Hakkımda

FİRUZ DEMİR YAŞAMIŞ Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirmiştir (1968). University of Southern California’da planlama (kentsel ve bölgesel çevre) ve kamu yönetimi yüksek lisans programlarını bitirmiştir (1976). Siyaset ve Kamu Yönetimi Doktoru (1991). Yerel Yönetimler, Kentleşme ve Çevre Politikaları bilim dalında doçent (1993). Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı’nın kuruluşu sırasında müsteşar vekili. (1978-80) UNICEF Türkiye temsilciliği. (1982-84) Dünya Bankası’nın Çukurova Kentsel Gelişme Projesi’nde kurumsal gelişme uzmanı. (1984-86) Çankaya Belediyesi’nin kurumsal gelişme projesini yürütmüştür. (1989-91) Yedinci Kalkınma Planı “Çevre Özel İhtisas Komisyonu”nun başkanlığı. DPT “Çevre Yapısal Değişim Projesi” komisyonu başkanlığı. Cumhurbaşkanlığı DDK’nun Devlet Islahat Projesi raportörü. (2000-1) Çevre Bakanlığı Müsteşarı (Şubat 1998 – Ağustos 1999). Sabancı Üniversitesi tam zamanlı öğretim üyesi. (2001-2005) Halen yarı zamanlı öğretim üyesi olarak çeşitli üniversitelerde ders vermektedir. Şimdiye kadar ders verdiği üniversiteler arasında Ankara, Orta Doğu, Hacettepe, Fatih, Yeditepe, Maltepe ve Lefke Avrupa (Kıbrıs) üniversiteleri bulunmaktadır.
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Translate

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE
EV

Bu Blogda Ara

16 Eylül 2025 Salı

 

CHP’de Yerel Seçimlerde Aday Belirleme Kalıpları ve Yarattığı Olumsuzluklar

 

Prof. Dr. Firuz Demir Yaşamış

 

 

 

 

Öz

Bu makale, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yerel seçimlerinde aday belirleme süreçlerini incelemekte ve bu süreçlerin yerel demokrasiye, meclis çoğunluğuna ve yerel yönetim etkililiğine olan etkilerini değerlendirmektedir. CHP’de aday belirleme sürecinde ortaya çıkan hizipçilik, kayırmacılık, akraba kayırmacılığı, tanıdık kayırmacılığı, kişisel çıkar odaklı tercihler, liyakat ve geçmiş performans ile uzmanlık bilgisi eksikliği, yerel yönetimlerde etkilin politika üretimini sınırlamakta ve demokratik temsil yeteneğini zayıflatmaktadır. Ayrıca, kent uzlaşıları stratejik üstünlük sağlasa da siyasal müdahalelere karşı kırılganlık yaratmaktadır. Makalede, CHP aday belirleme süreçlerindeki zayıflıkların AKP’nin belediye müdahaleleri ile birleştiğinde yaratabileceği riskler ve yerel yönetim mühendisliği açısından sonuçlar ele alınmaktadır.

Anahtar Kelimeler: CHP, Yerel seçimler, Aday belirleme süreçleri, Liyakat, Demokratik temsil, Kent uzlaşısı, Yerel yönetim mühendisliği

 

Abstract

This study examines the candidate selection processes of the Republican People’s Party (CHP) in local elections and evaluates their impact on local democracy, council majority, and municipal governance effectiveness. Doğal mechanisms within the CHP, such as factionalism, favoritisim, nepotism, personal-interest-oriented choices, and neglect of merit, past performance, and expertise, limit effective policy-making and weaken democratic representation at the local level. Although strategic municipal alliances provide advantages, they also introduce political vulnerabilities. The paper further analyzes how weaknesses in CHP’s candidate selection process, when combined with AKP’s municipal interventions, pose risks for post-election local governance and strategic political engineering.

Keywords: CHP, Local elections, Candidate selection processes, Meritocracy, Democratic representation, Municipal alliance, Local governance engineering


 

GİRİŞ

Yerel seçimler, Türkiye’de demokratik katılımın ve siyasal temsilin en kritik göstergelerinden biridir. Belediye başkanları ve meclis üyeleri yalnızca yerel hizmetlerin yürütülmesinde değil siyasal partilerin güç dengelerinin oluşmasında da belirleyici rol oynarlar. Bu bağlamda, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), aday belirleme süreçlerinde hem biçimsel kurallar hem de doğal güç ilişkileri üzerinden hareket ederek karmaşık süreçler geliştirmiştir. Ancak uygulamada, aday belirleme sürecinde hizipçilik, etnik ve mezhepsel ait olma özellikleri, hemşerilik, akraba ve yakın tanıdık kayırmacılığı, liyakatsiz ve kişisel çıkar düşkünü adayların öne çıkarılması gibi unsurlar ön plana çıkmıştır. Bu durum, yerel seçimlerde demokratik katılımı zayıflatmakta ve parti içi meşruluk sorunlarına yol açmaktadır. Son yıllarda, CHP’nin aday belirleme kalıpları ve özellikle DEM ile kurulan kent uzlaşısı, AKP açısından stratejik bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. AKP, belediye başkanlarını tutuklama, bazı CHP’li meclis üyelerini bağımsızlaştırma veya transfer etme yoluyla seçim sonrası yerel yönetim mühendisliği uygulamaları geliştirmiştir. Bu mekanizma, CHP’nin aday belirleme sürecindeki yapısal zayıflıklarla birleşerek, AKP’nin yerel yönetimlerde çoğunluğu sağlama ve belediye başkan vekili atama stratejisine temel oluşturmuştur.

Araştırmanın Amaç ve Hedefleri

Bu araştırmanın amacı, CHP’nin aday belirleme kalıplarını, DEM ile kurduğu kent uzlaşısını ve bu süreçten doğan olumsuzlukları stratejik, demokratik, etik ve hukuksal bakış açılarından çözümlemektir. Araştırma, özellikle aday belirleme süreçlerinde ortaya çıkan hizipçilik, etnik ve mezhepsel ait olma olgusu, hemşerilik, akraba ve yakın kayırmacılığı, liyakatsiz adayların öne çıkarılması ve kişisel çıkar düşkünlüğü gibi etmenlerin yerel demokrasi üzerindeki etkilerini ortaya koymayı hedeflemektedir. Ayrıca çalışma, CHP aday belirleme süreçlerinin AKP’nin seçim sonrası yerel yönetim mühendisliği için nasıl bir fırsat alanı oluşturduğunu da incelemeyi amaçlamaktadır.

Araştırma Soruları

CHP’nin yerel seçimlerde aday belirleme süreçlerinde hangi biçimsel ve doğal mekanizmalar rol oynamaktadır?

Aday belirleme sürecinde ortaya çıkan hizipçilik, etnik ve mezhepsel ait olma olguları, hemşerilik, akraba ve yakın kayırmacılığı, liyakatsiz adayların öne çıkarılması ve kişisel çıkar düşkünlüğü gibi olumsuzluklar yerel demokrasiye nasıl yansımaktadır?

CHP’nin DEM ile kurduğu kent uzlaşısı meclis çoğunluğu ve yerel temsil açısından nasıl bir işlev görmüştür?

AKP’nin belediye başkanlarını tutuklama, meclis üyelerini bağımsızlaştırma veya transfer etme uygulamaları CHP’nin aday belirleme kalıplarıyla nasıl ilişkilidir ve seçim sonrası yerel yönetim mühendisliği açısından ne tür riskler ortaya çıkarmaktadır?

CHP aday belirleme süreçlerinin hukuksal ve etik (ahlaksal) boyutları nelerdir ve bu süreçler yerel yönetimlerde demokratik işleyişi nasıl etkilemektedir?

Yöntem

Araştırma Tasarımı

Bu çalışma, CHP’nin yerel seçimlerde aday belirleme kalıplarını ve kent uzlaşısı stratejilerini nitel araştırma yaklaşımı ile çözümlemektedir. Araştırmada, stratejik, demokratik ve hukuksal boyutları ortaya koymak amacıyla örnek olay yöntemi kullanılmıştır. Örnek olaylar özellikle Aydın Büyükşehir, Beykoz ve Bayrampaşa belediyeleri üzerinden gerçekleştirilmiş ve CHP aday belirleme süreci ile AKP’nin seçim sonrası müdahaleleri arasındaki ilişki ayrıntılı olarak incelenmiştir.

Veri Toplama Yöntemleri

Belge Çözümlemesi: Parti belgeleri, meclis kayıtları, yerel seçim raporları ve yargı kararları incelenmiştir.

Basın ve Medya Çözümlemesi: Ulusal ve yerel gazeteler, haber siteleri ve medya raporları taranmıştır.

Görüşmeler ve Uzman Çözümlemesi: Parti içi kaynaklar ve siyaset bilimi uzmanları ile yapılan görüşmeler sürecin dinamiklerini anlamak için kullanılmıştır.

Veri Çözümlemesi

Toplanan nitel veriler, tematik çözümleme yöntemi ile sınıflandırılmıştır. Temalar aday belirleme kalıpları, hizipler ve güç savaşları, kişisel çıkar ve liyakatsizlik, DEM ile kent uzlaşısı, AKP müdahalesi ve yasal risklerdir. Çözümleme hem sürecin stratejik boyutunu hem de hukuksal ve demokratik etkilerini ortaya koyacak şekilde yapılandırılmıştır.

Yöntemin Güvenirliği ve Sınırlılıklar

Güvenirlik, çoklu veri kaynağı (triangülasyon) kullanılarak artırılmıştır. Sınırlılık ise parti içi süreçlere ilişkin bazı veriler, erişim kısıtları nedeniyle tam olarak doğrulanamamıştır. Bu nedenle çözümleme mevcut belgeler ve uzman görüşleri üzerinden yapılmıştır.

Kuramsal Çerçeve

Siyasal Kapitalizm ve Kişisel Çıkar: Max Weber’in siyaset sosyolojisi bakış açısından hareketle, siyasal kapitalizm, kişisel çıkar ve güç ilişkilerinin siyasal karar mekanizmalarını şekillendirmesi olarak tanımlanabilir. CHP’de aday belirleme süreçlerinde görülen kişisel çıkar düşkünlüğü, akraba kayırmacılığı ve tanıdık kayırmacılığı gibi olgular bu kavramla açıklanabilir. Siyasal kapitalizm yaklaşımı aday belirleme sürecinde parti içi kaynakların kişisel ve hizip çıkarları doğrultusunda dağıtılması olgusunu anlamak için kuramsal bir çerçeve sunar.

Hizipçilik ve Güç Ağları: Hizipler, parti içi doğal güç grupları ve toplumsal ağlar olarak tanımlanabilir. CHP’de aday belirleme sürecinde hizipler arası güç savaşları, liste yönlendirmesi, kontenjan pazarlıkları ve yerel örgüt denetimi gibi uygulamalarla kendini göstermektedir. Bu durum, demokratik katılımın ve liyakat ilkesinin geri planda kalmasına yol açmaktadır.

Kent Uzlaşısı ve Yerel Demokrasi: Kent uzlaşısı, özellikle çoğunluğun eşit veya dengeli olmadığı belediye meclislerinde farklı siyasal aktörlerin iş birliği yapması olarak tanımlanabilir. CHP’nin DEM ile kurduğu uzlaşı, meclis çoğunluğunu koruma ve yerel temsil sağlama açısından stratejik bir araçtır. Bu bağlamda, kent uzlaşısı hem demokratik işleyişi güçlendiren bir mekanizma hem de AKP tarafından siyasal müdahale fırsatına dönüştürülebilen bir alan olarak değerlendirilebilir.

Yargısal Müdahale ve Seçim Sonrası Yönetim Mühendisliği: AKP’nin belediye başkanlarını tutuklama, meclis üyelerini bağımsızlaştırma veya transfer etme uygulamaları seçim sonrası yerel yönetim mühendisliği olarak tanımlanabilir. Bu durum, yerel demokratik süreçlerin hukuksal ve siyasal açıdan yönlendirilebileceğini göstermektedir. Kuramsal olarak, bu olgu hükümetin yerel düzeyde stratejik güç yoğunlaştırma kapasitesi ile ilişkilendirilebilir.

Yazın Taraması

Karakoç (2020) çalışmasında CHP’nin aday belirleme süreçlerini AKP ve MHP ile karşılaştırarak çözümlemektedir. Makalede, CHP’nin aday belirleme yöntemlerinin saydamlık ve temsil yeteneği açısından değerlendirilmesi yapılmaktadır.

Kocaağa (2023) ise “CHP'de Milletvekili Adaylığı Mücadeleleri: Parti İçi Demokrasi ve Lider Oligarşisi Tartışmalarının Eleştirel Bir Analizi” başlıklı kitabında konuyu ele almaktadır. Kitap, CHP’deki aday belirleme süreçlerinde ortaya çıkan baskı ve meşruluk ilişkilerini incelemektedir. Pierre Bourdieu’nün simgesel şiddet kuramı ve Marksist ideoloji kavramlarıyla desteklenen çözümleme parti içi demokrasi ve lider oligarşisi tartışmalarına katkı sağlamaktadır.

Ütücü (2025), “Ekrem İmamoğlu'nun gözaltı nedenlerinden biri olan 'kent uzlaşısı' nedir ve DEM Parti ile ilgisi ne?” başlıklı makalede CHP ve DEM arasında sağlanan "kent uzlaşısı" stratejisinin içeriğini ve bu stratejinin neden soruşturma konusu olduğunu tartışmaktadır. Ayrıca, bu stratejinin yerel seçimlerdeki etkileri ve sonrasındaki gelişmeler ele alınmaktadır.

Akman (2019) “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Yerel Yönetimler Yapbozu: Gelişmeler ve Öneriler” başlıklı makalesinde Türkiye'de yerel yönetimlerin Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçiş sürecini ve bu geçişin yerel yönetimler üzerindeki etkilerini tartışmaktadır. Makalede, ayrıca, bu sistemin yerel yönetimlerin işleyişine nasıl yansıdığı ele alınmaktadır.

ÇÖZÜMLEME VE BULGULAR

Tarihsel Gelişim

CHP’de belediye meclis ve başkan adaylarının belirlenme süreci 1946–1970’lerden günümüze önemli değişimler geçirmiştir. Bu gelişim aşağıdaki çizelgede özetlenmiştir.

Çizelge 1:

 

Modeller

1946–1970’ler

Ön seçimler ve tabana dayalı demokratik mekanizmalar yaygındı. Üyeler aday belirlemede doğrudan söz sahibiydi.

1980–1990’lar

Darbe sonrası yeniden yapılanma ve SHP döneminde ön seçim uygulamaları sınırlı kaldı.  Merkez denetimi artmıştır.

2000’ler

Deniz Baykal dönemiyle merkez yoklaması egemen oldu. Belediye başkanlarının listeye etkisi arttı.

2010’lar ve sonrası

Kılıçdaroğlu döneminde kamuoyu anketleri ve stratejik merkez yoklamaları ağırlık kazandı İttifaklar listeyi belirleyici duruma getirdi.

 

Çizelge 2:

 

Aday Belirleme Yöntemlerinin Üstünlükleri ve Zayıflıkları

Yöntem

Üstünlükler

Zayıflıklar

Siyasal Sonuçlar

Ön Seçim / Eğilim Yoklaması

Parti içi demokrasi, taban desteği, yerel temsil

Hizipçilik, maliyet, uyumsuz aday riski

Meşruluk yüksek, parti içi yarışma

Merkez Yoklaması

Hızlı, stratejik, başkan uyumu, ittifak kolaylığı

Demokrasi zayıf, örgüt dışlanır, küskünlük

Merkez denetimi güçlü, taban desteği düşük

Anket / Eğilim Yoklaması

Yerel eğilim ölçümü, örgüt çatışmasını azaltır

Yönlendirmeye açık, yarım demokratik

Taban-merkez uzlaşması, tatminsizlik

 

Kent Uzlaşısı Kavramı

CHP’nin bazı büyükşehirlerde ve ilçelerde uygulamaya koyduğu farklı toplumsal, etnik ve siyasal grupları kapsayan yerel yönetim stratejisi “kent uzlaşısı” olarak adlandırılır. Bu yaklaşımın amacı belediye hizmetlerini partizan olmayan şekilde sunmak, yerel barışı ve toplumsal kabulü sağlamaktır. Bu amacı gerçekleştirmenin yöntemi ise meclis üyeleri ve sivil toplum aktörleri ile ortak karar alma mekanizmaları kurmaktır. AKP, kent uzlaşısını “parti dışı iş birliği” veya “suç unsuru” gibi değerlendirerek yargıyı devreye sokmuş ve bu bağlamda savcılar eliyle soruşturmalar ve davalar açılmıştır. Bazı belediye başkanları tutuklanmış ve görevden uzaklaştırılmıştır. Belediye meclis üyelerinin bağımsızlaştırılması veya transfer edilmesi yoluyla belediye meclislerinde çoğunluk AKP’ye geçmiştir. Beyoğlu Belediyesi’ndeki girişim başarısız olmuştur. Ancak Aydın Büyükşehir, Beykoz ve bazı başka belediyelerde transfer edilen başkan ve üyeler yoluyla belediye için iktidar el değiştirmiştir. Kent uzlaşısı, demokratik yerel yönetim mekanizmalarını güçlendirmesi gerekirken, AKP’nin müdahalesiyle seçmen iradesi gasp edilmiştir. CHP başkanlarının ve meclis üyelerinin bağımsız karar alma kapasitesi ciddi şekilde sınırlandırılmıştır. Bu durum, seçim sonrası yönetim güvenliği ve parti içi stratejik dayanıklılık açısından kritik bir tehdit oluşturmaktadır. Terör suçlaması nedeniyle görevden uzaklaştırılan belediye başkanlarının yerine kayyımlar atanmaktadır. CHP için kent uzlaşısı stratejisi, sadece toplumsal barışı ve hizmet etkinliğini artırmakla kalmıyor, aynı zamanda AKP’nin yargı ve siyasal müdahalelerine karşı savunma gerekliliğini de ortaya koyuyor. Bu nedenle, belediye başkan adaylarının ve meclis üyesi adaylarının hukuksal ve siyasal riskler gözetilerek seçilmesi mutlak bir zorunluluk durumuna gelmektedir. Son gerçekleşen olaylar CHP’nin bu zorunluluğa uymadığını açıkça göstermektedir. (Bkz: Firuz Demir Yaşamış. CHP Genel Merkezi'nin Yerel Yönetimlerle İlişkilerinde Kurumsal Yeterlik Düzeyinin İncelenmesi) Meclis üyelerinin sadakat ve dayanıklılık kapasitesi üzerinde titizlikle durulması gerekmektedir. Özetlemek gerekirse, kent uzlaşısı, CHP için hem yönetimsel bir fırsat hem de stratejik bir risk durumuna gelmiştir. AKP’nin yargı aracılığıyla müdahalesi CHP’nin aday belirleme ve yerel yönetim uygulamalarında seçim sonrası güvenlik ve stratejik dayanıklılık kavramlarını ön plana çıkarmıştır. Kent uzlaşısı kavramı, aslında, CHP açısından yerel yönetimlerde toplumsal barışı ve hizmet etkililiğini artırma stratejisi olarak ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede “kimlerle uzlaşıldığı” önem kazanmaktadır. Yerel STK’lar, özellikle toplumsal hizmet, çevre ve kültürel alanlarda aktif olanlarla uzlaşma sağlandı. Gerçek amaç kadın hakları, gençlik, engelli ve çevre örgütleri ile ortak çalışma platformları kurulması gibi belediyenin karar alma süreçlerinde katılımcılığı artırmak ve toplumsal güveni sağlamak idi. Öte yandan, etnik ve mezhepsel temsilcilerle uzlaşma sağlandı. CHP, büyükşehirlerde ve bazı ilçelerde farklı etnik ve mezhepsel grupların temsil yeteneklerinin artırılmasını hedeflemiştir. Amaç belediye hizmetlerinin örneğin Kürt, Alevi, Ermeni veya farklı dinsel topluluk temsilcileriyle danışmalar, meclis kontenjanları veya komisyon üyelikleri gibi etmenler üzerinden uzlaşı sağlanması gibi ayrım yapmadan ve kapsayıcı şekilde sunulmasını sağlamak idi. Ayrıca, yerel siyasal aktörler ve bağımsızlarla uzlaşı sağlandı. Kent uzlaşısı bazı yerlerde bağımsız veya küçük parti temsilcilerini de kapsamıştır. Burada da amaç belediye meclisleri içinde dengeleri sağlamak ve karar süreçlerini daha geniş bir tabana yaymak idi. Keza, toplumsal gruplar ve komiteler ile uzlaşı sağlandı. Mahalle, köy veya ilçelerde yerel topluluk temsilcileri ve komiteler ile uzlaşı sağlanabildi. Bu, özellikle hizmet dağılımı, altyapı projeleri ve toplumsal yardımların adil planlanmasını kolaylaştırmaktaydı. CHP, özellikle büyükşehirlerde ve kritik ilçelerde DEM ile de stratejik uzlaşı kurdu. Amaç Meclis çoğunluğunu korumak, toplumsal temsil gücünü artırmak ve yerel barışı sağlamak idi. DEM temsilcileriyle meclislerde iş birliği sağlanmak, ortak komisyonlar ve karar alma mekanizmaları oluşturulmak istendi ve etnik ve mezhepsel grupların temsiline destek verildi.

AKP, CHP-DEM uzlaşısını hukuka aykırı veya suç oluşturan bir ittifak olarak değerlendirdi. Sonuçta CHP’nin kent uzlaşısı stratejisi, seçim sonrası yönetim güvenliği açısından stratejik risk çizgisine dönüştü.

CHP aday belirleme süreci biçimsel kuralların ötesinde toplumsal ağlar, hizipler ve ekonomik ilişkilerle şekilleniyor. Ancak, liyakat ilkesinin geri planda kalması, yönetim kapasitesini ve parti içi meşruluğu zayıflatıyor. DEM ile kurulan kent uzlaşısı, yerel temsil yeteneği ve hizmet etkililiğini artırıyor, ancak AKP’nin yargı müdahalesi stratejik risk oluşturuyor. Stratejik bir önlem olarak CHP için aday seçiminde hukuksal risk, toplumsal dayanıklılık ve hizip dengeleme ön plana çıkarılmalıdır. Özetle, CHP’nin kent uzlaşısı, STK’lar, etnik ve mezhepsel temsilciler, bağımsız ve küçük parti aktörleri ile yerel topluluklar arasında kurulmaya çalışılmıştır. Amaç ise katılımcı, kapsayıcı ve partizan olmayan yerel yönetim sağlamak olarak belirlenmiştir.

CHP’nin DEM ile Kurduğu Kent Uzlaşısının Meclis Çoğunluğu ve Yerel Temsil Açısından İşlevi

CHP’nin bazı belediyelerde DEM ile kurduğu kent uzlaşısı, özellikle meclis çoğunluğunun eşit veya dengeli olduğu yerlerde stratejik bir araç olarak işlev görmüştür. Bu uzlaşı, CHP’nin belediye meclisinde çoğunluğu korumasını sağlamış ve karar alma süreçlerinde kararlılık yaratmıştır. Kent uzlaşısı yerel temsil yeteneği açısından da önemli bir rol oynamıştır. DEM ile yapılan iş birliği farklı toplumsal ve etnik grupların belediye meclisinde temsil edilmesine olanak tanımış ve böylece demokratik çoğulculuğun bir ölçüde güçlenmesini sağlamıştır. Bu durum, seçmenlerin farklı kesimlerden gelen adaylar aracılığıyla yerel yönetim süreçlerine katılımını artırmıştır. Ancak, kent uzlaşısı aynı zamanda siyasal riskler de içermektedir. AKP, bu uzlaşıyı stratejik olarak hedef almış ve bazı belediye başkanlarının tutuklanması ve meclis üyelerinin transfer edilmesi yoluyla CHP’nin meclis çoğunluğunu kırmayı amaçlamıştır. Bu nedenle kent uzlaşısı, hem CHP’nin çoğunluk elde etmesini sağlayan bir araç hem de AKP tarafından müdahale edilme riski taşıyan bir zemin olarak ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak, CHP’nin DEM ile kurduğu kent uzlaşısı, meclis çoğunluğunu sağlama ve farklı toplumsal kesimleri temsil etme işlevi görürken, aynı zamanda siyasal müdahalelere açık bir alan yaratmıştır.

Kent Uzlaşısı Suç mu?

Ceza Kanunu Açısından: TCK’da suç sayılan eylemler yasa ile açıkça tanımlanmış suç tipleridir. CHP’nin DEM ile uzlaşısı, belediye yönetiminde çoğunluğu sağlamak veya kapsayıcı kararlar almak amacına yöneliktir. Bu eylemler doğrudan suç kapsamında değildir. Ancak, eğer bu uzlaşı rüşvet, hileli oy kullanma, görev suistimali, meclis üyelerinin hukuka aykırı şekilde bağımsızlaştırılması gibi yasadışı yöntemlerle gerçekleştirilmişse bir suç konusu olabilir.

Seçim Kanunları Açısından: 298 sayılı Seçim Kanunu ve ilgili mevzuatta suç sayılan eylemler oy kullanma hileleri, tehdit veya baskı ile seçmen etkileme, sandık kurullarının usulsüz yönlendirilmesi, belediye meclisi veya başkanlık seçimlerinde rüşvet veya nüfuz kullanma gibi olgulardır. CHP’nin DEM ile politik iş birliği, yasada suç olarak tanımlanan bir durum değildir. Yani “uzlaşı” kendi başına hukuksal açıdan suç oluşturmaz.

AKP’nin kent uzlaşısını suç olarak nitelendirmesi, daha çok siyasal bir yorum ve yargı aracılığıyla siyasal baskıdır. Burada hukuksal temel yerine siyasal strateji ve partizan yorum öne çıkmaktadır. Dolayısıyla CHP açısından, kent uzlaşısı yasal olarak suç değildir. Sorun uygulamada yargı ve siyasal baskı ile ortaya çıkmaktadır. Ceza Kanunu veya seçim kanunları kent uzlaşısını suç olarak kabul etmezler. Suç oluşması için yasa ile açıkça tanımlanmış başka eylemlerin varlığı gerekir. Risk, uygulamada siyasal yorum ve yargı aracılığıyla müdahale şeklinde ortaya çıkmaktadır. Yasal suç oluşması için rüşvet, görev suistimali veya seçim kanunlarına aykırı eylem bulunması gerekir. AKP’nin müdahalesi esas olarak siyasal strateji ve yargı baskısıdır ve hukuksal temel sınırlıdır.

 

Çizelge 3:

 

CHP-DEM Kent Uzlaşısı ve Yasal Risk Çözümlemesi

Unsur

Uygulama / Eylem

Hukuksal Durum

Olası Riskler

Gerçekleşen Müdahale

Kent Uzlaşısı

CHP ve DEM’in belediye meclis çoğunluğunu sağlamak için iş birliği

Suç değil. TCK ve seçim kanunları kapsamında yasaldır

Yasal risk yok

AKP siyasal yorumla suç unsuru olarak nitelendirdi

Karar Mekanizmalarına Ortak Katılım

Komisyon ve meclis iş birliği

Yasal: demokratik katılım kapsamında

Mevzuata aykırı değil

Savcılık soruşturması başlatıldı

Etnik/Mezhepsel Temsil

Meclis kontenjanlarında farklı grupların temsili

Yasal

Yok

AKP tarafından “suç unsuru” olarak yorumlandı

Bağımsız ve Meclis Üyeleri ile İş birliği

Oy ve karar desteği sağlanması

Yasal, siyasal uzlaşı

Kuramsal olarak yok

Bazı üyeler bağımsızlaştırıldı veya transfer edildi

Rüşvet veya Görev Suistimali ile Birleşirse

Uzlaşıyı sağlamak için maddi çıkar veya hukuka aykırı yöntemler

Suç teşkil eder (TCK 252, 257 vb.)

Hapis veya ceza sorumluluğu

Somut delil olmadan siyasal müdahale ile dava açıldı

 

CHP’nin Yerel Seçimlerde Aday Belirleme Süreçlerinde Biçimsel ve Doğal Mekanizmalar

CHP’de aday belirleme süreci hem biçimsel kurallar hem de doğal/organik mekanizmalar üzerinden işlemektedir. Biçimsel mekanizmalar arasında parti tüzüğü ve disiplin kurulları, adayların üyelik kriterleri ve parti disiplini açısından uygunluğunu belirler. Yerel ve ilçe örgütleri aday listeleri için önerilerde bulunur ve bu listeler merkezde MYK tarafından onaylanır. Bu süreç, adayların resmi olarak seçilme yetkinliğini belirler. Doğal veya doğal mekanizmalar ise aday belirlemede belirleyici rol oynar. Parti içi hizipler ve güç ağları, aday tercihlerinde etkilidir. Etnik ve mezhepsel kimlik, hemşerilik, toplumsal bağlar ve kişisel çıkar ilişkileri de aday seçiminde önemli bir etmendir. Bu unsurlar, biçimsel ölçütlerin dışında adayların öne çıkmasına yol açar. Sonuç olarak, CHP’de aday belirleme süreci biçimsel kurallar ile doğal mekanizmaların bir arada işlediği çok katmanlı bir yapıya sahiptir. Biçimsel kurallar adayların uygunluğunu sağlarken doğal mekanizmalar çoğunlukla aday listelerinin son şeklini belirler. CHP aday belirleme süreci biçimsel kuralların ötesinde toplumsal ağlar, hizipler ve ekonomik ilişkilerle şekillenmektedir. Liyakat ilkesinin geri planda kalması, yönetim kapasitesini ve parti içi meşruluğu zayıflatmaktadır. DEM ile kurulan kent uzlaşısı, yerel temsil ve hizmet etkililiğini artırmakta ancak AKP’nin yargı müdahalesi stratejik risk oluşturmaktadır.

Aday Belirleme Sürecindeki Olumsuzlukların Yerel Demokrasiye Yansımaları

CHP’de aday belirleme sürecinde ortaya çıkan hizipçilik, etnik/mezhepsel kimlik, hemşerilik, akraba ve yakın kayırmacılığı, liyakatsiz adayların öne çıkarılması ve kişisel çıkar düşkünlüğü yerel demokrasiyi doğrudan etkilemektedir. Bu olumsuzluklar, öncelikle temsil sorunlarına yol açmaktadır. Adaylar, liyakat ve yetkinlik yerine hizipler, toplumsal bağlar ve kişisel çıkarlar üzerinden seçildiğinde, seçmenlerin tercihleri parti içi dinamikler tarafından sınırlanmış olur. Bu durum, demokratik katılımın etkisini azaltır ve seçmenlerin yerel yönetimlerde kendilerini temsil edilmiş görmelerini engeller. Ayrıca, bu mekanizmalar parti içi meşruluğu zedeler. Liyakat dışı adayların öne çıkması ve kayırmacılık uygulamaları parti içi güveni ve eş güdümü olumsuz etkiler. Yerel örgütlerdeki güç savaşları, adaylar arasında yarışma yerine hizip çatışmalarını ön plana çıkarır ve yönetim süreçlerinde verimliliği düşürür. Bu olgular aynı zamanda karar alma süreçlerini olumsuz olarak etkiler. Liyakatsiz veya kişisel çıkar odaklı adayların belediye meclisine girmesi, belediye siyasalarının toplumsal gereksinimlerden çok dar grup veya kişisel çıkarlar doğrultusunda şekillenmesine neden olabilir. Kent yönetimi daha çok güç ilişkileri ve çıkar dengeleri üzerinden yürütülür. Toplumsal yarar duruma gelir. Sonuç olarak, CHP’de aday belirleme sürecindeki bu olumsuzluklar yerel demokrasiye hem temsil yeteneği hem yönetim kalitesi hem de parti içi meşruluk boyutlarında olumsuz yansımalar yapmaktadır.

AKP Müdahaleleri, CHP Aday Belirleme Kalıpları ve Yerel Yönetim Mühendisliği

AKP’nin bazı belediye başkanlarını tutuklama, meclis üyelerini bağımsızlaştırma veya transfer etme uygulamaları CHP’nin aday belirleme kalıplarıyla doğrudan ilişkilidir. CHP’de aday belirleme sürecinde hizipçilik, kayırmacılık ve kişisel çıkar odaklı tercihler öne çıktığında meclis üyelerinin partiye bağlılığı ve disiplin içinde hareket etme kapasitesi zayıflamaktadır. Bu durum, AKP’nin müdahalelerine karşı belediye meclisinde dayanıklılığı azaltmaktadır. Seçim sonrası yerel yönetim açısından ortaya çıkan riskler şunlardır:

Meclis çoğunluğunun kırılması: CHP’nin belirlediği adaylar arasında hizipler veya kişisel çıkar ilişkileri güçlü olduğunda AKP’nin bağımsızlaştırma veya transfer uygulamaları ile meclis çoğunluğunu ele geçirmesi kolaylaşmaktadır.

Belediye yönetimine müdahale: Çoğunluğu ele geçiren AKP, belediye başkan vekili olarak kendi yanlısı bir meclis üyesini atayabilmekte ve belediye siyasalarını kendi stratejilerine uygun biçimde yönlendirebilmektedir.

Yerel demokrasi ve temsil yeteneğinin zedelenmesi: CHP aday belirleme sürecindeki doğal mekanizmalar nedeniyle meclis üyeleri seçmen iradesinden bağımsız hareket edebilmekte ve bu durum AKP müdahaleleri ile birleştiğinde demokratik temsil işlevini zayıflatmaktadır.

Siyasal güç yoğunlaşması: AKP müdahaleleri, belediye yönetiminde tek taraflı karar alma kapasitesini artırmakta ve yerel yönetimde çoğulculuk ile hesap verebilirliği sınırlamaktadır.

Bu çerçevede, CHP’nin aday belirleme sürecindeki doğal ve hizip odaklı kalıplar AKP’nin müdahalelerine karşı kırılganlık yaratmakta ve yerel yönetimde seçim sonrası mühendislik risklerini artırmaktadır.

CHP Aday Belirleme Süreçlerinin Hukuksal ve Etik Boyutları ile Yerel Demokrasiye Etkileri

CHP’nin yerel seçimlerdeki aday belirleme süreçleri hem hukuksal hem de etik boyutlar açısından değerlendirilmelidir. Hukuksal boyut açısından, parti tüzüğü ve ilgili seçim mevzuatı adayların başvuru, uygunluk ve onay süreçlerini düzenler. Bu kurallar, adayların hukuksal olarak seçilme yeterliliğini ve parti içi disiplinin korunmasını amaçlamaktadır. Ancak uygulamada doğal mekanizmalar, hizipçilik ve kayırmacılık gibi etmenler tüzükte öngörülen kuralların ötesinde etkili olabilmektedir. Bu durum, hukuksal çerçevenin etkinliğini sınırlamakta ve adayların liyakat esasına göre belirlenmesini engelleyebilmektedir. Etik boyut açısından, aday belirleme sürecinde kayırmacılık, akraba kayırmacılığı, tanıdık kayırmacılığı ve kişisel çıkar odaklı tercihler demokratik ilkelere aykırı uygulamalara yol açmaktadır. Bu mekanizmalar, adaylar arasında eşit fırsat ve saydamlık ilkesini zedelemekte ve parti içi meşruluk ve güveni olumsuz yönde etkilemektedir. Bu hukuksal ve etik sorunlar, yerel yönetimlerde demokratik işleyişi doğrudan etkilemektedir. Temsi açısından, seçmenlerin tercihleri parti içi güç dengeleri ve doğal ilişkiler nedeniyle sınırlanabilmektedir. Karar alma süreçlerinde liyakatsiz veya kişisel çıkar odaklı adayların bulunması belediye siyasalarının toplumsal gereksinmelerden çok dar grup veya kişisel çıkarlar doğrultusunda şekillenmesine neden olmaktadır. Ayrıca, kayırmacılık ve hizipçilik parti içi eş güdümü zayıflatarak yerel yönetimde kararlılığı azaltmaktadır. Sonuç olarak, CHP aday belirleme süreçlerindeki hukuksal ve etik eksiklikler yerel demokrasi, temsil yeteneği ve belediye yönetiminin etkililiği açısından önemli riskler oluşturmaktadır.

Çözümleme Bölümünün Sonuçları ve Değerlendirmesi

CHP’nin yerel seçimlerde aday belirleme süreçleri biçimsel kurallar ile doğal mekanizmaların etkileşimi sonucu çok katmanlı ve karmaşık bir yapı arz etmektedir. Biçimsel kurallar, adayların uygunluğunu sağlarken ve parti içi disiplinin korunmasına katkıda bulunurken, hizipçilik, kayırmacılık, akraba kayırmacılığı, tanıdık kayırmacılığı ve kişisel çıkar odaklı tercihler gibi doğal mekanizmalar, adayların saptanmasında belirleyici olmaktadır. Bu süreçler, yerel demokrasi ve temsil açısından çeşitli riskler doğurmaktadır. Liyakat ilkesinin gözetilmemesi ve adayların geçmiş performanslarının irdelenmemesi meclis ve belediye yönetiminde etkililik ve hesap verebilirliği azaltmakta ve karar alma süreçlerinin toplumsal ihtiyaçlardan ziyade dar grup veya kişisel çıkarlar doğrultusunda şekillenmesine yol açmaktadır. Kent uzlaşısı gibi stratejik iş birlikleri, meclis çoğunluğunu korumak ve toplumsal temsili güçlendirmek açısından işlevsel olmakla birlikte, siyasal müdahalelere karşı kırılganlık da yaratmaktadır. AKP’nin belediye başkanlarını tutuklama ve meclis üyelerini transfer etme uygulamaları CHP aday belirleme süreçlerindeki bu zayıflıklarla doğrudan ilişkilidir ve yerel yönetim mühendisliği açısından riskleri artırmaktadır. Sonuç olarak, CHP aday belirleme süreçlerindeki biçimsel ve doğal mekanizmalar ile hukuksal ve etik eksiklikler, yerel demokrasinin işleyişi, temsil adaleti ve belediye yönetiminde etkililik bakımından ciddi kırılganlıklar üretmektedir.

CHP’de aday belirleme sürecinde adayların geçmiş performans düzeyinin değerlendirilmemesi liyakat ilkesinin göz ardı edilmesini pekiştiren önemli bir eksikliktir. Adayların önceki görevlerindeki başarı veya başarısızlıkları dikkate alınmadığında belediye ve meclis yönetiminde karar alma süreçleri yetkin olmayan aktörler üzerinden yürütülmekte ve yerel demokrasinin etkinliği zayıflamaktadır. Bu durum hem temsil adaletini olumsuz etkilemekte hem de yerel yönetimde vizyon, misyon, strateji, siyasa ve eylem planları üretme kapasitesini sınırlamaktadır. CHP’de aday belirleme sürecinde liyakat ilkesinin gözetilmemesi, adayların geçmiş performans düzeylerinin değerlendirilmemesi ile pekişmektedir. Adayların önceki görevlerindeki başarı veya başarısızlıkları dikkate alınmadığında, belediye ve meclis yönetiminde karar alma süreçleri yetkin olmayan aktörler üzerinden yürütülmekte ve yerel demokrasinin etkililiği zayıflamaktadır. Bu durum hem temsil adaletini olumsuz etkilemektedir.

Stratejik Çıkarımlar

Aday belirleme süreçlerindeki doğal mekanizmalar parti içi dayanıklılığı zayıflatıyor: Hizipçilik, kayırmacılık ve kişisel çıkar odaklı tercihler meclis üyelerinin parti disiplinine olan bağlılığını azaltmakta ve AKP gibi rakiplerin müdahalelerine karşı kırılganlık yaratmaktadır.

Liyakat ve geçmiş başarım düzeyinin göz ardı edilmesi yerel yönetimde etkililiği düşürüyor: Adayların yetkinlikleri ve önceki görevlerindeki başarıları değerlendirilmediğinde belediye siyasaları toplumsal gereksinim yerine dar grup çıkarları doğrultusunda şekillenmekte ve karar alma süreçlerinin kalitesi düşmektedir.

Kent uzlaşısı stratejik bir araç olsa da siyasal risk içeriyor: DEM ile kurulan uzlaşı, meclis çoğunluğunu koruma ve toplumsal temsil yeteneğini güçlendirme işlevi görmektedir. Ancak AKP’nin müdahale kapasitesi bu uzlaşıyı kırılgan hale getirmektedir.

Hukuksal ve etik eksiklikler demokratik işleyişi sınırlıyor: Parti tüzüğü ve seçim mevzuatı biçimsel bir çerçeve sağlasa da doğal mekanizmalar ve etik sorunlar (tanıdık kayırmacılığı, akraba kayırmacılığı) yerel demokrasi, temsil ve hesap verebilirlik üzerinde olumsuz etki yaratmaktadır.

Yerel yönetim mühendisliği riski yükseliyor: CHP aday belirleme süreçlerindeki zayıflıklar AKP’nin seçim sonrası müdahaleleri ile birleştiğinde belediye yönetiminde çoğunluk ve karar mekanizmalarının stratejik olarak yönlendirilmesine yol açmaktadır.

CHP aday belirleme süreçlerinde liyakat ve geçmiş performansın yanı sıra uzmanlık ve teknik yetenek eksikliğinin göz önünde bulundurulmaması, belediye yönetiminde etkili politika üretme kapasitesini sınırlamaktadır. Adayların yönetim, maliye, planlama veya teknik alanlardaki yeterlilikleri dikkate alınmadığında yerel karar alma süreçleri daha çok hizipler ve kişisel çıkarlar doğrultusunda yürütülmekte ve kent yönetiminde stratejik ve teknik yeterliliğin eksikliği belirginleşmektedir.

GENEL DEĞERLENDİRME

CHP’de yerel seçimlerde aday belirleme süreçleri hem biçimsel kurallar hem de doğal mekanizmalar üzerinden yürümektedir. Biçimsel mekanizmalar, adayların biçimsel olarak seçilme yeterliliğini ve parti içi disiplinin korunmasını sağlamaktadır. Ancak doğal mekanizmalar(hizipçilik, kayırmacılık, akraba kayırmacılığı, tanıdık kayırmacılığı, kişisel çıkar odaklı tercihler, liyakat ve geçmiş performans değerlendirmesinin yapılmaması ile uzmanlık eksikliği) adayların belirlenmesinde belirleyici rol oynamaktadır.

Bu süreçler, yerel demokrasi ve temsil açısından bir dizi kırılganlık yaratmaktadır. Adayların yeterlilik ve teknik yeteneklerinin dikkate alınmaması belediye yönetiminde karar alma süreçlerinin etkinliğini düşürmekte ve liyakatsiz ve yetkin olmayan aktörler üzerinden yürütülen yönetim toplumsal gereksinmelerden çok dar grup veya kişisel çıkarlar doğrultusunda şekillenmektedir. Kent uzlaşısı gibi stratejik iş birlikleri meclis çoğunluğunu koruma ve farklı toplumsal grupların temsilini sağlama açısından işlevsel olsa da siyasal müdahalelere karşı kırılganlık üretmektedir.

AKP’nin belediye başkanlarını tutuklama ve meclis üyelerini transfer etme uygulamaları, CHP aday belirleme süreçlerindeki bu zayıflıklarla doğrudan ilişkilidir ve yerel yönetim mühendisliği açısından riskleri artırmaktadır. Hukuksal ve etik eksiklikler ise demokratik işleyiş, hesap verebilirlik ve temsil yeteneği üzerinde olumsuz etkiler yaratmaktadır.

SONUÇLAR

CHP aday belirleme süreçlerinde doğal mekanizmaların güçlü rolü, parti içi dayanıklılığı ve disiplin mekanizmalarını zayıflatmaktadır.

Liyakat, geçmiş performans ve uzmanlık kriterlerinin göz ardı edilmesi, yerel yönetimlerde karar alma süreçlerinin etkililiğini azaltmaktadır.

Kent uzlaşıları stratejik üstünlük sağlasa da siyasal müdahalelere karşı kırılganlık yaratmaktadır.

Hukuksal ve etik eksiklikler demokratik temsil ve hesap verebilirliği olumsuz etkilemektedir.

CHP aday belirleme süreçlerindeki zayıflıklar AKP’nin seçim sonrası müdahaleleri ile birleştiğinde yerel yönetim mühendisliği risklerini artırmaktadır.

ÖNERİLER

Liyakat ve Başarım Ölçütlerinin Güçlendirilmesi: Adayların geçmiş görevlerdeki başarıları ve teknik uzmanlıkları değerlendirilmelidir.

Saydamlık ve Etik Ölçünlerin Yükseltilmesi: Aday belirleme süreçlerinde tanıdık kayırmacılığı, akraba kayırmacılığı ve kayırmacılığa karşı mekanizmalar geliştirilmelidir.

Parti İçi Dayanıklılığın Güçlendirilmesi: Meclis üyelerinin parti disiplini ve bağlılığını artıracak uygulamalar ile doğal mekanizmaların aşırı etkisi sınırlandırılmalıdır.

Stratejik İşbirliklerinin Sağlıklı Yönetimi: Kent uzlaşıları ve ittifaklar meclis çoğunluğunu korumak ve toplumsal temsili artırmak için saydam ve kurallara dayalı şekilde yürütülmelidir.

Yerel Yönetimde Teknik ve Yönetsel Kapasitenin Artırılması: Aday seçiminde uzmanlık ve yönetim kapasitesi ölçütleri öncelikli duruma getirilmelidir.


 

Kaynakça

 

Akdoğan, A. (2021). Türk Siyasetinde Parti Dinamikleri ve Yerel Yönetimler. İstanbul: Beta Yayınları.

Akman, Ç. (2019). Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde Yerel Yönetimler Yapbozu: Gelişmeler ve Öneriler.  OPUS. Yıl 2019, Cilt: 13 Sayı: 19, 2499 - 2532, 30.09.2019. ttps://doi.org/10.26466/opus.594624

Arı, E. & Demir, F. (2020). “Türkiye’de Yerel Demokrasi ve Parti Politikaları.” Siyasal İncelemeler Dergisi, 12(3), 45-67.

Çakır, B. (2019). Hizipçilik ve Parti İçinde Güç Mücadelesi. Ankara: Siyasal Kitapları.

Karakaya, S. (2022). “Aday Belirleme Süreçlerinin Liyakat ve Temsiliyet Üzerindeki Etkileri.” Yerel Yönetimler Araştırmaları, 8(2), 101-123.

Karakoç, R. (2020). Türkiye’de Siyasal Partilerin Milletvekili Adaylarını Belirleme Usulleri: AK Parti, CHP, MHP Örnekleri. Turkish Studies - Social Sciences. 2020. Cilt: 15 - Sayı: 3. https://www.acarindex.com/turkish-studies-social-sciences/turkiyede-siyasal-partilerin-milletvekili-adaylarini-belirleme-usulleri-ak-parti-chp-mhp-ornekleri-809921)

Kocaağa, O. (2023). CHP'de Milletvekili Adaylığı Mücadeleleri: Parti İçi Demokrasi ve Lider Oligarşisi Tartışmalarının Eleştirel Bir Analizi. 9786258045970.

Tüzün, M. & Yıldırım, O. (2023). Kent Uzlaşıları ve Yerel Yönetim Siyaseti. İstanbul: Marmara Üniversitesi Yayınları.

Ütücü, S. B. (2025). Ekrem İmamoğlu'nun gözaltı nedenlerinden biri olan 'kent uzlaşısı' nedir ve DEM Parti ile ilgisi ne? Euro News. https://tr.euronews.com/2025/03/19/ekrem-imamoglunun-gozalti-nedenlerinden-biri-olan-kent-uzlasisi-nedir

Yaşamış, Firuz Demir. (2025) CHP Genel Merkezi'nin Yerel Yönetimlerle İlişkilerinde Kurumsal Yeterlik Düzeyinin İncelenmesi. firuzdemiryasamis.blogspot.com

Yılmaz, H. (2021). “Parti Aday Seçim Mekanizmaları ve Demokratik İşleyiş.” Siyasal Bilimler Dergisi, 15(1), 77-99.

 

Hiç yorum yok: