PKK GİRİŞİMİNİN BAŞARI
ŞANSI: ÇOK DÜŞÜK
Prof. Dr. Firuz Demir
Yaşamış
GİRİŞ
2024 Ekim ayı başından itibaren Türkiye'de güncellik kazanmış
önemli siyasal olgu ortaya çıktı. Olguyu ortaya atan MHP lideri Bahçeli oldu.
Büyük bir amaç ve iddiadır. Olgu PKK'nın silah bırakması ve terör örgütünün
tasfiye edilmesi ve bunun sonucunda da terör örgütünü kuran Öcalan'ın umut
hakkından (right of hope)
yararlanarak İmralı'dan ev hapsine alınması şeklinde özetlenebilir. Kırk yıldır
devam eden PKK terörü ülkeye büyük zarar verdi. Kuşkusuz sorunun
sonlandırılması ülke açısından büyük önem taşıyor. Siyasal partilerin bu yola
önlem geliştirmeye çalışmasından daha doğal bir şey alamaz. Ancak girişilen son
çabanın başarı şansı bu çalışmanın ana konusunu oluşturmaktadır.
ÇÖZÜMLEME
Türkiye’nin
Yaklaşımı ve Tercihleri: Sorunu daha iyi algılayabilmek için açıklık
kazanmaya başlamış olan Türkiye yaklaşımın incelemekte yarar vardır. Türkiye
PKK’nın silah bırakmasını, örgüt olarak tasfiye edilmesini ve Suriye’deki
PYD/YPG varlığına son verilmesini ve yeni Suriye ordusu ile bütünleşmesini
istemektedir. Bunun kabul edilmemesi durumunda Türkiye Silahlı Kuvvetlerinin
Suriye’de bu yapıyı dağıtacağını belirtmektedir. Ancak bunun ötesinde ne gibi
tamamlayıcı politikaların uygulanabileceğinden söz etmemektedir. Göz önünde
tutulması gereken bir başka çok önemli gerçeklik bulunmaktadır. O da
Türkiye’nin Suriye’deki konumunu Esad döneminden çok daha farklı olduğudur.
Türkiye ile yeniş Suriye rejimi arasında sıkı ve güçlü ilişkiler vardır. Esad
dönemindeki ilişkiler tam tersine dönmüştür. Türkiye Suriye ile güçlü bir
ittifak oluşturmuştur. Bu ittifak Kürt sorunun çözümlenmesinde Türkiye’yi
olağanüstü güçlü bir konuma eriştirmiştir.
Başarı şansı konusunda bir kanıya ulaşabilmek için Bahçeli
tarafından başlatılan son sürecin temel etmenleri aşağıda ele alınmıştır.
Cumhur İttifakı’nın Dinamikleri: 2023
seçimlerini kazanan Erdoğan liderliğindeki Cumhur İttifakı’nın mevcut durumunu
güçlendirmek için yeni stratejiler geliştirdiği bir dönemdeyiz. Bahçeli’nin bu
iddiası, ittifak içindeki rolünü artırma ve MHP’nin siyasal etkisini koruma
çabası olabilir. 2023 seçimlerinden sonra Cumhur İttifakı’nın oy tabanında bir
daralma yaşanıyorsa, Bahçeli’nin bu çıkışı, ittifakın milliyetçi-Kürt seçmen
arasında yeni bir denge arayışı olabilir.
Muhalefetin Geçirdiği Değişimler: 2023
seçimlerinden sonra muhalefet içinde belirgin bir dağınıklık yaşandıysa, bu
durum Cumhur İttifakı’nın daha saldırgan politik manevralar yapmasına olanak
tanıyor olabilir. Kürt siyasal odakları üzerindeki baskıların artması ve
kapatma davası bağlamında, Bahçeli’nin önerisi, Kürt siyaseti üzerinde yeni bir
kutuplaşma yaratma stratejisi de olabilir.
Toplumdaki Yorgunluk ve Çözüm Arayışı:
Toplum,
PKK ile mücadelede uzun yıllardır süren çatışma ortamından yorgun düşmüştür. Bu
yorgunluğu göz önüne alan Bahçeli, çözüm önerisiyle toplumda bir rahatlama ve
destek oluşturmayı hedefliyor olabilir. Ancak, bu tür bir öneri, toplumun
milliyetçi kesimlerinde ters tepkilere yol açabilecek bir risk taşır.
Erdoğan’ın
Siyasal Yaşamını Uzatmak: Kanımca bu bağlamda en önemli olgu Erdoğan'ın
siyasal yaşamını uzatmak amacıdır. Erdoğan yasadışı bir şekilde koltuğunda
oturuyor ve koltuğu bırakmak istemiyor. MHP'yi öne çıkararak “Kürt” ve “Apo”
kozunu oynuyor. Kendisi hep arka planda kalıyor. Apo'yu serbest bırakarak olası
Anayasa değişikliğinde DEM partinin oylarını almak istiyor. Hem de aynı zamanda
yeni Anayasayı referanduma götürmek ve halkın da onayını almak istiyor. Kısaca
oyun büyük görünüyor. Erdoğan'ın MHP'yi öne çıkararak Kürt meselesini ve
Abdullah Öcalan’ı bir "siyasal koz" olarak kullanması, onun yararcı
siyaset anlayışıyla örtüşüyor.
Anayasa Değişikliği Stratejisi: Erdoğan,
Anayasa değişikliğiyle başkanlık yetkilerini daha da genişletmek ya da siyasal
geleceğini güvence altına almak istiyor. HDP’nin ve DEM’in desteği olmadan
Meclis’te gerekli çoğunluğu sağlamak mümkün değildir. Öcalan’ın serbest
bırakılması, Kürt seçmen üzerinde etkili bir hamle olabilir.
Erdoğan’ın Geri Planda Kalma
Stratejisi: MHP’nin bu söylemi öne sürmesi, tepkiyi Erdoğan’dan
uzaklaştırarak, süreci kontrollü bir şekilde ilerletme amacı taşıyor. Erdoğan’ın
sessizliği, halkın tepkisini ölçmek ve gerektiğinde pozisyonunu değiştirmek
için bir manevra alanı sağlıyor.
Toplumsal Tepkiler ve Riskler: Öcalan’ın
serbest bırakılması fikri, milliyetçi kesimlerde büyük bir tepki doğurabilir.
Bu durumda, MHP üzerinden bu riskin yönetilmesi planlanıyor olabilir. Ancak, bu
strateji aynı zamanda MHP’nin tabanında bir erimeye de neden olabilir.
DEM Partisinin Rolü ve Kürt Seçmen: HDP’nin
yerini almak üzere hazırlanan DEM Parti, Kürt seçmen üzerinde etkili
olabilirse, Erdoğan bu yeni yapı üzerinden bir anayasa değişikliği ittifakı
kurabilir. Bu durumda, DEM'in rolü ve Kürt seçmen üzerindeki etkisi daha da
kritik hale geliyor. Yeni bir parti olarak DEM, hem siyasal alanı hem de seçmen
tabanını yeniden şekillendirme potansiyeline sahiptir. DEM Parti’nin yaklaşımı
açık görünüyor: Apo'nun serbest kalmasını destekliyor. Ancak kritik önem
taşıyan PPK yöneticilerinin silah bırakma ve örgütü tasfiye etme konusundaki
tutumları olacaktır. DEM’in Öcalan’ın serbest bırakılmasına desteği, Kürt
hareketinin temel taleplerinden birini dillendirmesi açısından anlaşılabilir
bir durumdur. Ancak, PKK’nın silah bırakması ve örgütün tasfiyesi sorunu çok
daha karmaşık bir süreç ve bu noktada yaşanacak olası zorluklar vardır:
PKK Yönetiminin Kararı ve Güç Dengesine
Etkisi: PKK’nın üst kademe liderlerinin silah bırakma ve örgütü tasfiye
etme kararı, örgütün genel stratejisini ve içyapısını doğrudan etkileyecektir. PKK
içindeki ideolojik çizgi ve güç dengeleri, silah bırakma kararına karşı ciddi
bir direnç oluşturabilir. Örgütün bazı bölümleri, bu tür bir adımı
"ihanet" olarak görebilirler. Bu karar, PKK’nın bölgesel ve
uluslararası bağlamdaki mücadelesini sürdüren kanatları tarafından
reddedilebilir.
Sürecin İkili Yapısı: PKK’nın
silah bırakması sadece bir iç mesele değil, aynı zamanda dış güçlerle
(özellikle Suriye’deki PKK bağlantılı gruplar) olan ilişkisini de
etkileyecektir. PKK'nın silah bırakması, Suriye'deki güç boşlukları ve bu
süreçteki Amerikan ve Rus etkileriyle doğrudan ilişkili olacaktır. PKK'nın
silah bırakma kararını alması, Türkiye'nin iç politikasına yönelik bir “barış
süreci” başlatabilir, ancak bu süreç PKK’nın diğer bölgesel güçlerle olan
ilişkilerini zora sokabilir.
Toplumsal ve Siyasal Engeller: Türkiye
içinde, PKK’nın silah bırakmasının gerçekçi olup olmadığına dair kuşkular
vardır. Bunun siyasal sonuçları, MHP’nin ve milliyetçi seçmenlerin desteğiyle
ilgili sıkıntılar yaratabilir. Kürt hareketi içinde bile, bu tür bir uzlaşma
süreci, tabanda büyük bir bölünmeye yol açabilir. Bazı Kürt grupları, silah
bırakmayı "çözümsüzlük" ve hatta “ihanet” olarak değerlendirebilir.
Bölgesel Dinamikler
ABD’nin Rolü: ABD,
Türkiye ve PKK’ya dolaylı olarak Suriye’deki PYD/YPG aracılığıyla etki ediyor.
ABD’nin, Suriye’deki varlığını koruma stratejisi, PYD’nin güçlü kalmasını
gerektiriyor. Bu da PKK’nın silah bırakma kararı almasını zorlaştırabilir.
Ancak NATO müttefikliği ve diğer stratejik çıkarlar, ABD’nin Türkiye lehine
adımlar atmasını teşvike edebilir. Türkiye’nin Suriye’de girişebileceği bir
hareketi önlemeye çalışmaktadır. ABD politikası Trump’ın iş başı yapmasından
sonra netlik kazanacaktır.
Rusya ve İran’ın Tutumu: Rusya, Suriye rejimiyle olan yakın ilişkileri nedeniyle PKK’nın yerel
uzantıları üzerinde etkili olabilir. Türkiye ile bir çözüm süreci, Suriye’deki
dengeleri etkileyebilir. İran
ise kendi Kürt nüfusuyla ilgili kaygılar nedeniyle PKK’nın zayıflamasını
destekleyebilir, ancak bu destek PKK’nın bölge içindeki ittifaklarına zarar
verme potansiyeli taşır.
Suriye’deki Kürt Grupları: PYD/YPG’nin
PKK’nın kararlarına etkisi büyüktür. PYD, özerklik hedefine zarar verebileceği
gerekçesiyle silah bırakma sürecine direniş gösterebilir. Özellikle Suriye’deki
Amerikan ve Rus etkileri bu durumu karmaşık hale getirebilir.
Irak Kürdistanı’nın Rolü: Irak
Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY), Türkiye ile ekonomik ve siyasal
ilişkilerini korumak için PKK’nın etkisinin azalmasından yana olabilir. Ancak
Barzani-Talabani rekabeti bu dinamikleri karmaşıklaştırabilir.
Alternatif Çözümler ve Pazarlık Süreci:
PKK’nın
tamamen silah bırakması yerine, "örgütsel silahsızlanma" ya da
“pasifize olma” gibi farklı yaklaşımlar da gündeme gelebilir. Bu, bir anlamda
PKK'nın siyasal ve askeri yapılanmasının dönüştürülmesi anlamına gelir. DEM ve
diğer Kürt aktörleri, bu süreci pazarlık ve müzakere yoluyla daha esnek hale
getirmeye çalışabilir. Bu tür bir tasfiye sürecinin oldukça zorlayıcı olacağı
ve PKK’nın lider kadrosunun, bu adımları atma noktasında duraksamalar
yaşayabileceği çok açıktır. Ancak, süreç içerisindeki olası çözüm stratejileri
ve görüşme alanları, her iki taraf için de kritik öneme sahiptir. DEM’in bu
süreci nasıl yönlendireceğini ve PKK ile nasıl bir ilişki geliştireceğini
gözlemlemek ilginç olacaktır.
Bu sürecin başarı şansını değerlendirebilmek için birkaç temel etmen
incelemek gerekir:
PKK’nın Silah Bırakma Kararı: Birinci etmen PKK liderliğinin bu yoldaki kararlılığıdır. PKK’nın
üst düzey liderlerinin bu sürece olumlu yaklaşması, örgüt içindeki militanların
silah bırakmaya ikna edilmesi, sürecin başarılı olup olmayacağını doğrudan
etkileyen bir etmendir. PKK yönetimi, Suriye'deki Kürt gruplar ve diğer
bölgesel müttefikleriyle olan ilişkilerini göz önünde bulundurmak zorunda
kalacaktır. Bu nedenle, PKK’nın “tam” bir tasfiye kararına varması çok düşük
bir ihtimal gibi görünmektedir. İkinci etmen ise dağdaki militanların durumudur. PKK’nın dağdaki militanları
silah bırakmayı istemeyebilir. Onlar için savaş, kimlik ve dayanışma meselesi
haline gelmiş olabilir. Bu noktada, PKK’nın içindeki “savaşçı” kanatların
direnişi, sürecin önündeki büyük engellerden biri olabilir.
Türkiye’nin İç ve Dış Politikası: Burada üç önemli etmen ortaya çıkmaktadır. Birincisi Erdoğan’ın ikili stratejisidir.
Erdoğan,
Öcalan’ı serbest bırakma teklifini gündeme getirerek DEM’in desteğini almayı
hedeflerken, aynı zamanda milliyetçi kesimlerin tepkisini göğüslemek zorunda
kalacaktır. Bu dengeyi tutturabilmesi, sürecin başarısı açısından kritik önem
taşımaktadır. İkinci etmen ise Suriye
ve uluslararası etmenlerdir. PKK’nın Suriye’deki varlığı, bu süreci
doğrudan etkileyebilir. ABD, Rusya ve diğer bölgesel aktörler, PKK’nın silah
bırakması ve örgütün tasfiyesi konusunda sergileyecekleri tutum önemlidir. Bu,
Türkiye için uluslararası alanda güvence sağlamak adına önemli bir etmendir.
Üçüncü etmen ise Kürt Seçmeninin ve DEM’in
oynayacağı role ilişkindir. DEM, Kürt hareketini temsil ettiği için bu
süreçte aktif bir rol oynamaya çalışacaktır. DEM’in tabanı, PKK’nın silah
bırakma sürecini destekleyebilir, ancak bu, daha çok, örgütün yerel düzeydeki
güçlü yapılarının ve militanlarının tavrına bağlı olacaktır.
Toplumsal Tepkiler ve İçsel Çelişkiler: Öcalan’ın serbest bırakılması, tasfiye ve silah bırakmada öncelikle
milliyetçi tepkiler önem taşıyacaktır. MHP tabanından ve öteki milliyetçi
kesimlerden gelecek sert tepkiler, sürecin başarısını zorlaştırabilir. PKK’nın
silah bırakması ve örgütün tasfiyesi, milliyetçi kesimler tarafından
"teröristlere ödül verilmesi" olarak görülebilir. Erdoğan’ın bu durumu
nasıl yönetebileceği, sürecin başarısı için hayati önemdedir. Öte yandan Kürt tabanındaki bölünme olasılığıdır.
Kürt hareketi içinde, silah bırakma önerisi, her zaman çok ciddi bir tartışma
konusu olmuştur. PKK’nın silahsızlanmasını isteyenler kadar, bu durumun
“ihanet” olarak görüleceği bir kesim de olacaktır.
Geçmiş Deneyimler ve Çözüm Süreci: 2013-2015
yıllarındaki çözüm süreci, bu tür bir müzakerede karşılaşılan engelleri açıklıkla
ortaya koymaktadır. O dönemde de PKK, silah bırakmayı ve örgütü tasfiye etmeyi
kabul etmemişti. Bu deneyim, sürecin ne kadar zorlayıcı olduğunu açıkça ortaya
koyuyor. Eğer PKK, silah bırakmayı kabul ederse, bu bir görüşme süreci
gerektirir. Ancak, 2013’teki deneyimler, bu tür müzakerelerin uzun, karmaşık ve
kırılgan bir süreç olacağını gösteriyor.
Alternatif Senaryolar
Kısmi Silahsızlanma ve Yerel Özerklik:
PKK,
tam tasfiye yerine kısmi silahsızlanmaya ikna edilebilir. Karşılığında,
Türkiye’nin Güneydoğu Anadolu’da yerel yönetimlere daha fazla yetki vermesi ya
da ekonomik kalkınma projeleri sunması görüşme konusu yapılabilir. Bu seçenek
siyasal anlamda özerkliği değil, yerel yönetimlerin artan yetkileri bağlamında
yönetsel özerkliğe vurgu yapmaktadır.
Uluslararası Garantörlük: ABD, Rusya
veya Avrupa Birliği gibi uluslararası aktörlerin garantör olduğu bir süreç
düşünülebilir. Ancak bu durum, Türkiye’de hem ulusalcı ve hem de milliyetçi
tepkileri çok artırabilir. Türkiye tarafından kabul edilme olasılığı hiç
yoktur.
PKK’nın Dönüşümü: PKK, bir siyasal
harekete dönüştürülebilir. Bu, DEM’in sıradan bir siyasal parti olarak
faaliyetlerini güçlendirmesi ve PKK’nın silahlı mücadeleden tamamen çekilmesini
gerektirir. Ancak, bu tür bir dönüşüm, radikal unsurların direnciyle
karşılaşabilir.
Suriye Üzerinden Baskı Stratejisi: Türkiye,
Suriye’de PYD/YPG üzerindeki askeri baskıyı artırarak PKK’nın bölgesel gücünü
zayıflatabilir. Bu strateji, PKK’nın Türkiye’ye daha bağımlı hale gelmesine yol
açabilir.
Toplumsal Dönüşüm Programları: Kürt
bölgesinde eğitim ve istihdam projelerine ağırlık verilerek PKK’ya katılım
azaltılabilir. Bu adımlar, uzun vadeli toplumsal bütünleşme stratejilerinin
parçası olabilir.
PKK/PYD’nin
Yeni Suriye Ordusu ile Bütünleştirilmesi: Türkiye bu seçeneği desteklemektedir. Ancak
bu seçenek Kürt beklentilerinin gerisinde kalmaktadır.
İrdeleme
Anlatılmaya çalışılan koşullar altında sürecin başarı şansı, çok
düşük görünüyor. PKK’nın silah bırakma kararı, örgüt içindeki liderlikten
dağdaki militanlara kadar bir dizi engelle karşılaşacaktır. Ayrıca, Türkiye’nin
iç siyasetindeki milliyetçi tepkiler ve Kürt hareketinin içindeki ayrılıklar da
bu süreci zorlaştıracak unsurlar arasındadır. Ancak, tamamen olanaksız da değildir.
Sürecin başarılı olabilmesi için, güçlü bir uluslararası destek, PKK’nın
içindeki stratejik bir değişim ve Erdoğan’ın dikkatli bir denge politikası
gerekebilir.
Bu sürecin devam edebilmesi için en kritik soru, PKK’nın
liderliğinin ve tabanının silah bırakmaya ne kadar hazır olduğu olacaktır. PKK'nın
silah bırakmaya ve örgütü tasfiye etmeye ne kadar hazır olduğu, bir dizi etmene
bağlıdır ve bu konuda net bir yanıt vermek oldukça zordur.
PKK’nın İdeolojik ve Stratejik
Temelleri: Birinci etmen Kürt milliyetçiliğidir.
PKK,
Kürt milliyetçiliğinin radikal bir temsilcisi olarak, silah bırakmayı ideolojik
olarak kabul etmekte zorlanabilir. Örgüt, Kürtlerin ulusal haklarını savunmayı
ve bağımsızlık mücadelesini uzun yıllardır temel amaç olarak belirlemiştir. Bu
nedenle, PKK liderliği için silah bırakma, ideolojik bir ödün olarak
görülebilir. İkinci etmen ise savaşçı kanatların
gücüdür. PKK'nın en radikal kanatları silah bırakmayı reddedebilir.
Dağdaki militanlar için silah, yalnızca bir mücadele aracı değil, aynı zamanda
kimliklerini ve varlıklarını savundukları bir simgedir. Bu grupların çoğu,
PKK'nın "savaşmaya devam etme" fikrini destekleyebilir.
İçsel Güç Dengelemesi: PKK’nın
üst kademe liderliği, Suriye’deki PYD gibi yapılanmalarla ve İran, Irak gibi
bölgesel aktörlerle olan ilişkilerini korumayı sürdürebilmek için silah
bırakmayı zorlu bir karar olarak değerlendirebilir. Bu liderlerin kararları,
örgüt içindeki bazı grupları ikna etme noktasında kilit rol oynayacaktır. Ancak
bu süreç, büyük bir içsel çelişki yaratabilir. PKK’nın karar alma mekanizmaları
genellikle kolektif kararlar üzerine kuruludur. Bu da liderlerin belirli bir
stratejiye yönelmesini kolaylaştırabilir. Tüm örgütü aynı noktada birleştirmeyi
de zorlaştırır.
Bölgesel Dinamikler ve Uluslararası
Bağlantılar: PKK'nın Suriye'deki PYD ve YPG gibi yapılara olan etkisi, örgütün
silah bırakma kararını doğrudan etkileyebilir. PYD’nin Suriye’deki gücü ve
uluslararası aktörlerden aldığı destek (özellikle ABD), PKK’nın silah bırakma
kararına direniş gösterebilir. PKK, uluslararası aktörlerden bir tür güvence
almadan, Türkiye ile doğrudan bir çözüm önerisini kabul etmeyebilir. Bu, PKK
için silah bırakmanın sadece Türkiye’ye karşı bir taviz olmak yerine, daha
geniş bir strateji olarak görülmesi gerektiğini düşündürebilir.
Toplumsal Basınç:
Türkiye'deki Kürt toplumu, son yıllarda değişen toplumsal ve siyasal şartlar
ışığında, daha fazla sosyal ve ekonomik haklar talep etmektedir. Ancak bu
taleplerin nasıl karşılanacağı, PKK’nın silah bırakmaya ne kadar yanaşacağını
etkileyebilir. Özellikle DEM gibi partilerin, silahların bırakılması ve siyasal
çözüm için oluşturduğu söylemler, PKK’yı kısmi bir dönüşüme zorlayabilir.
Ancak, PKK’nın bu tür bir dönüşüme tamamen açık olup olmadığı, önemli bir soru
işaretidir.
PKK’nın silah bırakmaya ve örgütü tasfiye etmeye ne kadar hazır
olduğu, büyük ölçüde içsel güç dinamikleri, ulusal ve uluslararası baskılar
ve örgütün stratejik hedefleri ile ilişkilidir. Örgütün liderliği,
içindeki farklı kanatlar ve bölgesel çıkarlar bu sürecin önündeki en büyük
engelleri oluşturuyor. Ayrıca, bölgesel aktörlerin desteği ve Kürt
toplumu içindeki siyasal değişimler, PKK’nın kararlarını etkileyecek diğer
önemli etmenlerdir.
Sonuç olarak PKK’nın silah bırakmaya hazır olması olasılığı çok
düşüktür. Ancak, bu tür kararlar zaman içinde değişebilir ve örgüt içindeki
denge, dış etmenler ve toplumsal baskılar doğrultusunda değişik görünümler
alabilir.
TR180004600713888000060002
“” alan çözümlemeler ışığında iki önemli sonuç
ortaya çıkmaktadır:
Bahçeli tarafından başlatılan sürecin başarı
şansı azdır: PKK'nın silah bırakma ve örgütü tasfiye etme konusunda başarı
şansı oldukça düşüktür. Hem örgütün içsel dinamikleri hem de uluslararası etmenler,
bu sürecin başarılı olma olasılığını sınırlamaktadır. PKK’nın liderliği ve
dağdaki militanlar, bu tür bir kararın ideolojik ve stratejik açıdan zorluklar
taşıdığı bir durumu yaşamaktadır.
PKK liderliği silah bırakmaya ve örgütü
tasfiye etmeye hazırlıklı değildir. PKK liderliğinin silah bırakmayı ve
örgütü tasfiye etmeyi kabul etme olasılığı çok düşüktür. İdeolojik bağlamda,
örgüt bu kararı "ihanet" olarak görebilir ve dış aktörlerle olan
ilişkileri de bu sürecin önündeki büyük engelleri oluşturur. Ayrıca, PKK'nın
içinde bulunduğu güç dengeleri, bu tür bir kararın hayata geçmesini zorlaştıran
bir etmendir.
Bu iki
sonuca bakarak, çözüm sürecinin başarı şansının son derece sınırlı olduğunu
söylemek olanaklıdır. Sürecin başarısız olması durumunda Türkiye ile Kürt
ayrılıkçıları arasında topyekûn bir savaşın ortaya çıkması ve İsrail, ABD ve
müttefiklerinin bu savaşta PKK /PYD yanında yer almaları olasılığı vardır.
PKK GİRİŞİMİNİN
BAŞARI ŞANSI: ÇOK DÜŞÜK
2024 Ekim ayı başından itibaren Türkiye'de güncellik kazanmış
önemli bir siyasal olgu ortaya çıktı. Olguyu ortaya atan MHP lideri Bahçeli
oldu. Bu olgu, PKK'nın silah bırakması ve terör örgütünün tasfiye edilmesi ile
Abdullah Öcalan'ın “umut hakkı”ndan
(right of hope) yararlanarak İmralı'dan ev hapsine alınması girişimi
şeklinde özetlenebilir. Kırk yıldır devam eden PKK terörü ülkeye büyük zarar
verdi. Kuşkusuz, sorunun sonlandırılması ülke açısından büyük önem taşıyor.
Siyasal partilerin bu yola çözüm arayışları doğal. Ancak bu son çabanın başarı
şansı, bu çalışmanın ana konusunu oluşturuyor.
Bahçeli tarafından başlatılan bu sürecin temel etmenleri aşağıda
ele alınmıştır.
Cumhur İttifakı’nın Dinamikleri: 2023
seçimlerini kazanan Erdoğan liderliğindeki Cumhur İttifakı, mevcut durumunu
güçlendirmek için yeni stratejiler geliştiriyor. Bahçeli’nin bu iddiası,
ittifak içindeki rolünü artırma ve MHP’nin siyasal etkisini koruma çabası
olabilir. 2023 seçimlerinden sonra Cumhur İttifakı’nın oy tabanında yaşanan
daralma, Bahçeli’nin bu çıkışıyla milliyetçi-Kürt seçmen arasında yeni bir
denge arayışına işaret ediyor.
Muhalefetin Geçirdiği Değişimler: 2023
seçimlerinden sonra muhalefet içinde belirgin bir dağınıklık yaşandı. Bu durum,
Cumhur İttifakı’nın daha saldırgan politik manevralar yapmasına olanak tanıyor.
Kürt siyasal odakları üzerindeki baskıların artması ve kapatma davaları,
Bahçeli’nin önerisini Kürt siyaseti üzerinde yeni bir kutuplaşma yaratma
stratejisine dönüştürebilir.
Toplumdaki Yorgunluk ve Çözüm Arayışı: Uzun
yıllardır süren çatışma ortamı toplumda yorgunluğa neden olmuş durumda. Bu
yorgunluğu göz önüne alan Bahçeli, çözüm önerisiyle toplumda destek oluşturmayı
hedefliyor olabilir. Ancak bu tür bir öneri, toplumun milliyetçi kesimlerinde
ters tepkilere yol açabilecek bir risk taşıyor.
Erdoğan’ın Siyasal Yaşamını Uzatma Stratejisi: Erdoğan,
siyasette kalmaya devam edebilmek için yeni stratejiler geliştiriyor. MHP’yi
öne çıkararak “Kürt” ve “Apo” kozunu oynuyor. Abdullah Öcalan’ı serbest
bırakmak, olası bir anayasa değişikliği için DEM’in desteğini almak anlamına
gelebilir. Bu strateji, MHP’nin milliyetçi tabanını korumaya çalışırken, sert
tepkileri MHP üzerinden yumuşatmayı amaçlıyor. Aynı zamanda yeni bir anayasa
referandumunda halkın onayını alarak yetkilerini genişletmek de gündemde olabilir.
Bölgesel Dinamikler
ABD’nin Rolü: ABD, Türkiye ve PKK’ya dolaylı olarak
Suriye’deki PYD/YPG aracılığıyla etki ediyor. ABD’nin, Suriye’deki varlığını
koruma stratejisi, PYD’nin güçlü kalmasını gerektiriyor. Bu da PKK’nın silah
bırakma kararı almasını zorlaştırabilir. Ancak NATO müttefikliği ve diğer
stratejik çıkarlar, ABD’nin Türkiye lehine adımlar atmasını teşvike edebilir.
Rusya ve İran’ın Tutumu: Rusya, Suriye
rejimiyle olan yakın ilişkileri nedeniyle PKK’nın yerel uzantıları üzerinde
etkili olabilir. Türkiye ile bir çözüm süreci, Suriye’deki dengeleri
etkileyebilir. İran ise kendi
Kürt nüfusuyla ilgili kaygılar nedeniyle PKK’nın zayıflamasını destekleyebilir,
ancak bu destek PKK’nın bölge içindeki ittifaklarına zarar verme potansiyeli
taşır.
Suriye’deki Kürt Grupları: PYD/YPG’nin PKK’nın kararlarına etkisi
büyüktür. PYD, özerklik hedefine zarar verebileceği gerekçesiyle silah bırakma
sürecine direniş gösterebilir. Özellikle Suriye’deki Amerikan ve Rus etkileri
bu durumu karmaşık hale getirebilir.
Irak Kürdistanı’nın Rolü: Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi
(IKBY), Türkiye ile ekonomik ve siyasal ilişkilerini korumak için PKK’nın
etkisinin azalmasından yana olabilir. Ancak Barzani-Talabani rekabeti bu
dinamikleri karmaşıklaştırabilir.
Alternatif Senaryolar
Kısmi Silahsızlanma ve Yerel Özerklik: PKK, tam
tasfiye yerine kısmi silahsızlanmaya ikna edilebilir. Karşılığında, Türkiye’nin
Güneydoğu Anadolu’da yerel yönetimlere daha fazla yetki vermesi ya da ekonomik
kalkınma projeleri sunması müzakere edilebilir.
Uluslararası Garantörlük: ABD, Rusya veya Avrupa Birliği gibi
uluslararası aktörlerin garantör olduğu bir süreç düşünülebilir. Ancak bu
durum, Türkiye’de milliyetçi tepkileri artırabilir.
PKK’nın Dönüşümü: PKK, bir siyasal harekete
dönüştürülebilir. Bu, DEM’in sıradan bir siyasal parti olarak faaliyetlerini
güçlendirmesi ve PKK’nın silahlı mücadeleden tamamen çekilmesini gerektirir.
Ancak, bu tür bir dönüşüm, radikal unsurların direnciyle karşılaşabilir.
Suriye Üzerinden Baskı Stratejisi: Türkiye,
Suriye’de PYD/YPG üzerindeki askeri baskıyı artırarak PKK’nın bölgesel gücünü
zayıflatabilir. Bu strateji, PKK’nın Türkiye’ye daha bağımlı hale gelmesine yol
açabilir.
Toplumsal Dönüşüm Programları: Kürt bölgesinde eğitim ve istihdam
projelerine ağırlık verilerek PKK’ya katılım azaltılabilir. Bu adımlar, uzun
vadeli toplumsal bütünleşme stratejilerinin parçası olabilir.
Sonuç
PKK’nın silah bırakması ve tasfiye edilmesi çok düşük bir
olasılıktır. Ancak, bölgesel dinamikler, uluslararası destek ve Türkiye’nin
stratejik adımları bu süreci şekillendirebilir. Alternatif senaryoların etkin
bir şekilde kullanılması, sürecin daha olumlu bir yola evrilmesini
sağlayabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder