Siyaset Bilimi ile Siyaset Arasındaki
İlişkinin Anlaşılması
Prof. Dr.
Firuz Demir Yaşamış
ÖZET
Bu çalışma, genellikle birbirine
karıştırılan ancak çözümlemeli olarak farklı iki alan olan siyaset bilimi ile
siyaset arasındaki kavramsal ilişkiyi eleştirel bir şekilde incelemektedir.
Siyaset bilimi, siyasal kurumların, davranışların ve kuramların sistemli ve deneysel
olarak incelenmesini ifade ederken siyaset, yönetişim, karar alma ve güç görüşmesi
gibi uygulamaları kapsamaktadır. Easton’un sistem kuramı, Lasswell’in siyaset
tanımı ve davranışçı ile “post-davranışçı” yaklaşımlar gibi klasik ve çağdaş
kuramsal çerçevelerden yararlanan bu çalışma siyasal kuram ile siyasetin
uygulanmasının etkileşimine ilişkin düşünce evrimini ortaya koymaktadır. Çalışmada,
siyaset bilimi ile siyaset arasında net bir ayrım yapılmasının akademik
titizliğin korunması, nesnel çözümlemelerin sağlanması ve demokratik hesap
verebilirliğin desteklenmesi açısından yaşamsal önemde olduğu savunulmaktadır.
Bununla birlikte, bu iki alanın karşılıklı bağımlılığı hem bilimsel
araştırmaları hem de uygulama yönetişimi zenginleştirmektedir. Bu kavramsal
açıklık, bilinçli vatandaşlığın ve etkili kamu siyasalarının gelişimine katkı
sağlayarak demokratik sistemlerin sürdürülebilirliğini desteklemektedir.
Anahtar
Kelimeler: Siyaset Bilimi, Siyaset, Yönetişim,
Siyasal Kuram, Kamu Siyasaları, Demokratik Hesap Verebilirlik, Siyasal Uygulamalar,
Siyasal Araştırma, Akademik Titizlik, Siyasal Davranış
GİRİŞ
Siyaset bilimi ve siyaset kavramları,
gündelik dilde sıklıkla birbirinin yerine kullanılmakla birlikte aslında
birbirinden farklı fakat birbirine bağlı iki alana işaret eder. Siyaset bilimi,
sosyal bilimler içerisinde yer alan ve siyasal kurumları, süreçleri,
davranışları ve kuramları sistemli bir biçimde inceleyen akademik bir
disiplindir. Buna karşılık siyaset yönetim, siyasa oluşturma ve toplumdaki güç
ilişkilerine ilişkin etkinlikleri kapsar. Bu kavramlar arasındaki ayrımı ve
birbirine bağlılığı anlamak, günümüz yönetişimini, siyasal katılımı ve akademik
araştırmayı kavramak için elzemdir. Bu çalışma, geleneksel ve çağdaş
yaklaşımlar ışığında siyaset bilimi ile siyaseti incelemekte, farklılıklarını
ve ortaklaştıkları alanları çözümlemekte ve hem akademik hem de yurttaşlık
bağlamında kavramsal berraklığın önemini değerlendirmektedir.
Amaç ve Hedefler
Bu çalışmanın amacı, siyaset bilimi
ile siyaset arasındaki kavramsal ve uygulamaya ilişkisini eleştirel bir şekilde
inceleyerek, aralarındaki farklılıkları, bağlantıları ve günümüz yönetişimi ve
akademik tartışma açısından taşıdıkları önemi ortaya koymaktır.
Hedefler:
Geleneksel
ve çağdaş bakış açılarından hareketle siyaset bilimi ve siyaset kavramlarını
tanımlamak ve açıklığa kavuşturmak.
Kuramsal
araştırma ile siyasal uygulama arasındaki ayrıma ilişkin düşüncenin evrimini çözümlemek.
Siyaset
bilimi ile siyasetin temel niteliklerini, aktörlerini, yöntemlerini ve
amaçlarını karşılaştırmak.
Akademik
siyaset çalışmaları ile siyasal etkinlikler arasındaki bağlantıyı ortaya
koymak.
Siyasal
söylem, yurttaş eğitimi ve demokratik katılım açısından kavramsal berraklığın
taşıdığı önemi vurgulamak.
Araştırma
Soruları
Siyaset
bilimi ile siyaset arasındaki temel kavramsal farklılıklar nelerdir?
Geleneksel
ve çağdaş düşünürler, kuram (siyaset bilimi) ile uygulama (siyaset) arasındaki
ilişkiyi nasıl ele almışlardır?
Siyaset
bilimi ile siyaset hangi yönlerden kesişir ve birbirini nasıl etkiler?
Yönetim
ve kamu siyasaları bağlamında siyaset bilimci ile siyaset uygulayıcısının temel
rolleri nelerdir?
Akademik
titizlik ve demokratik işleyiş açısından siyaset bilimi ile siyaset arasındaki
ayrım neden korunmalıdır?
YÖNTEM
Bu çalışma, siyaset bilimi ile siyaset
arasındaki kavramsal farklılıkları ve kesişim noktalarını incelemek amacıyla
nitel, kuramsal-çözümleyici bir yaklaşım benimsemektedir. David Easton, Harold
Lasswell, Robert Dahl ve Giovanni Sartori gibi siyaset kuramının kurucu
isimlerinin metinlerine dayanan kapsamlı bir yazın taraması yapılmıştır.
Davranışçılık, post-davranışçılık ve eleştirel kuram gibi temel paradigmalar
ışığında karşılaştırmalı ve tarihsel çözümleme yöntemi kullanılmıştır. Bu
yöntem, siyaset biliminin kuramsal temellerini ve uygulamadaki yansımalarını
anlamaya olanak sağlamaktadır. Çalışmada normatif ve deneysel yaklaşımlar
birleştirilerek, siyaset bilimi ile siyasetin etkileşiminin hem demokratik
yönetişim hem de akademik titizlik üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir.
KURAMSAL ÇERÇEVE
Bu çalışma, siyaset biliminin akademik
bir disiplin olarak siyasetten nasıl ayrıldığını açıklamaya yardımcı olan temel
kuramlar ve paradigmalar çerçevesinde yapılandırılmıştır.
David Easton’un
Sistem Kuramı: Easton, siyaseti
taleplerin ve desteklerin giriş yaptığı, siyasaların ve kararların ise çıktılar
olarak üretildiği dinamik bir sistem olarak kavramsallaştırır. Bu model,
siyaset biliminin bu yapıları ve işleyişleri çözümleme görevine sahip olduğunu
ortaya koyar. Easton’un kuramı, betimleyici çözümleme (bilim) ile normatif
eylem (siyaset) arasında ayrım yapar.
Harold
Lasswell’in Siyaset Tanımı: Lasswell,
siyaseti “kim, neyi, ne zaman ve nasıl alır?” sorusu üzerinden tanımlar. Bu
yaklaşım, siyaseti güç ve kaynak dağılımına ilişkin yarışmacı bir alan olarak
ele alır. Buna karşılık siyaset bilimi, bu dağılımı deneysel araştırmalarla çözümlemeye
çalışır.
Ampirizm ile
Normatiflik Ayrımı: Deneysel siyaset
bilimi (gözlem, veri ve olgusalcılığa dayalı) ile normatif siyaset kuramı
(değerler, adalet ve ideal yönetişimle ilgilenen) arasındaki ayrım siyaset
bilimi ile siyaset arasındaki temel farklardan biridir. Robert Dahl ve Giovanni
Sartori gibi akademisyenler, akademik nesnelliğin önemini vurgulamış ancak
normatif yükümlülükleri de göz ardı etmemiştir.
Davranışçılık ve
Post-Davranışçılık: 1950’ler ve
60’larda siyaset bilimi nicel yöntemlerin ve somut siyasal davranışların ön
plana çıktığı davranışçılık akımıyla büyük bir değişim geçirmiştir. Bu
yaklaşım, soyut kuramlardan çok seçmen davranışı, kamuoyu ve parti
dinamiklerine odaklanmıştır. 1970’lerden itibaren gelişen post-davranışçılık
ise normatif duyarlılığı yeniden gündeme taşımış ve siyaset biliminin toplumsal
gerçeklikle daha sıkı bir ilişki kurması gerektiğini savunmuştur.
Eleştirel Kuramda
Uygulama: Jürgen Habermas gibi eleştirel
kuramcılar siyasal bilginin sadece betimleyici değil aynı zamanda
özgürleştirici bir işlevi de olması gerektiğini savunurlar. Bu yaklaşım,
geleneksel siyaset biliminin tarafsızlık savına eleştiri getirir ancak yine de
bilim ile uygulama arasında kavramsal ayrımın korunması gerektiğini kabul eder.
Bu kuramsal katkılar, bu çalışmanın
temel savını desteklemektedir: Siyaset bilimi ile siyaset, birbirine bağımlı
ancak farklı işlevlere, aktörlere ve çözümleme yöntemlerine sahip iki alandır.
Siyaset bilimi, siyaseti anlamak için kavramsal ve yöntemsel araçlar sunarken
siyaset, siyaset biliminin kuram ve modellerine deneysel zemin sağlar.
SİYASET BİLİMİNİN
VE SİYASTİN TANIMLANMASI
Siyaset Bilimi, siyasal sistemlerin,
kamu kurumlarının, yönetişim yapılarının, siyasal davranışların ve kuramsal
çerçevelerin sistemli ve deneysel olarak incelenmesidir. Bu disiplin siyaset
kuramı, karşılaştırmalı siyaset, uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi ve kamu
hukuku gibi alt alanları kapsar. Siyaset bilimciler, siyasal olguları açıklamak
ve normatif/çözümleyici modeller geliştirmek amacıyla nitel çözümlemeler, örnek
olay çalışmaları ve nicel teknikler gibi çeşitli araştırma yöntemleri
kullanırlar.
Siyaset, Yunanca “polis işleri”
anlamına gelen siyasa kelimesinden türetilmiştir ve bir topluluğun veya ulusun
yönetilmesine ilişkin etkinlikleri ifade eder. Karar alma, güç savaşımsi, siyasa
geliştirme ve çıkar grupları arasındaki etkileşim gibi etkinlikleri içerir.
Siyaset seçim kampanyaları, yasama süreçleri, kamuoyu tartışmaları, lobi etkinlikleri
ve yönetim gibi somut alanlarda ortaya çıkar. Kültürel, ekonomik ve tarihsel
bağlamlardan güçlü bir şekilde etkilenir.
Geleneksel ve Çağdaş
Görüşler
Geleneksel akademik anlayışta, siyaset
bilimi genellikle ideal devlet, hukuki ilkeler ve egemenlik gibi konulara
odaklanan kuramsal ve normatif bir alan olarak görülmüştür. Buna karşılık
siyaset gücü elde etme ve kullanma ile ilgili çoğu zaman yararcı ve hatta
tartışmalı bir etkinlik olarak değerlendirilmiştir. Örneğin, Sir Frederick
Pollock, kuramsal siyaset (akademik çalışma) ile uygulamalı siyaset (günlük
yönetim uygulamaları) arasında açık bir ayrım yapmıştır.
Çağdaş bakış açıları bu ikiliği büyük
ölçüde reddetmektedir. Çağdaş siyaset bilimi hem deneysel araştırmaları hem de
kuramsal sorgulamayı içerecek şekilde gelişmiştir. Davranışçılık, kurumsalcılık
ve akılcı tercih kuramı gibi yaklaşımlar seçmen davranışı, siyasal iletişim,
kamu siyasası ve küresel yönetişim gibi alanları kapsayarak siyaset biliminin
kapsamını genişletmiştir.
Karşılaştırmalı Çözümleme
Çalışmada, siyaset bilimi ile siyaset
arasında net bir ayrım yapılmasının akademik titizliğin korunması, nesnel çözümlemelerin
sağlanması ve demokratik hesap verebilirliğin desteklenmesi açısından yaşamsal
önemde olduğu savunulmaktadır. Bununla birlikte, bu iki alanın karşılıklı
bağımlılığı hem bilimsel araştırmaları hem de yönetişimi zenginleştirmektedir.
Bu kavramsal açıklık, bilinçli vatandaşlığın ve etkili kamu siyasalarının
gelişimine katkı sağlayarak demokratik sistemlerin sürdürülebilirliğini
desteklemektedir.
Kavramsal
Berraklığın Önemi
Kategori |
Siyaset
Bilimi |
Siyaset |
Doğası |
Akademik disiplin; kuramsal ve deneysel |
Uygulayıcı etkinlik; yönetişim ve güç
ilişkileri |
Amacı |
Siyasal sistemleri ve aktörleri anlamak,
açıklamak ve kuramlaştırmak |
Siyasaları uygulamak, yönetişim sağlamak ve
kamu işlerine yön vermek |
Temel Aktörler |
Akademisyenler, araştırmacılar, bilim insanları |
Siyasetçiler, bürokratlar, lobiciler,
yurttaşlar |
Yöntemler |
Bilimsel çözümleme, kuram oluşturma, deneysel
çalışmalar |
Karar alma, görüşme, kampanya yürütme, yönetim |
Kapsam |
Geniş: kuram, hukuk, uluslararası ilişkiler,
kamu siyasaları vb. |
Bağlamsal ve toplum, zaman, kültür ile
şekillenen |
Siyaset bilimi ile siyaset
arasında ayrım yapılması çeşitli nedenlerle büyük önem taşır. Öncelikle bu
ayrım, akademisyenlerin çözümlemeci ve gözlemci rollerini, siyasal güç savaşımlarına
doğrudan katılmadan sürdürmelerini sağlar. Bu da siyasal olguların
değerlendirilmesinde akademik nesnelliği ve bilimsel titizliği destekler.
Ayrıca kavramsal berraklık, yurttaşların siyasal savları ve kurumları eleştirel
bir gözle değerlendirmelerine olanak tanıyarak kamusal tartışma kalitesini
artırır.
Kesişimler ve
Örtüşmeler
Eğitim bağlamında, bu ayrımı
anlamak öğrencilere yönetişimin kuramsal temellerini kavratır ve bu temellerin
güncel olaylar ve siyasa tartışmalarıyla bağlantısını kurmalarına yardımcı
olur. Yönetim alanında ise akademik araştırmalara dayalı kanıta dayalı karar
alma süreçlerini özendirir. Siyaset bilimi ile siyaset, kapsam ve amaç
bakımından farklılık gösterseler de doğaları gereği birbirleriyle yakından
ilişkilidir. Siyaset, siyaset biliminin incelediği deneysel içeriği sunar.
Siyasal aktörler ve kurumlar üzerine yapılan çalışmalar, siyaset biliminin
kuram oluşturmasına ve sonuçları kestirmesine olanak tanır. Öte yandan siyaset
uygulayıcıları da strateji ve siyasa geliştirmede akademik çalışmalardan
yararlanabilirler. Örneğin, kamuoyu araştırmaları ve seçmen davranışı çözümlemeleri,
seçim kampanyaları ve yasa yapma süreçlerini doğrudan etkileyebilir. Ayrıca siyaset bilimi, demokratik hesap
verebilirlik ve yurttaş eğitimi açısından önemli katkılar sağlar. Siyasal
kuramlar liberalizm, realizm, kurumsalcılık gibi yaklaşımlar aracılığıyla
siyasal gelişmeleri bağlamsallaştırır ve kamu yönetiminin etkililiğini
değerlendirmeye yardımcı olur.
ÇÖZÜMLEME
Siyaset Bilimi
ile Siyasetin Temel Kavramsal Farklılıkları
Doğası ve Tanımı: Siyaset bilimi, siyasal
sistemleri, davranışları, kurumları ve kuramları inceleyen, sosyal bilimler
içinde yer alan akademik bir disiplindir. Sistemli, kuramsal ve çözümleyicidir.
Buna karşılık siyaset, bir toplumda yönetme, karar alma ve iktidar savaşımı
gibi etkinlikleri ifade eder. Dinamik, gerçek dünya temelli ve eylem odaklıdır.
Amacı: Siyaset biliminin amacı siyasal
olguları anlamak, açıklamak ve değerlendirmektir. Kavramsal çerçeveler ve
genellenebilir kuramlar oluşturmayı hedefler. Siyasetin amacı ise iktidarı elde
etmek, korumak ve kullanmak ile kamusal yaşamı etkileyen kararlar almaktır.
Siyaset, yasa çıkarma, hükümet kurma ya da çatışmaları çözme gibi somut
sonuçlar elde etmeye yöneliktir.
Kapsamı: Siyaset bilimi siyasal kuram,
karşılaştırmalı siyaset, uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi ve kamu hukuku
gibi alt alanları kapsar. Buna karşın siyaset seçimler ve parti yarışması, yasa
yapma ve siyasa uygulama, siyasal görüşmeler ve koalisyonlar, yurttaşlık
hareketleri ve protesto eylemleri gibi alanları içerir.
Aktörleri: Siyaset bilimi akademisyenler,
araştırmacılar ve bilim insanları tarafından uygulanır. Siyaset ise
siyasetçiler, bürokratlar, lobiciler ve siyasal aktivistler tarafından
yürütülür.
Yöntemleri: Siyaset bilimi; deneysel
araştırmalar, kuramsal modellemeler ile nicel ve nitel yöntemler kullanır.
Siyaset ise retorik ve ikna, koalisyon kurma, kamusal iletişim ve stratejik
karar alma gibi araçlara dayanır.
Nesnellik ve Katılım: Siyaset bilimi nesnellik ve çözümleyici
uzaklık sağlamayı amaçlar. Oysa siyaset doğası gereği taraflıdır ve çıkar
odaklıdır ve sıklıkla öznel değer yargılarını içerir.
Zaman Yönelimi: Siyaset
bilimi, siyasal eğilimleri uzun vadeli, tarihsel ya da öngörücü bir bağlamda çözümler.
Siyaset ise çoğunlukla acil sorunlara, krizlere ya da kamuoyunun tepkilerine
yanıt verme biçiminde gerçekleşir.
Özet
Boyut |
Siyaset
Bilimi |
Siyaset |
Doğası |
Akademik, kuramsal |
Eylem odaklı |
Amacı |
Siyaseti anlamak ve açıklamak |
İktidar elde etmek ve kullanmak |
Kapsamı |
Geniş ve karşılaştırmalı |
Bağlamsal ve zamana bağlı |
Temel Aktörler |
Akademisyenler, araştırmacılar |
Siyasetçiler, bürokratlar, çıkar grupları |
Yöntem |
Bilimsel (deneysel/kuramsal) |
Stratejik ve ikna edici |
Yönelimi |
Nesnel ve çözümleyici |
Taraflı ve hedef odaklı |
GELENEKSEL VE
ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR ARASINDAKİ FARKLAR
Geleneksel
Yaklaşım: Keskin Ayrım
Klasik düşünürler ve erken
dönem siyaset bilimi uzmanları, kuram (siyaset bilimi) ile uygulama (siyaset)
arasında net bir ayrım yapılması gerektiğini savunmuşlardır. Bu yaklaşımın
temel özellikleri şunlardır:
Normatif Odak: Siyaset bilimi, adalet, haklar ve ideal devlet
gibi olması gereken üzerine kuramsal ve felsefi düşüncelerle ilgilenirdi.
Uygulamadan
Uzak Durma: Siyaset, öngörülemezliği ve çatışmalı doğası
nedeniyle bilimsel çözümleme için fazla değişken ve karmaşık görülmüştür.
Öne Çıkan
İsimler:
Aristoteles, bilgi türleri
arasında kuramsal bilgi (episteme) ile uygulama bilgelik (phronesis)
ayrımı yapmıştır.
Sir Frederick Pollock gibi 19.
yüzyıl akademisyenleri, siyaseti gündelik yönetim uygulamalarından ayırarak
devletin saf bilimsel incelemesini savunmuşlardır.
Woodrow Wilson uygulama
siyasete yönelmeden önce kamu yönetimi çalışmalarının siyasal müdahaleden
arındırılması gerektiğini yazmıştır.
Çağdaş
Yaklaşım: Köprü Kurma Çabası
20. yüzyılın ortalarından
itibaren siyaset bilimi, daha deneysel ve davranış odaklı bir yapıya bürünmüş
ve kuram ile uygulama arasındaki katı ayrımı sorgulamaya başlamıştır:
Davranışçı
Devrim (1950’ler–60’lar):
David Easton ve Gabriel Almond
gibi isimler siyasal olguların daha bilimsel yöntemlerle incelenmesini
savunmuşlardır.
Seçmen davranışları, parti
sistemleri ve kamuoyu gibi gözlemlenebilir süreçler siyaset biliminin merkezine
yerleşmiştir.
Post-Davranışçılık
(1970’ler ve sonrası):
Davranışçılığın toplumsal
gerçeklikten kopukluğuna tepki olarak doğmuştur.
David Easton ve Dwight Waldo
gibi akademisyenler, bilimin topluma hizmet etmesi gerektiğini ve kuramın uygulamalarla
buluşması gerektiğini savunmuştur.
Jürgen Habermas gibi eleştirel
kuramcılar, kuramın siyasal eylemi yönlendirmesi gerektiğini ileri
sürmüşlerdir.
Çağdaş Görüş:
Karşılıklı Bağımlılık
21. yüzyılda kuram ve uygulama
arasındaki ilişki, akışkan ve karşılıklı etkileşim içerisinde görülmektedir:
Akılcı tercih, kurumsalcılık,
feminizm ve post-yapısalcılık gibi kuramlar siyasal eylemleri açıklamak ve
şekillendirmek için kullanılmaktadır.
Siyaset bilimcileri, çoğu zaman
siyasa danışmanı, çözümleyici ve yorumcu gibi roller üstlenerek siyasal karar
alma süreçlerine katkıda bulunmaktadır.
Siyasal aktörler ve hükümetler,
kampanya stratejilerini belirlerken, yasaları oluştururken ve kamuoyunu
değerlendirirken akademik çalışmalardan yararlanmaktadır.
Dönem |
İlişkinin
Temel Özellikleri |
Temsilciler |
Geleneksel |
Kuram ve uygulama arasında açık ayrım |
Aristoteles, Pollock, erken anayasa kuramcıları |
Davranışçı |
Bilimsel ve deneysel yöntemlerle daha yakın
ilişki |
Easton, Almond, Lasswell |
Post-Davranışçı |
Değerler ve toplumsal katkı vurgusu |
Easton, Waldo, Habermas |
Çağdaş |
Kuram ile uygulamanın karşılıklı etkileşimi |
March ve Olsen, Skocpol, Foucault, Habermas |
Bu evrim, siyaset biliminin
siyasal gerçeklikten kopamayacağını ve siyasetin ise sistemli siyasal çözümlemeden
yararlandığını kabul eden bir anlayışa yönelimi temsil eder.
Siyaset Bilimi
ile Siyaset Arasındaki Karşılıklı Etkileşim
Siyaset bilimi ile siyaset
kavramsal olarak ayrı olsa da kuram ve uygulama düzeylerinde iç içe geçmiş
alanlardır. Bu etkileşim, çeşitli alanlarda kendini gösterir:
Siyaset,
Siyaset Biliminin Konu Alanını Oluşturur: Siyaset bilimi, seçimler, parti sistemleri, kamu siyasaları,
yasama davranışları ve uluslararası çatışmalar gibi siyasal olaylardan veri ve
bağlam elde eder. Bu sayede kuram oluşturma, varsayım sınaması ve
karşılaştırmalı çözümlemeler yapabilir. Siyaset olmadan siyaset bilimi,
kuramsal olarak temelsiz kalır.
Siyaset
Bilimi, Siyaset İçin Bir Araçtır: Siyasetçiler, bürokratlar ve siyasa yapıcılar siyaset
biliminin bulgularından aşağıdaki alanlarda yararlanırlar:
Seçim stratejisi oluşturma
(kamuoyu yoklamaları, seçmen davranışı modelleri)
Kanıta ve olguya dayalı siyasa
geliştirme (karşılaştırmalı çözümlemeler, siyasa çalışmaları)
Yönetişim kalitesinin
artırılması (kurumsal çözümlemeler, kamu yönetimi bilgisi)
Akademik kurumlar ve düşünce
kuruluşları kuramsal bilgileri uygulanabilir siyasa önerilerine dönüştürerek kuram
ile uygulamayı birbirine bağlamaktadır.
Kamusal
Söylemin ve Siyasal Kültürün Biçimlendirilmesi: Siyaset bilimcileri, medyada yer alarak, kitaplar
ve kamuya yönelik yazılar aracılığıyla yurttaşları eğitmekte ve siyasal
olayları yorumlamaktadır. Siyasal kültürün oluşumunda etkili olmakta ve
eleştirel düşünmeyi özendirmektedir.
Kurumsal
Etkileşimler ve Siyasa Danışmanlığı: Devletler ve uluslararası kuruluşlar, seçim
sistemleri, anayasal reformlar, yönetişim modelleri veya diplomatik stratejiler
geliştirirken siyaset bilimcilerin uzmanlığından yararlanmaktadır. Aynı zamanda
siyasal gelişmeler araştırma gündemlerini de şekillendirmektedir.
Yansıtıcılık
ve Eş-Evrim: İlişki
karşılıklıdır: Siyaset bilimi siyaseti çözümlerken siyaset de akademik
eleştiriden etkilenir. Otoriterleşme, yolsuzluk veya demokrasi erozyonu gibi
konular üzerine yapılan çalışmalar hem kamuoyu baskısına hem de reformlara
öncülük edebilir. Bu, siyaset bilimi ile siyaset arasında dinamik bir eş-evrim
olduğunu göstermektedir. Bu anlamda her iki alan da birlikte evrilir. Kuram
yeni siyasal gerçekliklere sürekli olarak uyum sağlarken siyaset de akademik
katkılar doğrultusunda yön değiştirebilir.
Özet
Etkileşim
Alanı |
Siyaset
Bilimi Şu Yolla Katkı Sağlar… |
Siyaset Şu
Yolla Etki Eder… |
Deneysel Veri |
Siyasal davranışları ve kurumları gözlemleyerek |
Çözümleme için gerçek dünya malzemesi
sağlayarak |
Siyasa ve Yönetişim |
Çerçeveler önerip etkinliği değerlendirerek |
Güncel sorunlarla araştırma gündemini
şekillendirerek |
Kamusal Söylem |
Olayları yorumlayıp yurttaşları bilgilendirerek |
Akademisyenleri kamusal tartışmalara dahil
ederek |
Kurumsal Tasarım |
Karşılaştırmalı modeller ve normatif
eleştiriler sunarak |
Danışmanlık ve uzmanlık talep ederek |
Kuramsal Gelişim |
Popülizm, meşruluk gibi kavramları geliştirerek |
Siyasal değişimle yeniden değerlendirme gereksinmesi
doğurarak |
YÖNETİŞİM VE KAMU
SİYASASI SÜRECİNDE SİYASET BİLİMCİLERİNİN VE SİYASETÇİLERİN ROLLERİ
Siyaset bilimcileri ile siyasal
uygulayıcılar yönetişim ve kamu siyasası alanında birbirinden farklı fakat
birbiriyle bağlantılı işlevler üstlenirler. Her iki grup da siyasal olgularla
ilgilenmekle birlikte amaçları, yöntemleri ve kapsadıkları alanlar bakımından
temel farklılıklar gösterirler. Siyaset bilimciler, siyasal sistemlerin,
kurumların, davranış biçimlerinin ve siyasa süreçlerinin sistemli incelemesini
ve kuramsal çözümlemesini yaparlar. Çalışmaları, siyasal dinamikleri ve
yönetişim yapılarının işleyişini anlamaya yönelik deneysel araştırmalar ve
normatif sorgulamalar üzerine temellenir. Hem niteliksel hem de niceliksel
yöntemler kullanarak kavramsal çerçeveler geliştirir ve siyasal olgulara
ilişkin genellenebilir bilgiler üretirler (Easton, 1965; Almond ve Powell,
1978). Bu çözümleyici yaklaşım, siyasal eylemin anlık gereksinimlerinden büyük
ölçüde bağımsızdır ve nesnellik ile yöntemsel titizlik arayışıyla özellik
kazanır (Lasswell, 1951). Siyaset bilimcileri, siyasa sonuçları, kurumsal
performans ve demokratik süreçlerin eleştirel değerlendirmesini yaparak kamuoyu
tartışmalarına katkı sunar ve siyasa reformlarına yön verebilirler (King,
Keohane ve Verba, 1994).
Buna karşılık siyasal uygulayıcılar,
siyasal ve yönetsel alanlarda etkinlik göstererek kamu siyasası geliştiren, paydaşlarla
görüşen ve yaşama geçiren aktörlerdir. Katılımları doğası gereği yararcıdır. Kurumsal
yapıların, kamuoyunun ve çıkar gruplarının yarattığı sınırlılıklar içinde somut
siyasal hedeflere ulaşmaya yöneliktir (Lasswell, 1951; Easton, 1965). Seçilmiş
görevliler, bürokratlar ve siyasal danışmanlar gibi uygulayıcılar iktidar
ilişkileri, koalisyon kurma süreçleri ve seçim hesapları arasında karmaşık bir
etkileşim içinde hareket ederler (Peters, 2010). Karar alma süreçleri,
ideolojik bağlılıklar ile siyasal uygulanabilirlik ve paydaş talepleri gibi uygulama
gerçeklikleri arasında denge kurmayı gerektirir (Lindblom, 1959). Siyasal
uygulayıcılar, akademik araştırmalarla şekillenmiş olabilecek siyasa
fikirlerini yasalaştırarak, kamu yönetimini yürüterek ve seçmenlerle iletişime
geçerek somutlaştırırlar.
Siyaset bilimi ile siyasal uygulama
arasındaki ilişki diyalektiktir. Siyaset bilimcileri, yönetişimin etkinliğini, saydamlığını
ve meşruluğunu artırabilecek kuramsal içgörüler ve deneysel kanıtlar sunarken
(King vd., 1994) uygulayıcıların deneyimleri ve karşılaştıkları zorluklar
akademik araştırmaları besleyerek bunların gerçek siyasal koşullarla uyumlu ve
anlamlı kalmasını sağlar (Sartori, 1970). Örneğin, siyaset bilimcilerin
kurumsal tasarım konusundaki çalışmaları, birçok ülkede anayasal reformlara
ilham kaynağı olmuş (North, 1990) ve öte yandan, uygulayıcıların geri
bildirimleri kamu siyasası uygulama kuramlarının yeniden şekillenmesine katkı
sağlamıştır (Pressman ve Wildavsky, 1973).
Sonuç olarak, siyaset bilimciler ve
siyasal uygulayıcılar farklı ancak birbirini tamamlayan rollere sahiptir: İlki sistemli
bilgi üretimi ve normatif eleştiri sunarken, ikincisi siyasal otoritenin
uygulamalı ve stratejik kullanımını gerçekleştirir. Bu iki alan arasındaki iş
birliği, etkili, demokratik ve toplumsal gereksinmelere duyarlı bir yönetişimin
gelişimi açısından yaşamsal öneme sahiptir.
GENEL
DEĞERLENDİRME VE SONUÇLAR
Bu çalışma, siyaset bilimi ile siyaset
arasındaki kavramsal ve uygulama ayrımları ve karşılıklı etkileşimleri
eleştirel bir bakışla incelemiştir. Yapılan çözümleme, gündelik söylemde sıkça
birbirine karıştırılsalar da siyaset bilimi ile siyasetin ayrı fakat karşılıklı
olarak bağımlı iki alan olduğunu ortaya koymaktadır. Akademik bir disiplin
olarak siyaset bilimi, siyasal olgulara yönelik sistemli ve deneysel bir
araştırma yürütmeyi, nesnel bilgi üretmeyi, kuramsal çerçeveler geliştirmeyi ve
normatif değerlendirmeler sunmayı amaçlar. Buna karşılık siyaset, toplumsal,
ekonomik ve kültürel bağlamların dinamik gerçeklikleri içerisinde iktidarın uygulama
kullanımını, yönetişimi ve siyasa yapım süreçlerini içerir.
Bu çalışmada kullanılan kuramsal
çerçeve (Easton, Lasswell, Dahl ve Sartori gibi öncü isimlerin yaklaşımlarına
dayalı olarak) hem akademik titizliği hem de demokratik işleyişi korumak
açısından kavramsal netliğin önemini vurgulamaktadır. Klasik normatif
yaklaşımlardan davranışsal ve post-davranışsal paradigmaların evrimi kuram ile
uygulama arasındaki karşılıklı etkileşimin giderek daha fazla kabul gördüğünü
göstermektedir. Ancak çözümleyici sınırların korunması gerekliliği hala temel
bir önemdedir.
Deneysel gözlem, normatif
değerlendirme ve uygulama katılımı siyasal araştırma ve eylemin birbirinden
ayrı fakat tamamlayıcı boyutlarıdır ve birlikte demokratik yönetişimin
canlılığını besler. Siyaset biliminin yöntemsel titizliği ve çözümleme
anlayışı, siyasal iktidarın denetlenmesine ve kanıta dayalı siyasa yapımına
katkı sağlar. Öte yandan, siyasal uygulayıcılar bu bilgiyi somut siyasal
koşullar çerçevesinde değerlendirerek çıkar çatışmalarını yönetip yönetişim
hedeflerine ulaşmaya çalışırlar.
Siyaset bilimi ile siyaset arasındaki
karşılıklı etkileşim ve diyalog her iki alanı da zenginleştirir. Akademik
içgörüler daha bilgili ve etkili bir yönetişimi desteklerken siyasal
gerçeklikler ise kuramların yeniden gözden geçirilmesini ve güncellenmesini
zorunlu kılar. Ne var ki, bu iki alan arasındaki sınırların bulanıklaşması,
akademik nesnelliği ve siyasal kurumların hesap verebilirliğini zayıflatma
riski taşır ve tarafgirlik, önyargı ya da otoriter eğilimlere zemin
hazırlayabilir.
Sonuç olarak, siyaset bilimi ile
siyaset arasındaki ayrım yalnızca sözcüksel bir farklılık değil aynı zamanda
akademik araştırmanın bütünlüğü ve demokratik sistemlerin sağlığı açısından
yapısal bir temeldir. Bu sınırın tanınması ve saygı gösterilmesi, siyaset
biliminin eleştirel ve yapıcı işlevini sürdürebilmesine, siyasetin ise yararcı,
meşru ve toplumsal taleplere duyarlı kalmasına olanak tanır. Gelecekteki
araştırmalar ve eğitim etkinlikleri bu dengeyi vurgulamaya devam etmeli ve
karmaşıklaşan siyasal ortamlarda bilinçli yurttaşlık ve hesap verebilir
yönetişimi özendirmelidir.
TEMEL BULGULAR
Siyaset bilimi ile siyaset birbiriyle
ilişkili olsa da kavramsal olarak farklı alanlardır. Siyaset bilimi sistemli, deneysel
ve normatif bir disiplin olarak işlev görürken siyaset iktidarın uygulama
kullanımı ve yönetişim süreçlerini içerir.
Klasik ve çağdaş kuramsal yaklaşımlar,
siyasal kuram ile siyasal uygulama arasındaki karşılıklı bağımlılığı giderek
daha fazla kabul etmekte ancak ayrımın korunmasının hala yaşamsal önem
taşıdığına işaret etmektedir.
Bu ayrımın korunması, akademik
nesnelliği güvence altına alır, tarafgirliği önler ve siyaset biliminin
demokratik hesap verebilirlik ile siyasa değerlendirmesi açısından etkili bir
araç olmasını sağlar.
Siyasal uygulayıcılar, siyaset
biliminin sunduğu içgörülerden yararlanarak akademik bilgileri uygulama
yönetişimde uygularlar ve aynı zamanda siyasal gerçeklikler akademik kuramların
yeniden değerlendirilmesine katkı sağlar.
Siyaset bilimi ile siyaset arasındaki
sınırın bulanıklaşması hem akademik araştırmaların güvenilirliğini hem de
demokratik kurumların meşruluğunu zedeleme riski taşır.
Kavramsal netlik, bilinçli yurttaşlık
düzeyini artırır, kanıta dayalı siyasa üretimini destekler ve demokratik
sistemlerin dayanıklılığına katkı sağlar.
KAYNAKÇA
Almond, G. A., ve Powell, G. B.
(1978). Comparative Politics: A Developmental Approach. Little, Brown.
Dahl, R. A. (1971). Polyarchy:
Participation and Opposition. Yale University Press.
Diamond, L. (1999). Developing
Democracy: Toward Consolidation. Johns Hopkins University Press.
Easton, D. (1965). A systems analysis
of political life. New York: Wiley.
Easton, D. (1965). A Systems Analysis
of Political Life. Wiley.
King, G., Keohane, R. O., ve Verba, S.
(1994). Designing Social Inquiry: Scientific Inference in Qualitative Research.
Princeton University Press.
Lasswell, H. D. (1951). The Policy
Orientation. In D. Lerner ve H. D. Lasswell (Eds.), The Policy Sciences.
Stanford University Press.
Lindblom, C. E. (1959). The Science of
“Muddling Through”. Public Administration Review, 19(2), 79–88.
North, D. C. (1990). Institutions,
Institutional Change and Economic Performance. Cambridge University Press.
Peters, B. G. (2010). The Politics of
Bureaucracy: An Introduction to Comparative Public Administration. Routledge.
Pressman, J. L., ve Wildavsky, A. B.
(1973). Implementation: How Great Expectations in Washington Are Dashed in
Oakland. University of California Press.
Sartori, G. (1970). Concept
Misformation in Comparative Politics. American Political Science Review, 64(4),
1033–1053.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder