Yargı Darbesi ve Türkiye’de Otokratikleşme: CHP
İstanbul İl Kongresi Örneği
Prof. Dr. Firuz
Demir Yaşamış
Özet
Bu çalışma, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin
CHP İstanbul İl Kongresi’ne ilişkin ihtiyati tedbir kararı ile Yüksek Seçim
Kurulu’nun (YSK) buna karşı aldığı “kongre devam etsin” kararını
incelemektedir. Mahkemenin, YSK’nın anayasal olarak bağlayıcı kararına rağmen
kongreyi durdurmaya çalışması, yargının siyasallaşmasını ve demokratik
süreçlere müdahalesini göstermektedir. Ancak YSK’nın olağanüstü toplantıda
aldığı karar, seçim hukukunun temel ilkelerinden biri olan YSK üstünlüğünü doğrulamış
ve alt derece mahkemenin kararını hükümsüz kılmıştır. Buna rağmen, mahkeme
girişimi demokratik işleyişi aksatmaya yönelik bir müdahale olarak
değerlendirilmekte ve yazında “yargı darbesi” kavramı çerçevesinde ele
alınmaktadır. Olay, Türkiye’de otokratikleşme sürecinin güncel ve somut bir
göstergesi olarak yargının araçsallaştırılmasını ortaya koymaktadır.
Anahtar Kelimeler: Yargı darbesi, otokratikleşme, hukukun üstünlüğü,
demokratik kurumlar, parti içi demokrasi, yargının siyasallaşması.
Giriş
İstanbul 45. Asliye Hukuk
Mahkemesi, 24.9.2025 günü aldığı bir kararla, CHP İstanbul İl Kongresi’ne
yönelik ihtiyati tedbir kararı çerçevesinde, aynı gün yapılmakta olan CHP
İstanbul İl Kongresi’nin durdurulması yolunda karar verdi. Bu yolda Sarıyer
İlçe Seçim Kurulu’na ve İstanbul Valiliği’ne yazı gönderildi. İstanbul İl
Kongresi’nin iptaline ve kayyım atanmasına karar verilmesi ile ilgili davayı açan
muhalif CHP’li siyasetçi Özlem Erkan’ın avukatı mahkemenin bu kararını tebliğ
etmek üzere toplantının yapıldığı salona geldi ve kararı tebliğ etme
girişiminde bulundu.
Mahkeme kararında vermiş olduğu
kararda istinaf sürecinin henüz tamamlanmadığını gerekçe göstererek YSK’nın kararının
geçerli olmayacağını belirtti. Bu durum, mahkeme ile YSK kararlarının çatışması
anlamına gelmekte ve siyaset ile hukuk çevrelerinde ciddi tartışmalara yol
açmış bulunmaktadır.
Yetki Çatışması ve Hukuksal Sonuçlar
YSK’ya ve Anayasa’ya göre seçimlerin yönetim ve
denetiminde tek yetkili organ YSK’dır. Kararları kesindir ve başka bir merciye
götürülemez. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin CHP İstanbul İl Kongresi’ni durdurmaya
yönelik aldığı karar, bu nedenle anayasal yetki sınırlarını aşan bir müdahale
niteliği taşımaktadır. Nitekim YSK, aynı gün 13.30’da olağanüstü toplanarak
kongrenin devam etmesine karar vermiş ve hukuksal açıdan kendi üstünlüğünü bir
kez daha doğrulamıştır. Bu gelişme, alt derece mahkemenin aldığı kararın
anayasal çerçevede hiçbir bağlayıcılığının olmadığını açık biçimde
göstermektedir. Ancak uygulamada bu tür kararların kongrelerin işleyişini aksatabilmesi
Türkiye’de hukuk güvenliğinin zayıfladığını ve demokratik süreçlerin
kırılganlaştığını ortaya koymaktadır.
Mahkeme
Kararının Tebliği Usulü
Tebligat, 7201 sayılı Tebligat
Kanunu uyarınca yapılır. Mahkeme kararları, mahkeme kalemi (yazı işleri
müdürlüğü) aracılığıyla taraflara tebliğ edilir. Davacının avukatı, taraflardan
biridir. Bu nedenle mahkeme adına tebligat yapma yetkisi yoktur.
Avukatın
Yetkisi Ne Kadar?
Avukat, yalnızca mahkemenin
kendisine bildirdiği kararı müvekkiline iletebilir. Ancak mahkeme kalemi
dışında, avukatın kendi başına mahkeme kararını gidip üçüncü kişilere (örneğin
kongre divanına) tebliğ etme yetkisi bulunmaz. Böyle bir “tebliğ” hukuksal
sonuç doğurmaz. Sadece “bilgilendirme” niteliği taşır.
Resmi Tebliğ
Kimden Gelir?
Mahkeme kararları, ilgili
kurumlara (örneğin İstanbul Valiliği, Sarıyer İlçe Seçim Kurulu) doğrudan yazı
ile bildirilir. Resmi icra, idari makamların (vali, ilçe seçim kurulu) harekete
geçmesiyle olur.
Değerlendirmek gerekirse, davacının
avukatı mahkeme kararını salonda dile getirebilir fakat bu tebliğ yerine
geçmez. Hukuksal açıdan bağlayıcı olan, mahkeme kalemi tarafından yapılan
tebligat ve ilgili kurumların (Valilik, Seçim Kurulu) uygulamasıdır. Dolayısıyla
avukatın bu şekilde doğrudan tebliğ girişimi, usul açısından yetkisiz bir
işlemdir.
Siyasal ve Demokratik Etkiler
Siyasal açıdan, iktidarın yargı
üzerinden muhalefet partilerinin kongre süreçlerine müdahale ettiği algısını
güçlendirmektedir. CHP içinde meşruluk tartışmalarına yol açabilen bu durum,
siyasal mühendislik işlevi görebilir. Amaç, kongrelerin zamanlamasını bozmak,
delegeleri baskı altına almak veya adaylık dengelerini değiştirmektir. Parti
kongreleri, siyasal partilerin iç işleyişinin ve liderlik seçimlerinin temel
aracıdır. Mahkeme kararıyla bu sürecin engellenmesi, parti içi yarışmayı
bozmakta ve muhalefet kapasitesini zayıflatmaktadır. Bu durum, Türkiye’deki
otokratikleşme sürecinin somut bir örneğini oluşturmaktadır.
Yargısal Müdahale ve Yargı Darbesi (Judicial Coup) Kavramı
Yargı darbesi (judicial
coup), bağımsız ve tarafsız olması gereken yargı organlarının, iktidarın
yönlendirmesi veya doğrudan baskısı ile demokratik süreçlere müdahale etmesini
ifade eder. CHP kongresine yönelik müdahale, parti içi demokratik işleyişin
engellenmesi ve muhalefetin örgütlenme özgürlüğünün kısıtlanması yoluyla
Türkiye’deki otokratikleşme sürecinin somut bir örneğini oluşturmaktadır.
Karşılaştırmalı Bakış Açısı
Benzer örnekler Macaristan ve Polonya’da görülmüştür.
Her iki ülkede de iktidarlar, alt ve yüksek yargı kurumlarını kontrol altına
alarak muhalefetin seçim ve örgütlenme süreçlerini sınırlamıştır. Türkiye’deki
örnek ise, YSK gibi anayasal bir otoritenin kararını etkisiz duruma getiren alt
derece mahkemesi girişimiyle liberal-demokratik normların zayıflatılması ve
hukukun araçsallaştırılması örneğini göstermektedir.
Jüristokrasi Tartışması ve Türkiye Örneği
“Jüristokrasi”
(juristocracy) kavramı, özellikle anayasa mahkemeleri veya
yüksek yargı organlarının demokratik siyasal süreçlerin üzerinde belirleyici
bir güç haline gelmesini ifade eder. Kavramın klasik kullanımı, yargının
özerkliğini koruyarak yasama ve yürütmenin alanını daraltması ve demokratik
karar alma süreçlerini şekillendirmesi durumunu tanımlar. Bu nedenle Kanada,
İsrail veya Güney Afrika gibi örneklerde yüksek yargının yasama ve yürütme
kararlarını sıkça sınırlandırması jüristokrasi tartışmalarını gündeme
taşımıştır.
Ancak, İstanbul 45. Asliye
Hukuk Mahkemesi’nin CHP İstanbul İl Kongresi’ne ilişkin aldığı ihtiyati tedbir
kararı, bu kavramın klasik çerçevesine tam olarak uymamaktadır. Çünkü
jüristokraside yargı, siyasal iktidardan bağımsız ve özerk bir otorite olarak
işlev görürken, Türkiye örneğinde mahkeme, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK)
anayasal olarak bağlayıcı kararını askıya alarak siyasal iktidarın
beklentileriyle uyumlu bir müdahale gerçekleştirmiştir. Bu bağlamda, söz konusu
karar yargının bağımsızlığını değil, tersine siyasallaşmasını yansıtmaktadır.
Bu nedenle, Türkiye’deki vakayı
“jüristokrasi” değil, “yargısal müdahale” veya “yargı darbesi” (judicial
coup) kavramları ile açıklamak daha isabetlidir. Jüristokraside yargı kendi
özerk gücüyle demokratik süreci sınırlar. Türkiye’deki durumda ise yargı,
yürütmenin stratejik hedeflerine hizmet eden bir araç konumuna indirgenmiştir.
Dolayısıyla, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı, yargının siyasal
iktidar lehine araçsallaştırıldığı bir otokratikleşme dinamiğinin parçası
olarak değerlendirilmelidir.
Jüristokrasi-Yargı Darbesi |
||
Özellik |
Jüristokrasi |
Yargı Darbesi |
Tanım |
Yargı
organlarının, özellikle yüksek yargının, demokratik süreçler üzerinde
belirleyici ve baskın hale gelmesi. |
Yargının
siyasal iktidarın yönlendirmesiyle demokratik süreçlere müdahale etmesi. |
Yargının
Konumu |
Görece
bağımsızdır, kendi özerk gücüyle siyasal alanı sınırlar. |
Siyasal
iktidarın aracı haline gelmiştir, bağımsızlık ortadan kalkar. |
Amaç |
Yasama ve
yürütmeyi sınırlamak, anayasal değerleri korumak. |
Siyasal
iktidarın hedeflerini gerçekleştirmek, muhalefeti zayıflatmak. |
Görünüm |
Yargı “fazla
güçlü” ve “aşırı bağımsız” algısı yaratır. |
Yargı
“bağımlı” ve “araçsallaştırılmış” görünür. |
Örnek
Ülkeler |
Kanada,
İsrail, Güney Afrika (yüksek yargı demokratik sürece yoğun müdahale eder). |
Macaristan,
Polonya, Türkiye (mahkemeler iktidarın stratejik çıkarlarına göre karar
verir). |
Türkiye’deki
Durum |
Uygun değil,
çünkü yargı bağımsız hareket etmiyor. |
CHP İstanbul
İl Kongresi kararı örneğinde olduğu gibi, siyasal iktidarın hedeflerine
paralel yargısal müdahale söz konusu. |
Sonuç
İstanbul 45. Asliye Hukuk
Mahkemesi kararı, Türkiye’de otokratikleşme süreçlerinin sadece kuramsal bir
olgu olmadığını, somut ve güncel yargısal müdahaleler aracılığıyla
gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Olay, hukukun üstünlüğü ilkesinin erozyona
uğradığı, demokratik kurumların siyasal iktidar tarafından araçsallaştırıldığı
ve yargının otoriterleşme mekanizması olarak işlev gördüğü bir ortamın somut
göstergesi olarak akademik yazında yerini almaktadır.
Kaldı ki, davacı avukatının
tebliğ girişimi hukuksal açıdan geçersizdir ve hukuksal bir sonuç doğurmaz.
Avukat kararı ancak müvekkiline iletebilir ve üçüncü kişilere tebliğ edemez.
YSK’nın kongrenin devamına ilişkin kararı,
Türkiye’de seçim hukukunun temel ilkelerinden biri olan YSK üstünlüğünü doğrulamıştır.
Bununla birlikte, İstanbul 45. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kongreyi durdurmaya
dönük müdahalesi, yargının siyasallaşmasının ulaştığı boyutu göstermekte ve
“yargı darbesi” kavramının güncel bir örneğini oluşturmaktadır. Dolayısıyla
olay, hukuken sonuç doğurmamış olsa da otokratikleşme sürecinin derinleştiğini
ve demokratik kurumların araçsallaştırıldığını açıkça ortaya koymaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder