Büyük Yüklenimler ve Saygınlık Siyasaları:
Türkiye ve Suudi Arabistan Örnekleri
Prof. Dr. Firuz Demir Yaşamış
Giriş
Son yıllarda, devletler ve liderler
arasında kamuoyuna yansıyan büyük ekonomik yüklenimleri, yalnızca ekonomik
hedefleri değil, aynı zamanda siyasal saygınlığı ve diplomatik ilişkileri
güçlendirme amacını da taşımaktadır. Bu tür büyük rakamlar, çoğu zaman somut
anlaşmaların ötesinde, liderlerin iç ve dış kamuoyuna verdiği güçlü mesajlarla
ön plana çıkarlar.
Türkiye örneğinde, Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın ABD’den 300 adet Boeing uçağı satın alabileceğine ilişkin açıklaması
hem iç siyasette saygınlık kazandırmayı hem de ABD ile ekonomik ve diplomatik
ilişkileri öne çıkarmayı amaçlayan bir söylem olarak değerlendirilebilir.
Benzer biçimde, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman’ın ABD
ziyareti sırasında dile getirdiği “1 trilyon dolarlık yatırım ve ticari
anlaşma” savı da yatırım yüklenimlerinin somut boyutu ile siyasal gösterge
işlevini bir arada barındırmaktadır.
Bu çalışma, büyük ekonomik yüklenimlerin
gerçekleşme oranlarını, somut ekonomik etkilerini ve siyasal söylemdeki rolünü
karşılaştırmalı olarak çözümlemeyi hedeflemektedir. Ayrıca, bu tür söylemlerin,
liderlerin saygınlık yaratma stratejileri ile uluslararası ilişkilerdeki
etkileri üzerindeki önemini değerlendirmektedir.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel,
Manisa-Turgutlu’da yaptığı bir konuşmada, Erdoğan’ın Donald Trump Jr
aracılığıyla bir görüşme ayarlaması karşılığında “300 adet Boeing uçağı” alım
sözü verdiğini ileri sürmüştür. Özel’in ifadesine göre bu öneri “Trump ile
canlı yayında, bütün dünyanın gözü önünde” yapılacak bir görüşme ile bağlantılı
olarak ortaya çıkmıştır. Erdoğan bu
iddiaları reddetti ve “sağır duymaz uydurur” gibi ifadelerle Özel’in sözlerini
doğrulamadı ve iddiaları “uydurma” olarak nitelendirdi. Öte yandan, Donald
Trump 5 Eylül 2025’de Erdoğan’ın Beyaz Saray’a yapacağı ziyarette Türkiye ile
“Boeing uçaklarının büyük ölçekli alımı” gibi konuların görüşülebileceğini
söyledi. Bu, iddialarda geçen “Boeing alımı” kısmının büyük olasılıkla masada
olabileceğini işaret ediyor.
Halen “300 uçak siparişi kesin olarak
verilmiş” ya da “Erdoğan sözünü bu sayıyla resmen doğruladı” gibi bir durum
mevcut değildir. İddialar ve karşı açıklamalar siyasal içerikli ve henüz somut
bir anlaşma ya da belge ile desteklenmemiş durumdadır. Böyle bir anlaşma
yapılacaksa, finans, lojistik, diplomatik ve teknik pek çok engel ve süreçle
yüzleşilmesi gerekir.
Türkiye’nin
Mevcut Sivil Havacılık Filosu
Türk Hava Yolları (THY) şu anda
yaklaşık 450 civarı uçaklık bir filoya sahiptir ve bunun büyük kısmı Airbus ve
Boeing karışımıdır. Pegasus ve diğer özel havayolları (SunExpress, Corendon,
AnadoluJet vb.) ile birlikte Türkiye’de toplam filo büyüklüğü 600–650 civarındadır.
300 Yeni Uçak Ne
Anlama Geliyor?
300 yeni Boeing, mevcut filonun
yarısından fazlası kadar ek kapasite demektir. Bu, 5-10 yıllık filo yenileme ve
büyüme planıyla uyumlu olabilir ama tek seferde bu sayı mantıklı görünmemektedir.
Normalde büyük havayolları 20-50 uçaklık partilerle sipariş verirler. 300
uçaklık sipariş, ABD, Çin, Hindistan gibi dev pazarların yapacağı ölçeklere
yakındır.
Türkiye’nin Yolcu
Trafiği
Türkiye’nin 2023 yolcu trafiği
yaklaşık 214 milyon yolcudur (DHMI verisi). THY’nin stratejisi İstanbul’u bir
“küresel hub” yapmaktır. 2033’e kadar 800 uçak hedefinden söz
edilmektedir. Ancak bu hedef bile kademeli artışı öngörmekte ve bir anda 300
Boeing almak yerine yıllara yayılan Airbus ve Boeing karışımı beklenmektedir.
Saygınlık ve
Ekonomik Boyut
Türkiye’nin uzun vadede havacılıkta
büyüme planları vardır ancak bir anda 300 uçak alma gereksinimi bulunmamaktadır.
Bu sayı daha çok saygınlık (ABD’de Trump’tan randevu almak ile pazarlık
gücü), ekonomik vitrin (Türkiye’nin güçlü gösterilmesi) ya da belki de geleceğe
dönük niyet bildirimi gibi görünmektedir.
ABD ile ikili ilişkilerde “önemli
liderlerle görüşme” Türkiye iç siyasetinde sıkça propaganda unsuru yapılmaktadır.
Erdoğan’ın, Trump ile Beyaz Saray’da kameralar önünde yan yana çıkması,
özellikle ekonomik kriz ve içerideki baskılar altında “uluslararası arenada hala
güçlü lider” imajı için değerlidir. Türkiye’de ekonomik sıkıntılar artarken,
dışarıda büyük ticaret anlaşmaları yapılıyor havası verilmesi, içeride “bakın,
dünya Türkiye’yi önemsiyor” mesajını taşıyacaktır. 300 uçaklık gibi dev bir
rakam, teknik olarak gereksiz olsa da “ölçekli, büyük ve dikkat çekici” olduğu
için iç kamuoyunda daha çok ses getirecektir.
300 uçak siparişinin ekonomik akılcılığı
yoktur. Ancak, “niyet” olarak dile getirilirse, Trump açısından da çekicidir.
ABD’de istihdamı artırıyor gibi gösterilir ve Türkiye-ABD ilişkilerinde bir “olumlu
gündem” yaratır. İki taraf için de saygınlığı ve şov değeri yüksek ancak ekonomik
gerçeklikten bağımsız bir pazarlık unsuru olabilir. Özetle, 300 Boeing sorunu
Türkiye’nin gerçek gereksiniminden çok Erdoğan’ın Trump’la poz vermesi ve iç
siyasette propaganda yapması için bir vitrin unsuru gibi durmaktadır.
Öteki Büyük
Ölçekli Projeler
300 Boeing söylemini öteki büyük ölçekli
projelerle karşılaştırmak uygun olacaktır. Erdoğan’ın daha önce kullandığı
büyük ölçekli ama gerçekçilikten uzak ekonomik vaatler ile “300 Boeing”
meselesi arasında benzerlikler vardır. Örneğin Kanal İstanbul projesi gibi. Bu
projede kullanılan söylem “Asrın projesi” ve Türkiye’ye dev gelir kaynağı
sağlanacak söylemleridir. Ancak, gerçekte proje için finansman bulunamamış ve
çevresel ve teknik engeller nedeniyle proje yeterince ilerleyememiştir. Saygınlık
açısından işlevi ise iç siyasette “mega proje lideri” imajı yaratmaktır. Bu
proje gibi “300 Boeing” de benzer şekilde büyük ama gerçekçi olmayan bir
rakamla vitrin etkisi yaratmaktadır. İkinci örnek 2023 için 500 milyar dolar
ihracat hedefidir. Söylem Türkiye’nin ihracatı dünya devleriyle yarışacak olmuştur.
Gerçekte ise 2023’te ihracat beklenenin yarısından az yani 255 milyar dolarda
kalmıştır. Saygınlık işlevi ise halkın gelecek beklentilerini canlı tutmak
olmuştur. “300 uçak” da buna benzemektedir: Türkiye’nin havacılıkta küresel dev
gibi görünmesi ancak ekonomik altyapı ile uyumsuzluk içermesi. Üçüncü örnek 2023
için 2 trilyon dolar GSYH hedefidir. Söylem Türkiye ekonomisi dünyanın en
büyüklerinden biri olacağıdır. Gerçekleşen ise 2023 GSYH’si yaklaşık 1 trilyon
dolar civarında kalmasıdır. Saygınlık işlevi ise Erdoğan’ın “Türkiye’yi büyüten
lider” imajını güçlendirmektir. “300 Boeing” atılımı da ekonomik kapasitenin
ötesinde bir büyüklük iddiası taşımaktadır. Bir başka örnek savunma sanayii söylemleridir.
Söylem “Kendi savaş uçağımızı, kendi tankımızı yaptık” olmuştur. Gerçekte ise projelerin
çoğu prototip aşamasında veya dışa bağımlıdır. Saygınlık işlevi ulusal gurur ve
güvenlik üzerinden destek toplamaktır. “300 Boeing”de de “büyüklük” üzerinden saygınlık
oluşturma amacı belirgindir.
Yukarıda verilen örneklerde ortaya
çıkan ortak noktalar şunlardır: Ekonomik akılcılıktan çok saygınlık vitrini
amaçlanmaktadır. Rakamların büyüklüğü önemlidir ancak gerçekleşebilirliği olası
değildir. İç siyasette propaganda unsuru olarak kullanılmaktadır. “Liderin
küresel güçlerle masaya oturduğu” algısı yaratılmak istenmektedir. Dış siyasette ise pazarlık kozu olarak kullanılmaktadırlar:
ABD için istihdam ve ekonomik büyüme, Türkiye için saygınlık. Özet olarak, “300
Boeing” iddiası aslında Erdoğan’ın klasik “mega proje ve saygınlık şov”
stratejisinin bir devamı gibi görünmektedir.
Saygınlık
Projeleri ve Simgesel Siyasa Olarak “300 Boeing” Söylemi
Siyasal liderler, özellikle
otoriterleşen rejimlerde, büyük ölçekli projeleri veya ekonomik vaatleri çoğu
zaman gerçekçi bir planın parçası olarak değil, simgesel güç gösterisi olarak
gündeme getirirler. Bu tür projeler yazında “saygınlık projeleri”, “simgesel siyasa”
ve “vitrin siyasası” olarak tanımlanırlar.
Bu tür projelerin özellikleri aşağıda belirtilmiştir.
Gerçekçi olmaktan çok dikkat çekicidirler. Rakamların büyüklüğü (ör. 300 uçak,
500 milyar ihracat, 2 trilyon GSYH) öne çıkarılır. İç siyasete iletidir. Halkın
gözünde liderin “küresel güçlerle pazarlık eden, ülkesini büyüten” figür olarak
konumlanması hedeflenir. Dış siyasette pazarlık unsuru olarak kullanılır. Büyük
projeler veya alım sözleri karşı ülkeler için ekonomik fırsat, lider için ise
diplomatik saygınlık sağlar. Gerçek sonuçtan bağımsız etki yaratırlar. Çoğu
zaman gerçekleşmese bile, kısa vadede saygınlık ve destek devşirmek için
kullanılır.
Kanal İstanbul, 500 milyar dolar
ihracat hedefi, 2 trilyon dolar GSYH ve milli tank ve jet projeleri bu
kategoriye girer. “300 Boeing” söylemi de bu çizgide konumlanır. Türkiye’nin sivil
havacılık gereksinimiyle orantısızdır. Ancak, Trump’la görüşmeyi ve iç
kamuoyuna “dünya ile masadayım” iletisi verilmesini kolaylaştırır. Bu bağlamda,
“300 Boeing” iddiası, ekonomik gerçeklikten çok saygınlık vitrini ve simgesel
güç gösterisi olarak değerlendirilebilir. 300 Boeing söylemi, ekonomik akılcılıktan
çok saygınlık ve simgesel siyasa aracı olarak işlev görmektedir.
Maliyet Hesabı:
Türkiye'nin 300 Boeing Uçağı Alımı
Aşağıda Türkiye'nin 300 adet Boeing
uçağı satın alması durumunda oluşabilecek maliyet senaryolarını özetlenmektedir.
Hesaplamalar liste fiyatları ve tahmini ek maliyetler üzerinden yapılmıştır.
300 BOEING MALİYETİ – MİLYAR ABD
DOLARI |
|||
Model |
Adet |
Birim Fiyat |
Toplam Maliyet |
737 MAX |
300 |
0.55 |
16.5 |
787 Dreamliner |
300 |
250 |
75 |
777 X |
300 |
220 |
66 |
Yukarıdaki rakamlara ek maliyetlerde
eklenmelidir. Finansman, eğitim, bakım, yedek parça, altyapı yatırımları gibi
kalemler liste fiyatlarına dahil değildir. Bu ek maliyetler, toplam
faturalandırmanın %20-%50 oranında artmasına yol açabilir. Örneğin, 16.5 milyar
USD’lik bir alım ek maliyetlerle 20-25 milyar USD seviyesine çıkabilir
Suudi
Arabistan'ın ABD'ye Yatırım Yüklenimleri
Suudi Arabistan Veliaht Prensi
Muhammed bin Selman ABD Başkanı Donald Trump'a önümüzdeki dört yıl içinde
ABD'ye 600 milyar dolar yatırım yapacaklarını bildirmiştir. Bu yüklenim, enerji
güvenliği, savunma sanayi, teknoloji, altyapı ve kritik mineraller gibi çeşitli
sektörleri kapsayacaktır. Trump ve Prens Selman, Riyad'da yaptıkları görüşmede,
toplamda 1 trilyon dolarlık ticari anlaşmalar ve yatırımlar için niyet bildiriminde
bulunmuşlardır. Ancak bu rakam, somut anlaşmaların toplamı değil, gelecekteki olası
yatırımların hedefi olarak ifade edilmiştir. Değerlendirmek gerekirse, Beyaz
Saray'ın açıklamasına göre, Suudi Arabistan'ın ABD'ye yaptığı 600 milyar
dolarlık yatırım yüklenimi enerji, savunma, teknoloji ve altyapı gibi stratejik
alanlarda somut anlaşmaları içermektedir. 1 trilyon dolarlık rakam, daha çok
gelecekteki olası yatırımların hedefi olarak sunulmuş olup, şu an için
bağlayıcı bir anlaşma niteliği taşımamaktadır.
Her iki durumda da büyük rakamlar
üzerinden kamuoyuna yansıyan yüklenimler, saygınlık ve stratejik ilişkileri
güçlendirme amacı taşırken, somut ve bağlayıcı anlaşmaların ayrıntıları genellikle
sınırlıdır. Bu nedenle, bu tür büyük rakamların açıklanması, daha çok saygınlık
ve ekonomik ilişkilerin güçlendirilmesi adına önemli bir araç olarak
kullanılmaktadır. Suudi Arabistan'ın ABD'ye yönelik 600 milyar dolarlık yatırım
yüklenimi Trump'ın Orta Doğu turunun en dikkat çeken başlıklarından biri olmuştur.
Ancak, bu tür büyük rakamların gerçekte ne kadarının yaşama geçtiği önemlidir.
Beyaz Saray'ın açıklamasına göre,
Suudi Arabistan'ın ABD'ye yaptığı 600 milyar dolarlık yatırım yüklenimi enerji
güvenliği, savunma sanayi, teknoloji altyapısı ve kritik mineraller gibi
stratejik alanlarda somut anlaşmaları içermektedir. Bu yüklenimin en büyük
parçası yaklaşık 142 milyar dolarlık bir silah satış anlaşmasıydı. Ayrıca,
Suudi Arabistan'ın kamu yatırım fonu ABD'li varlık yöneticileriyle toplamda 12
milyar dolarlık yatırım anlaşmaları imzaladı. Toplam hedef olarak Trump ve Suudi Veliaht
Prens Selman toplamda 1 trilyon dolarlık ticari anlaşmalar ve yatırımlar için
niyet bildiriminde bulundular. Bu rakam, somut anlaşmaların toplamı değil,
gelecekteki olası yatırımların hedefi olarak ifade edildi. Henüz bu hedefe
ulaşılmış değildir.
Genel
Değerlendirme
Bu çalışma, Türkiye ve Suudi Arabistan
örnekleri üzerinden büyük ekonomik yüklenimlerin siyasal ve ekonomik
boyutlarını incelemiştir. Her iki durumda da liderler tarafından açıklanan
büyük rakamlar hem iç kamuoyuna hem de uluslararası ilişkilerde saygınlık
oluşturmak amacıyla kullanılmıştır.
Türkiye örneğinde, 300 Boeing uçağı
iddiası somut bir alım olasılığı kadar, liderin diplomatik ilişkilerini ve iç
siyasetteki konumunu güçlendirme stratejisi olarak öne çıkmaktadır. Suudi
Arabistan örneğinde ise, 1 trilyon dolarlık yatırım söylemi, gerçekleşmiş olan
600 milyar dolarlık somut anlaşmaların ötesinde, geleceğe yönelik olası
yüklenimleri ifade etmektedir.
Çözümlemeler, büyük yüklenimlerin
çoğunun uzun vadeli ve stratejik projeler üzerinden gerçekleştiğini
göstermektedir. Somut gerçekleşme oranı, Suudi Arabistan örneğinde yaklaşık %25
civarındadır. Bu durum, yüksek rakamların genellikle siyasal ve diplomatik bir
araç olarak kullanıldığını doğrulamaktadır.
Sonuç
Büyük ekonomik yüklenimler, yalnızca
ekonomik değil, siyasal saygınlık ve stratejik ileti taşıyan simgesel araçlar
olarak işlev görmektedir. Somut yatırım ve anlaşmalar, açıklanan hedeflerin
yalnızca bir kısmını karşılamaktadır. Geri kalan kısım uzun vadeli projeler ve
stratejik iş birlikleri ile ilerlemektedir. Bu tür söylemler, hem ülke içi
kamuoyunda liderin saygınlığını artırmakta hem de uluslararası ilişkilerde
pazarlık ve saygınlık unsuru olarak değerlendirilmektedir. Yüklenimlerin
gerçekleşme oranının zamanla netleşmesi yatırımların sürdürülebilirliği ve siyasal
etkilerin doğru değerlendirilmesi açısından kritik öneme sahiptir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder