Hakkımda

FİRUZ DEMİR YAŞAMIŞ Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirmiştir (1968). University of Southern California’da planlama (kentsel ve bölgesel çevre) ve kamu yönetimi yüksek lisans programlarını bitirmiştir (1976). Siyaset ve Kamu Yönetimi Doktoru (1991). Yerel Yönetimler, Kentleşme ve Çevre Politikaları bilim dalında doçent (1993). Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı’nın kuruluşu sırasında müsteşar vekili. (1978-80) UNICEF Türkiye temsilciliği. (1982-84) Dünya Bankası’nın Çukurova Kentsel Gelişme Projesi’nde kurumsal gelişme uzmanı. (1984-86) Çankaya Belediyesi’nin kurumsal gelişme projesini yürütmüştür. (1989-91) Yedinci Kalkınma Planı “Çevre Özel İhtisas Komisyonu”nun başkanlığı. DPT “Çevre Yapısal Değişim Projesi” komisyonu başkanlığı. Cumhurbaşkanlığı DDK’nun Devlet Islahat Projesi raportörü. (2000-1) Çevre Bakanlığı Müsteşarı (Şubat 1998 – Ağustos 1999). Sabancı Üniversitesi tam zamanlı öğretim üyesi. (2001-2005) Halen yarı zamanlı öğretim üyesi olarak çeşitli üniversitelerde ders vermektedir. Şimdiye kadar ders verdiği üniversiteler arasında Ankara, Orta Doğu, Hacettepe, Fatih, Yeditepe, Maltepe ve Lefke Avrupa (Kıbrıs) üniversiteleri bulunmaktadır.
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Translate

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE
EV

Bu Blogda Ara

17 Temmuz 2025 Perşembe

 

Türkiye'nin Bölgesel Güvenlik Stratejileri Bağlamında Hakan Fidan’ın Açıklamaları: YPG-İsrail İş Birliği Savları ve Olası Yansımaları

 

Prof. Dr. Firuz Demir Yaşamış

 

 

Özet

Bu çalışma, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Temmuz 2025’te yaptığı “Aldığımız bazı duyumlar var. Sakın buna kalkışmayın” şeklindeki uyarısını çözümlemektedir. Fidan’ın bu açıklaması, İsrail ile YPG arasında olası bir iş birliğini ima ettiği yönünde değerlendirilmiş ve Türkiye’nin bölgesel güvenlik algısı, haber alma temelli dış siyasa yaklaşımı ve Suriye’nin kuzeyindeki gelişmeler ışığında yorumlanmıştır. Makale, bu açıklamanın İsrail tarafından nasıl karşılanabileceğini de ele alarak yeni bir kriz olasılığına işaret etmektedir. Bu makale, aynı zamanda, Türkiye'nin Suriye siyasası bağlamında özellikle YPG/SDG yapılanması ile İsrail arasındaki olası iş birliğini ve bu durumun Türkiye açısından doğurabileceği stratejik riskleri ele almaktadır. İsrail’in Kürt unsurlar üzerinden bölgede etki kurma çabası Türkiye’nin ulusal güvenlik siyasaları, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve bölgesel kararlılık başlıkları çerçevesinde çözümlenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Türkiye dış politikası, Hakan Fidan, YPG, İsrail, güvenlik stratejisi, istihbarat diplomasisi.

 

GİRİŞ

Türkiye’nin dış siyasa söylemi, özellikle güvenlik temelli tehdit algılarının yükseldiği dönemlerde doğrudan iletilerle şekillenmektedir. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Temmuz 2025’te yaptığı uyarı niteliğindeki açıklama “Aldığımız bazı duyumlar var. Sakın buna kalkışmayın” söylemi Türkiye’nin alandaki bazı aktörlere yönelik açık bir ileti olarak değerlendirilmiştir. Bu ifadeler, doğrudan isim verilmese de bölgede etkinlik gösteren aktörlerden özellikle İsrail ile Suriye Demokratik Güçleri (YPG/SDG) arasında kurulduğu haber alınan ilişkilere işaret etmektedir. Suriye iç savaşı, yalnızca bölge ülkelerinin değil küresel aktörlerin de doğrudan müdahil olduğu çok katmanlı bir güvenlik krizine dönüşmüştür. Türkiye, bu süreci başından itibaren hem insancıl hem de jeopolitik açıdan yakından izlemiş ve müdahil olmuştur. Suriye’nin kuzeyinde PYD/YPG öncülüğünde oluşan yapılar Türkiye açısından birincil güvenlik tehdidi olarak değerlendirilmiştir. Son dönemde bu yapılarla İsrail arasında kurulan temaslara ilişkin savlar Ankara’nın dikkatini yeniden bu bölgeye yoğunlaştırmıştır.

Türkiye’nin Bölgesel Güvenlik Yaklaşımı ve Hakan Fidan Faktörü

Türkiye’nin 2016’dan itibaren ivme kazanan dış operasyonları (Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı) Suriye’nin kuzeyindeki Kürt silahlı unsurlarına karşı yönelmiş ve bu çerçevede YPG Türkiye açısından birincil tehdit haline gelmiştir. Hakan Fidan’ın Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanlığı sürecindeki deneyimi dışişleri bakanı olduktan sonra da güvenlikçi bir yaklaşımla hareket etmesine yol açmıştır. “Duyumlar aldık” ifadesi klasik diplomatik söylemin ötesine geçen ve istihbarata dayalı tehdit algısının kamuoyuna yansımasıdır. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın 15 Temmuz 2025 tarihinde yapmış olduğu “Aldığımız bazı duyumlar var. Sakın buna kalkışmayın” açıklaması, klasik bir diplomatik uyarının ötesinde, haber alma temelli ciddi bir caydırıcılık mesajı olarak okunmalıdır. Bu sözlerin bağlamında, YPG/SDG’nin İsrail ile geliştirdiği öne sürülen yeni ilişkiler ağı yatmaktadır. İsrail'in YPG’ye yönelik teknik destek, eğitim, silah ya da istihbarat sağlayabileceğine ilişkin duyumların Türk haber alma birimlerine ulaştığı değerlendirilmektedir.

YPG-İsrail İlişkisi ve Türkiye’nin Endişesi

İsrail’in Ortadoğu’daki geleneksel dış siyasa stratejisi çevreleme (peripheral alliance) yaklaşımı üzerinden etnik ve mezhepsel azınlıklarla taktiksel ittifaklar kurmak olmuştur. Bu çerçevede İsrail'in geçmişte Kürtlerle çeşitli düzeylerde ilişki kurduğu bilinmektedir. Son dönemde Türkiye’nin diplomatik ve güvenlik çevrelerinde İsrail’in YPG ile doğrudan veya dolaylı ilişki içinde olabileceği yönünde bazı incelemeler yapılmakta ve Suriye’nin kuzeyinde olası bir “İkinci Kuzey Irak” senaryosu üzerinde durulmaktadır. Hakan Fidan’ın açıklamasının zamanlaması Suriye’de yeniden şekillenen dengeler ve İran’ın zayıflayan etkisiyle birlikte değerlendirildiğinde Türkiye’nin İsrail’in alana daha etkili bir biçimde müdahil olmasından endişe duyduğunu göstermektedir. Burada söz konusu olan yalnızca silah veya askeri danışmanlık değil diplomatik veya teknik destek mekanizmaları da olabilir.

İsrail’in Olası Tepkisi ve Diplomatik Gerilim Olasılığı

İsrail’in, özellikle İran’la mücadele kapsamında, Kürt unsurlarla taktiksel iş birliğine açık olduğu bilinmektedir. Ancak Türkiye gibi önemli bir bölgesel aktörle açık çatışmadan kaçınma eğiliminde olan İsrail doğrudan bir cevap vermek yerine sessiz diplomasi yürütmeyi tercih edebilir. İsrail medyasında bu tür açıklamalar genellikle “spekülatif” olarak sunulmakta, resmi makamlar doğrudan yorum yapmaktan kaçınmaktadır. Ancak, Türkiye’nin bu tür açıklamaları sürdürmesi durumunda, diplomatik notalar veya düşük düzeyde karşı açıklamalarla bir gerilimin tırmanması mümkündür. Özellikle Gazze savaşı sonrası kamuoyunda yükselen İsrail karşıtlığı Türkiye’de hükümetin dış siyasa söylemini daha sertleştirmesine ortam hazırlamaktadır.

“Buna Kalkışmayın” Uyarısının Somut İçeriği

Hakan Fidan’ın açıklamasındaki “kalkışma” ifadesi, klasik bir istihbarat diliyle tehdit önleyici caydırıcılık amacı taşır. Bu ifade YPG’ye doğrudan silah veya teknoloji desteği verilmesi, YPG'nin denetimindeki bölgelerde diplomatik veya sivil temsilcilik açılması, Suriye’nin kuzeyinde yeni bir “gözlem veya yardım üssü” kurulması ve İsrail’in bazı güvenlik danışmanlarını bölgeye göndermesi gibi girişimleri kapsıyor olabilir. Bu tarz önleyici söylemler, Türkiye’nin olası bir askeri müdahaleye hazırlıklı olduğunu da ima eder. Fidan’ın geçmişteki söylemleri göz önüne alındığında, bu tür mesajların çoğunlukla alandaki askeri hareketlilikle desteklendiği görülmektedir.

İsrail-YPG İlişkilerinin Dinamikleri

İsrail’in Orta Doğu’daki stratejisi tarihsel olarak çevreleme, bölgesel rakiplerini zayıflatma ve etnik-dinsel azınlıklar üzerinden etki alanı oluşturma temeline dayanmaktadır. Kuzey Irak’taki Barzani yönetimiyle sürdürdüğü ilişkilerden sonra Suriye’nin kuzeyinde oluşan Kürt yapılar İsrail için benzer bir fırsat alanı oluşturmaktadır. Bu bağlamda İsrail’in YPG ile ilişki kurmasının üç temel nedeni olduğu düşünülmektedir: İran’a karşı vekil ittifaklar geliştirme çabası, Suriye’nin parçalanmasını destekleyerek İran-Rusya eksenini zayıflatma ve Türkiye’nin bölgede artan etkisini dengeleme arayışı.

Milli Savunma Bakanlığı’nın Açıklaması: Rejime Askerî Destek Vurgusu

Milli Savunma Bakanlığı’nın "Talep etmeleri durumunda Suriye’nin savunma kapasitesinin güçlendirilmesi ve terörle mücadelesine destek olmak için elimizden gelen desteği sağlarız" şeklindeki açıklaması, Türkiye'nin Suriye’nin mevcut yönetimiyle iş birliğine açık olduğunu ve bu iş birliğini PKK/YPG’ye karşı ortak mücadele zeminine oturtmak istediğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu söylem, aynı zamanda Suriye'nin toprak bütünlüğünü destekleyen bir tutumun göstergesidir ve kuzeydeki olası bölünmelere karşı rejimle ortak bir direniş hattı kurulabileceğine işaret etmektedir. Milli Savunma Bakanlığı (MSB), gelişmeleri yakından izlediğini ve Türkiye sınırında sınır güvenliğini koruma yetisine sahip olduğunu belirten açıklamalar yapmıştır. Bakanlık, gerektiğinde askeri müdahale yapma kapasitesinin hazır olduğunu vurgulamıştır. Bu durum, Fidan’ın diplomatik uyarısıyla birlikte Türkiye’nin hem sahada hem masada tüm senaryolara karşı hazırlıklı olduğunun sinyalini vermektedir.

Türkiye’nin Asıl Güvenlik Endişesi: “Demokratik Konfederasyon” Tehlikesi

YPG/SDG tarafından benimsenen ve Abdullah Öcalan’ın fikirlerine dayandırılan “Demokratik Konfederalizm” modeli uygulamada özerklikten çok daha fazlasını ima etmektedir. Bu yapı, sadece Suriye içinde değil Türkiye’nin güney sınırında etnik temelli, silahlı ve ideolojik olarak düşmanca bir oluşumun kurumsallaşmasına ortam hazırlayabilir. Üstelik İsrail gibi bir aktörün doğrudan veya dolaylı destek sağlaması bu yapının kalıcılığını ve uluslararası meşruluğunu artırabilir. Bu durum, Türkiye açısından yalnızca Suriye’nin değil kendi ulusal birliğinin de tehdit altına girmesi anlamına gelecektir.

İsrail'in Tepkisi Ne Olur?

Türkiye’nin bu tür bir ilişkiyi açıkça hedef alması karşısında İsrail’in bir açıklama yapması beklenmemektedir. Ancak diplomatik kulislerde gerilimin artacağı ve İsrail’in bölgedeki etkinliklerini daha gizli yürütmeye çalışacağı öngörülebilir. Türkiye-İsrail ilişkilerinde son dönemde görülen “yumuşama eğilimi”, bu krizle birlikte yeniden sınanabilir.

SONUÇ

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın “sakın buna kalkışmayın” sözleri, Türkiye’nin kırmızı çizgilerini net şekilde ortaya koymaktadır. Suriye’nin kuzeyinde İsrail destekli bir Kürt konfederatif yapısı kurulması olasılığı yalnızca Suriye’nin değil, Türkiye’nin ulusal güvenliği açısından da en üst düzeyde bir tehdittir. Bu tür bir yapı, bölgesel kararsızlığı derinleştirecek ve Türkiye’yi doğrudan hedef alabilecek yeni bir cephe açacaktır. Ankara’nın bu konuda kararlı ve proaktif tutumu diplomatik uyarılarla sınırlı kalmayacak ve gerekirse askeri seçenekleri de içerecek şekilde şekillenecektir. Hakan Fidan’ın uyarısı, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyindeki kırmızı çizgilerinin altını çizdiği bir döneme denk gelmiştir. Açıklamanın hedefinde açıkça belirtilmese de İsrail ve YPG’nin olası bir yakınlaşmasının yer aldığı anlaşılmaktadır. Bu tür söylemler, hem iç kamuoyuna güçlü bir dış siyasa imajı vermek, hem de dış aktörlere karşı stratejik caydırıcılık sağlamak amacıyla kullanılmaktadır. Türkiye, bölgede yeni bir statüko oluşumuna karşı sert söylem ve gerektiğinde müdahale seçeneğini elinde tutmaya kararlıdır. Türkiye’nin Suriye siyasasında görülen bu yeni yönelim bir yandan devletler arası normalleşmeyi desteklerken diğer yandan uluslararası aktörlerin bölgedeki müdahaleci eğilimlerine karşı önleyici refleksler geliştirmektedir. Hakan Fidan’ın örtülü uyarıları ve MSB’nin doğrudan destek vaadi Ankara'nın bu iki yönlü stratejisini açık biçimde ortaya koymaktadır. Suriye’nin kuzeyinde kurulabilecek bir konfederal Kürt yapılanmasının engellenmesi sadece Türkiye’nin değil bölgesel statükonun korunması açısından da belirleyici olacaktır.

 


 

KAYNAKÇA

Arbell, D. (2014). Israel’s Foreign Policy in the Middle East. Brookings Institute.

Diken, B. (2024). Kürt Koridoru Mu, Yeni Statüko Mu? Suriye'nin Kuzeyinde Değişen Dengeler. İstanbul: İletişim Yayınları.

Fidan, H. (16–17 Temmuz 2025). Basın Açıklamaları.

Fidan, H. (2025). Basın Açıklaması. [Dışişleri Bakanlığı Resmî Web Sitesi].

Gunter, M. (2013). "The Kurdish Spring: A New Map of the Middle East." Middle East Policy, 20(1), 88–98.

Gürcan, M. (2023). İstihbarat ve Diplomasi: Hakan Fidan’ın Stratejik Dönüşümü. Ankara: Orion Kitabevi.

Haaretz. (2025, Temmuz 15). Israeli-Kurdish Relations in the Shadow of Turkish Warnings.

International Crisis Group. (2023). Squaring the Circle in Syria’s Northeast. Report No. 235.

Kahana, E. (2020). Israel and the Periphery: From the Kurds to the Horn of Africa. Tel Aviv: Moshe Dayan Center.

MSB Açıklamaları. (17 Temmuz 2025).

Özkan, B. (2019). "Democratic Confederalism: The PKK’s New Ideology." Turkish Studies, 20(2), 234–250.

Reuters, AA, T24, Haber7, Turkiye Today haberleri.

Rubin, M. (2022). "Israel and the Kurds: Strategic Alliance?" Middle East Review of International Affairs, 18(3), 14–26.

Türkiye Cumhuriyeti Milli Savunma Bakanlığı. (2024). Basın Açıklamaları

Türkmen, N. (2024). Yeni Türkiye'nin Güvenlik Doktrini. İstanbul: Alfa Yayınları.

Hiç yorum yok: