Hakkımda

FİRUZ DEMİR YAŞAMIŞ Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirmiştir (1968). University of Southern California’da planlama (kentsel ve bölgesel çevre) ve kamu yönetimi yüksek lisans programlarını bitirmiştir (1976). Siyaset ve Kamu Yönetimi Doktoru (1991). Yerel Yönetimler, Kentleşme ve Çevre Politikaları bilim dalında doçent (1993). Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı’nın kuruluşu sırasında müsteşar vekili. (1978-80) UNICEF Türkiye temsilciliği. (1982-84) Dünya Bankası’nın Çukurova Kentsel Gelişme Projesi’nde kurumsal gelişme uzmanı. (1984-86) Çankaya Belediyesi’nin kurumsal gelişme projesini yürütmüştür. (1989-91) Yedinci Kalkınma Planı “Çevre Özel İhtisas Komisyonu”nun başkanlığı. DPT “Çevre Yapısal Değişim Projesi” komisyonu başkanlığı. Cumhurbaşkanlığı DDK’nun Devlet Islahat Projesi raportörü. (2000-1) Çevre Bakanlığı Müsteşarı (Şubat 1998 – Ağustos 1999). Sabancı Üniversitesi tam zamanlı öğretim üyesi. (2001-2005) Halen yarı zamanlı öğretim üyesi olarak çeşitli üniversitelerde ders vermektedir. Şimdiye kadar ders verdiği üniversiteler arasında Ankara, Orta Doğu, Hacettepe, Fatih, Yeditepe, Maltepe ve Lefke Avrupa (Kıbrıs) üniversiteleri bulunmaktadır.
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Translate

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE
EV

Bu Blogda Ara

18 Temmuz 2025 Cuma

 

Siyaset Bilimi ile Siyaset Arasındaki İlişkinin Anlaşılması

 

Prof. Dr. Firuz Demir Yaşamış

 

 

ÖZET

Bu çalışma, genellikle birbirine karıştırılan ancak çözümlemeli olarak farklı iki alan olan siyaset bilimi ile siyaset arasındaki kavramsal ilişkiyi eleştirel bir şekilde incelemektedir. Siyaset bilimi, siyasal kurumların, davranışların ve kuramların sistemli ve deneysel olarak incelenmesini ifade ederken siyaset, yönetişim, karar alma ve güç görüşmesi gibi uygulamaları kapsamaktadır. Easton’un sistem kuramı, Lasswell’in siyaset tanımı ve davranışçı ile “post-davranışçı” yaklaşımlar gibi klasik ve çağdaş kuramsal çerçevelerden yararlanan bu çalışma siyasal kuram ile siyasetin uygulanmasının etkileşimine ilişkin düşünce evrimini ortaya koymaktadır. Çalışmada, siyaset bilimi ile siyaset arasında net bir ayrım yapılmasının akademik titizliğin korunması, nesnel çözümlemelerin sağlanması ve demokratik hesap verebilirliğin desteklenmesi açısından yaşamsal önemde olduğu savunulmaktadır. Bununla birlikte, bu iki alanın karşılıklı bağımlılığı hem bilimsel araştırmaları hem de uygulama yönetişimi zenginleştirmektedir. Bu kavramsal açıklık, bilinçli vatandaşlığın ve etkili kamu siyasalarının gelişimine katkı sağlayarak demokratik sistemlerin sürdürülebilirliğini desteklemektedir.

Anahtar Kelimeler: Siyaset Bilimi, Siyaset, Yönetişim, Siyasal Kuram, Kamu Siyasaları, Demokratik Hesap Verebilirlik, Siyasal Uygulamalar, Siyasal Araştırma, Akademik Titizlik, Siyasal Davranış

 


 

GİRİŞ

Siyaset bilimi ve siyaset kavramları, gündelik dilde sıklıkla birbirinin yerine kullanılmakla birlikte aslında birbirinden farklı fakat birbirine bağlı iki alana işaret eder. Siyaset bilimi, sosyal bilimler içerisinde yer alan ve siyasal kurumları, süreçleri, davranışları ve kuramları sistemli bir biçimde inceleyen akademik bir disiplindir. Buna karşılık siyaset yönetim, siyasa oluşturma ve toplumdaki güç ilişkilerine ilişkin etkinlikleri kapsar. Bu kavramlar arasındaki ayrımı ve birbirine bağlılığı anlamak, günümüz yönetişimini, siyasal katılımı ve akademik araştırmayı kavramak için elzemdir. Bu çalışma, geleneksel ve çağdaş yaklaşımlar ışığında siyaset bilimi ile siyaseti incelemekte, farklılıklarını ve ortaklaştıkları alanları çözümlemekte ve hem akademik hem de yurttaşlık bağlamında kavramsal berraklığın önemini değerlendirmektedir.

Amaç ve Hedefler

Bu çalışmanın amacı, siyaset bilimi ile siyaset arasındaki kavramsal ve uygulamaya ilişkisini eleştirel bir şekilde inceleyerek, aralarındaki farklılıkları, bağlantıları ve günümüz yönetişimi ve akademik tartışma açısından taşıdıkları önemi ortaya koymaktır.

Hedefler:

Geleneksel ve çağdaş bakış açılarından hareketle siyaset bilimi ve siyaset kavramlarını tanımlamak ve açıklığa kavuşturmak.

Kuramsal araştırma ile siyasal uygulama arasındaki ayrıma ilişkin düşüncenin evrimini çözümlemek.

Siyaset bilimi ile siyasetin temel niteliklerini, aktörlerini, yöntemlerini ve amaçlarını karşılaştırmak.

Akademik siyaset çalışmaları ile siyasal etkinlikler arasındaki bağlantıyı ortaya koymak.

Siyasal söylem, yurttaş eğitimi ve demokratik katılım açısından kavramsal berraklığın taşıdığı önemi vurgulamak.

Araştırma Soruları

Siyaset bilimi ile siyaset arasındaki temel kavramsal farklılıklar nelerdir?

Geleneksel ve çağdaş düşünürler, kuram (siyaset bilimi) ile uygulama (siyaset) arasındaki ilişkiyi nasıl ele almışlardır?

Siyaset bilimi ile siyaset hangi yönlerden kesişir ve birbirini nasıl etkiler?

Yönetim ve kamu siyasaları bağlamında siyaset bilimci ile siyaset uygulayıcısının temel rolleri nelerdir?

Akademik titizlik ve demokratik işleyiş açısından siyaset bilimi ile siyaset arasındaki ayrım neden korunmalıdır?

YÖNTEM

Bu çalışma, siyaset bilimi ile siyaset arasındaki kavramsal farklılıkları ve kesişim noktalarını incelemek amacıyla nitel, kuramsal-çözümleyici bir yaklaşım benimsemektedir. David Easton, Harold Lasswell, Robert Dahl ve Giovanni Sartori gibi siyaset kuramının kurucu isimlerinin metinlerine dayanan kapsamlı bir yazın taraması yapılmıştır. Davranışçılık, post-davranışçılık ve eleştirel kuram gibi temel paradigmalar ışığında karşılaştırmalı ve tarihsel çözümleme yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntem, siyaset biliminin kuramsal temellerini ve uygulamadaki yansımalarını anlamaya olanak sağlamaktadır. Çalışmada normatif ve deneysel yaklaşımlar birleştirilerek, siyaset bilimi ile siyasetin etkileşiminin hem demokratik yönetişim hem de akademik titizlik üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir.

KURAMSAL ÇERÇEVE

Bu çalışma, siyaset biliminin akademik bir disiplin olarak siyasetten nasıl ayrıldığını açıklamaya yardımcı olan temel kuramlar ve paradigmalar çerçevesinde yapılandırılmıştır.

David Easton’un Sistem Kuramı: Easton, siyaseti taleplerin ve desteklerin giriş yaptığı, siyasaların ve kararların ise çıktılar olarak üretildiği dinamik bir sistem olarak kavramsallaştırır. Bu model, siyaset biliminin bu yapıları ve işleyişleri çözümleme görevine sahip olduğunu ortaya koyar. Easton’un kuramı, betimleyici çözümleme (bilim) ile normatif eylem (siyaset) arasında ayrım yapar.

Harold Lasswell’in Siyaset Tanımı: Lasswell, siyaseti “kim, neyi, ne zaman ve nasıl alır?” sorusu üzerinden tanımlar. Bu yaklaşım, siyaseti güç ve kaynak dağılımına ilişkin yarışmacı bir alan olarak ele alır. Buna karşılık siyaset bilimi, bu dağılımı deneysel araştırmalarla çözümlemeye çalışır.

Ampirizm ile Normatiflik Ayrımı: Deneysel siyaset bilimi (gözlem, veri ve olgusalcılığa dayalı) ile normatif siyaset kuramı (değerler, adalet ve ideal yönetişimle ilgilenen) arasındaki ayrım siyaset bilimi ile siyaset arasındaki temel farklardan biridir. Robert Dahl ve Giovanni Sartori gibi akademisyenler, akademik nesnelliğin önemini vurgulamış ancak normatif yükümlülükleri de göz ardı etmemiştir.

Davranışçılık ve Post-Davranışçılık: 1950’ler ve 60’larda siyaset bilimi nicel yöntemlerin ve somut siyasal davranışların ön plana çıktığı davranışçılık akımıyla büyük bir değişim geçirmiştir. Bu yaklaşım, soyut kuramlardan çok seçmen davranışı, kamuoyu ve parti dinamiklerine odaklanmıştır. 1970’lerden itibaren gelişen post-davranışçılık ise normatif duyarlılığı yeniden gündeme taşımış ve siyaset biliminin toplumsal gerçeklikle daha sıkı bir ilişki kurması gerektiğini savunmuştur.

Eleştirel Kuramda Uygulama: Jürgen Habermas gibi eleştirel kuramcılar siyasal bilginin sadece betimleyici değil aynı zamanda özgürleştirici bir işlevi de olması gerektiğini savunurlar. Bu yaklaşım, geleneksel siyaset biliminin tarafsızlık savına eleştiri getirir ancak yine de bilim ile uygulama arasında kavramsal ayrımın korunması gerektiğini kabul eder.

Bu kuramsal katkılar, bu çalışmanın temel savını desteklemektedir: Siyaset bilimi ile siyaset, birbirine bağımlı ancak farklı işlevlere, aktörlere ve çözümleme yöntemlerine sahip iki alandır. Siyaset bilimi, siyaseti anlamak için kavramsal ve yöntemsel araçlar sunarken siyaset, siyaset biliminin kuram ve modellerine deneysel zemin sağlar.

SİYASET BİLİMİNİN VE SİYASTİN TANIMLANMASI

Siyaset Bilimi, siyasal sistemlerin, kamu kurumlarının, yönetişim yapılarının, siyasal davranışların ve kuramsal çerçevelerin sistemli ve deneysel olarak incelenmesidir. Bu disiplin siyaset kuramı, karşılaştırmalı siyaset, uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi ve kamu hukuku gibi alt alanları kapsar. Siyaset bilimciler, siyasal olguları açıklamak ve normatif/çözümleyici modeller geliştirmek amacıyla nitel çözümlemeler, örnek olay çalışmaları ve nicel teknikler gibi çeşitli araştırma yöntemleri kullanırlar.

 

Siyaset, Yunanca “polis işleri” anlamına gelen siyasa kelimesinden türetilmiştir ve bir topluluğun veya ulusun yönetilmesine ilişkin etkinlikleri ifade eder. Karar alma, güç savaşımsi, siyasa geliştirme ve çıkar grupları arasındaki etkileşim gibi etkinlikleri içerir. Siyaset seçim kampanyaları, yasama süreçleri, kamuoyu tartışmaları, lobi etkinlikleri ve yönetim gibi somut alanlarda ortaya çıkar. Kültürel, ekonomik ve tarihsel bağlamlardan güçlü bir şekilde etkilenir.

Geleneksel ve Çağdaş Görüşler

Geleneksel akademik anlayışta, siyaset bilimi genellikle ideal devlet, hukuki ilkeler ve egemenlik gibi konulara odaklanan kuramsal ve normatif bir alan olarak görülmüştür. Buna karşılık siyaset gücü elde etme ve kullanma ile ilgili çoğu zaman yararcı ve hatta tartışmalı bir etkinlik olarak değerlendirilmiştir. Örneğin, Sir Frederick Pollock, kuramsal siyaset (akademik çalışma) ile uygulamalı siyaset (günlük yönetim uygulamaları) arasında açık bir ayrım yapmıştır.

Çağdaş bakış açıları bu ikiliği büyük ölçüde reddetmektedir. Çağdaş siyaset bilimi hem deneysel araştırmaları hem de kuramsal sorgulamayı içerecek şekilde gelişmiştir. Davranışçılık, kurumsalcılık ve akılcı tercih kuramı gibi yaklaşımlar seçmen davranışı, siyasal iletişim, kamu siyasası ve küresel yönetişim gibi alanları kapsayarak siyaset biliminin kapsamını genişletmiştir.

Karşılaştırmalı Çözümleme

Çalışmada, siyaset bilimi ile siyaset arasında net bir ayrım yapılmasının akademik titizliğin korunması, nesnel çözümlemelerin sağlanması ve demokratik hesap verebilirliğin desteklenmesi açısından yaşamsal önemde olduğu savunulmaktadır. Bununla birlikte, bu iki alanın karşılıklı bağımlılığı hem bilimsel araştırmaları hem de yönetişimi zenginleştirmektedir. Bu kavramsal açıklık, bilinçli vatandaşlığın ve etkili kamu siyasalarının gelişimine katkı sağlayarak demokratik sistemlerin sürdürülebilirliğini desteklemektedir.

Kavramsal Berraklığın Önemi

Kategori

Siyaset Bilimi

Siyaset

Doğası

Akademik disiplin; kuramsal ve deneysel

Uygulayıcı etkinlik; yönetişim ve güç ilişkileri

Amacı

Siyasal sistemleri ve aktörleri anlamak, açıklamak ve kuramlaştırmak

Siyasaları uygulamak, yönetişim sağlamak ve kamu işlerine yön vermek

Temel Aktörler

Akademisyenler, araştırmacılar, bilim insanları

Siyasetçiler, bürokratlar, lobiciler, yurttaşlar

Yöntemler

Bilimsel çözümleme, kuram oluşturma, deneysel çalışmalar

Karar alma, görüşme, kampanya yürütme, yönetim

Kapsam

Geniş: kuram, hukuk, uluslararası ilişkiler, kamu siyasaları vb.

Bağlamsal ve toplum, zaman, kültür ile şekillenen

Siyaset bilimi ile siyaset arasında ayrım yapılması çeşitli nedenlerle büyük önem taşır. Öncelikle bu ayrım, akademisyenlerin çözümlemeci ve gözlemci rollerini, siyasal güç savaşımlarına doğrudan katılmadan sürdürmelerini sağlar. Bu da siyasal olguların değerlendirilmesinde akademik nesnelliği ve bilimsel titizliği destekler. Ayrıca kavramsal berraklık, yurttaşların siyasal savları ve kurumları eleştirel bir gözle değerlendirmelerine olanak tanıyarak kamusal tartışma kalitesini artırır.

Kesişimler ve Örtüşmeler

Eğitim bağlamında, bu ayrımı anlamak öğrencilere yönetişimin kuramsal temellerini kavratır ve bu temellerin güncel olaylar ve siyasa tartışmalarıyla bağlantısını kurmalarına yardımcı olur. Yönetim alanında ise akademik araştırmalara dayalı kanıta dayalı karar alma süreçlerini özendirir. Siyaset bilimi ile siyaset, kapsam ve amaç bakımından farklılık gösterseler de doğaları gereği birbirleriyle yakından ilişkilidir. Siyaset, siyaset biliminin incelediği deneysel içeriği sunar. Siyasal aktörler ve kurumlar üzerine yapılan çalışmalar, siyaset biliminin kuram oluşturmasına ve sonuçları kestirmesine olanak tanır. Öte yandan siyaset uygulayıcıları da strateji ve siyasa geliştirmede akademik çalışmalardan yararlanabilirler. Örneğin, kamuoyu araştırmaları ve seçmen davranışı çözümlemeleri, seçim kampanyaları ve yasa yapma süreçlerini doğrudan etkileyebilir. Ayrıca siyaset bilimi, demokratik hesap verebilirlik ve yurttaş eğitimi açısından önemli katkılar sağlar. Siyasal kuramlar liberalizm, realizm, kurumsalcılık gibi yaklaşımlar aracılığıyla siyasal gelişmeleri bağlamsallaştırır ve kamu yönetiminin etkililiğini değerlendirmeye yardımcı olur.

ÇÖZÜMLEME

Siyaset Bilimi ile Siyasetin Temel Kavramsal Farklılıkları

Doğası ve Tanımı: Siyaset bilimi, siyasal sistemleri, davranışları, kurumları ve kuramları inceleyen, sosyal bilimler içinde yer alan akademik bir disiplindir. Sistemli, kuramsal ve çözümleyicidir. Buna karşılık siyaset, bir toplumda yönetme, karar alma ve iktidar savaşımı gibi etkinlikleri ifade eder. Dinamik, gerçek dünya temelli ve eylem odaklıdır.

Amacı: Siyaset biliminin amacı siyasal olguları anlamak, açıklamak ve değerlendirmektir. Kavramsal çerçeveler ve genellenebilir kuramlar oluşturmayı hedefler. Siyasetin amacı ise iktidarı elde etmek, korumak ve kullanmak ile kamusal yaşamı etkileyen kararlar almaktır. Siyaset, yasa çıkarma, hükümet kurma ya da çatışmaları çözme gibi somut sonuçlar elde etmeye yöneliktir.

Kapsamı: Siyaset bilimi siyasal kuram, karşılaştırmalı siyaset, uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi ve kamu hukuku gibi alt alanları kapsar. Buna karşın siyaset seçimler ve parti yarışması, yasa yapma ve siyasa uygulama, siyasal görüşmeler ve koalisyonlar, yurttaşlık hareketleri ve protesto eylemleri gibi alanları içerir.

Aktörleri: Siyaset bilimi akademisyenler, araştırmacılar ve bilim insanları tarafından uygulanır. Siyaset ise siyasetçiler, bürokratlar, lobiciler ve siyasal aktivistler tarafından yürütülür.

Yöntemleri: Siyaset bilimi; deneysel araştırmalar, kuramsal modellemeler ile nicel ve nitel yöntemler kullanır. Siyaset ise retorik ve ikna, koalisyon kurma, kamusal iletişim ve stratejik karar alma gibi araçlara dayanır.

Nesnellik ve Katılım: Siyaset bilimi nesnellik ve çözümleyici uzaklık sağlamayı amaçlar. Oysa siyaset doğası gereği taraflıdır ve çıkar odaklıdır ve sıklıkla öznel değer yargılarını içerir.

Zaman Yönelimi: Siyaset bilimi, siyasal eğilimleri uzun vadeli, tarihsel ya da öngörücü bir bağlamda çözümler. Siyaset ise çoğunlukla acil sorunlara, krizlere ya da kamuoyunun tepkilerine yanıt verme biçiminde gerçekleşir.

Özet

Boyut

Siyaset Bilimi

Siyaset

Doğası

Akademik, kuramsal

Eylem odaklı

Amacı

Siyaseti anlamak ve açıklamak

İktidar elde etmek ve kullanmak

Kapsamı

Geniş ve karşılaştırmalı

Bağlamsal ve zamana bağlı

Temel Aktörler

Akademisyenler, araştırmacılar

Siyasetçiler, bürokratlar, çıkar grupları

Yöntem

Bilimsel (deneysel/kuramsal)

Stratejik ve ikna edici

Yönelimi

Nesnel ve çözümleyici

Taraflı ve hedef odaklı

GELENEKSEL VE ÇAĞDAŞ YAKLAŞIMLAR ARASINDAKİ FARKLAR

Geleneksel Yaklaşım: Keskin Ayrım

Klasik düşünürler ve erken dönem siyaset bilimi uzmanları, kuram (siyaset bilimi) ile uygulama (siyaset) arasında net bir ayrım yapılması gerektiğini savunmuşlardır. Bu yaklaşımın temel özellikleri şunlardır:

Normatif Odak: Siyaset bilimi, adalet, haklar ve ideal devlet gibi olması gereken üzerine kuramsal ve felsefi düşüncelerle ilgilenirdi.

Uygulamadan Uzak Durma: Siyaset, öngörülemezliği ve çatışmalı doğası nedeniyle bilimsel çözümleme için fazla değişken ve karmaşık görülmüştür.

Öne Çıkan İsimler:

Aristoteles, bilgi türleri arasında kuramsal bilgi (episteme) ile uygulama bilgelik (phronesis) ayrımı yapmıştır.

Sir Frederick Pollock gibi 19. yüzyıl akademisyenleri, siyaseti gündelik yönetim uygulamalarından ayırarak devletin saf bilimsel incelemesini savunmuşlardır.

Woodrow Wilson uygulama siyasete yönelmeden önce kamu yönetimi çalışmalarının siyasal müdahaleden arındırılması gerektiğini yazmıştır.

Çağdaş Yaklaşım: Köprü Kurma Çabası

20. yüzyılın ortalarından itibaren siyaset bilimi, daha deneysel ve davranış odaklı bir yapıya bürünmüş ve kuram ile uygulama arasındaki katı ayrımı sorgulamaya başlamıştır:

Davranışçı Devrim (1950’ler–60’lar):

David Easton ve Gabriel Almond gibi isimler siyasal olguların daha bilimsel yöntemlerle incelenmesini savunmuşlardır.

Seçmen davranışları, parti sistemleri ve kamuoyu gibi gözlemlenebilir süreçler siyaset biliminin merkezine yerleşmiştir.

Post-Davranışçılık (1970’ler ve sonrası):

Davranışçılığın toplumsal gerçeklikten kopukluğuna tepki olarak doğmuştur.

David Easton ve Dwight Waldo gibi akademisyenler, bilimin topluma hizmet etmesi gerektiğini ve kuramın uygulamalarla buluşması gerektiğini savunmuştur.

Jürgen Habermas gibi eleştirel kuramcılar, kuramın siyasal eylemi yönlendirmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir.

Çağdaş Görüş: Karşılıklı Bağımlılık

21. yüzyılda kuram ve uygulama arasındaki ilişki, akışkan ve karşılıklı etkileşim içerisinde görülmektedir:

Akılcı tercih, kurumsalcılık, feminizm ve post-yapısalcılık gibi kuramlar siyasal eylemleri açıklamak ve şekillendirmek için kullanılmaktadır.

Siyaset bilimcileri, çoğu zaman siyasa danışmanı, çözümleyici ve yorumcu gibi roller üstlenerek siyasal karar alma süreçlerine katkıda bulunmaktadır.

Siyasal aktörler ve hükümetler, kampanya stratejilerini belirlerken, yasaları oluştururken ve kamuoyunu değerlendirirken akademik çalışmalardan yararlanmaktadır.

Dönem

İlişkinin Temel Özellikleri

Temsilciler

Geleneksel

Kuram ve uygulama arasında açık ayrım

Aristoteles, Pollock, erken anayasa kuramcıları

Davranışçı

Bilimsel ve deneysel yöntemlerle daha yakın ilişki

Easton, Almond, Lasswell

Post-Davranışçı

Değerler ve toplumsal katkı vurgusu

Easton, Waldo, Habermas

Çağdaş

Kuram ile uygulamanın karşılıklı etkileşimi

March ve Olsen, Skocpol, Foucault, Habermas

Bu evrim, siyaset biliminin siyasal gerçeklikten kopamayacağını ve siyasetin ise sistemli siyasal çözümlemeden yararlandığını kabul eden bir anlayışa yönelimi temsil eder.

Siyaset Bilimi ile Siyaset Arasındaki Karşılıklı Etkileşim

Siyaset bilimi ile siyaset kavramsal olarak ayrı olsa da kuram ve uygulama düzeylerinde iç içe geçmiş alanlardır. Bu etkileşim, çeşitli alanlarda kendini gösterir:

Siyaset, Siyaset Biliminin Konu Alanını Oluşturur: Siyaset bilimi, seçimler, parti sistemleri, kamu siyasaları, yasama davranışları ve uluslararası çatışmalar gibi siyasal olaylardan veri ve bağlam elde eder. Bu sayede kuram oluşturma, varsayım sınaması ve karşılaştırmalı çözümlemeler yapabilir. Siyaset olmadan siyaset bilimi, kuramsal olarak temelsiz kalır.

Siyaset Bilimi, Siyaset İçin Bir Araçtır: Siyasetçiler, bürokratlar ve siyasa yapıcılar siyaset biliminin bulgularından aşağıdaki alanlarda yararlanırlar:

Seçim stratejisi oluşturma (kamuoyu yoklamaları, seçmen davranışı modelleri)

Kanıta ve olguya dayalı siyasa geliştirme (karşılaştırmalı çözümlemeler, siyasa çalışmaları)

Yönetişim kalitesinin artırılması (kurumsal çözümlemeler, kamu yönetimi bilgisi)

Akademik kurumlar ve düşünce kuruluşları kuramsal bilgileri uygulanabilir siyasa önerilerine dönüştürerek kuram ile uygulamayı birbirine bağlamaktadır.

Kamusal Söylemin ve Siyasal Kültürün Biçimlendirilmesi: Siyaset bilimcileri, medyada yer alarak, kitaplar ve kamuya yönelik yazılar aracılığıyla yurttaşları eğitmekte ve siyasal olayları yorumlamaktadır. Siyasal kültürün oluşumunda etkili olmakta ve eleştirel düşünmeyi özendirmektedir.

Kurumsal Etkileşimler ve Siyasa Danışmanlığı: Devletler ve uluslararası kuruluşlar, seçim sistemleri, anayasal reformlar, yönetişim modelleri veya diplomatik stratejiler geliştirirken siyaset bilimcilerin uzmanlığından yararlanmaktadır. Aynı zamanda siyasal gelişmeler araştırma gündemlerini de şekillendirmektedir.

Yansıtıcılık ve Eş-Evrim: İlişki karşılıklıdır: Siyaset bilimi siyaseti çözümlerken siyaset de akademik eleştiriden etkilenir. Otoriterleşme, yolsuzluk veya demokrasi erozyonu gibi konular üzerine yapılan çalışmalar hem kamuoyu baskısına hem de reformlara öncülük edebilir. Bu, siyaset bilimi ile siyaset arasında dinamik bir eş-evrim olduğunu göstermektedir. Bu anlamda her iki alan da birlikte evrilir. Kuram yeni siyasal gerçekliklere sürekli olarak uyum sağlarken siyaset de akademik katkılar doğrultusunda yön değiştirebilir.

Özet

Etkileşim Alanı

Siyaset Bilimi Şu Yolla Katkı Sağlar…

Siyaset Şu Yolla Etki Eder…

Deneysel Veri

Siyasal davranışları ve kurumları gözlemleyerek

Çözümleme için gerçek dünya malzemesi sağlayarak

Siyasa ve Yönetişim

Çerçeveler önerip etkinliği değerlendirerek

Güncel sorunlarla araştırma gündemini şekillendirerek

Kamusal Söylem

Olayları yorumlayıp yurttaşları bilgilendirerek

Akademisyenleri kamusal tartışmalara dahil ederek

Kurumsal Tasarım

Karşılaştırmalı modeller ve normatif eleştiriler sunarak

Danışmanlık ve uzmanlık talep ederek

Kuramsal Gelişim

Popülizm, meşruluk gibi kavramları geliştirerek

Siyasal değişimle yeniden değerlendirme gereksinmesi doğurarak

 

YÖNETİŞİM VE KAMU SİYASASI SÜRECİNDE SİYASET BİLİMCİLERİNİN VE SİYASETÇİLERİN ROLLERİ

Siyaset bilimcileri ile siyasal uygulayıcılar yönetişim ve kamu siyasası alanında birbirinden farklı fakat birbiriyle bağlantılı işlevler üstlenirler. Her iki grup da siyasal olgularla ilgilenmekle birlikte amaçları, yöntemleri ve kapsadıkları alanlar bakımından temel farklılıklar gösterirler. Siyaset bilimciler, siyasal sistemlerin, kurumların, davranış biçimlerinin ve siyasa süreçlerinin sistemli incelemesini ve kuramsal çözümlemesini yaparlar. Çalışmaları, siyasal dinamikleri ve yönetişim yapılarının işleyişini anlamaya yönelik deneysel araştırmalar ve normatif sorgulamalar üzerine temellenir. Hem niteliksel hem de niceliksel yöntemler kullanarak kavramsal çerçeveler geliştirir ve siyasal olgulara ilişkin genellenebilir bilgiler üretirler (Easton, 1965; Almond ve Powell, 1978). Bu çözümleyici yaklaşım, siyasal eylemin anlık gereksinimlerinden büyük ölçüde bağımsızdır ve nesnellik ile yöntemsel titizlik arayışıyla özellik kazanır (Lasswell, 1951). Siyaset bilimcileri, siyasa sonuçları, kurumsal performans ve demokratik süreçlerin eleştirel değerlendirmesini yaparak kamuoyu tartışmalarına katkı sunar ve siyasa reformlarına yön verebilirler (King, Keohane ve Verba, 1994).

Buna karşılık siyasal uygulayıcılar, siyasal ve yönetsel alanlarda etkinlik göstererek kamu siyasası geliştiren, paydaşlarla görüşen ve yaşama geçiren aktörlerdir. Katılımları doğası gereği yararcıdır. Kurumsal yapıların, kamuoyunun ve çıkar gruplarının yarattığı sınırlılıklar içinde somut siyasal hedeflere ulaşmaya yöneliktir (Lasswell, 1951; Easton, 1965). Seçilmiş görevliler, bürokratlar ve siyasal danışmanlar gibi uygulayıcılar iktidar ilişkileri, koalisyon kurma süreçleri ve seçim hesapları arasında karmaşık bir etkileşim içinde hareket ederler (Peters, 2010). Karar alma süreçleri, ideolojik bağlılıklar ile siyasal uygulanabilirlik ve paydaş talepleri gibi uygulama gerçeklikleri arasında denge kurmayı gerektirir (Lindblom, 1959). Siyasal uygulayıcılar, akademik araştırmalarla şekillenmiş olabilecek siyasa fikirlerini yasalaştırarak, kamu yönetimini yürüterek ve seçmenlerle iletişime geçerek somutlaştırırlar.

Siyaset bilimi ile siyasal uygulama arasındaki ilişki diyalektiktir. Siyaset bilimcileri, yönetişimin etkinliğini, saydamlığını ve meşruluğunu artırabilecek kuramsal içgörüler ve deneysel kanıtlar sunarken (King vd., 1994) uygulayıcıların deneyimleri ve karşılaştıkları zorluklar akademik araştırmaları besleyerek bunların gerçek siyasal koşullarla uyumlu ve anlamlı kalmasını sağlar (Sartori, 1970). Örneğin, siyaset bilimcilerin kurumsal tasarım konusundaki çalışmaları, birçok ülkede anayasal reformlara ilham kaynağı olmuş (North, 1990) ve öte yandan, uygulayıcıların geri bildirimleri kamu siyasası uygulama kuramlarının yeniden şekillenmesine katkı sağlamıştır (Pressman ve Wildavsky, 1973).

Sonuç olarak, siyaset bilimciler ve siyasal uygulayıcılar farklı ancak birbirini tamamlayan rollere sahiptir: İlki sistemli bilgi üretimi ve normatif eleştiri sunarken, ikincisi siyasal otoritenin uygulamalı ve stratejik kullanımını gerçekleştirir. Bu iki alan arasındaki iş birliği, etkili, demokratik ve toplumsal gereksinmelere duyarlı bir yönetişimin gelişimi açısından yaşamsal öneme sahiptir.

GENEL DEĞERLENDİRME VE SONUÇLAR

Bu çalışma, siyaset bilimi ile siyaset arasındaki kavramsal ve uygulama ayrımları ve karşılıklı etkileşimleri eleştirel bir bakışla incelemiştir. Yapılan çözümleme, gündelik söylemde sıkça birbirine karıştırılsalar da siyaset bilimi ile siyasetin ayrı fakat karşılıklı olarak bağımlı iki alan olduğunu ortaya koymaktadır. Akademik bir disiplin olarak siyaset bilimi, siyasal olgulara yönelik sistemli ve deneysel bir araştırma yürütmeyi, nesnel bilgi üretmeyi, kuramsal çerçeveler geliştirmeyi ve normatif değerlendirmeler sunmayı amaçlar. Buna karşılık siyaset, toplumsal, ekonomik ve kültürel bağlamların dinamik gerçeklikleri içerisinde iktidarın uygulama kullanımını, yönetişimi ve siyasa yapım süreçlerini içerir.

Bu çalışmada kullanılan kuramsal çerçeve (Easton, Lasswell, Dahl ve Sartori gibi öncü isimlerin yaklaşımlarına dayalı olarak) hem akademik titizliği hem de demokratik işleyişi korumak açısından kavramsal netliğin önemini vurgulamaktadır. Klasik normatif yaklaşımlardan davranışsal ve post-davranışsal paradigmaların evrimi kuram ile uygulama arasındaki karşılıklı etkileşimin giderek daha fazla kabul gördüğünü göstermektedir. Ancak çözümleyici sınırların korunması gerekliliği hala temel bir önemdedir.

Deneysel gözlem, normatif değerlendirme ve uygulama katılımı siyasal araştırma ve eylemin birbirinden ayrı fakat tamamlayıcı boyutlarıdır ve birlikte demokratik yönetişimin canlılığını besler. Siyaset biliminin yöntemsel titizliği ve çözümleme anlayışı, siyasal iktidarın denetlenmesine ve kanıta dayalı siyasa yapımına katkı sağlar. Öte yandan, siyasal uygulayıcılar bu bilgiyi somut siyasal koşullar çerçevesinde değerlendirerek çıkar çatışmalarını yönetip yönetişim hedeflerine ulaşmaya çalışırlar.

Siyaset bilimi ile siyaset arasındaki karşılıklı etkileşim ve diyalog her iki alanı da zenginleştirir. Akademik içgörüler daha bilgili ve etkili bir yönetişimi desteklerken siyasal gerçeklikler ise kuramların yeniden gözden geçirilmesini ve güncellenmesini zorunlu kılar. Ne var ki, bu iki alan arasındaki sınırların bulanıklaşması, akademik nesnelliği ve siyasal kurumların hesap verebilirliğini zayıflatma riski taşır ve tarafgirlik, önyargı ya da otoriter eğilimlere zemin hazırlayabilir.

Sonuç olarak, siyaset bilimi ile siyaset arasındaki ayrım yalnızca sözcüksel bir farklılık değil aynı zamanda akademik araştırmanın bütünlüğü ve demokratik sistemlerin sağlığı açısından yapısal bir temeldir. Bu sınırın tanınması ve saygı gösterilmesi, siyaset biliminin eleştirel ve yapıcı işlevini sürdürebilmesine, siyasetin ise yararcı, meşru ve toplumsal taleplere duyarlı kalmasına olanak tanır. Gelecekteki araştırmalar ve eğitim etkinlikleri bu dengeyi vurgulamaya devam etmeli ve karmaşıklaşan siyasal ortamlarda bilinçli yurttaşlık ve hesap verebilir yönetişimi özendirmelidir.

TEMEL BULGULAR

Siyaset bilimi ile siyaset birbiriyle ilişkili olsa da kavramsal olarak farklı alanlardır. Siyaset bilimi sistemli, deneysel ve normatif bir disiplin olarak işlev görürken siyaset iktidarın uygulama kullanımı ve yönetişim süreçlerini içerir.

Klasik ve çağdaş kuramsal yaklaşımlar, siyasal kuram ile siyasal uygulama arasındaki karşılıklı bağımlılığı giderek daha fazla kabul etmekte ancak ayrımın korunmasının hala yaşamsal önem taşıdığına işaret etmektedir.

Bu ayrımın korunması, akademik nesnelliği güvence altına alır, tarafgirliği önler ve siyaset biliminin demokratik hesap verebilirlik ile siyasa değerlendirmesi açısından etkili bir araç olmasını sağlar.

Siyasal uygulayıcılar, siyaset biliminin sunduğu içgörülerden yararlanarak akademik bilgileri uygulama yönetişimde uygularlar ve aynı zamanda siyasal gerçeklikler akademik kuramların yeniden değerlendirilmesine katkı sağlar.

Siyaset bilimi ile siyaset arasındaki sınırın bulanıklaşması hem akademik araştırmaların güvenilirliğini hem de demokratik kurumların meşruluğunu zedeleme riski taşır.

Kavramsal netlik, bilinçli yurttaşlık düzeyini artırır, kanıta dayalı siyasa üretimini destekler ve demokratik sistemlerin dayanıklılığına katkı sağlar.


 

KAYNAKÇA

 

Almond, G. A., ve Powell, G. B. (1978). Comparative Politics: A Developmental Approach. Little, Brown.

Dahl, R. A. (1971). Polyarchy: Participation and Opposition. Yale University Press.

Diamond, L. (1999). Developing Democracy: Toward Consolidation. Johns Hopkins University Press.

Easton, D. (1965). A systems analysis of political life. New York: Wiley.

Easton, D. (1965). A Systems Analysis of Political Life. Wiley.

King, G., Keohane, R. O., ve Verba, S. (1994). Designing Social Inquiry: Scientific Inference in Qualitative Research. Princeton University Press.

Lasswell, H. D. (1951). The Policy Orientation. In D. Lerner ve H. D. Lasswell (Eds.), The Policy Sciences. Stanford University Press.

Lindblom, C. E. (1959). The Science of “Muddling Through”. Public Administration Review, 19(2), 79–88.

North, D. C. (1990). Institutions, Institutional Change and Economic Performance. Cambridge University Press.

Peters, B. G. (2010). The Politics of Bureaucracy: An Introduction to Comparative Public Administration. Routledge.

Pressman, J. L., ve Wildavsky, A. B. (1973). Implementation: How Great Expectations in Washington Are Dashed in Oakland. University of California Press.

Sartori, G. (1970). Concept Misformation in Comparative Politics. American Political Science Review, 64(4), 1033–1053.

 

 

Hiç yorum yok: