Hakkımda

FİRUZ DEMİR YAŞAMIŞ Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirmiştir (1968). University of Southern California’da planlama (kentsel ve bölgesel çevre) ve kamu yönetimi yüksek lisans programlarını bitirmiştir (1976). Siyaset ve Kamu Yönetimi Doktoru (1991). Yerel Yönetimler, Kentleşme ve Çevre Politikaları bilim dalında doçent (1993). Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı’nın kuruluşu sırasında müsteşar vekili. (1978-80) UNICEF Türkiye temsilciliği. (1982-84) Dünya Bankası’nın Çukurova Kentsel Gelişme Projesi’nde kurumsal gelişme uzmanı. (1984-86) Çankaya Belediyesi’nin kurumsal gelişme projesini yürütmüştür. (1989-91) Yedinci Kalkınma Planı “Çevre Özel İhtisas Komisyonu”nun başkanlığı. DPT “Çevre Yapısal Değişim Projesi” komisyonu başkanlığı. Cumhurbaşkanlığı DDK’nun Devlet Islahat Projesi raportörü. (2000-1) Çevre Bakanlığı Müsteşarı (Şubat 1998 – Ağustos 1999). Sabancı Üniversitesi tam zamanlı öğretim üyesi. (2001-2005) Halen yarı zamanlı öğretim üyesi olarak çeşitli üniversitelerde ders vermektedir. Şimdiye kadar ders verdiği üniversiteler arasında Ankara, Orta Doğu, Hacettepe, Fatih, Yeditepe, Maltepe ve Lefke Avrupa (Kıbrıs) üniversiteleri bulunmaktadır.
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Translate

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE
EV

Bu Blogda Ara

26 Eylül 2025 Cuma

 

Hileli Seçimler, Meşruluk ve Uluslararası Tanınma: Trump’ın Erdoğan Yorumu Üzerine Bir Çözümleme

 

 

Prof. Dr. Firuz Demir Yaşamış

 

 

 

 

Özet

25 Eylül 2025 tarihinde Beyaz Saray’da gerçekleşen Erdoğan-Trump görüşmesi, uluslararası hukuk ve demokratik meşruluk açısından dikkat çekici bir olaydır. ABD Başkanı Donald Trump, kameralar karşısında Erdoğan’ı işaret ederek, “Hileli seçimleri herkesten daha iyi bilir” ifadesini kullanmıştır. Bu çalışma, bu yorumun meşruluk ve uluslararası tanınma bağlamında taşıdığı anlamı çözümleme etmeyi amaçlamaktadır. Trump’ın açıklaması, hem Erdoğan’ın iç ve dış meşruluğuna ilişkin dolaylı bir eleştiri niteliği taşımakta hem de liderler arası diplomasi bağlamında stratejik bir mesaj olarak değerlendirilmektedir.

Anahtar Kelimeler: meşruluk, hileli seçimler, uluslararası hukuk, Erdoğan, Trump, diplomasi

 


 

GİRİŞ

25 Eylül 2025 tarihinde Beyaz Saray’da gerçekleşen Erdoğan-Trump görüşmesi, günümüz uluslararası siyaseti ve diplomasi yazını açısından stratejik bir dönemeç olarak değerlendirilebilir. Görüşme, yalnızca iki lider arasındaki ikili ilişkilerin değil, aynı zamanda demokratik meşruluk, uluslararası hukuk ve liderlerin ulusal seçim süreçleri üzerinden şekillenen diplomatik algının de bir yansımasıdır.

Görüşme sırasında ABD Başkanı Donald Trump, Erdoğan’ı işaret ederek, “Hileli seçimleri herkesten daha iyi bilir” ifadesini kullanmıştır. Bu açıklama, Trump’ın 2020 ABD başkanlık seçimlerine ilişkin deneyimleri ve seçim hilesi iddialarını gündeme getirmesi bağlamında dikkat çekici bir ironi içerir. Söz konusu ifade, Erdoğan’ın iç ve dış meşruluğu hakkında dolaylı bir eleştiri niteliği taşırken, aynı zamanda uluslararası diplomasi bağlamında stratejik bir mesaj olarak okunabilir.

Çalışmanın Amacı ve Hedefi

Bu çalışma, Trump’ın açıklamasının demokratik meşruluk ve uluslararası tanınma bağlamında taşıdığı anlamı çözümleme etmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, açıklamanın uluslararası hukuk, diplomatik protokol ve devletler arası meşruluk algısı üzerindeki etkileri ele alınacaktır. Çalışma, bu özel diplomatik olay üzerinden liderlerin meşruluk kavramına ilişkin ulusal ve uluslararası boyutları tartışmayı hedeflemektedir.

Bu çalışmanın temel amacı, demokratik meşruluk kavramının hem iç siyasette hem de uluslararası ilişkilerde nasıl işlediğini çözümlemektir. Özellikle, Türkiye örneğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meşruluk algısı ve 25 Eylül 2025 tarihli Trump-Erdoğan görüşmesinde ortaya çıkan retorik ve diplomatik mesajlar üzerinden liderlerin demokratik meşruluğunun algı ve uygulamalar üzerindeki etkileri incelenmiştir.

Çalışma, üç ana hedefe odaklanmaktadır:

Demokratik meşruluğunu kuramsal çerçevesini Sartori ve çağdaş yazarlar açısından ortaya koymak;

Trump’ın açıklaması ve eşlik eden el hareketi gibi liderler arası diplomatik mesajların meşruluk üzerindeki etkilerini somut bir olay üzerinden çözümlemek;

Hem iç hem de uluslararası meşruluk bağlamında demokratik meşruluğun sürdürülebilirliğini ve siyasal sonuçlarını tartışmak.

Bu hedefler doğrultusunda çalışma, seçim süreçlerinin adilliği, halkın rızası, normatif uyum ve uluslararası tanınma gibi çok boyutlu ölçütleri dikkate alarak Erdoğan’ın meşruluk algısının hem ulusal hem uluslararası boyutlarını kapsamlı biçimde değerlendirmeyi amaçlamaktadır.

Araştırma Soruları

Bu bağlamda makale, üç temel sorulara yanıt aramaktadır:

Trump’ın açıklaması ve eşlik eden el hareketi Erdoğan’ın iç siyasal meşruluğu üzerinde ne tür bir etkide bulunmaktadır?

Bu açıklama, Erdoğan’ın uluslararası meşruluğu ve diplomatik ağırlığı açısından nasıl yorumlanabilir?

Demokratik meşruluk ve uluslararası hukuk bağlamında, hileli veya tartışmalı seçimlerin bir liderin ulusal ve uluslararası tanınması üzerindeki etkileri nelerdir?

Sözel ve görsel mesajların (retorik ve el hareketleri) liderler arası diplomasi ve uluslararası ilişkilerdeki rolü nedir?

Yöntem

Bu çalışma, nitel araştırma yaklaşımı çerçevesinde yürütülmüştür. Amaç, Trump’ın Erdoğan’a yönelik açıklamasının demokratik meşruluk ve uluslararası hukuk bağlamındaki anlamını çözümlemektir. Araştırmada kullanılan yöntemler şunlardır:

Veri Toplama

Birincil kaynaklar: 25 Eylül 2025 tarihli Erdoğan-Trump görüşmesine ilişkin kameralar karşısında yapılan açıklamalar, basın brifingleri ve Beyaz Saray belgeleri.

İkincil kaynaklar: Uluslararası hukuk, siyaset bilimi ve diplomasi yazını (Beetham, 1991; Klabbers, 2013; Diamond, 1999). Basın ve medya raporları (T24, Reuters, Daily Sabah).

Çözümleme Yöntemi

İçerik çözümlemesi: Trump’ın açıklamaları ve jestleri, metin ve görsel içerik üzerinden sistemli olarak incelenmiştir.

Bağlamsal çözümleme: Açıklamanın demokratik meşruluk ve uluslararası tanınma açısından taşıdığı anlam tarihsel önem ve uluslararası ilişkiler bağlamında yorumlanmıştır.

Araştırmanın Sınırlılıkları

Çalışma yalnızca nitel çözümleme ve yazın taramasına dayanmaktadır. Nicel veriler veya kamuoyu anketleri kullanılmamıştır. Trump’ın açıklamasının yorumlanması, belirli bir diplomatik ve akademik bakış açısına dayanmaktadır. Farklı yorumlar olanaklı olabilir.

Meşruluk Kavramı ve Trump’ın Mesajının Çözümlenmesi

Demokratik Meşruluk Kavramı

Siyaset bilimi yazınında meşruluk bir hükümetin veya liderin kamuoyu ve yurttaşlar tarafından kabul edilebilirliği olarak tanımlanır (Beetham, 1991). Demokratik meşruluk ise özellikle adil, saydam ve özgür seçimler üzerinden sağlanır. Seçim süreçlerinin yönlendirilmesi veya hileli olması, hükümetin hem iç meşruluğunu hem de halk nezdindeki meşruluk algısını zedeler. Bu durum, liderlerin ulusal siyasalarını uygularken karşılaşacakları meşruluk sorunlarını da beraberinde getirir.

Demokratik meşruluk, bir hükümetin yalnızca yasal olarak değil, aynı zamanda halk tarafından kabul edilir ve desteklenir durumda olmasını da ifade eder (Beetham, 1991). Beetham’a göre meşruluk üç temel unsurdan oluşur: hukuksal meşruluk, halkın onayı ve normatif uyum. Bu çerçevede, bir hükümetin yalnızca yasal olarak seçilmiş olması yeterli değildir. Halkın desteğini alması ve demokratik normlarla uyumlu davranması da gereklidir.

Giovanni Sartori (1976), demokratik sistemlerin sürdürülebilirliği için liderlerin ve hükümetlerin halk nezdindeki kabul edilebilirliğinin kritik olduğunu vurgular. Sartori, özellikle çoğulculuğun sağlanması, yarışan partilerin varlığı ve seçim sistemlerinin saydamlığının meşruluğun temel koşulları olduğunu belirtir.

Dahl (1971, 1998) ise demokratik meşruluğun yalnızca seçimlerin özgür ve adil olmasına değil, aynı zamanda çoğulculuk, katılım ve temel hakların korunmasına da bağlı olduğunu ifade eder. Dahl’a göre halkın demokratik süreçlere etkili katılımı olmadan seçimlerin özgür olması tek başına meşruluk sağlamaz.

Larry Diamond (1999, 2008), demokratik meşruluğu adaletli, saydam ve özgür seçimler ile kurumsal kapasite, hukukun üstünlüğü ve insan haklarının korunması bağlamında değerlendirir. Diamond’a göre, hileli veya yönlendirilmiş seçimler, hükümetin hem iç meşruluğunu hem de halkın güvenini zedeler ve demokratik kurumların işlevselliğini olumsuz etkiler.

Andre Lijphart (1999), demokratik meşruluğun seçimlerin adilliği ve halk desteği kadar, karar alma süreçlerinin adil ve çoğulcu olmasıyla da ilişkili olduğunu vurgular. Parlamenter sistemlerde çoğulcu koalisyonlar ve görüş birliği mekanizmaları meşruluğu güçlendirir.

Samuel Huntington (1991) ise demokratik sistemlerde meşruluk eksikliğinin özellikle yeni demokrasilerde, iç çatışmalara ve demokratik gerilemeye yol açabileceğini belirtir.

Sonuç olarak demokratik meşruluk, sadece seçimlerin adilliği ile sınırlı olmayıp, hukuksal, normatif ve toplumsal boyutlarıyla çok boyutlu bir kavramdır. Hileli seçimlerle iş başına gelen hükümetler hem iç siyasette kararsızlığa hem de uluslararası arenada diplomatik meşruluk kaybına yol açabilir.

Uluslararası Hukuk ve Meşruluk

Uluslararası hukuk açısından bir devlet başkanının veya hükümetin meşruluğu, uluslararası toplumun tanıması ile doğrudan ilişkilidir (Klabbers, 2013). Ancak bu tanınma, seçimlerin adilliği ve demokratik normlarla her zaman örtüşmez. Dolayısıyla bir liderin uluslararası tanınması, meşruluğun tek göstergesi değildir. Demokratik ve hukuksal normlarla uyumluluk da önemlidir.

Demokratik meşruluk yalnızca iç siyaseti değil, uluslararası ilişkileri de doğrudan etkileyen bir kavramdır. Uluslararası hukuk açısından bir devletin veya liderin meşruluğu yalnızca iç hukuk normlarına uygunluğu ile değil, aynı zamanda uluslararası toplum tarafından tanınması ve kabul edilmesi ile de ilişkilidir (Klabbers, 2013). Bu durum, özellikle demokratik ölçünlerle uyumsuz veya hileli seçimlerle iktidara gelen liderler açısından kritik bir sorundur.

Larry Diamond (1999) ve Robert Dahl (1998), demokratik normların uluslararası arenada da önemli bir ölçüt olduğunu vurgular. Seçimlerin adil ve saydam olmaması, bir liderin uluslararası platformlarda diplomatik ağırlığını ve güvenilirliğini zayıflatır. Aynı zamanda, uluslararası kurumlar ve demokratik ülkeler, demokratik meşruluğu sorgulanan liderlerle iş birliği yaparken temkinli davranabilir ve bu durum stratejik ve ekonomik iş birliklerinde sınırlamalar yaratabilir.

Beetham (1991) ve Huntington (1991) ise meşruluk krizlerinin uluslararası yansımalarını değerlendirir. Beetham, normatif uyum ve halk rızasının eksikliğinin yalnızca iç siyasal kararsızlığa değil, uluslararası tanınma eksikliği ve yalnızlaşmaya yol açabileceğini belirtir. Huntington ise yeni demokrasilerde veya demokratik normları zayıflamış ülkelerde, meşruluk eksikliğinin hem iç hem de dış siyasala alanında kriz ve çatışmalara neden olabileceğini ifade eder.

Sartori (1976) ve Lijphart (1999) gibi siyaset bilimciler, demokratik meşruluğun yalnızca iç siyasal araçlarla değil, uluslararası ilişkilerde güven, iş birliği ve karşılıklı tanınma ile de güçlendiğini belirtir. Meşru bir lider, uluslararası toplum tarafından tanındığında hem dış siyasala manevra alanını genişletir hem de stratejik ortaklıklarını güçlendirir.

Sonuç olarak, demokratik meşruluk ile uluslararası hukuk arasında çift yönlü bir etkileşim söz konusudur: İç demokrasi normlarına uymayan liderler, uluslararası meşruluğunu kaybedebilir. Uluslararası toplumun tanımadığı veya sorguladığı liderler, diplomatik, ekonomik ve stratejik açıdan dezavantajlı duruma düşebilir. Bu bağlamda, demokratik meşruluk sadece iç siyasal bir gereklilik değil, aynı zamanda uluslararası ilişkilerde güven ve etkin diplomasi için temel bir ölçüttür.

Trump’ın Mesajının Anlamı ve Söylem Çözümlemesi

25 Eylül 2025 tarihli Beyaz Saray görüşmesinde Donald Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı işaret ederek, “Hileli seçimleri herkesten daha iyi bilir” ifadesini kullanmıştır. Bu söz hem sözel hem de görsel bir mesaj içerir ve uluslararası diplomasi yazınında dikkatle incelenmesi gereken bir örnektir.

Sözel Mesajın Çözümlenmesi

Trump’ın kullandığı ifade, Erdoğan’ın iç siyasal meşruluğunu sorgulayan bir yorum olarak değerlendirilebilir. Sözdeki ironi, Trump’ın kendi deneyimleri (özellikle 2020 ABD başkanlık seçimlerini reddetmesi ve seçim hilesi iddiaları) ile Erdoğan’ın Türkiye’deki seçim süreçlerine ilişkin imasında bir paralellik kurar. Bu bağlamda Trump hem bir diplomatik uyarı hem de uluslararası gözlemcilere mesaj iletme işlevi görür.

El Hareketinin (Parmak İşaretinin) Çözümlenmesi

Trump’ın Erdoğan’ı işaret etmesi, sözlü mesajı görsel olarak pekiştirir ve mesajın doğrudan muhataba yönelik olduğunu gösterir. Diplomasi ve iletişim yazınına göre işaret etme ve jestler, güç, vurgulama ve dikkat çekme amacı taşır (Ekman & Friesen, 1969). Bu bağlamda, el hareketi, mesajın diplomatik bir jest değil eleştirel ve uyarıcı bir vurguyla verildiğini gösterir.

Diplomaside Stratejik Mesaj

Sözel ve görsel mesajın birleşimi, Erdoğan’a yönelik dolaylı bir eleştiri olarak okunabilir. Aynı zamanda bu ifade, uluslararası toplum ve medyada geniş yankı uyandıracak şekilde diplomatik mesajın görünürlük kazanmasını sağlar. Retorik olarak, Trump hem Erdoğan’a saygı gösteriyor gibi görünür, hem de seçim süreçlerine ilişkin eleştirel bir mesaj iletir. Bu ikili yapı, diplomatik stratejinin tipik bir örneğidir.

Sonuç olarak değerlendirmek gerekirse, Trump’ın açıklaması ve eşlik eden el hareketi, sadece bir espri veya gündelik yorum olarak değerlendirilmemelidir. Bu tür sözlü ve görsel mesaj bileşimleri liderler arası ilişkilerde meşruluk, güven ve diplomatik strateji açısından önemli ipuçları verir. Erdoğan’ın iç ve uluslararası meşruluğu bağlamında bu hareket hem iç siyasal sorgulama hem de uluslararası diplomatik uyarı işlevi görmektedir.

Trump’ın 25 Eylül 2025 tarihli açıklaması, yalnızca esprili bir yorum olarak değerlendirilemez. Jest ve işaret parmağıyla Erdoğan’ı hedef alması, mesajın doğrudan ve vurgulu bir şekilde iletildiğini göstermektedir. Trump’ın sözleri, Erdoğan’ın iç seçim süreçlerine ilişkin bir eleştiri niteliği taşırken, aynı zamanda uluslararası gözlemciler için Erdoğan’ın meşruluğu üzerine bir uyarı işlevi görmektedir.

Bu bağlamda, Trump’ın yorumu hem iç meşruluk hem de dış meşruluk açısından Erdoğan’ın durumunu sorgulayan bir gösterge olarak okunabilir. Hileli seçim iddiaları, hükümetlerin demokratik ve hukuksal meşruluğunu doğrudan etkilediği için Trump’ın ifadesi, Erdoğan’ın uluslararası tanınırlığı ve diplomatik ağırlığı üzerinde bir etkide bulunabilir.

Diplomatik ve Stratejik Boyut

Trump’ın açıklaması, liderler arası diplomasi açısından da stratejik bir mesaj niteliği taşır. Açıklama, Erdoğan’a saygı ve iş birliği sinyali verirken, aynı zamanda demokratik normlar ve seçim süreçleri üzerinden dolaylı bir eleştiriyi iletmektedir. Bu tür stratejik mesajlar, uluslararası ilişkilerde güven, meşruluk algısı ve diplomatik denge üzerinde doğrudan etkili olabilir.

Trump Mesajının Erdoğan’ın Meşruluğuna Etkisi

25 Eylül 2025 tarihli Beyaz Saray görüşmesinde Donald Trump’ın Erdoğan’ı işaret ederek yaptığı “Hileli seçimleri herkesten daha iyi bilir” yorumu, yalnızca bir retorik ifade değil, aynı zamanda Erdoğan’ın hem iç hem de dış meşruluğu açısından önemli çıkarımlara sahiptir.

İç Meşruluk Üzerindeki Etkisi: Trump’ın yorumu, Erdoğan’ın iç siyasal meşruluğunu dolaylı olarak sorgulayan bir mesaj olarak okunabilir. Demokratik meşruluk yazınına göre, (Beetham, 1991; Diamond, 1999) halkın rızası ve seçimlerin adilliği, bir liderin iç meşruluğu için temel koşullardır. Açıklamanın uluslararası bir figür tarafından yapılması, Türkiye’deki toplumsal kutuplaşma ve meşruluk tartışmalarını görünür kılar. Bu durum, iç siyasal ortamda tartışma ve olası itirazları güçlendirebilir.

Uluslararası Meşruluk Üzerindeki Etkisi: Uluslararası ilişkiler yazınında, bir liderin meşruluğu sadece iç hukuka dayalı değildir. Uluslararası toplumun tanıması ve kabulü de önemlidir (Klabbers, 2013; Sartori, 1976). Trump’ın açıklaması, Erdoğan’ın uluslararası diplomatik ağırlığını ve güvenilirliğini sorgulayan bir mesaj olarak algılanabilir. Bu durum, Türkiye’nin bazı stratejik iş birliklerinde temkinli yaklaşım görmesine ve diplomatik manevra alanının daralmasına yol açabilir. Özellikle F-16, F-35 ve F-47 uçağı ve savunma iş birlikleri bağlamında Trump’ın mesajı, stratejik ve diplomatik güvenlik boyutunda dolaylı bir uyarı işlevi görür.

Retorik ve Diplomatik Mesajın Çifte İşlevi: Trump’ın sözel ve görsel mesaj bileşimi Erdoğan’a hem saygı göstermek hem de eleştirel bir mesaj iletmek amacı taşır. Bu tür mesajlar, diplomasi yazınında güç gösterisi, dikkat çekme ve mesaj pekiştirme işlevi olarak tanımlanır (Ekman & Friesen, 1969). Dolayısıyla mesaj, yalnızca espri veya gündelik bir yorum olarak görülmemeli ve meşruluk, güven ve diplomatik strateji bağlamında ciddi bir çözümleme konusu olarak ele alınmalıdır.

Sonuç olarak, Trump’ın yorumu ve jesti, Erdoğan’ın iç siyasal ve uluslararası meşruluğunu tartışmaya açan bir simge olarak değerlendirilebilir. Bu olay, demokratik meşruluğun hem ulusal hem de uluslararası düzeyde ne kadar kritik olduğunu somut bir şekilde göstermektedir. Liderler arası diplomasi ve medya önünde yapılan bu tür açıklamalar meşruluk algısını şekillendirme ve güç dengelerini etkileme gücüne sahiptir.

Trump’ın Mesajının Örtük Anlamı ve Retorik Çözümlemesi

Trump’ın 25 Eylül 2025 tarihli Beyaz Saray açıklaması: “Hileli seçimleri herkesten daha iyi bilir”, doğrudan bir suçlama değil, örtük bir atıf olarak da değerlendirilebilir. Bu ifade, retorikte “örtük anlam” (implied meaning) kategorisine girer ve iki temel işlev taşır:

İroni ve Dolaylı Eleştiri: Trump, Erdoğan’ın seçim süreçlerine ilişkin tecrübesine atıfta bulunur. Bu, Erdoğan’ın demokratik meşruluğunun sorgulanmasına dolaylı bir göndermedir. Sözel ifade, açık bir suçlama içermediği için diplomatik ortamda saygılı bir ton gibi algılanabilir, ancak eleştirel bir mesaj içerir.

Görsel Pekiştirme (El Hareketi ile): Erdoğan’ı işaret eden el hareketi, sözlü mesajı görsel olarak güçlendirir. Ekman ve Friesen (1969) bu tür jestlerin dikkat çekme ve mesajın muhataba yönelik olduğunun altını çizdiğini belirtir. Bu durum, mesajın hem uluslararası hem de iç siyasal anlamda vurgulanmasını sağlar. Bu bileşim Trump’ın söylemini retorik açıdan çok katmanlı duruma getirir: Yüzeyde saygı ifadesi içerir (“Dünyada çok saygı duyulan bir insan”). Örtük olarak Erdoğan’ın meşruluğunu ve seçim süreçlerini tartışmaya açar.

Sonuç olarak, bu örnek, liderler arası diplomasi ve retorikte örtük anlam ile doğrudan söylem arasındaki dengeyi göstermektedir. Erdoğan özelinde, bu mesaj hem iç hem de uluslararası meşruluk algısı üzerinde dolaylı bir etkileyici etmen olarak işlev görür.

Meşru Olmamanın Sonuçları: Erdoğan Örneği

Meşruluk, bir liderin veya hükümetin hem iç hem de dış siyasada etkili olabilmesinin temel koşuludur (Beetham, 1991). Erdoğan’ın meşruluğu özellikle Trump’ın 25 Eylül 2025 tarihli açıklaması bağlamında, uluslararası gözlemciler ve demokratik normlar açısından sorgulanmıştır.

İç Siyaset Boyutu

Halkın güven kaybı: Trump’ın yorumu, Erdoğan’ın iç siyasadaki meşruluğunu dolaylı olarak tartışmaya açmıştır. Bu tür mesajlar, Türkiye içindeki demokratik süreçlerin saydamlığı ve hükümetin halk nezdindeki güveni üzerinde etkili olabilir.

Kurumsal zayıflama: Meşruluğu sorgulanan bir lider, yasama ve yargı organları üzerinde denetim sağlamaya yönelebilir. Türkiye örneğinde, son yıllarda yaşanan hukuk reformları ve seçim süreçlerine müdahaleler, kurumsal meşruluğun tartışmalı konuma gelmesine neden olmuştur.

İç kararsızlık: Meşruluk tartışmaları, toplumsal kutuplaşmayı artırabilir ve siyasal kararsızlık riskini yükseltebilir. Trump’ın yorumu, Erdoğan’ın yönetim biçimine yönelik eleştirileri uluslararası arenada görünür kılmakta ve bu da iç siyasada tartışma ve çatışma zeminini genişletmektedir.

Uluslararası Boyut

Diplomatik tanınma ve ağırlık kaybı: Trump’ın açıklaması, Erdoğan’ın uluslararası meşruluğunu sorgulayan bir sinyal niteliğindedir. Bu tür mesajlar, Türkiye’nin diplomatik ağırlığı ve stratejik ilişkilerinde sınırlamalar yaratabilir.

Yaptırım ve yalnız bırakılma riski: Demokratik normları önemseyen ülkeler ve uluslararası kurumlar, meşruluğu tartışmalı liderlere karşı temkinli yaklaşır. Erdoğan’ın meşruluğuna ilişkin sorgulamalar Türkiye’nin bazı uluslararası platformlarda yalnız bırakılması riskini artırabilir.

Güvenlik ve stratejik sakıncalar: Meşruluğu tartışmalı liderler, uluslararası iş birlikleri ve savunma anlaşmalarında güven sorunu yaşayabilir. Örneğin, Trump’ın görüşmede savaş uçağıyla ilgili yorumları, Türkiye’nin savunma sanayii ve uluslararası askeri iş birlikleri bağlamında stratejik bir boyutu ortaya koymaktadır.

Sonuç olarak belirtmek gerekirse, Erdoğan örneği, meşruluğun hem iç siyasada hem de uluslararası ilişkilerde kritik bir unsur olduğunu göstermektedir. Trump’ın açıklaması, yalnızca bir diplomatik mesaj değil, aynı zamanda uluslararası hukuk ve demokratik meşruluk bağlamında Erdoğan’ın durumu üzerine önemli bir uyarı niteliği taşımaktadır. Meşru olmayan bir hükümet, kısa vadede denetim sağlayabilir, ancak uzun vadede sürdürülebilir ve kararlı bir yönetim için meşruluk kaçınılmazdır.

GENEL DEĞERLENDİRME, SONUÇ VE ÖNERİLER

Genel Değerlendirme

Bu çalışma, demokratik meşruluğun hem iç siyasette hem de uluslararası ilişkilerde kritik bir kavram olduğunu ortaya koymuştur. Demokratik meşruluk, yalnızca seçimlerin adilliği ile sınırlı olmayıp, hukuksal, normatif ve halk desteğine dayalı çok boyutlu bir kavramdır (Beetham, 1991; Diamond, 1999). Sartori (1976) ve çağdaş yazarlar (Dahl, 1998; Lijphart, 1999; Huntington, 1991) meşruluğu, liderlerin halk nezdindeki kabul edilebilirliği, çoğulculuk ve demokratik normlarla uyum çerçevesinde değerlendirirler.

Trump-Erdoğan görüşmesi özelinde, Trump’ın “Hileli seçimleri herkesten daha iyi bilir” ifadesi ve eşlik eden el hareketi hem örtük eleştiri hem de diplomatik mesaj işlevi görmüştür. Bu örnek, liderler arası iletişimde sözel ve görsel mesajların nasıl birleştirilerek meşruluk algısını şekillendirdiğini göstermektedir. Dolaylı eleştiriler ve retorik stratejiler hem iç hem de dış meşruluk üzerinde etkili olabilir.

Sonuç

Demokratik meşruluk, yalnızca seçimlerin özgür ve adil yapılmasıyla sağlanmaz. Halkın katılımı, çoğulculuk ve normatif uyum da kritik öneme sahiptir. Uluslararası hukuk ve diplomasi bağlamında, liderin iç meşruluğu, uluslararası tanınma ve güvenilirlik üzerinde doğrudan etkili olur (Klabbers, 2013). Trump-Erdoğan görüşmesi örneğinde görüldüğü gibi, örtük mesajlar ve görsel jestler bir liderin meşruluk algısını etkilemek ve diplomatik mesaj vermek için stratejik olarak kullanılabilir. Hileli veya tartışmalı seçim süreçleri hem iç siyasette kararsızlığa hem de uluslararası diplomatik zorluklara yol açabilir.

Öneriler

Türkiye’de demokratik meşruluğun güçlendirilmesi için seçim süreçlerinin saydam ve adil şekilde yürütülmesi, halkın güveninin artırılması ve demokratik kurumların işlevselliğinin korunması gereklidir. Uluslararası alanda meşruluğun desteklenmesi için uluslararası ölçünlere uygun demokrasi normlarının benimsenmesi ve uygulanması önemlidir. Liderler arası iletişim ve diplomasi bağlamında, retorik ve görsel mesajların anlamı dikkatle çözümlenmeli ve ulusal ve uluslararası meşruluk stratejilerinde bu unsurların etkisi göz önünde bulundurulmalıdır. Akademik çalışmalarda, demokratik meşruluğun iç ve uluslararası boyutları birlikte ele alınmalı ve örnek olay çözümlemeleri ile desteklenmelidir.

Kaynaklar

 

Beetham, D. (1991). The Legitimation of Power. London: Macmillan.

Dahl, R. A. (1971). Polyarchy: Participation and Opposition. New Haven: Yale University Press.

Dahl, R. A. (1998). On Democracy. New Haven: Yale University Press.

Diamond, L. (1999). Developing Democracy: Toward Consolidation. Baltimore: Johns Hopkins University Press.

Diamond, L. (2008). The Spirit of Democracy: The Struggle to Build Free Societies Throughout the World. New York: Times Books.

Ekman, P., & Friesen, W. V. (1969). The Repertoire of Nonverbal Behavior: Categories, Origins, Usage, and Coding. Semiotica, 1(1), 49–98.

Huntington, S. P. (1991). The Third Wave: Democratization in the Late Twentieth Century. Norman: University of Oklahoma Press.

Klabbers, J. (2013). International Law. Cambridge: Cambridge University Press.

Lijphart, A. (1999). Patterns of Democracy: Government Forms and Performance in Thirty-Six Countries. New Haven: Yale University Press.

Sartori, G. (1976). Parties and Party Systems: A Framework for Analysis. Cambridge: Cambridge University Press.

Hiç yorum yok: