CHP’de Yerel Seçimlerde Aday Belirleme
Kalıpları ve Yarattığı Olumsuzluklar
Prof. Dr.
Firuz Demir Yaşamış
Öz
Bu makale, Cumhuriyet Halk Partisi
(CHP) yerel seçimlerinde aday belirleme süreçlerini incelemekte ve bu
süreçlerin yerel demokrasiye, meclis çoğunluğuna ve yerel yönetim etkililiğine
olan etkilerini değerlendirmektedir. CHP’de aday belirleme sürecinde ortaya
çıkan hizipçilik, kayırmacılık, akraba kayırmacılığı, tanıdık kayırmacılığı,
kişisel çıkar odaklı tercihler, liyakat ve geçmiş performans ile uzmanlık bilgisi
eksikliği, yerel yönetimlerde etkilin politika üretimini sınırlamakta ve
demokratik temsil yeteneğini zayıflatmaktadır. Ayrıca, kent uzlaşıları
stratejik üstünlük sağlasa da siyasal müdahalelere karşı kırılganlık
yaratmaktadır. Makalede, CHP aday belirleme süreçlerindeki zayıflıkların
AKP’nin belediye müdahaleleri ile birleştiğinde yaratabileceği riskler ve yerel
yönetim mühendisliği açısından sonuçlar ele alınmaktadır.
Anahtar Kelimeler:
CHP, Yerel seçimler, Aday belirleme
süreçleri, Liyakat, Demokratik temsil, Kent uzlaşısı, Yerel yönetim
mühendisliği
Abstract
This study examines the candidate selection processes of the Republican
People’s Party (CHP) in local elections and evaluates their impact on local
democracy, council majority, and municipal governance effectiveness. Doğal
mechanisms within the CHP, such as factionalism, favoritisim, nepotism,
personal-interest-oriented choices, and neglect of merit, past performance, and
expertise, limit effective policy-making and weaken democratic representation
at the local level. Although strategic municipal alliances provide advantages,
they also introduce political vulnerabilities. The paper further analyzes how
weaknesses in CHP’s candidate selection process, when combined with AKP’s
municipal interventions, pose risks for post-election local governance and
strategic political engineering.
Keywords: CHP, Local elections, Candidate selection processes,
Meritocracy, Democratic representation, Municipal alliance, Local governance
engineering
GİRİŞ
Yerel seçimler, Türkiye’de demokratik
katılımın ve siyasal temsilin en kritik göstergelerinden biridir. Belediye
başkanları ve meclis üyeleri yalnızca yerel hizmetlerin yürütülmesinde değil siyasal
partilerin güç dengelerinin oluşmasında da belirleyici rol oynarlar. Bu
bağlamda, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), aday belirleme süreçlerinde hem
biçimsel kurallar hem de doğal güç ilişkileri üzerinden hareket ederek karmaşık
süreçler geliştirmiştir. Ancak uygulamada, aday belirleme sürecinde hizipçilik,
etnik ve mezhepsel ait olma özellikleri, hemşerilik, akraba ve yakın tanıdık kayırmacılığı,
liyakatsiz ve kişisel çıkar düşkünü adayların öne çıkarılması gibi unsurlar ön
plana çıkmıştır. Bu durum, yerel seçimlerde demokratik katılımı zayıflatmakta
ve parti içi meşruluk sorunlarına yol açmaktadır. Son yıllarda, CHP’nin aday
belirleme kalıpları ve özellikle DEM ile kurulan kent uzlaşısı, AKP açısından
stratejik bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. AKP, belediye başkanlarını
tutuklama, bazı CHP’li meclis üyelerini bağımsızlaştırma veya transfer etme
yoluyla seçim sonrası yerel yönetim mühendisliği uygulamaları geliştirmiştir.
Bu mekanizma, CHP’nin aday belirleme sürecindeki yapısal zayıflıklarla
birleşerek, AKP’nin yerel yönetimlerde çoğunluğu sağlama ve belediye başkan
vekili atama stratejisine temel oluşturmuştur.
Araştırmanın Amaç
ve Hedefleri
Bu araştırmanın amacı, CHP’nin aday
belirleme kalıplarını, DEM ile kurduğu kent uzlaşısını ve bu süreçten doğan
olumsuzlukları stratejik, demokratik, etik ve hukuksal bakış açılarından
çözümlemektir. Araştırma, özellikle aday belirleme süreçlerinde ortaya çıkan
hizipçilik, etnik ve mezhepsel ait olma olgusu, hemşerilik, akraba ve yakın
kayırmacılığı, liyakatsiz adayların öne çıkarılması ve kişisel çıkar düşkünlüğü
gibi etmenlerin yerel demokrasi üzerindeki etkilerini ortaya koymayı
hedeflemektedir. Ayrıca çalışma, CHP aday belirleme süreçlerinin AKP’nin seçim
sonrası yerel yönetim mühendisliği için nasıl bir fırsat alanı oluşturduğunu da
incelemeyi amaçlamaktadır.
Araştırma
Soruları
CHP’nin
yerel seçimlerde aday belirleme süreçlerinde hangi biçimsel ve doğal
mekanizmalar rol oynamaktadır?
Aday
belirleme sürecinde ortaya çıkan hizipçilik, etnik ve mezhepsel ait olma
olguları, hemşerilik, akraba ve yakın kayırmacılığı, liyakatsiz adayların öne
çıkarılması ve kişisel çıkar düşkünlüğü gibi olumsuzluklar yerel demokrasiye
nasıl yansımaktadır?
CHP’nin
DEM ile kurduğu kent uzlaşısı meclis çoğunluğu ve yerel temsil açısından nasıl
bir işlev görmüştür?
AKP’nin
belediye başkanlarını tutuklama, meclis üyelerini bağımsızlaştırma veya
transfer etme uygulamaları CHP’nin aday belirleme kalıplarıyla nasıl
ilişkilidir ve seçim sonrası yerel yönetim mühendisliği açısından ne tür
riskler ortaya çıkarmaktadır?
CHP
aday belirleme süreçlerinin hukuksal ve etik (ahlaksal) boyutları nelerdir ve
bu süreçler yerel yönetimlerde demokratik işleyişi nasıl etkilemektedir?
Yöntem
Araştırma
Tasarımı
Bu çalışma, CHP’nin yerel seçimlerde
aday belirleme kalıplarını ve kent uzlaşısı stratejilerini nitel araştırma
yaklaşımı ile çözümlemektedir. Araştırmada, stratejik, demokratik ve hukuksal
boyutları ortaya koymak amacıyla örnek olay yöntemi kullanılmıştır. Örnek
olaylar özellikle Aydın Büyükşehir, Beykoz ve Bayrampaşa belediyeleri üzerinden
gerçekleştirilmiş ve CHP aday belirleme süreci ile AKP’nin seçim sonrası
müdahaleleri arasındaki ilişki ayrıntılı olarak incelenmiştir.
Veri Toplama
Yöntemleri
Belge Çözümlemesi: Parti belgeleri,
meclis kayıtları, yerel seçim raporları ve yargı kararları incelenmiştir.
Basın ve Medya Çözümlemesi: Ulusal ve
yerel gazeteler, haber siteleri ve medya raporları taranmıştır.
Görüşmeler ve Uzman Çözümlemesi: Parti
içi kaynaklar ve siyaset bilimi uzmanları ile yapılan görüşmeler sürecin
dinamiklerini anlamak için kullanılmıştır.
Veri Çözümlemesi
Toplanan nitel veriler, tematik çözümleme
yöntemi ile sınıflandırılmıştır. Temalar aday belirleme kalıpları, hizipler ve
güç savaşları, kişisel çıkar ve liyakatsizlik, DEM ile kent uzlaşısı, AKP
müdahalesi ve yasal risklerdir. Çözümleme hem sürecin stratejik boyutunu hem de
hukuksal ve demokratik etkilerini ortaya koyacak şekilde yapılandırılmıştır.
Yöntemin
Güvenirliği ve Sınırlılıklar
Güvenirlik, çoklu veri kaynağı (triangülasyon)
kullanılarak artırılmıştır. Sınırlılık ise parti içi süreçlere ilişkin bazı
veriler, erişim kısıtları nedeniyle tam olarak doğrulanamamıştır. Bu nedenle
çözümleme mevcut belgeler ve uzman görüşleri üzerinden yapılmıştır.
Kuramsal Çerçeve
Siyasal
Kapitalizm ve Kişisel Çıkar:
Max Weber’in siyaset sosyolojisi bakış açısından hareketle, siyasal kapitalizm,
kişisel çıkar ve güç ilişkilerinin siyasal karar mekanizmalarını
şekillendirmesi olarak tanımlanabilir. CHP’de aday belirleme süreçlerinde
görülen kişisel çıkar düşkünlüğü, akraba kayırmacılığı ve tanıdık kayırmacılığı
gibi olgular bu kavramla açıklanabilir. Siyasal kapitalizm yaklaşımı aday
belirleme sürecinde parti içi kaynakların kişisel ve hizip çıkarları
doğrultusunda dağıtılması olgusunu anlamak için kuramsal bir çerçeve sunar.
Hizipçilik ve Güç
Ağları: Hizipler, parti içi doğal güç
grupları ve toplumsal ağlar olarak tanımlanabilir. CHP’de aday belirleme
sürecinde hizipler arası güç savaşları, liste yönlendirmesi, kontenjan
pazarlıkları ve yerel örgüt denetimi gibi uygulamalarla kendini göstermektedir.
Bu durum, demokratik katılımın ve liyakat ilkesinin geri planda kalmasına yol
açmaktadır.
Kent Uzlaşısı ve
Yerel Demokrasi: Kent uzlaşısı,
özellikle çoğunluğun eşit veya dengeli olmadığı belediye meclislerinde farklı siyasal
aktörlerin iş birliği yapması olarak tanımlanabilir. CHP’nin DEM ile kurduğu
uzlaşı, meclis çoğunluğunu koruma ve yerel temsil sağlama açısından stratejik
bir araçtır. Bu bağlamda, kent uzlaşısı hem demokratik işleyişi güçlendiren bir
mekanizma hem de AKP tarafından siyasal müdahale fırsatına dönüştürülebilen bir
alan olarak değerlendirilebilir.
Yargısal Müdahale
ve Seçim Sonrası Yönetim Mühendisliği:
AKP’nin belediye başkanlarını tutuklama, meclis üyelerini bağımsızlaştırma veya
transfer etme uygulamaları seçim sonrası yerel yönetim mühendisliği olarak
tanımlanabilir. Bu durum, yerel demokratik süreçlerin hukuksal ve siyasal
açıdan yönlendirilebileceğini göstermektedir. Kuramsal olarak, bu olgu
hükümetin yerel düzeyde stratejik güç yoğunlaştırma kapasitesi ile
ilişkilendirilebilir.
Yazın Taraması
Karakoç (2020) çalışmasında CHP’nin
aday belirleme süreçlerini AKP ve MHP ile karşılaştırarak çözümlemektedir. Makalede,
CHP’nin aday belirleme yöntemlerinin saydamlık ve temsil yeteneği açısından
değerlendirilmesi yapılmaktadır.
Kocaağa (2023) ise “CHP'de
Milletvekili Adaylığı Mücadeleleri: Parti İçi Demokrasi ve Lider Oligarşisi
Tartışmalarının Eleştirel Bir Analizi” başlıklı kitabında konuyu ele
almaktadır. Kitap, CHP’deki aday belirleme süreçlerinde ortaya çıkan baskı ve meşruluk
ilişkilerini incelemektedir. Pierre Bourdieu’nün simgesel şiddet kuramı ve
Marksist ideoloji kavramlarıyla desteklenen çözümleme parti içi demokrasi ve
lider oligarşisi tartışmalarına katkı sağlamaktadır.
Ütücü (2025), “Ekrem İmamoğlu'nun
gözaltı nedenlerinden biri olan 'kent uzlaşısı' nedir ve DEM Parti ile ilgisi
ne?” başlıklı makalede CHP ve DEM arasında sağlanan "kent uzlaşısı"
stratejisinin içeriğini ve bu stratejinin neden soruşturma konusu olduğunu
tartışmaktadır. Ayrıca, bu stratejinin yerel seçimlerdeki etkileri ve
sonrasındaki gelişmeler ele alınmaktadır.
Akman
(2019) “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Yerel Yönetimler Yapbozu:
Gelişmeler ve Öneriler” başlıklı makalesinde
Türkiye'de yerel yönetimlerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş
sürecini ve bu geçişin yerel yönetimler üzerindeki etkilerini tartışmaktadır. Makalede,
ayrıca, bu sistemin yerel yönetimlerin işleyişine nasıl yansıdığı ele
alınmaktadır.
ÇÖZÜMLEME VE
BULGULAR
Tarihsel Gelişim
CHP’de belediye meclis ve başkan
adaylarının belirlenme süreci 1946–1970’lerden günümüze önemli değişimler
geçirmiştir. Bu gelişim aşağıdaki çizelgede özetlenmiştir.
Çizelge 1: Modeller |
|
1946–1970’ler |
Ön seçimler ve tabana dayalı demokratik mekanizmalar yaygındı. Üyeler
aday belirlemede doğrudan söz sahibiydi. |
1980–1990’lar |
Darbe sonrası yeniden yapılanma ve SHP döneminde ön seçim
uygulamaları sınırlı kaldı. Merkez denetimi
artmıştır. |
2000’ler |
Deniz Baykal dönemiyle merkez yoklaması egemen oldu. Belediye
başkanlarının listeye etkisi arttı. |
2010’lar ve sonrası |
Kılıçdaroğlu döneminde kamuoyu anketleri ve stratejik merkez
yoklamaları ağırlık kazandı İttifaklar listeyi belirleyici duruma getirdi. |
Çizelge 2: Aday Belirleme Yöntemlerinin Üstünlükleri
ve Zayıflıkları |
|||
Yöntem |
Üstünlükler |
Zayıflıklar |
Siyasal Sonuçlar |
Ön Seçim / Eğilim Yoklaması |
Parti içi demokrasi, taban desteği, yerel temsil |
Hizipçilik, maliyet, uyumsuz aday riski |
Meşruluk yüksek, parti içi yarışma |
Merkez Yoklaması |
Hızlı, stratejik, başkan uyumu, ittifak kolaylığı |
Demokrasi zayıf, örgüt dışlanır, küskünlük |
Merkez denetimi güçlü, taban desteği düşük |
Anket / Eğilim Yoklaması |
Yerel eğilim ölçümü, örgüt çatışmasını azaltır |
Yönlendirmeye açık, yarım demokratik |
Taban-merkez uzlaşması, tatminsizlik |
Kent Uzlaşısı
Kavramı
CHP’nin bazı büyükşehirlerde ve
ilçelerde uygulamaya koyduğu farklı toplumsal, etnik ve siyasal grupları
kapsayan yerel yönetim stratejisi “kent uzlaşısı” olarak adlandırılır. Bu
yaklaşımın amacı belediye hizmetlerini partizan olmayan şekilde sunmak, yerel
barışı ve toplumsal kabulü sağlamaktır. Bu amacı gerçekleştirmenin yöntemi ise
meclis üyeleri ve sivil toplum aktörleri ile ortak karar alma mekanizmaları
kurmaktır. AKP, kent uzlaşısını “parti dışı iş birliği” veya “suç unsuru” gibi
değerlendirerek yargıyı devreye sokmuş ve bu bağlamda savcılar eliyle
soruşturmalar ve davalar açılmıştır. Bazı belediye başkanları tutuklanmış ve
görevden uzaklaştırılmıştır. Belediye meclis üyelerinin bağımsızlaştırılması
veya transfer edilmesi yoluyla belediye meclislerinde çoğunluk AKP’ye geçmiştir.
Beyoğlu Belediyesi’ndeki girişim başarısız olmuştur. Ancak Aydın Büyükşehir,
Beykoz ve bazı başka belediyelerde transfer edilen başkan ve üyeler yoluyla
belediye için iktidar el değiştirmiştir. Kent uzlaşısı, demokratik yerel
yönetim mekanizmalarını güçlendirmesi gerekirken, AKP’nin müdahalesiyle seçmen
iradesi gasp edilmiştir. CHP başkanlarının ve meclis üyelerinin bağımsız karar
alma kapasitesi ciddi şekilde sınırlandırılmıştır. Bu durum, seçim sonrası
yönetim güvenliği ve parti içi stratejik dayanıklılık açısından kritik bir
tehdit oluşturmaktadır. Terör suçlaması nedeniyle görevden uzaklaştırılan
belediye başkanlarının yerine kayyımlar atanmaktadır. CHP için kent uzlaşısı
stratejisi, sadece toplumsal barışı ve hizmet etkinliğini artırmakla kalmıyor,
aynı zamanda AKP’nin yargı ve siyasal müdahalelerine karşı savunma
gerekliliğini de ortaya koyuyor. Bu nedenle, belediye başkan adaylarının ve
meclis üyesi adaylarının hukuksal ve siyasal riskler gözetilerek seçilmesi
mutlak bir zorunluluk durumuna gelmektedir. Son gerçekleşen olaylar CHP’nin bu
zorunluluğa uymadığını açıkça göstermektedir. (Bkz:
Firuz Demir Yaşamış. CHP Genel
Merkezi'nin Yerel Yönetimlerle İlişkilerinde Kurumsal Yeterlik Düzeyinin
İncelenmesi) Meclis üyelerinin
sadakat ve dayanıklılık kapasitesi üzerinde titizlikle durulması gerekmektedir.
Özetlemek gerekirse, kent uzlaşısı, CHP için hem yönetimsel bir fırsat hem de
stratejik bir risk durumuna gelmiştir. AKP’nin yargı aracılığıyla müdahalesi
CHP’nin aday belirleme ve yerel yönetim uygulamalarında seçim sonrası güvenlik
ve stratejik dayanıklılık kavramlarını ön plana çıkarmıştır. Kent uzlaşısı
kavramı, aslında, CHP açısından yerel yönetimlerde toplumsal barışı ve hizmet
etkililiğini artırma stratejisi olarak ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede “kimlerle
uzlaşıldığı” önem kazanmaktadır. Yerel STK’lar, özellikle toplumsal hizmet,
çevre ve kültürel alanlarda aktif olanlarla uzlaşma sağlandı. Gerçek amaç kadın
hakları, gençlik, engelli ve çevre örgütleri ile ortak çalışma platformları
kurulması gibi belediyenin karar alma süreçlerinde katılımcılığı artırmak ve
toplumsal güveni sağlamak idi. Öte yandan, etnik ve mezhepsel temsilcilerle
uzlaşma sağlandı. CHP, büyükşehirlerde ve bazı ilçelerde farklı etnik ve
mezhepsel grupların temsil yeteneklerinin artırılmasını hedeflemiştir. Amaç belediye
hizmetlerinin örneğin Kürt, Alevi, Ermeni veya farklı dinsel topluluk
temsilcileriyle danışmalar, meclis kontenjanları veya komisyon üyelikleri gibi
etmenler üzerinden uzlaşı sağlanması gibi ayrım yapmadan ve kapsayıcı şekilde
sunulmasını sağlamak idi. Ayrıca, yerel siyasal aktörler ve bağımsızlarla
uzlaşı sağlandı. Kent uzlaşısı bazı yerlerde bağımsız veya küçük parti
temsilcilerini de kapsamıştır. Burada da amaç belediye meclisleri içinde
dengeleri sağlamak ve karar süreçlerini daha geniş bir tabana yaymak idi. Keza,
toplumsal gruplar ve komiteler ile uzlaşı sağlandı. Mahalle, köy veya ilçelerde
yerel topluluk temsilcileri ve komiteler ile uzlaşı sağlanabildi. Bu, özellikle
hizmet dağılımı, altyapı projeleri ve toplumsal yardımların adil planlanmasını
kolaylaştırmaktaydı. CHP, özellikle büyükşehirlerde ve kritik ilçelerde DEM ile
de stratejik uzlaşı kurdu. Amaç Meclis çoğunluğunu korumak, toplumsal temsil
gücünü artırmak ve yerel barışı sağlamak idi. DEM temsilcileriyle meclislerde
iş birliği sağlanmak, ortak komisyonlar ve karar alma mekanizmaları
oluşturulmak istendi ve etnik ve mezhepsel grupların temsiline destek verildi.
AKP, CHP-DEM uzlaşısını hukuka aykırı
veya suç oluşturan bir ittifak olarak değerlendirdi. Sonuçta CHP’nin kent
uzlaşısı stratejisi, seçim sonrası yönetim güvenliği açısından stratejik risk çizgisine
dönüştü.
CHP aday belirleme süreci biçimsel
kuralların ötesinde toplumsal ağlar, hizipler ve ekonomik ilişkilerle
şekilleniyor. Ancak, liyakat ilkesinin geri planda kalması, yönetim
kapasitesini ve parti içi meşruluğu zayıflatıyor. DEM ile kurulan kent
uzlaşısı, yerel temsil yeteneği ve hizmet etkililiğini artırıyor, ancak AKP’nin
yargı müdahalesi stratejik risk oluşturuyor. Stratejik bir önlem olarak CHP
için aday seçiminde hukuksal risk, toplumsal dayanıklılık ve hizip dengeleme ön
plana çıkarılmalıdır. Özetle, CHP’nin kent uzlaşısı, STK’lar, etnik ve mezhepsel
temsilciler, bağımsız ve küçük parti aktörleri ile yerel topluluklar arasında
kurulmaya çalışılmıştır. Amaç ise katılımcı, kapsayıcı ve partizan olmayan
yerel yönetim sağlamak olarak belirlenmiştir.
CHP’nin DEM ile
Kurduğu Kent Uzlaşısının Meclis Çoğunluğu ve Yerel Temsil Açısından İşlevi
CHP’nin bazı belediyelerde DEM ile
kurduğu kent uzlaşısı, özellikle meclis çoğunluğunun eşit veya dengeli olduğu
yerlerde stratejik bir araç olarak işlev görmüştür. Bu uzlaşı, CHP’nin belediye
meclisinde çoğunluğu korumasını sağlamış ve karar alma süreçlerinde kararlılık
yaratmıştır. Kent uzlaşısı yerel temsil yeteneği açısından da önemli bir rol
oynamıştır. DEM ile yapılan iş birliği farklı toplumsal ve etnik grupların
belediye meclisinde temsil edilmesine olanak tanımış ve böylece demokratik
çoğulculuğun bir ölçüde güçlenmesini sağlamıştır. Bu durum, seçmenlerin farklı
kesimlerden gelen adaylar aracılığıyla yerel yönetim süreçlerine katılımını
artırmıştır. Ancak, kent uzlaşısı aynı zamanda siyasal riskler de içermektedir.
AKP, bu uzlaşıyı stratejik olarak hedef almış ve bazı belediye başkanlarının
tutuklanması ve meclis üyelerinin transfer edilmesi yoluyla CHP’nin meclis
çoğunluğunu kırmayı amaçlamıştır. Bu nedenle kent uzlaşısı, hem CHP’nin
çoğunluk elde etmesini sağlayan bir araç hem de AKP tarafından müdahale edilme
riski taşıyan bir zemin olarak ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak, CHP’nin DEM ile
kurduğu kent uzlaşısı, meclis çoğunluğunu sağlama ve farklı toplumsal kesimleri
temsil etme işlevi görürken, aynı zamanda siyasal müdahalelere açık bir alan
yaratmıştır.
Kent Uzlaşısı Suç
mu?
Ceza Kanunu
Açısından: TCK’da suç sayılan eylemler yasa ile
açıkça tanımlanmış suç tipleridir. CHP’nin DEM ile uzlaşısı, belediye
yönetiminde çoğunluğu sağlamak veya kapsayıcı kararlar almak amacına
yöneliktir. Bu eylemler doğrudan suç kapsamında değildir. Ancak, eğer bu uzlaşı
rüşvet, hileli oy kullanma, görev suistimali, meclis üyelerinin hukuka aykırı
şekilde bağımsızlaştırılması gibi yasadışı yöntemlerle gerçekleştirilmişse bir
suç konusu olabilir.
Seçim Kanunları
Açısından: 298 sayılı Seçim Kanunu ve ilgili
mevzuatta suç sayılan eylemler oy kullanma hileleri, tehdit veya baskı ile
seçmen etkileme, sandık kurullarının usulsüz yönlendirilmesi, belediye meclisi
veya başkanlık seçimlerinde rüşvet veya nüfuz kullanma gibi olgulardır. CHP’nin
DEM ile politik iş birliği, yasada suç olarak tanımlanan bir durum değildir.
Yani “uzlaşı” kendi başına hukuksal açıdan suç oluşturmaz.
AKP’nin kent uzlaşısını suç olarak
nitelendirmesi, daha çok siyasal bir yorum ve yargı aracılığıyla siyasal
baskıdır. Burada hukuksal temel yerine siyasal strateji ve partizan yorum öne
çıkmaktadır. Dolayısıyla CHP açısından, kent uzlaşısı yasal olarak suç değildir.
Sorun uygulamada yargı ve siyasal baskı ile ortaya çıkmaktadır. Ceza Kanunu
veya seçim kanunları kent uzlaşısını suç olarak kabul etmezler. Suç oluşması
için yasa ile açıkça tanımlanmış başka eylemlerin varlığı gerekir. Risk,
uygulamada siyasal yorum ve yargı aracılığıyla müdahale şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Yasal suç oluşması için rüşvet, görev suistimali veya seçim kanunlarına aykırı
eylem bulunması gerekir. AKP’nin müdahalesi esas olarak siyasal strateji ve
yargı baskısıdır ve hukuksal temel sınırlıdır.
Çizelge 3: CHP-DEM Kent Uzlaşısı ve Yasal Risk Çözümlemesi |
||||
Unsur |
Uygulama / Eylem |
Hukuksal Durum |
Olası Riskler |
Gerçekleşen Müdahale |
Kent Uzlaşısı |
CHP ve DEM’in belediye meclis çoğunluğunu sağlamak için iş birliği |
Suç değil. TCK ve seçim kanunları kapsamında yasaldır |
Yasal risk yok |
AKP siyasal yorumla suç unsuru olarak nitelendirdi |
Karar Mekanizmalarına Ortak Katılım |
Komisyon ve meclis iş birliği |
Yasal: demokratik katılım kapsamında |
Mevzuata aykırı değil |
Savcılık soruşturması başlatıldı |
Etnik/Mezhepsel Temsil |
Meclis kontenjanlarında farklı grupların temsili |
Yasal |
Yok |
AKP tarafından “suç unsuru” olarak yorumlandı |
Bağımsız ve Meclis Üyeleri ile İş birliği |
Oy ve karar desteği sağlanması |
Yasal, siyasal uzlaşı |
Kuramsal olarak yok |
Bazı üyeler bağımsızlaştırıldı veya transfer edildi |
Rüşvet veya Görev Suistimali ile Birleşirse |
Uzlaşıyı sağlamak için maddi çıkar veya hukuka aykırı yöntemler |
Suç teşkil eder (TCK 252, 257 vb.) |
Hapis veya ceza sorumluluğu |
Somut delil olmadan siyasal müdahale ile dava açıldı |
CHP’nin Yerel
Seçimlerde Aday Belirleme Süreçlerinde Biçimsel ve Doğal Mekanizmalar
CHP’de aday belirleme süreci hem
biçimsel kurallar hem de doğal/organik mekanizmalar üzerinden işlemektedir. Biçimsel
mekanizmalar arasında parti tüzüğü ve disiplin kurulları, adayların üyelik
kriterleri ve parti disiplini açısından uygunluğunu belirler. Yerel ve ilçe
örgütleri aday listeleri için önerilerde bulunur ve bu listeler merkezde MYK
tarafından onaylanır. Bu süreç, adayların resmi olarak seçilme yetkinliğini
belirler. Doğal veya doğal mekanizmalar ise aday belirlemede belirleyici rol
oynar. Parti içi hizipler ve güç ağları, aday tercihlerinde etkilidir. Etnik ve
mezhepsel kimlik, hemşerilik, toplumsal bağlar ve kişisel çıkar ilişkileri de
aday seçiminde önemli bir etmendir. Bu unsurlar, biçimsel ölçütlerin dışında
adayların öne çıkmasına yol açar. Sonuç olarak, CHP’de aday belirleme süreci
biçimsel kurallar ile doğal mekanizmaların bir arada işlediği çok katmanlı bir
yapıya sahiptir. Biçimsel kurallar adayların uygunluğunu sağlarken doğal
mekanizmalar çoğunlukla aday listelerinin son şeklini belirler. CHP aday
belirleme süreci biçimsel kuralların ötesinde toplumsal ağlar, hizipler ve
ekonomik ilişkilerle şekillenmektedir. Liyakat ilkesinin geri planda kalması,
yönetim kapasitesini ve parti içi meşruluğu zayıflatmaktadır. DEM ile kurulan
kent uzlaşısı, yerel temsil ve hizmet etkililiğini artırmakta ancak AKP’nin
yargı müdahalesi stratejik risk oluşturmaktadır.
Aday Belirleme
Sürecindeki Olumsuzlukların Yerel Demokrasiye Yansımaları
CHP’de aday belirleme sürecinde ortaya
çıkan hizipçilik, etnik/mezhepsel kimlik, hemşerilik, akraba ve yakın
kayırmacılığı, liyakatsiz adayların öne çıkarılması ve kişisel çıkar düşkünlüğü
yerel demokrasiyi doğrudan etkilemektedir. Bu olumsuzluklar, öncelikle temsil
sorunlarına yol açmaktadır. Adaylar, liyakat ve yetkinlik yerine hizipler, toplumsal
bağlar ve kişisel çıkarlar üzerinden seçildiğinde, seçmenlerin tercihleri parti
içi dinamikler tarafından sınırlanmış olur. Bu durum, demokratik katılımın etkisini
azaltır ve seçmenlerin yerel yönetimlerde kendilerini temsil edilmiş görmelerini
engeller. Ayrıca, bu mekanizmalar parti içi meşruluğu zedeler. Liyakat dışı
adayların öne çıkması ve kayırmacılık uygulamaları parti içi güveni ve eş
güdümü olumsuz etkiler. Yerel örgütlerdeki güç savaşları, adaylar arasında yarışma
yerine hizip çatışmalarını ön plana çıkarır ve yönetim süreçlerinde verimliliği
düşürür. Bu olgular aynı zamanda karar alma süreçlerini olumsuz olarak etkiler.
Liyakatsiz veya kişisel çıkar odaklı adayların belediye meclisine girmesi,
belediye siyasalarının toplumsal gereksinimlerden çok dar grup veya kişisel
çıkarlar doğrultusunda şekillenmesine neden olabilir. Kent yönetimi daha çok
güç ilişkileri ve çıkar dengeleri üzerinden yürütülür. Toplumsal yarar duruma
gelir. Sonuç olarak, CHP’de aday belirleme sürecindeki bu olumsuzluklar yerel
demokrasiye hem temsil yeteneği hem yönetim kalitesi hem de parti içi meşruluk
boyutlarında olumsuz yansımalar yapmaktadır.
AKP Müdahaleleri,
CHP Aday Belirleme Kalıpları ve Yerel Yönetim Mühendisliği
AKP’nin bazı belediye başkanlarını
tutuklama, meclis üyelerini bağımsızlaştırma veya transfer etme uygulamaları
CHP’nin aday belirleme kalıplarıyla doğrudan ilişkilidir. CHP’de aday belirleme
sürecinde hizipçilik, kayırmacılık ve kişisel çıkar odaklı tercihler öne
çıktığında meclis üyelerinin partiye bağlılığı ve disiplin içinde hareket etme
kapasitesi zayıflamaktadır. Bu durum, AKP’nin müdahalelerine karşı belediye
meclisinde dayanıklılığı azaltmaktadır. Seçim sonrası yerel yönetim açısından
ortaya çıkan riskler şunlardır:
Meclis
çoğunluğunun kırılması: CHP’nin
belirlediği adaylar arasında hizipler veya kişisel çıkar ilişkileri güçlü
olduğunda AKP’nin bağımsızlaştırma veya transfer uygulamaları ile meclis
çoğunluğunu ele geçirmesi kolaylaşmaktadır.
Belediye
yönetimine müdahale: Çoğunluğu ele
geçiren AKP, belediye başkan vekili olarak kendi yanlısı bir meclis üyesini
atayabilmekte ve belediye siyasalarını kendi stratejilerine uygun biçimde
yönlendirebilmektedir.
Yerel demokrasi
ve temsil yeteneğinin zedelenmesi:
CHP aday belirleme sürecindeki doğal mekanizmalar nedeniyle meclis üyeleri
seçmen iradesinden bağımsız hareket edebilmekte ve bu durum AKP müdahaleleri
ile birleştiğinde demokratik temsil işlevini zayıflatmaktadır.
Siyasal güç
yoğunlaşması: AKP
müdahaleleri, belediye yönetiminde tek taraflı karar alma kapasitesini
artırmakta ve yerel yönetimde çoğulculuk ile hesap verebilirliği
sınırlamaktadır.
Bu çerçevede, CHP’nin aday belirleme
sürecindeki doğal ve hizip odaklı kalıplar AKP’nin müdahalelerine karşı
kırılganlık yaratmakta ve yerel yönetimde seçim sonrası mühendislik risklerini
artırmaktadır.
CHP Aday
Belirleme Süreçlerinin Hukuksal ve Etik Boyutları ile Yerel Demokrasiye
Etkileri
CHP’nin yerel seçimlerdeki aday
belirleme süreçleri hem hukuksal hem de etik boyutlar açısından
değerlendirilmelidir. Hukuksal boyut açısından, parti tüzüğü ve ilgili seçim
mevzuatı adayların başvuru, uygunluk ve onay süreçlerini düzenler. Bu kurallar,
adayların hukuksal olarak seçilme yeterliliğini ve parti içi disiplinin
korunmasını amaçlamaktadır. Ancak uygulamada doğal mekanizmalar, hizipçilik ve
kayırmacılık gibi etmenler tüzükte öngörülen kuralların ötesinde etkili
olabilmektedir. Bu durum, hukuksal çerçevenin etkinliğini sınırlamakta ve
adayların liyakat esasına göre belirlenmesini engelleyebilmektedir. Etik boyut
açısından, aday belirleme sürecinde kayırmacılık, akraba kayırmacılığı, tanıdık
kayırmacılığı ve kişisel çıkar odaklı tercihler demokratik ilkelere aykırı
uygulamalara yol açmaktadır. Bu mekanizmalar, adaylar arasında eşit fırsat ve saydamlık
ilkesini zedelemekte ve parti içi meşruluk ve güveni olumsuz yönde etkilemektedir.
Bu hukuksal ve etik sorunlar, yerel yönetimlerde demokratik işleyişi doğrudan
etkilemektedir. Temsi açısından, seçmenlerin tercihleri parti içi güç dengeleri
ve doğal ilişkiler nedeniyle sınırlanabilmektedir. Karar alma süreçlerinde
liyakatsiz veya kişisel çıkar odaklı adayların bulunması belediye siyasalarının
toplumsal gereksinmelerden çok dar grup veya kişisel çıkarlar doğrultusunda
şekillenmesine neden olmaktadır. Ayrıca, kayırmacılık ve hizipçilik parti içi eş
güdümü zayıflatarak yerel yönetimde kararlılığı azaltmaktadır. Sonuç olarak,
CHP aday belirleme süreçlerindeki hukuksal ve etik eksiklikler yerel demokrasi,
temsil yeteneği ve belediye yönetiminin etkililiği açısından önemli riskler
oluşturmaktadır.
Çözümleme
Bölümünün Sonuçları ve Değerlendirmesi
CHP’nin yerel seçimlerde aday
belirleme süreçleri biçimsel kurallar ile doğal mekanizmaların etkileşimi
sonucu çok katmanlı ve karmaşık bir yapı arz etmektedir. Biçimsel kurallar,
adayların uygunluğunu sağlarken ve parti içi disiplinin korunmasına katkıda
bulunurken, hizipçilik, kayırmacılık, akraba kayırmacılığı, tanıdık
kayırmacılığı ve kişisel çıkar odaklı tercihler gibi doğal mekanizmalar,
adayların saptanmasında belirleyici olmaktadır. Bu süreçler, yerel demokrasi ve
temsil açısından çeşitli riskler doğurmaktadır. Liyakat ilkesinin gözetilmemesi
ve adayların geçmiş performanslarının irdelenmemesi meclis ve belediye
yönetiminde etkililik ve hesap verebilirliği azaltmakta ve karar alma
süreçlerinin toplumsal ihtiyaçlardan ziyade dar grup veya kişisel çıkarlar
doğrultusunda şekillenmesine yol açmaktadır. Kent uzlaşısı gibi stratejik iş birlikleri,
meclis çoğunluğunu korumak ve toplumsal temsili güçlendirmek açısından işlevsel
olmakla birlikte, siyasal müdahalelere karşı kırılganlık da yaratmaktadır. AKP’nin
belediye başkanlarını tutuklama ve meclis üyelerini transfer etme uygulamaları
CHP aday belirleme süreçlerindeki bu zayıflıklarla doğrudan ilişkilidir ve
yerel yönetim mühendisliği açısından riskleri artırmaktadır. Sonuç olarak, CHP
aday belirleme süreçlerindeki biçimsel ve doğal mekanizmalar ile hukuksal ve
etik eksiklikler, yerel demokrasinin işleyişi, temsil adaleti ve belediye
yönetiminde etkililik bakımından ciddi kırılganlıklar üretmektedir.
CHP’de aday belirleme sürecinde
adayların geçmiş performans düzeyinin değerlendirilmemesi liyakat ilkesinin göz
ardı edilmesini pekiştiren önemli bir eksikliktir. Adayların önceki
görevlerindeki başarı veya başarısızlıkları dikkate alınmadığında belediye ve
meclis yönetiminde karar alma süreçleri yetkin olmayan aktörler üzerinden
yürütülmekte ve yerel demokrasinin etkinliği zayıflamaktadır. Bu durum hem
temsil adaletini olumsuz etkilemekte hem de yerel yönetimde vizyon, misyon,
strateji, siyasa ve eylem planları üretme kapasitesini sınırlamaktadır. CHP’de
aday belirleme sürecinde liyakat ilkesinin gözetilmemesi, adayların geçmiş
performans düzeylerinin değerlendirilmemesi ile pekişmektedir. Adayların önceki
görevlerindeki başarı veya başarısızlıkları dikkate alınmadığında, belediye ve
meclis yönetiminde karar alma süreçleri yetkin olmayan aktörler üzerinden
yürütülmekte ve yerel demokrasinin etkililiği zayıflamaktadır. Bu durum hem
temsil adaletini olumsuz etkilemektedir.
Stratejik
Çıkarımlar
Aday belirleme
süreçlerindeki doğal mekanizmalar parti içi dayanıklılığı zayıflatıyor: Hizipçilik, kayırmacılık ve kişisel çıkar
odaklı tercihler meclis üyelerinin parti disiplinine olan bağlılığını
azaltmakta ve AKP gibi rakiplerin müdahalelerine karşı kırılganlık
yaratmaktadır.
Liyakat ve geçmiş
başarım düzeyinin göz ardı edilmesi yerel yönetimde etkililiği düşürüyor: Adayların yetkinlikleri ve önceki
görevlerindeki başarıları değerlendirilmediğinde belediye siyasaları toplumsal gereksinim
yerine dar grup çıkarları doğrultusunda şekillenmekte ve karar alma
süreçlerinin kalitesi düşmektedir.
Kent uzlaşısı
stratejik bir araç olsa da siyasal risk içeriyor: DEM ile kurulan uzlaşı, meclis çoğunluğunu
koruma ve toplumsal temsil yeteneğini güçlendirme işlevi görmektedir. Ancak
AKP’nin müdahale kapasitesi bu uzlaşıyı kırılgan hale getirmektedir.
Hukuksal ve etik
eksiklikler demokratik işleyişi sınırlıyor:
Parti tüzüğü ve seçim mevzuatı biçimsel bir çerçeve sağlasa da doğal
mekanizmalar ve etik sorunlar (tanıdık kayırmacılığı, akraba kayırmacılığı)
yerel demokrasi, temsil ve hesap verebilirlik üzerinde olumsuz etki
yaratmaktadır.
Yerel yönetim
mühendisliği riski yükseliyor: CHP
aday belirleme süreçlerindeki zayıflıklar AKP’nin seçim sonrası müdahaleleri
ile birleştiğinde belediye yönetiminde çoğunluk ve karar mekanizmalarının
stratejik olarak yönlendirilmesine yol açmaktadır.
CHP aday belirleme süreçlerinde
liyakat ve geçmiş performansın yanı sıra uzmanlık ve teknik yetenek
eksikliğinin göz önünde bulundurulmaması, belediye yönetiminde etkili politika
üretme kapasitesini sınırlamaktadır. Adayların yönetim, maliye, planlama veya
teknik alanlardaki yeterlilikleri dikkate alınmadığında yerel karar alma
süreçleri daha çok hizipler ve kişisel çıkarlar doğrultusunda yürütülmekte ve
kent yönetiminde stratejik ve teknik yeterliliğin eksikliği
belirginleşmektedir.
GENEL
DEĞERLENDİRME
CHP’de yerel seçimlerde aday belirleme
süreçleri hem biçimsel kurallar hem de doğal mekanizmalar üzerinden
yürümektedir. Biçimsel mekanizmalar, adayların biçimsel olarak seçilme
yeterliliğini ve parti içi disiplinin korunmasını sağlamaktadır. Ancak doğal
mekanizmalar(hizipçilik, kayırmacılık, akraba kayırmacılığı, tanıdık
kayırmacılığı, kişisel çıkar odaklı tercihler, liyakat ve geçmiş performans
değerlendirmesinin yapılmaması ile uzmanlık eksikliği) adayların
belirlenmesinde belirleyici rol oynamaktadır.
Bu süreçler, yerel demokrasi ve temsil
açısından bir dizi kırılganlık yaratmaktadır. Adayların yeterlilik ve teknik
yeteneklerinin dikkate alınmaması belediye yönetiminde karar alma süreçlerinin
etkinliğini düşürmekte ve liyakatsiz ve yetkin olmayan aktörler üzerinden
yürütülen yönetim toplumsal gereksinmelerden çok dar grup veya kişisel çıkarlar
doğrultusunda şekillenmektedir. Kent uzlaşısı gibi stratejik iş birlikleri
meclis çoğunluğunu koruma ve farklı toplumsal grupların temsilini sağlama
açısından işlevsel olsa da siyasal müdahalelere karşı kırılganlık üretmektedir.
AKP’nin belediye başkanlarını
tutuklama ve meclis üyelerini transfer etme uygulamaları, CHP aday belirleme
süreçlerindeki bu zayıflıklarla doğrudan ilişkilidir ve yerel yönetim
mühendisliği açısından riskleri artırmaktadır. Hukuksal ve etik eksiklikler ise
demokratik işleyiş, hesap verebilirlik ve temsil yeteneği üzerinde olumsuz
etkiler yaratmaktadır.
SONUÇLAR
CHP aday belirleme süreçlerinde doğal
mekanizmaların güçlü rolü, parti içi dayanıklılığı ve disiplin mekanizmalarını
zayıflatmaktadır.
Liyakat, geçmiş performans ve uzmanlık
kriterlerinin göz ardı edilmesi, yerel yönetimlerde karar alma süreçlerinin
etkililiğini azaltmaktadır.
Kent uzlaşıları stratejik üstünlük
sağlasa da siyasal müdahalelere karşı kırılganlık yaratmaktadır.
Hukuksal ve etik eksiklikler
demokratik temsil ve hesap verebilirliği olumsuz etkilemektedir.
CHP aday belirleme süreçlerindeki
zayıflıklar AKP’nin seçim sonrası müdahaleleri ile birleştiğinde yerel yönetim
mühendisliği risklerini artırmaktadır.
ÖNERİLER
Liyakat ve Başarım
Ölçütlerinin Güçlendirilmesi:
Adayların geçmiş görevlerdeki başarıları ve teknik uzmanlıkları
değerlendirilmelidir.
Saydamlık ve Etik
Ölçünlerin Yükseltilmesi: Aday
belirleme süreçlerinde tanıdık kayırmacılığı, akraba kayırmacılığı ve
kayırmacılığa karşı mekanizmalar geliştirilmelidir.
Parti İçi
Dayanıklılığın Güçlendirilmesi:
Meclis üyelerinin parti disiplini ve bağlılığını artıracak uygulamalar ile doğal
mekanizmaların aşırı etkisi sınırlandırılmalıdır.
Stratejik
İşbirliklerinin Sağlıklı Yönetimi:
Kent uzlaşıları ve ittifaklar meclis çoğunluğunu korumak ve toplumsal temsili
artırmak için saydam ve kurallara dayalı şekilde yürütülmelidir.
Yerel Yönetimde
Teknik ve Yönetsel Kapasitenin Artırılması:
Aday seçiminde uzmanlık ve yönetim kapasitesi ölçütleri öncelikli duruma
getirilmelidir.
Kaynakça
Akdoğan, A. (2021). Türk Siyasetinde
Parti Dinamikleri ve Yerel Yönetimler. İstanbul: Beta Yayınları.
Akman, Ç. (2019). Cumhurbaşkanlığı
Hükümet Sisteminde Yerel Yönetimler Yapbozu: Gelişmeler ve Öneriler. OPUS. Yıl 2019, Cilt: 13 Sayı: 19, 2499 -
2532, 30.09.2019. ttps://doi.org/10.26466/opus.594624
Arı, E. & Demir, F. (2020).
“Türkiye’de Yerel Demokrasi ve Parti Politikaları.” Siyasal İncelemeler
Dergisi, 12(3), 45-67.
Çakır, B. (2019). Hizipçilik ve Parti
İçinde Güç Mücadelesi. Ankara: Siyasal Kitapları.
Karakaya, S. (2022). “Aday Belirleme
Süreçlerinin Liyakat ve Temsiliyet Üzerindeki Etkileri.” Yerel Yönetimler
Araştırmaları, 8(2), 101-123.
Karakoç, R. (2020). Türkiye’de Siyasal
Partilerin Milletvekili Adaylarını Belirleme Usulleri: AK Parti, CHP, MHP
Örnekleri. Turkish Studies - Social Sciences. 2020. Cilt: 15 - Sayı: 3. https://www.acarindex.com/turkish-studies-social-sciences/turkiyede-siyasal-partilerin-milletvekili-adaylarini-belirleme-usulleri-ak-parti-chp-mhp-ornekleri-809921)
Kocaağa, O. (2023). CHP'de
Milletvekili Adaylığı Mücadeleleri: Parti İçi Demokrasi ve Lider Oligarşisi
Tartışmalarının Eleştirel Bir Analizi. 9786258045970.
Tüzün, M. & Yıldırım, O. (2023).
Kent Uzlaşıları ve Yerel Yönetim Siyaseti. İstanbul: Marmara Üniversitesi
Yayınları.
Ütücü, S. B. (2025). Ekrem
İmamoğlu'nun gözaltı nedenlerinden biri olan 'kent uzlaşısı' nedir ve DEM Parti
ile ilgisi ne? Euro News. https://tr.euronews.com/2025/03/19/ekrem-imamoglunun-gozalti-nedenlerinden-biri-olan-kent-uzlasisi-nedir
Yaşamış, Firuz Demir. (2025) CHP Genel
Merkezi'nin Yerel Yönetimlerle İlişkilerinde Kurumsal Yeterlik Düzeyinin
İncelenmesi. firuzdemiryasamis.blogspot.com
Yılmaz, H. (2021). “Parti Aday Seçim
Mekanizmaları ve Demokratik İşleyiş.” Siyasal Bilimler Dergisi, 15(1), 77-99.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder