SEÇİM İTTİFAKLARI VE KENT UZLAŞISI
KAVRAMLARI
PROF. DR. FİRUZ DEMİR YAŞAMIŞ [1]
GİRİŞ
2019 yerel seçimlerinde “Kent
Uzlaşısı” ve seçim ittifakları konusunda bazı belediye yöneticilerinin yasalara
aykırı hareket ettikleri iddiaları gündeme gelmiştir. Bu iddialar, genellikle
yerel seçimlerdeki fiili ittifaklar ve işbirlikleri çerçevesinde, özellikle
bazı belediye başkanları ve yerel yönetimlerin yasaları çiğnedikleri
gerekçesiyle ortaya çıkmıştır. Bu suçlamalar terör eylemlerine katkıda
bulunmaktan yolsuzluklara kadar değişen boyutlarda ortaya çıkmaktadır. Bu
bağlamda pek çok yerel yönetim ve bu yönetimlerde görev alan yöneticiler suçlanmış
ve haklarında yönetsel ve hukuksal işlem uygulanmıştır. Suçlanan bazı belediyeler
ve yöneticileri aşağıda belirtilmiştir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB): İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, seçim süreci öncesinde AKP ve MHP'nin
fiili ittifak kurması konusunda eleştirilmiştir. Seçim öncesi yapılan
ittifakların yerel seçimlere ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olduğu öne
sürülmüştür. Ancak bu iddialara karşı yasal bir suçlamaya dönüşen bir dava
bulunmamaktadır. Bununla birlikte Cumhurbaşkanı adayı olan İmamoğlu için
siyasal yasak ve toplam 25 yıla kadar hapis cezası öngören 6 dava açılmıştır.
Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB): Mansur Yavaş
başkanlığındaki Ankara Büyükşehir Belediyesi, yerel seçimlerde CHP ve İYİ
Parti'nin oluşturduğu ittifak çerçevesinde desteklenmişti. Yavaş’ın, fiili
işbirliği yapan diğer partilerin belirli adaylarını desteklemesi ile ilgili
olarak herhangi bir yasal suçlama olmamakla birlikte ittifakların içerik ve
stratejileri bazen seçim yasasına aykırı olarak eleştirilmiştir.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Cumhuriyet
Halk Partisi (CHP) arasında, özellikle Güneydoğu illerinde yapılan
işbirlikleri ve ittifaklar eleştirilmiş, bu işbirliklerinin yasal zorluklara
yol açabileceği iddiaları ortaya atılmıştır. Ancak, fiili işbirliği ve ortak
aday gösterme gibi durumlar genellikle fiili ittifaklar olarak değerlendirilmiş
ve buna dair doğrudan bir suçlama gelmemiştir.
Yasal Temel Üzerinden
Yapılan Suçlamalar
Bu tür suçlamalar genellikle seçim kanunları ve Belediye
Kanunu çerçevesinde yerel seçimlerin düzenli yapılması gerektiği ve
ittifakların yasal çerçevede yapılması gerektiği noktasında yoğunlaşmaktadır. Ancak,
yerel seçimlerde ittifak yapmanın açıkça yasaklanmadığını ve sadece fiili
işbirliği yapan partilerin birbirlerini desteklemesinin yasal sınırlar içinde
olduğunu belirten kararlar da bulunmaktadır. Yerel seçimlerdeki ittifaklar veya
fiili işbirlikleri üzerine yapılan suçlamalar genellikle seçim propagandası,
kampanya yasakları ve kampanyaların eşitliği ile ilgili olmuştur.
“Kent Uzlaşısı Davası”, yerel
seçimlerde bazı belediyelerde fiili ittifaklar ve seçim işbirlikleri nedeniyle
ortaya çıkan hukuksal süreçtir. Bu davalarda, yerel yönetimlerin seçim
ittifakları ve işbirlikleriyle ilgili olarak yasal ihlallerin yapıldığı
iddiaları gündeme gelmiştir. Bu konuda, seçim yasalarına aykırı hareket eden
yerel yönetimlerin suçlandığına dair bazı davalar açılmıştır.
Kent Uzlaşısı ve Benzeri Davalarda
Suçlanan Bazı Belediyeler
Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesi: Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, 2019 yerel seçimlerinde HDP
ve CHP arasında fiili bir ittifak kurulduğu iddiaları ile dikkat çekmiştir. Bu
ittifakla ilgili olarak Kent Uzlaşısı adı altında bir strateji izlenmiştir. Belediye
başkanlığı seçimlerinde bazı iddialar bu fiili ittifakın Seçim Kanunu’na aykırı
olduğu ve seçim yarışını eşit hale getirmediği yönündeydi. Bunun sonucunda,
Diyarbakır'da yapılan işbirliklerinin yasal sınırları aştığı öne sürülerek bu
durum hakkında davalar açılmıştır. Büyükşehir Belediye Başkanı terörle
işbirliği yapmak suçlamasıyla görevden uzaklaştırılmıştır.
Şanlıurfa Büyükşehir
Belediyesi: Şanlıurfa'da da benzer şekilde, HDP ve CHP arasında bir fiili
işbirliği yapılmıştır. Bu işbirliği, yerel seçimlerde Kent Uzlaşısı adı altında
bir ittifakın yapıldığı iddialarını beraberinde getirmiştir. İttifaklar ve
işbirliklerinin Seçim Yasaları'na aykırı olduğuna dair savunmalar yapılmış ve
bu iddialar da dava konusu olmuştur.
Mardin Büyükşehir
Belediyesi: Mardin Büyükşehir Belediyesi'nde de benzer şekilde, HDP ve CHP
arasında fiili ittifaklar ve işbirlikleri söz konusuydu. Bu ittifaklar, Kent
Uzlaşısı çerçevesinde şekillendirilmişti. İttifakın hukuksal zeminini ve yasal
sınırlarını aşan bir işbirliği olduğu iddiaları ortaya atılmıştır. Büyükşehir Belediye Başkanı terörle işbirliği yapmak
suçlamasıyla görevden uzaklaştırılmıştır.
Van Büyükşehir Belediyesi:
Van'da da HDP ile CHP arasında yapılan işbirliği ve ittifaklar, yerel seçimde hukuksal
sınırlar konusunda tartışmalara yol açmıştır. Kent Uzlaşısı stratejisinin Seçim
Kanunu'na aykırı olduğu iddia edilmiştir. Van Belediyesi de bu davada yer
almıştır. Büyükşehir Belediye Başkanı terörle işbirliği yapmak suçlamasıyla
görevden uzaklaştırılmıştır.
Adıyaman ve Hakkâri
Belediyeleri: Adıyaman ve Hakkâri gibi illerde de benzer ittifaklar ve Kent
Uzlaşısı stratejileriyle yerel seçimlerde işbirlikleri yapılmıştır. Bu
işbirlikleri de yine yasal sınırlar içerisinde değerlendirilmeye çalışılmış ve
davalar açılmıştır.
Kartal ve Ataşehir
Belediyeleri: Kartal ve Ataşehir belediyeleri, Kent Uzlaşısı davasında yer
alan belediyelerdir. İddianamede, Kartal ve Ataşehir belediyelerindeki başkan
yardımcılarının da suçlamalarla ilişkili olduğu belirtilmiştir. Anadolu
Ajansı’nın haberine göre “İddianamede, bazı sanıkların "kent
uzlaşısı" olarak bilinen, terör örgütü mensuplarının metropol
belediyelerine sızdırılması talimatı doğrultusunda İstanbul'daki çeşitli ilçe
belediyelerine yerleştirildikleri, çoğunun ayrıca İstanbul Büyükşehir
Belediyesi (İBB) meclis üyesi olmalarının sağlandığı ifade edildi. Sanıkların
terör örgütünün mali yapısının desteklenmesi ve alan saha gücünün
arttırılmasını ortak şekilde hedefledikleri kaydedilen iddianamede, üyesi
oldukları Halkların Demokratik Kongresi'nin, terör örgütünün yasal görünümlü
bir cephe yapılanması ve TBMM'ye alternatif bir meclis, hiyerarşik olarak terör
örgütü PKK/KCK sözde Türkiye yürütmesi olan KCK/TDÖ parça örgütlenmesi altında
siyasi alan yapılanmasının çatı yapısı olduğu anlatıldı.” İddianame
İstanbul’da CHP’ye bağlı 9 ilçe belediyesini kapsamaktadır.
2016 yılından bu yana yaklaşık
150 belediyeye kayyım atanmıştır.
Kent Uzlaşısı Davaları ile
İlgili Hukuksal Süreç
Bu belediyelerle ilgili davalar, genellikle seçim ittifaklarının yasalara uygun olup olmadığı ile ilgilidir. Fiili ittifaklar ve ortak aday destekleme gibi durumlar Seçim Kanunu'na aykırı hareket etme suçlamalarına yol açmıştır. İttifaklar, yerel seçimlerde yasal olarak düzenlenmediği için bu tür fiili işbirlikleriyle ilgili olarak seçimlerin adil ve eşit şartlarda yapılmadığı gerekçesiyle hukuksal süreçler başlatılmıştır.
Yukarıda açıklandığı üzere bazı
yerel yönetim sorumluları KENT UZLAŞISI suçlamasıyla yargılanacaktır. Oysa demokrasilerde
gerek ulusal ve gerekse yerel seçimlerde partiler işbirliği yapabilirler. Buna
seçim ittifakı (electoral alliance) denir. Kent Uzlaşısı suçlaması,
aslında seçim ittifaklarının kriminalize edilmesi anlamına gelir. Bu demokratik
süreçler açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Seçim ittifakı
(electoral alliance), demokrasilerde yaygın bir uygulamadır. Partiler,
seçimlerde daha güçlü olmak veya ortak hedeflerini gerçekleştirmek için
işbirliği yapabilirler. Örneğin ABD'de başkanlık seçimlerinde partiler
doğrudan ittifak yapmasa da bazı üçüncü partiler büyük partileri destekleyerek
dolaylı ittifak oluşturabilir. Avrupa'da ise, özellikle parlamenter
sistemlerde seçim ittifakları yaygındır. Fransa'da sol ve sağ blokların
ittifakları, Almanya’da CDU-CSU birlikteliği gibi örnekler vardır. Türkiye’de ise
Cumhur ve Millet ittifakları bunun en güncel örnekleridir.
Genel seçimlerde seçim
ittifakını düzenlemek üzere 10/6/1983 tarihli ve 2839 sayılı Milletvekili
Seçimi Kanununa 12 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki 12/A
maddesi eklenmiştir.
“Seçim İttifakı
MADDE 12/A- Seçimlere
katılma yeterliliği taşıyan siyasi partiler, ittifak yaparak seçime
katılabilir. İttifak yapan siyasi partiler, kendi aday listelerini verir.
İttifak yaparak seçime
katılma kararı alan siyasi partiler, seçimin başlangıç tarihinden itibaren en
geç yedi gün içinde, genel başkanların imzalarını ihtiva eden ittifak
protokolünü Yüksek Seçim Kuruluna teslim eder. Aday listelerinin teslim
edilmesi için belirlenen tarihten iki gün öncesine kadar, aynı usulle ittifak
protokolünde değişiklik yapılabilir.
İttifak protokolünde;
siyasi partilerce belirlenmesi halinde, ittifak unvanı ve kanunlara aykırı
olmayan diğer hususlar yer alır.
Siyasi partiler, aday
listelerinin teslim edilmesi için belirlenen tarihten üç gün öncesine kadar,
Yüksek Seçim Kuruluna bildirimde bulunmak suretiyle ittifaktan vazgeçebilir. Bu
durum, Yüksek Seçim Kurulunca aynı ittifak içerisindeki diğer siyasi partilere
derhal bildirilir. Vazgeçme halinde, ittifak diğer partiler arasında devam
eder. İttifaktan vazgeçmenin bildirilmesini takip eden gün saat 17.00’ye kadar,
ittifak içerisindeki diğer siyasi partiler ittifak protokolünü değiştirebilir
veya ittifaktan vazgeçebilir.
Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar ile seçim ittifakına ilişkin diğer hususlar Yüksek
Seçim Kurulunca belirlenir.”
7102 sayılı Kanun’un temel
özelliği, bu kanunla Türkiye tarihinde ilk defa “seçim ittifakı”nın düzenlenmiş
olmasıdır. Böylece ittifaklar siyaset sahnesine taşınmış ve ittifaklar dönemi
başlamıştır. Düzenlemeye göre, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu’nun 90.
maddesinde yer alan siyasi partilerin seçimlerde başka bir partiyi destekleme
kararı alamayacağına dair yasak kaldırılmıştır (7102/Md. 14)
Yerel yönetim seçimlerini
düzenleyen ‘Mahalli İdareler ile Mahalle Muhtarlıkları ve İhtiyar Heyetleri
Seçimi Hakkında Kanun’da ise yerel seçimlerde siyasal partiler arasında ittifak
ya da dayanışma konusunda bir hüküm yer almamaktadır.
ARAŞTIRMANIN AMACI VE
ARAŞTIRMA SORUSU
Bu araştırmanın amacı
ülkemizde yerel yönetimler konusunda önemli bir polemik olan ve yargıya intikal
eden yerel seçim ittifakları olgusuna açıklık getirmektir. Araştırma sorusu ise
‘Türkiye’de yerel seçimlerde siyasal partiler arasında ittifak ve dayanışma
sağlanması siyasal ve hukuksal açıdan olanaklı mıdır?’ şeklinde düzenlenmiştir.
ÇÖZÜMLEME
Seçim İttifakı (Electoral Alliance) Nedir?
Seçim ittifakı, iki veya daha fazla siyasal partinin, bir
seçimde ortak hareket etmek amacıyla yaptığı işbirliğidir. Bu işbirliği, seçim
sistemine ve siyasal koşullara bağlı olarak farklı şekillerde gerçekleşebilir.
İttifaklar veya dayanışmalar genellikle oyları bölmemek ve ortak adaylarla
seçimi kazanma şansını artırmak, ideolojik veya politik ortak hedefler
doğrultusunda birleşmek ve seçimlerde çoğunluğu sağlamak ya da bir
koalisyon hükümeti kurabilmek amaçlarıyla kurulur. Seçim ittifakları demokratik
sistemlerde yaygın olarak görülen bir uygulamadır ve genellikle yasaldır. Ancak
bazı ülkelerde, ittifaklar yasal çerçeve içinde açıkça düzenlenirken, bazı
yerlerde dolaylı yollardan yapılır.
Türkiye’de Seçim İttifaklarının Hukuksal Çerçevesi
Seçim ittifakları, ülkeden ülkeye farklı hukuksal
düzenlemelere tabi tutulsa da demokratik sistemlerde genellikle meşru bir
uygulama olarak kabul edilir. Bu başlık altında, önce Türkiye’deki yasal
çerçeveye, ardından uluslararası örneklere göz atalım. Türkiye’de
seçim ittifaklarının yasal dayanağı 2018 yılında yapılan yasal
değişikliklerle oluşturulmuştur. Öncesinde partiler doğrudan ittifak
yapamıyor, ancak aday listeleri üzerinden dolaylı işbirlikleri yürütüyordu.
2018’de yapılan değişikliklere göre ittifak yapan partiler kendi amblemleriyle
seçime girebilir, oyları birleşik şekilde değerlendirilir ve baraj sorunu
yaşamadan temsil edilirler ve seçimlerde ittifak içindeki partilere ayrı ayrı
sandalye dağıtımı yapılır. Bu değişiklik, Cumhur
İttifakı'nın kurulmasını kolaylaştırmak için yapıldı, ancak Millet
İttifakı da aynı sistemden yararlandı. Yani, seçim ittifakları
Türkiye’de yasal bir çerçeveye oturtulmuş durumdadır. Bununla
birlikte, yerel seçimlerde ittifak modeli doğrudan düzenlenmiş
değildir. Ancak partiler, belirli büyükşehirlerde aday çıkarmayarak veya
bir partinin adayını destekleyerek ittifak yapabilirler. Türkiye’de seçim
ittifakları yasal ve meşrudur. Ancak, Kent Uzlaşısı davasında
olduğu gibi, yerel seçimlerde yapılan işbirlikleri kriminalize edilmeye
çalışılmaktadır.
Fiili İttifak Kavramının Tanımı
Fiili ittifak kavramı özellikle Türkiye’de siyasi bağlamda,
iki ya da daha fazla siyasi parti veya grubun resmi bir ittifak kurmadan,
birbirlerine destek vererek veya ortak hareket ederek birlikte çalışması
anlamına gelir. Yani, bu tür ittifaklar hukuksal veya resmî bir anlaşma
olmadan, tarafların ortak çıkarlar doğrultusunda gerçek anlamda işbirliği
yapmalarını ifade eder. Örneğin, bir seçimde iki parti birbirlerine açıkça
destek vererek oylarını birleştirebilir veya bir konuda karşılıklı olarak
birbirlerinin politikalarını destekleyebilirler. Ancak, bu ittifak resmi bir
koalisyon veya anlaşma şeklinde kayıt altına alınmış bir yapıya sahip değildir.
Başka bir deyişle, fiili ittifak, daha çok "pratikte" gerçekleşen bir
işbirliği olup, bu işbirliği bazen görünürde başka bir şekilde de
şekillenebilir.
Nitekim 31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde AK Parti ve MHP
30 büyükşehirde “ortak aday” ile seçime girmiştir. AK Parti ve MHP arasındaki
heyetler arası komisyon bu yolda karar almıştır. Adana’da AK Parti’nin aday
çıkarması ve MHP’nin ise aday çıkarmayarak desteklemesi sağlanmıştır. CHP’de
Mersin ve Manisa Büyükşehir belediyesi için ise AK Parti aday çıkarmayarak
MHP’nin adayına destek vermiştir.
2019 yerel seçimlerinde Ak Parti ve MHP Cumhur İttifakı, CHP
ve İyi Parti Millet İttifakı adıyla fiili seçim ittifakları kurmuştur. Partiler
tüm seçim çevrelerinde ittifak yapmamış, özellikle büyükşehir belediyesi,
büyükşehir ilçe belediyesi ile il belediyesi seçimlerinde ittifaklar belirgin
bir biçimde kendini göstermiştir. İttifakla seçime girilen bir belediyede,
belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliği seçiminde ittifaktaki bir parti
aday gösterirken, ittifaktaki diğer parti o seçim çevresinde seçime
girmemiştir. Bununla birlikte o seçim çevresinde seçime giren parti, genellikle
meclis üyeliği aday listesinde diğer partiden adaylara da yer vermiştir. Yasa
gereği bir partinin üyesi başka bir partiden aday olamayacağından, bu adaylar
kendi partilerinden istifa ederek bu partiye üye olmuştur. Seçimden sonra ise
tekrar partilerine dönmüştür. Partiler il genel meclis üyeliği seçimlerine
kendi aday listeleriyle katılmış, ittifak yapmamıştır. Seçim sürecinde yerel
seçim için seçim ittifakı düzenlemesi yapılmayışı bir eksiklik olarak sıkça
dile getirilmiş ve hissedilmiştir. [2]
Kent Uzlaşısı Kavramının Tanımı
Kent uzlaşısı kavramı şehirlerdeki farklı paydaşlar arasında
ortak çıkarlar ve hedefler doğrultusunda yapılan işbirlikleri ve anlaşmalar
sürecini ifade eder. Bu kavram, şehir planlaması, yerel yönetim politikaları ve
toplumsal katılım gibi alanlarda önemli bir yer tutar. Kent uzlaşısı yerel
yönetimler, halk, sivil toplum kuruluşları, iş dünyası ve diğer paydaşlar
arasında sürdürülebilir çözümler bulmaya yönelik bir süreçtir. Amaç, şehirlerin
ekonomik, toplumsal ve çevresel açıdan daha yaşanabilir, eşitlikçi ve
sürdürülebilir bir şekilde gelişmesini sağlamaktır. Kent uzlaşısı süreci,
genellikle toplumun farklı kesimlerinin seslerinin duyulması, çıkar
çatışmalarının çözülmesi ve ortak hedefler doğrultusunda kararlar alınmasıyla
ilerler. Bu uzlaşılar katılımcı demokrasinin bir örneği olarak da
değerlendirilebilir.
Uluslararası Hukuksal Çerçeve ve Örnekler
Seçim ittifakları, birçok demokratik ülkede hukuksal çerçeve
içinde kabul edilen bir uygulamadır.
ABD: Başkanlık
seçimlerinde doğrudan parti ittifakları görülmese de küçük partiler büyük
partileri destekleyerek dolaylı ittifak oluşturur. Örneğin, 2000 seçimlerinde
Yeşiller Partisi’nin Demokrat Parti’yi desteklememesi seçim sonucunu etkileyen
faktörlerden biri olmuştur.
Fransa: Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde sol ve sağ bloklar genellikle ikinci turda ittifaklar
kurarak tek aday etrafında birleşir. 2022 seçimlerinde, sol partiler
"NUPES" adlı bir ittifak kurarak parlamentoda daha güçlü temsil elde
etti.
Almanya: CDU-CSU
İttifakı, Almanya’da on yıllardır süregelen bir seçim ittifakıdır. Koalisyon
sisteminin gereği olarak, seçimlerden önce veya sonra ittifaklar kurulur.
İngiltere: Seçim
sistemi nedeniyle ittifaklar nadiren görülse de 2010’da Muhafazakâr Parti ve
Liberal Demokratlar hükümet kurmak için işbirliği yapmıştır.
Aşağıdaki çizelge farklı
ülkelerde seçim ittifaklarının hukuksal statüsünü ve uygulanma biçimlerini
özetlemektedir:
SEÇİM İTTİFAKLARININ ULUSLARARASI
HUKUKİ STATÜSÜ |
||
Ülke |
Seçim İttifakları Hukuksal Olarak Tanınıyor mu? |
Seçim İttifaklarının Uygulanma Biçimi |
Türkiye |
Evet (Genel Seçimler),
Hayır (Yerel Seçimler) |
2018'de getirilen
yasal düzenlemelerle genel seçimlerde ittifaklar yasal hale getirildi. "Kent
Uzlaşısı" ise hukuksal bir kavram olmaktan çok, iktidarın muhalefet
partilerinin yerel seçimlerdeki işbirliklerini kriminalize etmek amacıyla
kullandığı siyasal bir söylemdir. Yerel seçim yasalarında bu kavramla ilgili
doğrudan bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu söylem, özellikle büyükşehir
belediyelerini kazanan muhalefeti etkisiz hale getirmek ve yerel yönetimler
üzerindeki merkezi kontrolü artırmak amacıyla kullanılmıştır. İktidar, seçim
işbirliklerini yasadışı göstermek suretiyle muhalefetin siyasal meşruiyetini
zayıflatmayı hedeflemektedir. |
Fransa |
Evet |
Seçim sistemine bağlı
olarak partiler iki turlu sistemde ittifak yapabilir. Yerel ve genel
seçimlerde yaygın olarak kullanılır. |
Almanya |
Evet |
Seçimlerden önce veya
sonra ittifaklar kurularak koalisyon sistemine dayalı işbirlikleri yapılır.
CDU-CSU ittifakı bunun en belirgin örneğidir. |
ABD |
Dolaylı olarak |
Doğrudan parti
ittifakları yoktur, ancak üçüncü partiler büyük partileri destekleyerek
dolaylı ittifaklar oluşturabilir. |
Birleşik Krallık |
Nadiren |
Seçim sistemi
nedeniyle ittifaklar az görülse de 2010’da Muhafazakâr Parti ile Liberal
Demokratlar ortak hükümet kurmuştur. |
Macaristan |
Yasal Ama Baskı
Altında |
Muhalefet ittifakları
hukuken mümkün olmasına rağmen, Viktor Orban yargı ve merkezi yönetim
aracılığıyla muhalefet ittifaklarını baskı altına almaktadır. |
Bu çizelge seçim
ittifaklarının farklı ülkelerde nasıl ele alındığını ve hukuksal statüsünü
göstermektedir. Türkiye’de yerel seçimlerde ittifakların resmi olarak kabul
edilmemesi, uluslararası standartlarla kıyaslandığında önemli bir eksiklik
olarak değerlendirilebilir. Demokratik ülkelerde seçim ittifakları yasal
ve yaygın bir uygulamadır. Türkiye'de de seçim ittifakları yasaldır, ancak
yerel seçimlerde partilerin yaptığı işbirlikleri siyasal ve hukuksal
tartışmaların konusu haline getirilmiştir. 2018 yılında yapılan yasal
değişiklikleri yasanın adını ve ilgili maddeleri belirtilerek aşağıda yer
almaktadır. 2018 yılında, Türkiye'de siyasal partilerin seçim ittifakı
yapmalarına olanak tanıyan önemli yasal değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bu
değişiklikler 16 Mart 2018 tarihinde Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe
giren 7102 sayılı "Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" ile
yapılmıştır.
Siyasal Partilerin İttifak Yapması: Siyasal Partiler
Kanunu'nun 90. maddesinin 2. fıkrası değiştirilmiştir. Önceki düzenlemede siyasal
partilerin başka bir partiyi destekleme kararı almaları yasaklanmışken yapılan
değişiklikle bu engel kaldırılmıştır.
İttifak Protokolü ve Başvurusu: Seçimlere katılma
yeterliliği taşıyan siyasal partilerin ittifak yaparak seçime
katılabilmeleri hükme bağlanmıştır. İttifak yapma kararı alan
partiler, seçimin başlangıç tarihinden itibaren en geç 7 gün içinde, genel
başkanların imzalarını içeren ittifak protokolünü Yüksek Seçim Kurulu'na (YSK)
teslim edeceklerdir.
Oy Pusulaları ve Geçerlilik: İttifak yapan partilerin
isim ve amblemleri, oy pusulasında ittifak başlığı altında yer
alacaktır. İttifaka, partilerden birine veya her ikisine de mühür basılan
pusulalar geçerli sayılacaktır.
Seçim Barajı: İttifakın toplam oyu % 10 (şimdi % 7) barajını
geçtiğinde, ittifak içindeki partilerin her biri barajı geçmiş
sayılacaktır. Bu düzenleme, ittifak yapan partilerin meclise girmesini
kolaylaştırmaktadır.
Yerel Seçimlerde İttifakın Yasal Dayanakları
Yerel seçimlerde siyasal partilerin ittifak yapmasına
ilişkin doğrudan özel bir düzenleme Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkında Kanun veya Belediye Kanunu gibi temel
mevzuatlarda açıkça yer almamaktadır. Ancak, seçim ittifaklarını düzenleyen
2018 yılındaki 7102 sayılı Kanun, genel seçimlerde uygulanacak şekilde
hazırlanmıştır. Buna rağmen yerel seçimlerde de fiili olarak ittifaklar
yapılabilmektedir.
Siyasal Partiler Kanunu (SPK) (2820 Sayılı Kanun): 2018'de
yapılan değişiklikle siyasal partilerin ortak aday göstermesi olanaklı
hale gelmiştir. 90. Madde değişikliğiyle, siyasal partilerin birbirlerine
açık destek vermesi ve ortak stratejiler geliştirmesi olanaklı olmuştur. Ancak,
ittifak yapan partilerin genel seçimlerde olduğu gibi oy pusulasında ortak bir
ittifak başlığı altında yer alması yerel seçimlerde olanaklı değildir.
Belediye Kanunu (5393 Sayılı Kanun): Belediye
başkanlığı seçimlerinde en çok oy alan adayın seçilmesi esasına
dayalı bir sistem vardır. Yani % 50 + 1 gibi bir çoğunluk aranmadan, en
fazla oyu alan aday başkan seçilir. Bu sistem, partilerin kazanma şanslarını
artırmak için ortak aday çıkarmalarına olanak tanımaktadır. Bu
dayanışmayı yasaklayan herhangi bir yasa hükmü bulunmamaktadır.
Mahalli İdareler Seçimi Kanunu (2972 Sayılı Kanun): Bu
kanunda, yerel seçimlerde oyların nasıl kullanılacağı ve seçim
sürecinin nasıl işleyeceği düzenlenmiştir. Ancak ittifaklarla ilgili
doğrudan bir hüküm yer almamaktadır. Partiler doğrudan resmi bir ittifak
adı altında seçime giremese de birbirlerinin adaylarını
destekleyerek veya bazı bölgelerde aday çıkarmayarak fiili ittifaklar
oluşturabilirler.
Yerel Seçimlerde İttifak Nasıl Yapılır?
Partiler resmi olarak bir ittifak adı altında seçime
giremezler. Ancak, ortak aday gösterebilirler veya belirli illerde
rakip partinin adayını destekleyerek fiili bir ittifak kurabilirler. Belediye
meclis üyelikleri ve il genel meclisi seçimlerinde her parti kendi listesiyle
yarışır, ancak genel seçimlerden farklı olarak burada ittifakın toplam oyu
değil her partinin aldığı oy ayrı hesaplanır. Yerel seçimlerde
ittifaklar fiili işbirliği şeklinde yürütülmektedir. Yasalar doğrudan
seçim ittifaklarını düzenlemese de ortak aday çıkarma, bazı yerlerde aday
göstermeme, kampanyalarda birbirlerini destekleme gibi yollarla siyasal
partiler yerel seçimlerde ittifak yapmaktadır.
Fiili İşbirliğini Engelleyebilecek Yasal Düzenlemeler
Fiili işbirliğini yasaklayan herhangi bir yasal düzenleme
bulunmamaktadır. Türkiye’de siyasal partilerin yerel seçimlerde ortak aday
çıkarması, bazı bölgelerde aday göstermeyerek diğer partinin adayını
desteklemesi veya seçim kampanyalarında işbirliği
yapması yasalar tarafından açıkça yasaklanmamıştır. Ancak, seçim
yasaları ittifakların resmî olarak oy pusulasında yer almasına izin
vermemektedir. 2018 yılında yürürlüğe giren 7102 sayılı Kanun sadece genel
seçimlerde (milletvekili seçimleri) ittifakların yasal olarak düzenlenmesini
sağlamış, yerel seçimler için böyle bir düzenleme getirmemiştir.
Siyasal Partiler Kanunu (2820 Sayılı Kanun): Madde 90
(2018’de değiştirildi): Daha önce siyasal partilerin başka bir partiyi
destekleme kararı alması yasaklanmıştı. Ancak bu madde
değiştirilerek partilerin işbirliği yapmasına olanak tanınmıştır. Siyasal
partiler açıkça işbirliği yapabilir, aday gösterebilir veya destekleyebilir.
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanun (298 Sayılı Kanun): Madde 135/A: Seçim propagandası sürecinde
haksız rekabeti ve bazı propaganda yöntemlerini yasaklar. Ancak partilerin
fiili olarak işbirliği yapmasını yasaklayan bir hüküm içermez. Seçim
kampanyalarında işbirliği yapılabilir.
Belediye Kanunu (5393 Sayılı Kanun) ve Mahalli İdareler
Seçimi Kanunu (2972 Sayılı Kanun): Bu kanunlarda partilerin ittifak
yapmasını veya işbirliği içinde olmasını engelleyen bir madde bulunmamaktadır. Partiler
fiili olarak ortak aday gösterebilir veya destekleyebilir.
Türkiye’de yerel seçimlerde fiili işbirliğini
yasaklayan herhangi bir yasal düzenleme yoktur. Ancak ittifakların oy
pusulasında resmî olarak görünmesine izin verilmemektedir. Kent Uzlaşısı
gibi işbirliği modelleri, tamamen yasal olup demokratik ülkelerde seçim
stratejisi olarak uygulanmaktadır.
Bir Sonraki Adım: Kent Uzlaşısı Suçlamasının Arka Planı
Buraya kadar seçim ittifaklarının hukuksal olarak
demokratik ülkelerde kabul edilen bir uygulama olduğunu ve Türkiye’de
de yasal çerçevesinin bulunduğunu gördük. Ancak şu anda bazı belediye
başkanları ve yöneticiler Kent Uzlaşısı suçlamasıyla yargılanıyor. Kent
Uzlaşısı suçlaması, Türkiye’de özellikle muhalif belediye başkanlarını hedef
alan bir yargı süreci olarak karşımıza çıkıyor. Bu iddianamede, yerel
seçimlerde bazı partilerin işbirliği yaparak aday belirlemeleri ve seçim
stratejisi oluşturmaları suç unsuru olarak gösteriliyor. Oysa daha önce
tartıştığımız gibi, seçim ittifakları Türkiye’de
yasaldır ve demokratik bir uygulamadır. Peki, bu suçlama hangi
temellere dayandırılıyor ve siyasal hedefleri neler olabilir?
Kent Uzlaşısı Suçlamasının İçeriği: İddianamede ne var?
Yerel yönetimlerde,
muhalefetin bazı büyükşehirlerde aday belirleme sürecinde yaptığı
işbirliği "gizli bir anlaşma" olarak sunuluyor. Bu
anlaşmanın "belediye kaynaklarının belirli kişi ve gruplara
aktarılması için yapıldığı" iddia ediliyor. Seçim sürecinde partiler
arasındaki koordinasyon, "organize bir suç yapısı" gibi
gösteriliyor. Savcılar, "ihaleye fesat
karıştırma", "görevi kötüye
kullanma" ve "çıkar amaçlı suç örgütü kurma" gibi
iddiaları öne sürüyor. Ancak seçim ittifakları, Ceza Kanunu’nda suç olarak
tanımlanmamıştır. Dolayısıyla, bu suçlama seçim sürecinin kriminalize
edilmesine dayanıyor.
Bu Suçlama Neden Şimdi Ortaya Çıktı?
Siyasal Arka Plan: Türkiye’de
muhalefetin özellikle büyükşehir belediyelerini kazanması, iktidarın yerel
yönetimler üzerindeki kontrolünü zayıflattı. İktidar, büyükşehirlerdeki
belediye yönetimlerini hukuksal ve ekonomik baskılarla etkisiz hale
getirmek istiyor. Yerel yönetimlerin kriminalize edilmesi, halkın
muhalefete olan güvenini sarsmak için kullanılan bir yöntem olabilir.
Hedeflenen Sonuçlar: Muhalif
belediye başkanlarının görevden alınması, yerel yönetimlerin merkezi hükümetin
kontrolüne alınması, muhalefet içindeki işbirliğinin bozulması ve partiler
arasındaki güvenin sarsılması ve yerel seçim sürecine müdahale ederek
muhalefetin ileride benzer işbirlikleri yapmasını engellemek
Bu Suçlamanın Hukuksal ve Demokratik Sonuçları
Hukuksal açıdan: Suçlamalar,
hukuksal dayanak açısından zayıftır. Demokratik ülkelerde seçim
işbirlikleri anayasal bir hak olarak kabul edilir. Yargının
siyasallaşması, hukuk devleti ilkesinin zedelenmesine yol açar.
Demokrasi açısından: Muhalefetin
yerel seçimlerde elini zayıflatır. Seçmen iradesine müdahale anlamına gelir. Yargının
siyasal bir araç olarak kullanıldığını gösterir. Seçim ittifaklarının
kriminalize edilmesinin demokrasiye etkilerini şu şekilde özetlenebilir.
Siyasi Çeşitliliğin Kısıtlanması: İttifakların
kriminalize edilmesi, farklı siyasi görüşlerin birleşmesini zorlaştırarak,
siyasi çeşitliliğin azalmasına yol açar.
Seçim İstikrarının Zayıflaması: İttifaklar, çeşitli
partilerin bir araya gelerek güçlü bir karşıt blok oluşturmasını sağlar.
Kriminalize edilmesi, muhalefetin etkili bir şekilde birleşmesini
engelleyebilir.
Demokratik Temsilin Zayıflaması: Farklı grupların tek
başına iktidara gelmeleri zorlaşır, bu da azınlık grupların ve farklı
görüşlerin temsil edilme şansını azaltır.
Siyasi Rejimde Adaletsizlik: İttifaklar genellikle
adil rekabeti sağlar, kriminalize edilmesi ise siyasi güç dengesizliğine yol
açabilir.
Toplumsal Polarizasyonun Artması: İttifakların
yasaklanması, toplumda farklı görüşlerin birleştirilmesi yerine kutuplaşmayı
derinleştirebilir.
Sonraki Adım: Uluslararası Örneklerle Karşılaştırma
Kent Uzlaşısı suçlamasının hukuksal ve siyasal arka planını
inceledik. Şimdi bu durumu uluslararası seçim
ittifaklarıyla karşılaştırarak değerlendirebiliriz. Türkiye’de seçim
ittifakları yasal bir çerçeveye oturtulmuş olmasına rağmen, “Kent
Uzlaşısı” gibi iddialarla kriminalize edilmek isteniyor. Peki,
dünyada seçim ittifakları nasıl karşılanıyor? Muhalefet partilerinin yerel
yönetimlerde işbirliği yaptığı durumlarda hukuksal veya siyasal baskılar
söz konusu mu?
Bu sorulara yanıt vermek için farklı ülkelerden benzer
ittifak örneklerini inceleyelim.
Demokratik Ülkelerde Seçim İttifakları ve Hukuksal
Yaklaşım
Fransa: Sol Blok
İttifakı ve Belediye Seçimleri: Fransa’da sol partiler, yerel ve genel
seçimlerde zaman zaman birleşerek "Sol Blok" (Bloc de Gauche) adı
verilen ittifakları kurar. 2020 belediye seçimlerinde, Sosyalist Parti
(PS), Yeşiller (EELV) ve Boyun Eğmeyen Fransa (LFI) gibi partiler birçok
şehirde ortak adaylar çıkardı. Fransız hukuku, yerel yönetimlerde partilerin
işbirliğini tamamen meşru kabul eder. Türkiye’deki gibi bir suçlama
yöneltilmediği gibi, bu tür ittifaklar demokratik bir süreç olarak
görülür. Fransa'da yerel seçimlerde ittifaklar tamamen normal bir siyasal
strateji olarak değerlendirilir.
Almanya: CDU-CSU İttifakı
ve Belediye Yönetimleri: Almanya’da Hristiyan Demokrat Parti (CDU) ve
Bavyera merkezli Hristiyan Toplumsal Birlik (CSU), federal ve yerel
seçimlerde kalıcı bir ittifak içindedir. Bazı eyaletlerde SPD ve Yeşiller
gibi partiler de ortak adaylar göstererek yerel yönetimleri paylaşır. Seçim
ittifaklarının hukuksal dayanağı nettir ve kriminalize edilmez. Almanya’da
seçim ittifakları demokrasinin bir parçasıdır ve bunlara yönelik
suçlama gibi bir uygulama bulunmamaktadır.
ABD: Demokratik Parti
İçindeki İttifaklar ve Yerel Seçimler: ABD’de iki büyük parti (Demokratlar
ve Cumhuriyetçiler) seçim ittifakı yapmasa da parti içi fraksiyonlar
belirli adaylar etrafında birleşir. Örneğin: New York gibi büyük
şehirlerde Demokratik Parti içindeki ilerici ve merkezci
kanatlar bazen bir araya gelerek ortak adaylar çıkarır. Bu işbirlikleri ne
yasadışı ne de etik dışı olarak görülür. ABD’de seçim ittifakları, özellikle
yerel seçimlerde meşru bir siyasal strateji olarak kabul edilir.
Macaristan: Muhalefetin
İttifakı ve Orban Rejimi: Macaristan’da Viktor Orban yönetimi, muhalefetin
seçim ittifaklarını bastırmak için Türkiye’ye benzer yöntemler kullanıyor. 2022
genel seçimlerinde muhalefet ortak adaylar çıkararak Orban’a karşı
birleşti. Orban yönetimi, belediye başkanlarını yargılayarak ve
merkezi hükümet yetkilerini genişleterek muhalefeti etkisiz hale getirdi. Türkiye’deki Kent
Uzlaşısı suçlamasına benzer yargı süreçleri Macaristan’da da görülüyor. Türkiye
ve Macaristan'da seçim ittifakları hedef alınırken, Batı Avrupa ve
ABD’de tamamen demokratik bir hak olarak kabul ediliyor.
Türkiye'deki Durumun Demokrasiye Etkileri
Türkiye’de seçim ittifaklarının kriminalize
edilmesi, demokrasi açısından ciddi riskler taşıyor.
Seçmen İradesine Müdahale:
Partilerin işbirliği yapmasını engellemek, seçmenlerin oy verme seçeneklerini
kısıtlar.
Muhalefeti Bölme
Stratejisi: Yerel yönetimler üzerindeki baskı, muhalefet partilerinin
birbirine olan güvenini sarsmayı hedefler.
Otoriterleşmenin
Güçlenmesi: Seçim süreçlerine müdahale, Türkiye’nin demokrasi
endekslerinde daha da gerilemesine yol açabilir. Kent Uzlaşısı suçlaması,
demokratik ülkelerde görülmeyen bir uygulamadır. Seçim ittifakları, hukuksal
değil, siyasal bir tartışmadır.
DEĞERLENDİRME, SONUÇ VE
ÖNERİLER
Buraya kadar yapılan
açıklamalardan görülmüş olmalıdır ki ülkemizde yerel seçimlerde siyasal
partiler arasında aday belirleme gibi konularda ittifak ve dayanışma yapılması
olması gereken bir siyasal eylem türüdür ancak bu konudaki yasal boşluğun yeni
yasal düzenlemelerle daha sağlıklı ve güvenli bir şekilde doldurulması yerel
demokrasinin güçlendirilmesi bakımından yararlı olacaktır.
Türkiye’de seçim
ittifaklarının kriminalize edilmesi, muhalefet partileri açısından ciddi
bir meydan okuma oluşturuyor. Peki, bu duruma karşı nasıl bir strateji
geliştirilebilir? Muhalefetin, hukuksal, siyasal ve uluslararası düzeyde üç
ana stratejiye odaklanması gerekmektedir:
Hukuksal Stratejiler:
Savunma ve Meşruluğun Korunması
Seçim İttifaklarının
Hukuksal Statüsünün Netleştirilmesi: Seçim ittifakları, 2018 yılında yasal
hale gelmiştir. Dolayısıyla, ittifaklar konusunda yasal dayanak
nettir ve suçlama konusu yapılamaz. Hukukçuların ve akademisyenlerin
katılımıyla kapsamlı bir hukuksal rapor hazırlanarak, bu durum ulusal ve
uluslararası kamuoyuna sunulmalıdır.
Seçilmiş Yerel Yöneticiler
İçin Hukuksal Destek Ağı Kurulması: Hakkında dava açılan belediye
başkanları ve yerel yöneticiler için bağımsız avukatlardan oluşan bir
savunma ekibi oluşturulmalıdır. Yerel yönetimler hukuksal destek
fonu oluşturarak, belediye başkanları ve meclis üyelerinin savunma süreçleri
organize edilmelidir.
Anayasa Mahkemesi ve AİHM
Süreci: Türkiye’de yargı bağımsızlığı sorunlu olsa da hukuksal mücadele
sürdürülmelidir. Anayasa Mahkemesi'ne başvurular yapılmalı, sonuç
alınmazsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıma stratejisi
benimsenmelidir.
Siyasal Stratejiler:
Seçmenle Güçlü Bağlantı Kurmak
Seçmen Desteğinin
Güçlendirilmesi: Seçim ittifaklarının hedef alınması, seçmen
iradesinin gaspı olarak anlatılmalıdır. "Sandıkta kazandık, hukuk
dışı yöntemlerle elimizden almaya çalışıyorlar" mesajı etkili bir
iletişim stratejisiyle yaygınlaştırılmalıdır.
Ortak Yerel Yönetim
Platformu Kurulması: Seçim ittifakı yapan partiler, ortak bir yerel
yönetim platformu kurarak dayanışmayı artırabilir. Bu platform; şeffaf
yönetim, toplumsal hizmetler ve kriz yönetimi gibi konularda ortak projeler
geliştirerek halka doğrudan hizmet sunabilir.
Alternatif Medya Kullanımı
ve Toplumsal Medya Stratejisi: Yandaş medya, ittifakları kriminalize etmeye
çalışırken, muhalefet güçlü bir dijital strateji oluşturmalıdır. Belediye
başkanları ve yerel yöneticiler, doğrudan halka seslenmek için toplumsal
medyayı daha aktif kullanmalıdır.
Seçim Güvenliği ve Meclis
Desteğinin Sağlanması: Belediye başkanlarının yargılanması
sürecinde, meclis üyeleri ve yerel yönetim kadroları süreci sahiplenmeli
ve seçmenlere güçlü bir mesaj verilmelidir. Muhalefet partileri, ortak
basın açıklamaları ve protesto eylemleriyle bu sürecin hukuksuz olduğunu
vurgulamalıdır.
Uluslararası
Destek ve Kamuoyu Diplomasisi Stratejisi
AB, BM ve Uluslararası
İnsan Hakları Kuruluşlarını Harekete Geçirme: Avrupa Konseyi, Avrupa
Parlamentosu ve Birleşmiş Milletler gibi kurumlara, yerel yönetimlere
yönelik siyasal baskıyı belgeleyen raporlar sunulmalıdır. Demokratik ülkelerle
temas kurularak, uluslararası kamuoyunda baskı oluşturulmalıdır.
Uluslararası Belediye
Örgütleri ile İşbirliği: Kent Uzlaşısı suçlamaları, uluslararası
belediyecilik platformlarında duyurulmalı ve dayanışma ağı kurulmalıdır.
Almanya, Fransa, ABD ve İskandinav ülkelerindeki belediye başkanları ile ortak
deklarasyonlar hazırlanabilir.
Avrupa Parlamentosu ve ABD
Kongresi’nde Gündem Yaratma: Türkiye’de demokrasiye yönelik
baskıları gündeme getiren raporlar, Avrupa Parlamentosu ve ABD Kongresi’ne
sunulabilir. Türkiye’deki yerel yöneticilere yönelik baskılar, uluslararası
medya aracılığıyla duyurulmalıdır.
[1] fyasamis@gmail.com Orcid: Orcid number:
0000-0002-8756-1366.
[2] Üzmez,
U. (2020) TÜRKİYE'DE YEREL SEÇİM SİSTEMİ: SORUNLAR VE YENİ BİR MODEL ÖNERİSİ.
Doktora Tezi. https://acikerisim.sakarya.edu.tr/bitstream/handle/20.500.12619/77192/T08958.pdf?sequence=1&isAllowed=y
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder