Hakkımda

FİRUZ DEMİR YAŞAMIŞ Siyasal Bilgiler Fakültesi’ni bitirmiştir (1968). University of Southern California’da planlama (kentsel ve bölgesel çevre) ve kamu yönetimi yüksek lisans programlarını bitirmiştir (1976). Siyaset ve Kamu Yönetimi Doktoru (1991). Yerel Yönetimler, Kentleşme ve Çevre Politikaları bilim dalında doçent (1993). Başbakanlık Çevre Müsteşarlığı’nın kuruluşu sırasında müsteşar vekili. (1978-80) UNICEF Türkiye temsilciliği. (1982-84) Dünya Bankası’nın Çukurova Kentsel Gelişme Projesi’nde kurumsal gelişme uzmanı. (1984-86) Çankaya Belediyesi’nin kurumsal gelişme projesini yürütmüştür. (1989-91) Yedinci Kalkınma Planı “Çevre Özel İhtisas Komisyonu”nun başkanlığı. DPT “Çevre Yapısal Değişim Projesi” komisyonu başkanlığı. Cumhurbaşkanlığı DDK’nun Devlet Islahat Projesi raportörü. (2000-1) Çevre Bakanlığı Müsteşarı (Şubat 1998 – Ağustos 1999). Sabancı Üniversitesi tam zamanlı öğretim üyesi. (2001-2005) Halen yarı zamanlı öğretim üyesi olarak çeşitli üniversitelerde ders vermektedir. Şimdiye kadar ders verdiği üniversiteler arasında Ankara, Orta Doğu, Hacettepe, Fatih, Yeditepe, Maltepe ve Lefke Avrupa (Kıbrıs) üniversiteleri bulunmaktadır.
Blogger tarafından desteklenmektedir.

Translate

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE

EVİM: ARKEON, TUZLA, ISTANBUL, TÜRKİYE
EV

Bu Blogda Ara

27 Eylül 2025 Cumartesi

 

Trump Ailesi, BAE ve Stratejik Yapay Zeka Çipleri: Yolsuzluk, Meşruluk ve Uluslararası Güvenlik Riskleri

 

Prof. Dr. Firuz Demir Yaşamış

 

ÖZ

Bu makale, Trump ailesi ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) üzerinden yapılan MGX yatırımı bağlamında ortaya çıkan demokratik meşruluk, yolsuzluk ve uluslararası güvenlik risklerini incelemektedir. 2 milyar dolarlık Binance yatırımı ve stratejik yapay zeka çipleri üzerinden gerçekleşen süreçler, devlet ve özel sermaye ilişkilerinde çıkar çatışması,” regulatory capture” ve jeopolitik riskler açısından kritik öneme sahiptir. Makale, demokratik meşruluk, uluslararası hukuk ve stratejik teknoloji transferi kavramlarını birleştirerek okuyucuya hem kuramsal hem de somut örneklerle kapsamlı bir analiz sunmayı hedeflemektedir.

Anahtar Kelimeler: Trump ailesi; BAE; MGX fonu; yolsuzluk; demokratik meşruluk; stratejik yapay zeka çipleri; çıkar çatışması; uluslararası güvenlik; stablecoin; regulatory capture

 

ABSTRACT

This article examines the democratic legitimacy, corruption, and international security risks arising from the Trump family’s MGX investment through the United Arab Emirates (UAE). The $2 billion Binance investment and the involvement in strategic AI chips represent a critical intersection of state and private capital, highlighting conflicts of interest, regulatory capture, and geopolitical risks. By integrating concepts of democratic legitimacy, international law, and strategic technology transfer, the study provides a comprehensive analysis combining both theoretical frameworks and concrete examples.

Keywords: Trump family; UAE; MGX fund; corruption; democratic legitimacy; strategic AI chips; conflict of interest; international security; stablecoin; regulatory capture

GİRİŞ

Son yıllarda uluslararası ilişkiler ve küresel finans dünyasında devlet liderlerinin özel çıkarları ile diplomatik kararlar arasındaki sınırlar giderek daha fazla sorgulanmaktadır. ABD eski Başkanı Donald Trump ve ailesi, bu tartışmanın merkezinde yer alan örneklerden biridir. Özellikle Abu Dabi destekli MGX fonu üzerinden Binance Holding’e yapılan 2 milyar dolarlık yatırım yalnızca finansal bir girişim olarak değil uluslararası güvenlik, demokratik meşruluk ve yolsuzluk riskleri açısından da kritik öneme sahiptir (Bremmer, 2023; Ziegler, 2024).

Yolsuzluk, siyasal meşruluğun en büyük tehditlerinden biri olarak yazında geniş biçimde ele alınmaktadır (Johnston, 2005; Rose-Ackerman & Palifka, 2016). Özellikle demokratik sistemlerde yurttaşların temel beklentisi kamu gücünün özel çıkarlar yerine kamusal yarar doğrultusunda kullanılmasıdır. Ancak siyasal elitlerin devlet görevlerini veya diplomatik ilişkilerini kişisel ya da ailesel çıkarlar için araçsallaştırmaları meşruluk erozyonu sürecini hızlandırmaktadır.

BAE’nin Abu Dabi destekli MGX fonu üzerinden Binance’e yapılan 2 milyar dolarlık yatırımda dolaylı finansal kazanç elde etme olasılığı bu çerçevede değerlendirilebilir. Trump ailesine ait şirket tarafından geliştirilen dijital para birimi üzerinden gerçekleştirilen bu yatırım, yalnızca finansal bir girişim değil, aynı zamanda çıkar çatışması ve devlet-özel sermaye ilişkilerinde bulanıklık örneğidir. Benzer şekilde, Trump’ın uzun süredir yakın çevresinde yer alan ve aynı zamanda ABD’nin Ortadoğu özel temsilciliği görevini yürüten Steve Witkoff’un hem diplomatik bir aktör hem de Trump ailesiyle ortak iş ortağı olarak bu yatırımda yer alması kamu görevleri ile özel çıkarlar arasındaki sınırın aşıldığını göstermektedir.

Bu durum uluslararası normlar açısından da sorunludur. OECD Rüşvetle Mücadele Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi (UNCAC), kamu görevlilerinin görevlerini özel çıkar amacıyla kullanmasını yolsuzluk kapsamında değerlendirmektedir. Dolayısıyla, devlet ile özel sermaye arasındaki bu tür girift ilişkiler yalnızca etik bir sorun değil, aynı zamanda uluslararası düzeyde yolsuzluk normlarının ihlali olarak da okunabilir.

Bu yatırımın önemi birkaç açıdan ortaya çıkmaktadır: Birincisi, çıkar çatışması ve yolsuzluk riskidir. Trump ailesi ve aileye yakın iş insanlarının hem devlet görevleri hem de özel yatırımlar üzerinden doğrudan kazanç (yüz milyonlarca dolar) elde etme olasılığı bulunmaktadır. Bu durum, demokratik meşruluk ve etik ilkeler açısından tartışmalı bir alan yaratmaktadır (Transparency International, 2022). İkincisi, stratejik teknoloji ve ulusal güvenlik riskidir. Odaklandığı alan, ileri seviye yapay zeka çipleridir (NVIDIA H100, A100 vb.). Bu çipler hem sivil hem askeri uygulamalarda kritik öneme sahip olup devletlerin savunma, istihbarat ve yapay zeka kapasitelerini doğrudan etkileyen stratejik varlıklardır (Biddle, 2021). Üçüncüsü, jeopolitik boyut ve Çin riskidir. BAE üzerinden yapılan teknoloji ve yatırım transferleri Çin’in bu ileri seviye çiplere erişim olasılığını gündeme getirmekte ve ABD ile Çin arasındaki küresel güç yarışmasında stratejik riskler doğurmaktadır (Landler, 2023).

BAE’nin G42 adlı teknoloji şirketinin Çin’le (özellikle Huawei ile) geçmişte derin iş birliği vardır. Bu nedenle alınan çiplerin Çin’e dolaylı aktarılması olasılığı güç kazanmaktadır. Stratejik çipler doğrudan ihraç yasağına tabidir. Ancak üçüncü ülkeler (örneğin, BAE, Singapur) üzerinden “yeniden ihracat” (re-export) yöntemiyle Çin’e aktarılabilir. Ortak yatırımlar veya BAE-Çin ortak girişimleri üzerinden, çiplerin kullanımına Çinli firmaların erişmesi olanaklı olabilir.

Bu girişim ABD açısından da riskler barındırmaktadır. Nvidia’nın A100, H100 gibi ileri seviye GPU’ları Çin’in eline geçerse, hiper gelişmiş yapay zeka modellerinin (özellikle askeri amaçlı) hızla geliştirilmesine olanak sağlar.  Bu çipler, Çin’in hipersonik füze simülasyonları, otonom silah sistemleri, siber harp altyapıları için kritik önemdedir. ABD’nin askeri üstünlüğü zayıflayabilir. Washington’un en büyük korkusu, Pekin’in AGI (Artificial General Intelligence) yarışında öne geçmesidir. Çiplerin Çin’e sızması bu olasılığı artırır.

BAE açısından risklerin başında ise ABD baskısı gelmektedir. BAE üzerinden Çin’e teknoloji sızarsa, ABD BAE’ye CAATSA benzeri yaptırımlar uygulayabilir. BAE’nin “teknoloji diplomasisi” stratejisi zarar görür ve Batı’nın güvenlik zincirinden dışlanabilir. Çin’den ekonomik kazanç, ABD’den güvenlik garantisi almak isteyen BAE jeopolitik bir denge krizine sürüklenebilir.

Küresel Yansımalar

Stratejik çiplerin Çin’e kayması, ABD-Çin yarışmasında “teknolojik soğuk savaş”ı derinleştirecektir. ABD, yalnızca Çin’e değil, BAE gibi üçüncü ülkelere de daha katı denetimler uygulamaya başlar. Tedarik zincirleri Batı ve Çin ekseninde tamamen ayrışabilir.

Sonuç olarak, BAE’nin elindeki stratejik çiplerin Çin’in erişimine açılması, yalnızca bir teknoloji transferi değil aynı zamanda jeopolitik güç dengesini sarsacak bir olay olur. Bu nedenle Washington için BAE yatırımları hem fırsat hem de büyük bir güvenlik riski barındırmaktadır.

Araştırmanın Amaçları ve Hedefleri

Bu makale, Trump ailesi ve BAE-kripto yatırımı-stratejik yapay zeka çipleri ekseninde ortaya çıkan çıkar çatışması, yolsuzluk ve güvenlik risklerini akademik bir çerçevede çözümlemeyi amaçlamaktadır. Araştırma, demokratik meşruluk, uluslararası hukuk ve ulusal güvenlik yazınını birleştirerek okuyucuya hem kavramsal hem de somut örneklerle kapsamlı bir anlayış sunmayı hedeflemektedir.

Makale boyunca yanıt aranan temel sorular şunlardır:

Trump ailesinin MGX yatırımı ve Abu Dabi fonu ilişkisi demokratik meşruluk ve yolsuzluk tartışmalarını nasıl etkiler?

Stratejik yapay zeka çipleri bağlamında, BAE’nin bu alandaki yatırımlarının ulusal ve uluslararası güvenlik boyutları nelerdir?

Bu yatırımların Çin’in eline geçmesi olasılığı ve yol açabileceği jeopolitik riskler nelerdir?

Demokratik Meşruluk ve Yolsuzluk

Siyaset bilimi yazınında meşruluk, bir hükümetin veya liderin kamuoyu ve yurttaşlar tarafından kabul edilebilirliği olarak tanımlanır (Beetham, 1991). Demokratik meşruluk ise özellikle adil, saydam ve özgür seçimler üzerinden sağlanır (Sartori, 1987; Dahl, 1998). Seçim süreçlerinin yönlendirilmesi veya hileli olması hükümetin hem iç meşruluğunu hem de uluslararası tanınırlığını zedeler.

Trump’ın 25 Eylül 2025’te Erdoğan’ı işaret ederek “Hileli seçimleri herkesten daha iyi bilir” şeklinde yaptığı yorum, yalnızca bir diplomatik jest değil, aynı zamanda liderlerin uluslararası meşruluk algısı ile ilgili dikkat çekici bir örnektir. Bu tür ifadeler, demokratik meşruluğun ve uluslararası hukuk normlarının kırılganlığını ortaya koymaktadır (Beetham, 1991; Diamond, 2008).

Yolsuzluk ve Çıkar Çatışması

BAE’nin MGX fonu üzerinden Binance’e yapacağı 2 milyar dolarlık yatırım, çıkar çatışması ve yolsuzluk riski taşıyan bir süreçtir. Steve Witkoff gibi Trump’a yakın iş insanlarının hem diplomatik temsilci hem de yatırım ortağı olması devlet görevleri ile özel çıkarların iç içe geçmesini göstermektedir.

Uluslararası normlar açısından bu durum sorunludur. “OECD Yolsuzluk Karşıtı Sözleşmesi” (Anti-Bribery Convention) ve UNCAC, kamu görevlilerinin görevlerini özel çıkar amacıyla kullanmasını yolsuzluk kapsamında değerlendirir. Bu tür ilişkiler hem ulusal hem de uluslararası düzeyde demokratik meşruluğu zedeler (Transparency International, 2022). OECD Sözleşmesi bilinen adıyla “Convention on Combating Bribery of Foreign Public Officials in International Business Transactions” 1997 yılında OECD üyesi ülkeler tarafından kabul edilen uluslararası bir sözleşmedir. Temel amacı, uluslararası ticaret sırasında yabancı kamu görevlilerine rüşvet verilmesini önlemek ve böylece yolsuzluğu azaltmaktır. UNCAC, yani “Birleşmiş Milletler Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesi” (United Nations Convention Against Corruption) 2003 yılında BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmiş ve 2005’te yürürlüğe girmiş uluslararası bir sözleşmedir. Amacı, yolsuzluğun tüm biçimlerini önlemek, soruşturmak ve cezalandırmak ve uluslararası iş birliğini artırmaktır.

ÖNEMİ

Konu üç açıdan önem taşımaktadır. Birincisi, iç siyasal düzeydir. Yurttaş güveninin sarsılması ve demokratik denetim mekanizmalarının zayıflaması anlamına gelir. İkincisi, uluslararası düzeydir. Yabancı yatırımların devlet elitleriyle doğrudan bağ kurması dış siyasa kararlarının özel çıkarlar doğrultusunda şekillenmesi riskini taşır. Üçüncüsü, kurumsal düzeydir. Düzenleyici kurumların “capture” riski ve özel çıkarların devlet siyasalarını yönlendirmesi riski demektir. Siyaset biliminde ve kamu yönetimi yazınında “düzenleyici kurumların ele geçirilmesi” (regulatory capture) terimi, bir düzenleyici kurumun veya devlet organının kendi amacı olan kamu yararını gözetmek yerine düzenlediği özel sektör veya çıkar gruplarının taleplerine hizmet eder duruma gelmesini ifade eder (Stigler, 1971). Trump ailesi ile MGX yatırımı bağlamında, ABD veya BAE düzenleyici kurumlarının stratejik yapay zeka çipleri ve kripto yatırımlarını denetlerken özel çıkar gruplarının etkisine girmesi bir “capture” durumu olarak değerlendirilebilir. Siyaset biliminde ve kamu yönetimi yazınında “düzenleyici kurumların ele geçirilmesi” (regulatory capture) terimi bir düzenleyici kurumun veya devlet organının, kendi amacı olan kamu yararını gözetmek yerine düzenlemeye tabi tuttuğu özel sektör veya çıkar gruplarının taleplerine hizmet eder duruma gelmesidir (Stigler, 1971).

“Capture” Neden Önemlidir?

Her şeyden önce düzenleyici kurum, halkın ve toplumun çıkarlarını korumak yerine, özel sektörün veya güçlü çıkar gruplarının çıkarlarını önceliklendirir. Öte yandan, kurumun kararları, özel sektörün lehine şekillenir, yarışmayı engelleyen veya piyasayı bozan uygulamalar ortaya çıkabilir. Ayrıca, yolsuzluk, rüşvet, yüksek düzeyde lobicilik ve eski özel sektör yöneticilerinin kamu kurumlarına atanması gibi etmenler “capture”ı kolaylaştırır. Sonuç olarak, düzenlemeler, kamu yararı yerine özel çıkarlar doğrultusunda oluşturulur, güven kaybı ve demokratik meşruluk zarar görür.

 

Kimler Ortak / İlgili Paydaşlar?

Paydaş

Rol / Bağlantı

Potansiyel Çıkar

Trump ailesi (özellikle Donald Trump, Eric Trump, Donald Jr., vb.)

World Liberty Financial (WLF) adlı kripto girişimin büyük hissedarı; WLF üzerinden stablecoin/dijital token satışından pay alıyor.

Token satışlarından elde edilecek komisyon ve gelir; yabancı yatırımcıların ve devlet fonlarının yatırımları üzerinden büyük kazanç; kripto düzenlemeleri üzerindeki siyasa yönlendirmeleriyle ek üstünlükler.

Steve Witkoff

Trump’ın uzun süredir arkadaşı ve Orta Doğu özel temsilcisi. Aynı zamanda World Liberty’nin ortaklarından biri.

Hem diplomatik rol üzerinden stratejik ilişkiler kurma olanağı, hem de özel iş etkinliklerinden elde edilen finansal yarar. Witkoff ailesi de kripto girişiminden pay alıyor.

Zach Witkoff

Steve Witkoff’un oğlu; World Liberty Financial’ın kurucularından.

Şirketin uluslararası pazarlara açılması, stablecoin ve token satışlarından elde edilen gelirin bir kısmı Zach Witkoff dahil paydaşlara düşüyor.

MGX / Abu Dhabi Fonları

MGX, Abu Dhabi destekli fon; World Liberty’nin stablecoin’ini kullanarak Binance’e 2 milyar dolarlık yatırım yapacak.

Bu yatırım fonunun hem getiri beklentisi var hem de bölgesel stratejik etki / teknoloji / kripto piyasalarında konum elde etme amacı taşıyor. Fon devlet sermayesinin bir kısmı olduğundan hem finansal kazanç hem diplomatik yatırım değeri olabilir.

 

Beklenen Kazançlar, Riskler ve Maliyetler

Beklenen kazançların başında “token” [1] satışlarından ve “stablecoin” [2] kullanımından komisyon gelirleri, MGX yatırımının getirisi ve olası faiz ve kur farkları gelmektedir. Witkoff’un özel temsilci olması sayesinde, diplomatik görüşmelerde yüksek düzey erişim olanağı, yapılacak projeksiyonları önceden görme olanağı veya devlet anlaşmaları için özel bilgiler elde etme olanağı beklenen ikinci kazanç türüdür. Ayrıca, kripto alanında büyük yatırım almak ve stablecoin gibi ürünlerle piyasada talep görmek WLF gibi firmaların değerini ve itibarını yükseltecektir.

Risklere ve maliyetlere gelince, diplomatik görev ile özel iş ilişkileri arasındaki sınır bulanıklaşırsa hem ulusal hukuka hem de uluslararası normlara göre itibar kaybı yaşanabilir. Öte yandan, kripto sektöründeki düzenleyici kurumların vergilendirme, para aklama yasaları, uluslararası finans gözetimi gibi konuları sıkılaştırması olasıdır. Halk ve uluslararası gözlemciler bu tür ilişkileri meşruluk açısından sorgulayabilir ve “devlet işi ile özel kazanç karıştı” algısı oluşturabilir. Bu da liderin demokratik meşruluğuna zarar verebilir. Ayıca, kripto tokenlarının ve stablecoinin değeri değişken (volatile) olabilir ve satış hedefleri tutmazsa beklenen gelir gerçekleşmeyebilir.

Yukarıda özetlenen yapı sadece çıkar çatışması değil, doğrudan yolsuzluk (corruption) tartışmalarına da kapı aralamaktadır.  

Trump ailesi, devletle bağlantılı fonların (Abu Dabi’nin MGX’i) yaptığı milyarlarca dolarlık yatırımın doğrudan finansal yararını elde edecektir. Burada devlet görevi (Trump’ın siyasal etkisi, Witkoff’un özel temsilci sıfatı) ile özel kazanç arasındaki sınır bulanıklaşmaktadır. Bu, klasik yazında akraba “kayırıcılığı” (nepotism) ve “devletin belli gruplar tarafından ele geçirilmesi” (state capture) anlamına gelecektir.

OECD Anti-Bribery Convention ve UNCAC United Nations Convention Against Corruption gibi uluslararası sözleşmeler kamu görevlerinin kişisel çıkar sağlamak için kullanılmasını “yolsuzluk” kapsamında değerlendirirler. Witkoff’un aynı anda hem “ABD’nin Ortadoğu özel temsilcisi” hem de Trump ailesiyle ortak iş ortağı olması kurumsal etik ve uluslararası diplomatik kurallar açısından sorunludur.

Böyle bir ilişki, Trump’ın iktidarında dış siyasal kararların ABD ulusal çıkarlarından ziyade ailesel/özel mali çıkarlar doğrultusunda alınacağı endişesini doğurmaktadır. Demokratik sistemlerde yurttaşlar, liderlerin özel çıkarlarla kamu görevlerini karıştırmamasını bekler. Bu sınırın ortadan kalkması demokratik meşruluk erozyonuna neden olur.

Bu tür büyük ölçekli yatırımlar, özellikle Ortadoğu fonlarıyla bağlantılı olduğunda, jeopolitik çıkar transferi anlamına da gelir. Abu Dabi, sadece finansal kazanç değil, aynı zamanda ABD yönetimiyle özel erişim satın almış olur. Bu da “policy corruption” yani siyasaların parayla yönlendirilmesi kavramına işaret eder.

Bazı Yolsuzluk Sonuçlarının Akademik Açıdan Kavramsallaştırılması

“Crony capitalism” (ahbap-çavuş kapitalizmi) devlet kararlarının aile/dost çevresinin çıkarlarına göre şekillenmesi anlamına gelir.

“Regulatory capture” kamu düzenleyici kurumlarının özel aktörlerin etkisine girmesi demektir.

“Kleptocracy” iktidarın bir zümrenin kişisel servetini artırmak için araçsallaştırılmasıdır.

STRATEJİK YAPA ZEKA ÇİPLERİ VE BAE

Yapay zeka çipleri, yalnızca ticari ürünler değil, aynı zamanda stratejik askeri ve jeopolitik varlıklardır. ABD menşeli ileri GPU’lar (NVIDIA H100, A100 vb.), hem sivil hem askeri uygulamalarda kritik öneme sahiptir (Biddle, 2021). BAE, bu çipleri edinerek ekonomik çeşitlendirme ve petrol dışı büyüme stratejisi yürütmek, bölgesel ve küresel güç projeksiyonu sağlamak ve çift kullanımlı teknoloji üzerinden askeri ve güvenlik kapasitesini artırmak istemektedir (Landler, 2023). Trump ailesi ile MGX yatırımı, BAE’nin bu stratejik çipler üzerindeki etkisini artırmakta ve diplomatik erişim sağlamaktadır.

Ancak, BAE üzerinden alınan AI çiplerinin Çin’in eline geçmesi olasılığı ABD açısından ciddi riskler yaratmaktadır. Bunların başında ulusal güvenlik gelir. İleri AI modellerinin askeri amaçlı hızla geliştirilmesi küresel güvenlik için tehlike oluşturur. (Biddle, 2021). Çin’in AGI ve otonom silah teknolojilerinde öne geçme olasılığı yaratır. ABD-Çin ilişkilerinde teknoloji denetiminin kaybolması, ihracat denetimlerinin sertleşmesi ve Batı-Doğu bloklaşmasının hızlanması tehlikeleri ortaya çıkabilir. (Landler, 2023).

GENEL DEĞERLENDİRME, SONUÇ VE ÖNERİLER

Trump ailesinin MGX yatırımları üzerinden BAE ile kurduğu ilişki, demokratik meşruluk, yolsuzluk ve uluslararası güvenlik boyutlarını iç içe geçiren bir örnek oluşturmaktadır. Bu tür süreçler, yalnızca finansal kazanç değil aynı zamanda jeopolitik güç dengeleri ve ulusal güvenlik açısından da kritik sonuçlar doğurmaktadır.

ABD ve diğer demokratik ülkeler, stratejik AI teknolojisi ihracatında üçüncü ülkeler üzerinden dolaylı erişimi sınırlayacak düzenlemeler geliştirmelidir. Demokratik meşruluk ve yolsuzluk risklerinin azaltılması için, devlet ve özel sermaye ilişkilerinde saydamlık ve hesap verebilirlik mekanizmaları güçlendirilmelidir. Uluslararası düzeyde, stratejik teknolojilerin transferi ve yatırım ortaklıklarının etik ve güvenlik denetimleri ile kontrol edilmesi sağlanmalıdır.

 


 

Kaynakça

 

Beetham, D. (1991). The Legitimation of Power. Macmillan.

Biddle, S. (2021). Military Applications of Advanced AI Chips. Journal of Strategic Studies, 44(6), 812–834.

Bremmer, I. (2023). Global Corruption Risks in Strategic Investments. Foreign Affairs, 102(4), 56–70.

Dahl, R. A. (1998). On Democracy. Yale University Press.

Diamond, L. (2008). The Spirit of Democracy: The Struggle to Build Free Societies Throughout the World. Times Books.

Landler, M. (2023). UAE’s Strategic AI Investments and Geopolitical Risks. The New York Times, September 15.

Sartori, G. (1987). The Theory of Democracy Revisited. Chatham House Publishers.

Transparency International. (2022). Corruption Perceptions Index 2022. Transparency International.

Ziegler, C. (2024). Trump Family and Crypto Investments: Risks and Implications. Journal of International Political Economy, 31(2), 145–169.



[1] Token genellikle “jeton” veya “dijital birim” olarak çevrilir. Kısaca, blok zincir üzerinde belirli bir hakkı, değeri veya varlığı temsil eden dijital bir birim olarak tanımlanabilir.

[2] Stablecoin Türkçeye genellikle “durağan kripto para” veya “istikrarlı kripto para” olarak çevrilir. Kısaca, değerinin belirli bir varlığa (genellikle ABD doları, euro veya altın gibi) sabitlendiği dijital para birimi anlamına gelir. Amaç, Bitcoin veya Ethereum gibi diğer kripto paraların yüksek fiyat dalgalanmalarına karşı istikrarlı bir değer sunmaktır. USDT (Tether): ABD dolarına sabitlenmiş en yaygın stablecoin, USDC (USD Coin): Merkezi bir kuruluş tarafından desteklenen dolar sabitli coin ve DAI: Merkezi olmayan bir stablecoin, Ethereum teminatlı.

Hiç yorum yok: