Hakkımda

FİRUZ DEMİR YAŞAMIŞ Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirmiştir (1968). University of Southern California’da planlama (kentsel ve bölgesel çevre) ve kamu yönetimi yüksek lisans programlarını bitirmiştir (1976). Siyaset ve Kamu Yönetimi Doktoru (1991). Yerel Yönetimler, Kentleşme ve Çevre Politikaları bilim dalında doçent (1993). Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı’nın kuruluşu sırasında müsteşar vekili. (1978-80) UNICEF Türkiye temsilciliği. (1982-84) Dünya Bankası’nın Çukurova Kentsel Gelişme Projesi’nde kurumsal gelişme uzmanı. (1984-86) Çankaya Belediyesi’nin kurumsal gelişme projesini yürütmüştür. (1989-91) Yedinci Kalkınma Planı “Çevre Özel İhtisas Komisyonu”nun başkanlığı. DPT “Çevre Yapısal Değişim Projesi” komisyonu başkanlığı. Cumhurbaşkanlığı DDK’nun Devlet Islahat Projesi raportörü. (2000-1) Çevre Bakanlığı Müsteşarı (Şubat 1998 – Ağustos 1999). Sabancı Üniversitesi tam zamanlı öğretim üyesi. (2001-2005) Halen yarı zamanlı öğretim üyesi olarak çeşitli üniversitelerde ders vermektedir. Şimdiye kadar ders verdiği üniversiteler arasında Ankara, Orta Doğu, Hacettepe, Fatih, Yeditepe, Maltepe ve Lefke Avrupa (Kıbrıs) üniversiteleri bulunmaktadır.
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Translate

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE
EV

Bu Blogda Ara

31 Mayıs 2025 Cumartesi

 

 

 

 

 

 

SEÇİM İTTİFAKLARI VE KENT UZLAŞISI KAVRAMLARI

 

 

 

 

PROF. DR. FİRUZ DEMİR YAŞAMIŞ [1]

 

 

 

 

 

 

 


 

GİRİŞ

2019 yerel seçimlerinde “Kent Uzlaşısı” ve seçim ittifakları konusunda bazı belediye yöneticilerinin yasalara aykırı hareket ettikleri iddiaları gündeme gelmiştir. Bu iddialar, genellikle yerel seçimlerdeki fiili ittifaklar ve işbirlikleri çerçevesinde, özellikle bazı belediye başkanları ve yerel yönetimlerin yasaları çiğnedikleri gerekçesiyle ortaya çıkmıştır. Bu suçlamalar terör eylemlerine katkıda bulunmaktan yolsuzluklara kadar değişen boyutlarda ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda pek çok yerel yönetim ve bu yönetimlerde görev alan yöneticiler suçlanmış ve haklarında yönetsel ve hukuksal işlem uygulanmıştır. Suçlanan bazı belediyeler ve yöneticileri aşağıda belirtilmiştir.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB): İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim süreci öncesinde AKP ve MHP'nin fiili ittifak kurması konusunda eleştirilmiştir. Seçim öncesi yapılan ittifakların yerel seçimlere ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olduğu öne sürülmüştür. Ancak bu iddialara karşı yasal bir suçlamaya dönüşen bir dava bulunmamaktadır. Bununla birlikte Cumhurbaşkanı adayı olan İmamoğlu için siyasal yasak ve toplam 25 yıla kadar hapis cezası öngören 6 dava açılmıştır.

Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB): Mansur Yavaş başkanlığındaki Ankara Büyükşehir Belediyesi, yerel seçimlerde CHP ve İYİ Parti'nin oluşturduğu ittifak çerçevesinde desteklenmişti. Yavaş’ın, fiili işbirliği yapan diğer partilerin belirli adaylarını desteklemesi ile ilgili olarak herhangi bir yasal suçlama olmamakla birlikte ittifakların içerik ve stratejileri bazen seçim yasasına aykırı olarak eleştirilmiştir.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) arasında, özellikle Güneydoğu illerinde yapılan işbirlikleri ve ittifaklar eleştirilmiş, bu işbirliklerinin yasal zorluklara yol açabileceği iddiaları ortaya atılmıştır. Ancak, fiili işbirliği ve ortak aday gösterme gibi durumlar genellikle fiili ittifaklar olarak değerlendirilmiş ve buna dair doğrudan bir suçlama gelmemiştir.

Yasal Temel Üzerinden Yapılan Suçlamalar

Bu tür suçlamalar genellikle seçim kanunları ve Belediye Kanunu çerçevesinde yerel seçimlerin düzenli yapılması gerektiği ve ittifakların yasal çerçevede yapılması gerektiği noktasında yoğunlaşmaktadır. Ancak, yerel seçimlerde ittifak yapmanın açıkça yasaklanmadığını ve sadece fiili işbirliği yapan partilerin birbirlerini desteklemesinin yasal sınırlar içinde olduğunu belirten kararlar da bulunmaktadır. Yerel seçimlerdeki ittifaklar veya fiili işbirlikleri üzerine yapılan suçlamalar genellikle seçim propagandası, kampanya yasakları ve kampanyaların eşitliği ile ilgili olmuştur.

“Kent Uzlaşısı Davası”, yerel seçimlerde bazı belediyelerde fiili ittifaklar ve seçim işbirlikleri nedeniyle ortaya çıkan hukuksal süreçtir. Bu davalarda, yerel yönetimlerin seçim ittifakları ve işbirlikleriyle ilgili olarak yasal ihlallerin yapıldığı iddiaları gündeme gelmiştir. Bu konuda, seçim yasalarına aykırı hareket eden yerel yönetimlerin suçlandığına dair bazı davalar açılmıştır.

Kent Uzlaşısı ve Benzeri Davalarda Suçlanan Bazı Belediyeler

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, 2019 yerel seçimlerinde HDP ve CHP arasında fiili bir ittifak kurulduğu iddiaları ile dikkat çekmiştir. Bu ittifakla ilgili olarak Kent Uzlaşısı adı altında bir strateji izlenmiştir. Belediye başkanlığı seçimlerinde bazı iddialar bu fiili ittifakın Seçim Kanunu’na aykırı olduğu ve seçim yarışını eşit hale getirmediği yönündeydi. Bunun sonucunda, Diyarbakır'da yapılan işbirliklerinin yasal sınırları aştığı öne sürülerek bu durum hakkında davalar açılmıştır. Büyükşehir Belediye Başkanı terörle işbirliği yapmak suçlamasıyla görevden uzaklaştırılmıştır.

Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi: Şanlıurfa'da da benzer şekilde, HDP ve CHP arasında bir fiili işbirliği yapılmıştır. Bu işbirliği, yerel seçimlerde Kent Uzlaşısı adı altında bir ittifakın yapıldığı iddialarını beraberinde getirmiştir. İttifaklar ve işbirliklerinin Seçim Yasaları'na aykırı olduğuna dair savunmalar yapılmış ve bu iddialar da dava konusu olmuştur.

Mardin Büyükşehir Belediyesi: Mardin Büyükşehir Belediyesi'nde de benzer şekilde, HDP ve CHP arasında fiili ittifaklar ve işbirlikleri söz konusuydu. Bu ittifaklar, Kent Uzlaşısı çerçevesinde şekillendirilmişti. İttifakın hukuksal zeminini ve yasal sınırlarını aşan bir işbirliği olduğu iddiaları ortaya atılmıştır. Büyükşehir Belediye Başkanı terörle işbirliği yapmak suçlamasıyla görevden uzaklaştırılmıştır.

Van Büyükşehir Belediyesi: Van'da da HDP ile CHP arasında yapılan işbirliği ve ittifaklar, yerel seçimde hukuksal sınırlar konusunda tartışmalara yol açmıştır. Kent Uzlaşısı stratejisinin Seçim Kanunu'na aykırı olduğu iddia edilmiştir. Van Belediyesi de bu davada yer almıştır. Büyükşehir Belediye Başkanı terörle işbirliği yapmak suçlamasıyla görevden uzaklaştırılmıştır.

Adıyaman ve Hakkâri Belediyeleri: Adıyaman ve Hakkâri gibi illerde de benzer ittifaklar ve Kent Uzlaşısı stratejileriyle yerel seçimlerde işbirlikleri yapılmıştır. Bu işbirlikleri de yine yasal sınırlar içerisinde değerlendirilmeye çalışılmış ve davalar açılmıştır.

Kartal ve Ataşehir Belediyeleri: Kartal ve Ataşehir belediyeleri, Kent Uzlaşısı davasında yer alan belediyelerdir. İddianamede, Kartal ve Ataşehir belediyelerindeki başkan yardımcılarının da suçlamalarla ilişkili olduğu belirtilmiştir. Anadolu Ajansı’nın haberine göre “İddianamede, bazı sanıkların "kent uzlaşısı" olarak bilinen, terör örgütü mensuplarının metropol belediyelerine sızdırılması talimatı doğrultusunda İstanbul'daki çeşitli ilçe belediyelerine yerleştirildikleri, çoğunun ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) meclis üyesi olmalarının sağlandığı ifade edildi. Sanıkların terör örgütünün mali yapısının desteklenmesi ve alan saha gücünün arttırılmasını ortak şekilde hedefledikleri kaydedilen iddianamede, üyesi oldukları Halkların Demokratik Kongresi'nin, terör örgütünün yasal görünümlü bir cephe yapılanması ve TBMM'ye alternatif bir meclis, hiyerarşik olarak terör örgütü PKK/KCK sözde Türkiye yürütmesi olan KCK/TDÖ parça örgütlenmesi altında siyasi alan yapılanmasının çatı yapısı olduğu anlatıldı.” İddianame İstanbul’da CHP’ye bağlı 9 ilçe belediyesini kapsamaktadır.

2016 yılından bu yana yaklaşık 150 belediyeye kayyım atanmıştır.

Kent Uzlaşısı Davaları ile İlgili Hukuksal Süreç

Bu belediyelerle ilgili davalar, genellikle seçim ittifaklarının yasalara uygun olup olmadığı ile ilgilidir. Fiili ittifaklar ve ortak aday destekleme gibi durumlar Seçim Kanunu'na aykırı hareket etme suçlamalarına yol açmıştır. İttifaklar, yerel seçimlerde yasal olarak düzenlenmediği için bu tür fiili işbirlikleriyle ilgili olarak seçimlerin adil ve eşit şartlarda yapılmadığı gerekçesiyle hukuksal süreçler başlatılmıştır. Formun Altı

 

Yukarıda açıklandığı üzere bazı yerel yönetim sorumluları KENT UZLAŞISI suçlamasıyla yargılanacaktır. Oysa demokrasilerde gerek ulusal ve gerekse yerel seçimlerde partiler işbirliği yapabilirler. Buna seçim ittifakı (electoral alliance) denir. Kent Uzlaşısı suçlaması, aslında seçim ittifaklarının kriminalize edilmesi anlamına gelir. Bu demokratik süreçler açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Seçim ittifakı (electoral alliance), demokrasilerde yaygın bir uygulamadır. Partiler, seçimlerde daha güçlü olmak veya ortak hedeflerini gerçekleştirmek için işbirliği yapabilirler. Örneğin ABD'de başkanlık seçimlerinde partiler doğrudan ittifak yapmasa da bazı üçüncü partiler büyük partileri destekleyerek dolaylı ittifak oluşturabilir. Avrupa'da ise, özellikle parlamenter sistemlerde seçim ittifakları yaygındır. Fransa'da sol ve sağ blokların ittifakları, Almanya’da CDU-CSU birlikteliği gibi örnekler vardır. Türkiye’de ise Cumhur ve Millet ittifakları bunun en güncel örnekleridir.

Genel seçimlerde seçim ittifakını düzenlemek üzere 10/6/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununa 12 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 12/A maddesi eklenmiştir.

“Seçim İttifakı

MADDE 12/A- Seçimlere katılma yeterliliği taşıyan siyasi partiler, ittifak yaparak seçime katılabilir. İttifak yapan siyasi partiler, kendi aday listelerini verir.

İttifak yaparak seçime katılma kararı alan siyasi partiler, seçimin başlangıç tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde, genel başkanların imzalarını ihtiva eden ittifak protokolünü Yüksek Seçim Kuruluna teslim eder. Aday listelerinin teslim edilmesi için belirlenen tarihten iki gün öncesine kadar, aynı usulle ittifak protokolünde değişiklik yapılabilir.

İttifak protokolünde; siyasi partilerce belirlenmesi halinde, ittifak unvanı ve kanunlara aykırı olmayan diğer hususlar yer alır.

Siyasi partiler, aday listelerinin teslim edilmesi için belirlenen tarihten üç gün öncesine kadar, Yüksek Seçim Kuruluna bildirimde bulunmak suretiyle ittifaktan vazgeçebilir. Bu durum, Yüksek Seçim Kurulunca aynı ittifak içerisindeki diğer siyasi partilere derhal bildirilir. Vazgeçme halinde, ittifak diğer partiler arasında devam eder. İttifaktan vazgeçmenin bildirilmesini takip eden gün saat 17.00’ye kadar, ittifak içerisindeki diğer siyasi partiler ittifak protokolünü değiştirebilir veya ittifaktan vazgeçebilir.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar ile seçim ittifakına ilişkin diğer hususlar Yüksek Seçim Kurulunca belirlenir.”

7102 sayılı Kanun’un temel özelliği, bu kanunla Türkiye tarihinde ilk defa “seçim ittifakı”nın düzenlenmiş olmasıdır. Böylece ittifaklar siyaset sahnesine taşınmış ve ittifaklar dönemi başlamıştır. Düzenlemeye göre, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 90. maddesinde yer alan siyasi partilerin seçimlerde başka bir partiyi destekleme kararı alamayacağına dair yasak kaldırılmıştır (7102/Md. 14)

Yerel yönetim seçimlerini düzenleyen ‘Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri Seçimi Hakkında Kanun’da ise yerel seçimlerde siyasal partiler arasında ittifak ya da dayanışma konusunda bir hüküm yer almamaktadır.

ARAŞTIRMANIN AMACI VE ARAŞTIRMA SORUSU

Bu araştırmanın amacı ülkemizde yerel yönetimler konusunda önemli bir polemik olan ve yargıya intikal eden yerel seçim ittifakları olgusuna açıklık getirmektir. Araştırma sorusu ise ‘Türkiye’de yerel seçimlerde siyasal partiler arasında ittifak ve dayanışma sağlanması siyasal ve hukuksal açıdan olanaklı mıdır?’ şeklinde düzenlenmiştir.

ÇÖZÜMLEME

Seçim İttifakı (Electoral Alliance) Nedir?

Seçim ittifakı, iki veya daha fazla siyasal partinin, bir seçimde ortak hareket etmek amacıyla yaptığı işbirliğidir. Bu işbirliği, seçim sistemine ve siyasal koşullara bağlı olarak farklı şekillerde gerçekleşebilir. İttifaklar veya dayanışmalar genellikle oyları bölmemek ve ortak adaylarla seçimi kazanma şansını artırmak, ideolojik veya politik ortak hedefler doğrultusunda birleşmek ve seçimlerde çoğunluğu sağlamak ya da bir koalisyon hükümeti kurabilmek amaçlarıyla kurulur. Seçim ittifakları demokratik sistemlerde yaygın olarak görülen bir uygulamadır ve genellikle yasaldır. Ancak bazı ülkelerde, ittifaklar yasal çerçeve içinde açıkça düzenlenirken, bazı yerlerde dolaylı yollardan yapılır.

Türkiye’de Seçim İttifaklarının Hukuksal Çerçevesi

Seçim ittifakları, ülkeden ülkeye farklı hukuksal düzenlemelere tabi tutulsa da demokratik sistemlerde genellikle meşru bir uygulama olarak kabul edilir. Bu başlık altında, önce Türkiye’deki yasal çerçeveye, ardından uluslararası örneklere göz atalım. Türkiye’de seçim ittifaklarının yasal dayanağı 2018 yılında yapılan yasal değişikliklerle oluşturulmuştur. Öncesinde partiler doğrudan ittifak yapamıyor, ancak aday listeleri üzerinden dolaylı işbirlikleri yürütüyordu. 2018’de yapılan değişikliklere göre ittifak yapan partiler kendi amblemleriyle seçime girebilir, oyları birleşik şekilde değerlendirilir ve baraj sorunu yaşamadan temsil edilirler ve seçimlerde ittifak içindeki partilere ayrı ayrı sandalye dağıtımı yapılır. Bu değişiklik, Cumhur İttifakı'nın kurulmasını kolaylaştırmak için yapıldı, ancak Millet İttifakı da aynı sistemden yararlandı. Yani, seçim ittifakları Türkiye’de yasal bir çerçeveye oturtulmuş durumdadır. Bununla birlikte, yerel seçimlerde ittifak modeli doğrudan düzenlenmiş değildir. Ancak partiler, belirli büyükşehirlerde aday çıkarmayarak veya bir partinin adayını destekleyerek ittifak yapabilirler. Türkiye’de seçim ittifakları yasal ve meşrudur. Ancak, Kent Uzlaşısı davasında olduğu gibi, yerel seçimlerde yapılan işbirlikleri kriminalize edilmeye çalışılmaktadır.

Fiili İttifak Kavramının Tanımı

Fiili ittifak kavramı özellikle Türkiye’de siyasi bağlamda, iki ya da daha fazla siyasi parti veya grubun resmi bir ittifak kurmadan, birbirlerine destek vererek veya ortak hareket ederek birlikte çalışması anlamına gelir. Yani, bu tür ittifaklar hukuksal veya resmî bir anlaşma olmadan, tarafların ortak çıkarlar doğrultusunda gerçek anlamda işbirliği yapmalarını ifade eder. Örneğin, bir seçimde iki parti birbirlerine açıkça destek vererek oylarını birleştirebilir veya bir konuda karşılıklı olarak birbirlerinin politikalarını destekleyebilirler. Ancak, bu ittifak resmi bir koalisyon veya anlaşma şeklinde kayıt altına alınmış bir yapıya sahip değildir. Başka bir deyişle, fiili ittifak, daha çok "pratikte" gerçekleşen bir işbirliği olup, bu işbirliği bazen görünürde başka bir şekilde de şekillenebilir.

Nitekim 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde AK Parti ve MHP 30 büyükşehirde “ortak aday” ile seçime girmiştir. AK Parti ve MHP arasındaki heyetler arası komisyon bu yolda karar almıştır. Adana’da AK Parti’nin aday çıkarması ve MHP’nin ise aday çıkarmayarak desteklemesi sağlanmıştır. CHP’de Mersin ve Manisa Büyükşehir belediyesi için ise AK Parti aday çıkarmayarak MHP’nin adayına destek vermiştir.

2019 yerel seçimlerinde Ak Parti ve MHP Cumhur İttifakı, CHP ve İyi Parti Millet İttifakı adıyla fiili seçim ittifakları kurmuştur. Partiler tüm seçim çevrelerinde ittifak yapmamış, özellikle büyükşehir belediyesi, büyükşehir ilçe belediyesi ile il belediyesi seçimlerinde ittifaklar belirgin bir biçimde kendini göstermiştir. İttifakla seçime girilen bir belediyede, belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliği seçiminde ittifaktaki bir parti aday gösterirken, ittifaktaki diğer parti o seçim çevresinde seçime girmemiştir. Bununla birlikte o seçim çevresinde seçime giren parti, genellikle meclis üyeliği aday listesinde diğer partiden adaylara da yer vermiştir. Yasa gereği bir partinin üyesi başka bir partiden aday olamayacağından, bu adaylar kendi partilerinden istifa ederek bu partiye üye olmuştur. Seçimden sonra ise tekrar partilerine dönmüştür. Partiler il genel meclis üyeliği seçimlerine kendi aday listeleriyle katılmış, ittifak yapmamıştır. Seçim sürecinde yerel seçim için seçim ittifakı düzenlemesi yapılmayışı bir eksiklik olarak sıkça dile getirilmiş ve hissedilmiştir. [2]

Kent Uzlaşısı Kavramının Tanımı

Kent uzlaşısı kavramı şehirlerdeki farklı paydaşlar arasında ortak çıkarlar ve hedefler doğrultusunda yapılan işbirlikleri ve anlaşmalar sürecini ifade eder. Bu kavram, şehir planlaması, yerel yönetim politikaları ve toplumsal katılım gibi alanlarda önemli bir yer tutar. Kent uzlaşısı yerel yönetimler, halk, sivil toplum kuruluşları, iş dünyası ve diğer paydaşlar arasında sürdürülebilir çözümler bulmaya yönelik bir süreçtir. Amaç, şehirlerin ekonomik, toplumsal ve çevresel açıdan daha yaşanabilir, eşitlikçi ve sürdürülebilir bir şekilde gelişmesini sağlamaktır. Kent uzlaşısı süreci, genellikle toplumun farklı kesimlerinin seslerinin duyulması, çıkar çatışmalarının çözülmesi ve ortak hedefler doğrultusunda kararlar alınmasıyla ilerler. Bu uzlaşılar katılımcı demokrasinin bir örneği olarak da değerlendirilebilir.

Uluslararası Hukuksal Çerçeve ve Örnekler

Seçim ittifakları, birçok demokratik ülkede hukuksal çerçeve içinde kabul edilen bir uygulamadır.

ABD: Başkanlık seçimlerinde doğrudan parti ittifakları görülmese de küçük partiler büyük partileri destekleyerek dolaylı ittifak oluşturur. Örneğin, 2000 seçimlerinde Yeşiller Partisi’nin Demokrat Parti’yi desteklememesi seçim sonucunu etkileyen faktörlerden biri olmuştur.

Fransa: Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sol ve sağ bloklar genellikle ikinci turda ittifaklar kurarak tek aday etrafında birleşir. 2022 seçimlerinde, sol partiler "NUPES" adlı bir ittifak kurarak parlamentoda daha güçlü temsil elde etti.

Almanya: CDU-CSU İttifakı, Almanya’da on yıllardır süregelen bir seçim ittifakıdır. Koalisyon sisteminin gereği olarak, seçimlerden önce veya sonra ittifaklar kurulur.

İngiltere: Seçim sistemi nedeniyle ittifaklar nadiren görülse de 2010’da Muhafazakâr Parti ve Liberal Demokratlar hükümet kurmak için işbirliği yapmıştır.

Aşağıdaki çizelge farklı ülkelerde seçim ittifaklarının hukuksal statüsünü ve uygulanma biçimlerini özetlemektedir:

SEÇİM İTTİFAKLARININ ULUSLARARASI HUKUKİ STATÜSÜ

Ülke

Seçim İttifakları Hukuksal Olarak Tanınıyor mu?

Seçim İttifaklarının Uygulanma Biçimi

Türkiye

Evet (Genel Seçimler), Hayır (Yerel Seçimler)

2018'de getirilen yasal düzenlemelerle genel seçimlerde ittifaklar yasal hale getirildi. "Kent Uzlaşısı" ise hukuksal bir kavram olmaktan çok, iktidarın muhalefet partilerinin yerel seçimlerdeki işbirliklerini kriminalize etmek amacıyla kullandığı siyasal bir söylemdir. Yerel seçim yasalarında bu kavramla ilgili doğrudan bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu söylem, özellikle büyükşehir belediyelerini kazanan muhalefeti etkisiz hale getirmek ve yerel yönetimler üzerindeki merkezi kontrolü artırmak amacıyla kullanılmıştır. İktidar, seçim işbirliklerini yasadışı göstermek suretiyle muhalefetin siyasal meşruiyetini zayıflatmayı hedeflemektedir.

Fransa

Evet

Seçim sistemine bağlı olarak partiler iki turlu sistemde ittifak yapabilir. Yerel ve genel seçimlerde yaygın olarak kullanılır.

Almanya

Evet

Seçimlerden önce veya sonra ittifaklar kurularak koalisyon sistemine dayalı işbirlikleri yapılır. CDU-CSU ittifakı bunun en belirgin örneğidir.

ABD

Dolaylı olarak

Doğrudan parti ittifakları yoktur, ancak üçüncü partiler büyük partileri destekleyerek dolaylı ittifaklar oluşturabilir.

Birleşik Krallık

Nadiren

Seçim sistemi nedeniyle ittifaklar az görülse de 2010’da Muhafazakâr Parti ile Liberal Demokratlar ortak hükümet kurmuştur.

Macaristan

Yasal Ama Baskı Altında

Muhalefet ittifakları hukuken mümkün olmasına rağmen, Viktor Orban yargı ve merkezi yönetim aracılığıyla muhalefet ittifaklarını baskı altına almaktadır.

 

Bu çizelge seçim ittifaklarının farklı ülkelerde nasıl ele alındığını ve hukuksal statüsünü göstermektedir. Türkiye’de yerel seçimlerde ittifakların resmi olarak kabul edilmemesi, uluslararası standartlarla kıyaslandığında önemli bir eksiklik olarak değerlendirilebilir. Demokratik ülkelerde seçim ittifakları yasal ve yaygın bir uygulamadır. Türkiye'de de seçim ittifakları yasaldır, ancak yerel seçimlerde partilerin yaptığı işbirlikleri siyasal ve hukuksal tartışmaların konusu haline getirilmiştir. 2018 yılında yapılan yasal değişiklikleri yasanın adını ve ilgili maddeleri belirtilerek aşağıda yer almaktadır. 2018 yılında, Türkiye'de siyasal partilerin seçim ittifakı yapmalarına olanak tanıyan önemli yasal değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bu değişiklikler 16 Mart 2018 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 7102 sayılı "Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile yapılmıştır. 

Siyasal Partilerin İttifak Yapması: Siyasal Partiler Kanunu'nun 90. maddesinin 2. fıkrası değiştirilmiştir. Önceki düzenlemede siyasal partilerin başka bir partiyi destekleme kararı almaları yasaklanmışken yapılan değişiklikle bu engel kaldırılmıştır. 

İttifak Protokolü ve Başvurusu: Seçimlere katılma yeterliliği taşıyan siyasal partilerin ittifak yaparak seçime katılabilmeleri hükme bağlanmıştır. İttifak yapma kararı alan partiler, seçimin başlangıç tarihinden itibaren en geç 7 gün içinde, genel başkanların imzalarını içeren ittifak protokolünü Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK) teslim edeceklerdir. 

Oy Pusulaları ve Geçerlilik: İttifak yapan partilerin isim ve amblemleri, oy pusulasında ittifak başlığı altında yer alacaktır. İttifaka, partilerden birine veya her ikisine de mühür basılan pusulalar geçerli sayılacaktır. 

Seçim Barajı: İttifakın toplam oyu % 10 (şimdi % 7) barajını geçtiğinde, ittifak içindeki partilerin her biri barajı geçmiş sayılacaktır. Bu düzenleme, ittifak yapan partilerin meclise girmesini kolaylaştırmaktadır. 

Yerel Seçimlerde İttifakın Yasal Dayanakları

Yerel seçimlerde siyasal partilerin ittifak yapmasına ilişkin doğrudan özel bir düzenleme Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun veya Belediye Kanunu gibi temel mevzuatlarda açıkça yer almamaktadır. Ancak, seçim ittifaklarını düzenleyen 2018 yılındaki 7102 sayılı Kanun, genel seçimlerde uygulanacak şekilde hazırlanmıştır. Buna rağmen yerel seçimlerde de fiili olarak ittifaklar yapılabilmektedir.

Siyasal Partiler Kanunu (SPK) (2820 Sayılı Kanun): 2018'de yapılan değişiklikle siyasal partilerin ortak aday göstermesi olanaklı hale gelmiştir. 90. Madde değişikliğiyle, siyasal partilerin birbirlerine açık destek vermesi ve ortak stratejiler geliştirmesi olanaklı olmuştur. Ancak, ittifak yapan partilerin genel seçimlerde olduğu gibi oy pusulasında ortak bir ittifak başlığı altında yer alması yerel seçimlerde olanaklı değildir.

Belediye Kanunu (5393 Sayılı Kanun): Belediye başkanlığı seçimlerinde en çok oy alan adayın seçilmesi esasına dayalı bir sistem vardır. Yani % 50 + 1 gibi bir çoğunluk aranmadan, en fazla oyu alan aday başkan seçilir. Bu sistem, partilerin kazanma şanslarını artırmak için ortak aday çıkarmalarına olanak tanımaktadır. Bu dayanışmayı yasaklayan herhangi bir yasa hükmü bulunmamaktadır.

Mahalli İdareler Seçimi Kanunu (2972 Sayılı Kanun): Bu kanunda, yerel seçimlerde oyların nasıl kullanılacağı ve seçim sürecinin nasıl işleyeceği düzenlenmiştir. Ancak ittifaklarla ilgili doğrudan bir hüküm yer almamaktadır. Partiler doğrudan resmi bir ittifak adı altında seçime giremese de birbirlerinin adaylarını destekleyerek veya bazı bölgelerde aday çıkarmayarak fiili ittifaklar oluşturabilirler.

Yerel Seçimlerde İttifak Nasıl Yapılır?

Partiler resmi olarak bir ittifak adı altında seçime giremezler. Ancak, ortak aday gösterebilirler veya belirli illerde rakip partinin adayını destekleyerek fiili bir ittifak kurabilirler. Belediye meclis üyelikleri ve il genel meclisi seçimlerinde her parti kendi listesiyle yarışır, ancak genel seçimlerden farklı olarak burada ittifakın toplam oyu değil her partinin aldığı oy ayrı hesaplanır. Yerel seçimlerde ittifaklar fiili işbirliği şeklinde yürütülmektedir. Yasalar doğrudan seçim ittifaklarını düzenlemese de ortak aday çıkarma, bazı yerlerde aday göstermeme, kampanyalarda birbirlerini destekleme gibi yollarla siyasal partiler yerel seçimlerde ittifak yapmaktadır.

Fiili İşbirliğini Engelleyebilecek Yasal Düzenlemeler

Fiili işbirliğini yasaklayan herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Türkiye’de siyasal partilerin yerel seçimlerde ortak aday çıkarması, bazı bölgelerde aday göstermeyerek diğer partinin adayını desteklemesi veya seçim kampanyalarında işbirliği yapması yasalar tarafından açıkça yasaklanmamıştır. Ancak, seçim yasaları ittifakların resmî olarak oy pusulasında yer almasına izin vermemektedir. 2018 yılında yürürlüğe giren 7102 sayılı Kanun sadece genel seçimlerde (milletvekili seçimleri) ittifakların yasal olarak düzenlenmesini sağlamış, yerel seçimler için böyle bir düzenleme getirmemiştir.

Siyasal Partiler Kanunu (2820 Sayılı Kanun): Madde 90 (2018’de değiştirildi): Daha önce siyasal partilerin başka bir partiyi destekleme kararı alması yasaklanmıştı. Ancak bu madde değiştirilerek partilerin işbirliği yapmasına olanak tanınmıştır. Siyasal partiler açıkça işbirliği yapabilir, aday gösterebilir veya destekleyebilir.

Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun (298 Sayılı Kanun): Madde 135/A: Seçim propagandası sürecinde haksız rekabeti ve bazı propaganda yöntemlerini yasaklar. Ancak partilerin fiili olarak işbirliği yapmasını yasaklayan bir hüküm içermez. Seçim kampanyalarında işbirliği yapılabilir.

Belediye Kanunu (5393 Sayılı Kanun) ve Mahalli İdareler Seçimi Kanunu (2972 Sayılı Kanun): Bu kanunlarda partilerin ittifak yapmasını veya işbirliği içinde olmasını engelleyen bir madde bulunmamaktadır. Partiler fiili olarak ortak aday gösterebilir veya destekleyebilir.

Türkiye’de yerel seçimlerde fiili işbirliğini yasaklayan herhangi bir yasal düzenleme yoktur. Ancak ittifakların oy pusulasında resmî olarak görünmesine izin verilmemektedir. Kent Uzlaşısı gibi işbirliği modelleri, tamamen yasal olup demokratik ülkelerde seçim stratejisi olarak uygulanmaktadır.

Bir Sonraki Adım: Kent Uzlaşısı Suçlamasının Arka Planı

Buraya kadar seçim ittifaklarının hukuksal olarak demokratik ülkelerde kabul edilen bir uygulama olduğunu ve Türkiye’de de yasal çerçevesinin bulunduğunu gördük. Ancak şu anda bazı belediye başkanları ve yöneticiler Kent Uzlaşısı suçlamasıyla yargılanıyor. Kent Uzlaşısı suçlaması, Türkiye’de özellikle muhalif belediye başkanlarını hedef alan bir yargı süreci olarak karşımıza çıkıyor. Bu iddianamede, yerel seçimlerde bazı partilerin işbirliği yaparak aday belirlemeleri ve seçim stratejisi oluşturmaları suç unsuru olarak gösteriliyor. Oysa daha önce tartıştığımız gibi, seçim ittifakları Türkiye’de yasaldır ve demokratik bir uygulamadır. Peki, bu suçlama hangi temellere dayandırılıyor ve siyasal hedefleri neler olabilir?

Kent Uzlaşısı Suçlamasının İçeriği: İddianamede ne var?

Yerel yönetimlerde, muhalefetin bazı büyükşehirlerde aday belirleme sürecinde yaptığı işbirliği "gizli bir anlaşma" olarak sunuluyor. Bu anlaşmanın "belediye kaynaklarının belirli kişi ve gruplara aktarılması için yapıldığı" iddia ediliyor. Seçim sürecinde partiler arasındaki koordinasyon, "organize bir suç yapısı" gibi gösteriliyor. Savcılar, "ihaleye fesat karıştırma", "görevi kötüye kullanma" ve "çıkar amaçlı suç örgütü kurma" gibi iddiaları öne sürüyor. Ancak seçim ittifakları, Ceza Kanunu’nda suç olarak tanımlanmamıştır. Dolayısıyla, bu suçlama seçim sürecinin kriminalize edilmesine dayanıyor.

Bu Suçlama Neden Şimdi Ortaya Çıktı?

Siyasal Arka Plan: Türkiye’de muhalefetin özellikle büyükşehir belediyelerini kazanması, iktidarın yerel yönetimler üzerindeki kontrolünü zayıflattı. İktidar, büyükşehirlerdeki belediye yönetimlerini hukuksal ve ekonomik baskılarla etkisiz hale getirmek istiyor. Yerel yönetimlerin kriminalize edilmesi, halkın muhalefete olan güvenini sarsmak için kullanılan bir yöntem olabilir.

Hedeflenen Sonuçlar: Muhalif belediye başkanlarının görevden alınması, yerel yönetimlerin merkezi hükümetin kontrolüne alınması, muhalefet içindeki işbirliğinin bozulması ve partiler arasındaki güvenin sarsılması ve yerel seçim sürecine müdahale ederek muhalefetin ileride benzer işbirlikleri yapmasını engellemek

Bu Suçlamanın Hukuksal ve Demokratik Sonuçları

Hukuksal açıdan: Suçlamalar, hukuksal dayanak açısından zayıftır. Demokratik ülkelerde seçim işbirlikleri anayasal bir hak olarak kabul edilir. Yargının siyasallaşması, hukuk devleti ilkesinin zedelenmesine yol açar.

Demokrasi açısından: Muhalefetin yerel seçimlerde elini zayıflatır. Seçmen iradesine müdahale anlamına gelir. Yargının siyasal bir araç olarak kullanıldığını gösterir. Seçim ittifaklarının kriminalize edilmesinin demokrasiye etkilerini şu şekilde özetlenebilir.

Siyasi Çeşitliliğin Kısıtlanması: İttifakların kriminalize edilmesi, farklı siyasi görüşlerin birleşmesini zorlaştırarak, siyasi çeşitliliğin azalmasına yol açar.

Seçim İstikrarının Zayıflaması: İttifaklar, çeşitli partilerin bir araya gelerek güçlü bir karşıt blok oluşturmasını sağlar. Kriminalize edilmesi, muhalefetin etkili bir şekilde birleşmesini engelleyebilir.

Demokratik Temsilin Zayıflaması: Farklı grupların tek başına iktidara gelmeleri zorlaşır, bu da azınlık grupların ve farklı görüşlerin temsil edilme şansını azaltır.

Siyasi Rejimde Adaletsizlik: İttifaklar genellikle adil rekabeti sağlar, kriminalize edilmesi ise siyasi güç dengesizliğine yol açabilir.

Toplumsal Polarizasyonun Artması: İttifakların yasaklanması, toplumda farklı görüşlerin birleştirilmesi yerine kutuplaşmayı derinleştirebilir.

Sonraki Adım: Uluslararası Örneklerle Karşılaştırma

Kent Uzlaşısı suçlamasının hukuksal ve siyasal arka planını inceledik. Şimdi bu durumu uluslararası seçim ittifaklarıyla karşılaştırarak değerlendirebiliriz. Türkiye’de seçim ittifakları yasal bir çerçeveye oturtulmuş olmasına rağmen, “Kent Uzlaşısı” gibi iddialarla kriminalize edilmek isteniyor. Peki, dünyada seçim ittifakları nasıl karşılanıyor? Muhalefet partilerinin yerel yönetimlerde işbirliği yaptığı durumlarda hukuksal veya siyasal baskılar söz konusu mu?

Bu sorulara yanıt vermek için farklı ülkelerden benzer ittifak örneklerini inceleyelim.

Demokratik Ülkelerde Seçim İttifakları ve Hukuksal Yaklaşım

Fransa: Sol Blok İttifakı ve Belediye Seçimleri: Fransa’da sol partiler, yerel ve genel seçimlerde zaman zaman birleşerek "Sol Blok" (Bloc de Gauche) adı verilen ittifakları kurar. 2020 belediye seçimlerinde, Sosyalist Parti (PS), Yeşiller (EELV) ve Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) gibi partiler birçok şehirde ortak adaylar çıkardı. Fransız hukuku, yerel yönetimlerde partilerin işbirliğini tamamen meşru kabul eder. Türkiye’deki gibi bir suçlama yöneltilmediği gibi, bu tür ittifaklar demokratik bir süreç olarak görülür. Fransa'da yerel seçimlerde ittifaklar tamamen normal bir siyasal strateji olarak değerlendirilir.

Almanya: CDU-CSU İttifakı ve Belediye Yönetimleri: Almanya’da Hristiyan Demokrat Parti (CDU) ve Bavyera merkezli Hristiyan Toplumsal Birlik (CSU), federal ve yerel seçimlerde kalıcı bir ittifak içindedir. Bazı eyaletlerde SPD ve Yeşiller gibi partiler de ortak adaylar göstererek yerel yönetimleri paylaşır. Seçim ittifaklarının hukuksal dayanağı nettir ve kriminalize edilmez. Almanya’da seçim ittifakları demokrasinin bir parçasıdır ve bunlara yönelik suçlama gibi bir uygulama bulunmamaktadır.

ABD: Demokratik Parti İçindeki İttifaklar ve Yerel Seçimler: ABD’de iki büyük parti (Demokratlar ve Cumhuriyetçiler) seçim ittifakı yapmasa da parti içi fraksiyonlar belirli adaylar etrafında birleşir. Örneğin: New York gibi büyük şehirlerde Demokratik Parti içindeki ilerici ve merkezci kanatlar bazen bir araya gelerek ortak adaylar çıkarır. Bu işbirlikleri ne yasadışı ne de etik dışı olarak görülür. ABD’de seçim ittifakları, özellikle yerel seçimlerde meşru bir siyasal strateji olarak kabul edilir.

Macaristan: Muhalefetin İttifakı ve Orban Rejimi: Macaristan’da Viktor Orban yönetimi, muhalefetin seçim ittifaklarını bastırmak için Türkiye’ye benzer yöntemler kullanıyor. 2022 genel seçimlerinde muhalefet ortak adaylar çıkararak Orban’a karşı birleşti. Orban yönetimi, belediye başkanlarını yargılayarak ve merkezi hükümet yetkilerini genişleterek muhalefeti etkisiz hale getirdi. Türkiye’deki Kent Uzlaşısı suçlamasına benzer yargı süreçleri Macaristan’da da görülüyor. Türkiye ve Macaristan'da seçim ittifakları hedef alınırken, Batı Avrupa ve ABD’de tamamen demokratik bir hak olarak kabul ediliyor.

Türkiye'deki Durumun Demokrasiye Etkileri

Türkiye’de seçim ittifaklarının kriminalize edilmesi, demokrasi açısından ciddi riskler taşıyor.

Seçmen İradesine Müdahale: Partilerin işbirliği yapmasını engellemek, seçmenlerin oy verme seçeneklerini kısıtlar.

Muhalefeti Bölme Stratejisi: Yerel yönetimler üzerindeki baskı, muhalefet partilerinin birbirine olan güvenini sarsmayı hedefler.

Otoriterleşmenin Güçlenmesi: Seçim süreçlerine müdahale, Türkiye’nin demokrasi endekslerinde daha da gerilemesine yol açabilir. Kent Uzlaşısı suçlaması, demokratik ülkelerde görülmeyen bir uygulamadır. Seçim ittifakları, hukuksal değil, siyasal bir tartışmadır.

DEĞERLENDİRME, SONUÇ VE ÖNERİLER

Buraya kadar yapılan açıklamalardan görülmüş olmalıdır ki ülkemizde yerel seçimlerde siyasal partiler arasında aday belirleme gibi konularda ittifak ve dayanışma yapılması olması gereken bir siyasal eylem türüdür ancak bu konudaki yasal boşluğun yeni yasal düzenlemelerle daha sağlıklı ve güvenli bir şekilde doldurulması yerel demokrasinin güçlendirilmesi bakımından yararlı olacaktır.

Türkiye’de seçim ittifaklarının kriminalize edilmesi, muhalefet partileri açısından ciddi bir meydan okuma oluşturuyor. Peki, bu duruma karşı nasıl bir strateji geliştirilebilir? Muhalefetin, hukuksal, siyasal ve uluslararası düzeyde üç ana stratejiye odaklanması gerekmektedir:

Hukuksal Stratejiler: Savunma ve Meşruluğun Korunması

Seçim İttifaklarının Hukuksal Statüsünün Netleştirilmesi: Seçim ittifakları, 2018 yılında yasal hale gelmiştir. Dolayısıyla, ittifaklar konusunda yasal dayanak nettir ve suçlama konusu yapılamaz. Hukukçuların ve akademisyenlerin katılımıyla kapsamlı bir hukuksal rapor hazırlanarak, bu durum ulusal ve uluslararası kamuoyuna sunulmalıdır.

Seçilmiş Yerel Yöneticiler İçin Hukuksal Destek Ağı Kurulması: Hakkında dava açılan belediye başkanları ve yerel yöneticiler için bağımsız avukatlardan oluşan bir savunma ekibi oluşturulmalıdır. Yerel yönetimler hukuksal destek fonu oluşturarak, belediye başkanları ve meclis üyelerinin savunma süreçleri organize edilmelidir.

Anayasa Mahkemesi ve AİHM Süreci: Türkiye’de yargı bağımsızlığı sorunlu olsa da hukuksal mücadele sürdürülmelidir. Anayasa Mahkemesi'ne başvurular yapılmalı, sonuç alınmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıma stratejisi benimsenmelidir.

Siyasal Stratejiler: Seçmenle Güçlü Bağlantı Kurmak

Seçmen Desteğinin Güçlendirilmesi: Seçim ittifaklarının hedef alınması, seçmen iradesinin gaspı olarak anlatılmalıdır. "Sandıkta kazandık, hukuk dışı yöntemlerle elimizden almaya çalışıyorlar" mesajı etkili bir iletişim stratejisiyle yaygınlaştırılmalıdır.

Ortak Yerel Yönetim Platformu Kurulması: Seçim ittifakı yapan partiler, ortak bir yerel yönetim platformu kurarak dayanışmayı artırabilir. Bu platform; şeffaf yönetim, toplumsal hizmetler ve kriz yönetimi gibi konularda ortak projeler geliştirerek halka doğrudan hizmet sunabilir.

Alternatif Medya Kullanımı ve Toplumsal Medya Stratejisi: Yandaş medya, ittifakları kriminalize etmeye çalışırken, muhalefet güçlü bir dijital strateji oluşturmalıdır. Belediye başkanları ve yerel yöneticiler, doğrudan halka seslenmek için toplumsal medyayı daha aktif kullanmalıdır.

Seçim Güvenliği ve Meclis Desteğinin Sağlanması: Belediye başkanlarının yargılanması sürecinde, meclis üyeleri ve yerel yönetim kadroları süreci sahiplenmeli ve seçmenlere güçlü bir mesaj verilmelidir. Muhalefet partileri, ortak basın açıklamaları ve protesto eylemleriyle bu sürecin hukuksuz olduğunu vurgulamalıdır.

Uluslararası Destek ve Kamuoyu Diplomasisi Stratejisi

AB, BM ve Uluslararası İnsan Hakları Kuruluşlarını Harekete Geçirme: Avrupa Konseyi, Avrupa Parlamentosu ve Birleşmiş Milletler gibi kurumlara, yerel yönetimlere yönelik siyasal baskıyı belgeleyen raporlar sunulmalıdır. Demokratik ülkelerle temas kurularak, uluslararası kamuoyunda baskı oluşturulmalıdır.

Uluslararası Belediye Örgütleri ile İşbirliği: Kent Uzlaşısı suçlamaları, uluslararası belediyecilik platformlarında duyurulmalı ve dayanışma ağı kurulmalıdır. Almanya, Fransa, ABD ve İskandinav ülkelerindeki belediye başkanları ile ortak deklarasyonlar hazırlanabilir.

Avrupa Parlamentosu ve ABD Kongresi’nde Gündem Yaratma: Türkiye’de demokrasiye yönelik baskıları gündeme getiren raporlar, Avrupa Parlamentosu ve ABD Kongresi’ne sunulabilir. Türkiye’deki yerel yöneticilere yönelik baskılar, uluslararası medya aracılığıyla duyurulmalıdır.

 



[1] fyasamis@gmail.com Orcid: Orcid number: 0000-0002-8756-1366.

[2] Üzmez, U. (2020) TÜRKİYE'DE YEREL SEÇİM SİSTEMİ: SORUNLAR VE YENİ BİR MODEL ÖNERİSİ. Doktora Tezi. https://acikerisim.sakarya.edu.tr/bitstream/handle/20.500.12619/77192/T08958.pdf?sequence=1&isAllowed=y

Hiç yorum yok: