyla siyasal düşmanları ortadan kaldırmasıyla tartışmalı bir figür olmuştur. Sulla'nın reformları ve yöntemleri Roma'daki siyasal dinamikleri değiştirmiş ve daha sonraki yıllarda benzer yönetim biçimlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.

Sulla, Roma Cumhuriyeti'nde izlediği otoriter yönetim yaklaşımı ve proskripsiyonlar yoluyla siyasal düşmanları ortadan kaldırmasıyla tartışmalı bir figür olmuştur. Sullacılık, otoriter yönetim ve aristokratik yapıların güç kazanmasını simgelerken, çağdaş otoriter rejimlerle de benzerlikler göstermektedir. Sulla'nın reformları ve yöntemleri Roma'daki siyasal dinamikleri değiştirmiş ve daha sonraki yıllarda benzer yönetim biçimlerinin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.

Günümüzün siyasal yaşamı açısından önemi ise otoriter, despotik ve diktatoryal yönetim ve aristokratik yapıların güç kazanmasını simgeleyen Sullacılık’ın çağdaş otoriter/despotik rejimlerle de benzerlikler göstermesidir.

Hiç yorum yok: