TÜRKİYE-İSRAİL ÇATIŞMA SENARYOLARI VE
OLASILIKLARI
Prof. Dr.
Firuz Demir Yaşamış
Giriş
Ali Bakir (2025), İsrail ve Türkiye
arasındaki ilişkilerin giderek kötüleştiğini ve silahlı çatışma riskinin
belirgin şekilde arttığını öne sürmektedir. Bu değerlendirme, çok boyutlu
kanıtlara dayanmaktadır. Türkiye’nin Suriye ve Gazze başta olmak üzere bölgede
yürüttüğü stratejik atılımlar, askeri modernizasyon ve yerli savunma sanayii
programları, Ankara’nın bölgesel etki alanını genişletme çabalarını
yansıtmaktadır. Öte yandan, İsrail, Netanyahu liderliğinde Gazze, Lübnan ve
Suriye siyasalarını genişleterek “Büyük İsrail” vizyonunu sürdürmekte ve
Türkiye’yi stratejik bir tehdit olarak tanımlamaktadır. Bakir, bu algının biçimsel
belgeler ve raporlarla desteklendiğine dikkat çekmektedir. Örneğin, İsrail’in
Nagel Komitesi raporu Türkiye’yi “stratejik tehdit” olarak tanımlamakta ve
olası bir çatışmaya hazırlık yapılmasını önermektedir. Ayrıca, her iki ülke
liderinin açıklamaları bölgedeki askeri ve diplomatik atılımlar ile
Türkiye-Katar ittifakı ve İsrail’in İran ile çatışmaları gibi gelişmeler
yarışmanın yapısal ve kalıcı bir nitelik kazandığını göstermektedir. Sonuç
olarak, Bakir’e göre, iki ülkenin karşıt stratejik hedefleri ve askeri
kapasiteleri yanlış hesaplamalara ve olası bir çatışmaya zemin hazırlamaktadır.
Nagel Komitesi Raporu (Defense
Budget and Security Strategy Analysis Commission Report), İsrail Başbakanı
Benjamin Netanyahu tarafından Ağustos 2024’te kurulmuştur. (Etzion, 2025) Komite,
eski Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Jacob Nagel tarafından yönetilmiş ve
İsrail’in önümüzdeki on yıl içindeki savunma duruşuna ilişkin stratejik
öneriler geliştirmeyi amaçlamıştır. Rapor, 6 Ocak 2025’te Netanyahu ve üst
düzey yetkililere sunulmuş ve kısmen açıklık kazanmıştır. Yaklaşık 20 sayfası
gizli tutulmaktadır. Raporun ana odağı İran olmakla birlikte, Suriye ve Orta
Doğu’daki değişen güvenlik dinamiklerine de değinmektedir. Komite, özellikle
Esad rejiminin devrilmesinin ardından Türkiye’nin Suriye’ye artan müdahalesinin
olası risklerini vurgulamaktadır. Türkiye destekli güçler veya vekillerin,
Ankara’nın bölgesel hedeflerinin aracı durumuna gelmesi durumunda İsrail için
doğrudan bir tehdit oluşturabileceği belirtilmiştir. Rapor, Türkiye ile savaş
hazırlığı yapılmasını açıkça önermemekle birlikte, İsrail’in Türkiye’nin
Suriye’deki etkinliklerin izleyerek jeopolitik değişimlere hazırlıklı olması
gerektiğini vurgulamaktadır. Ayrıca İsrail’in bağımsız savunma kapasitesini
güçlendirmesi ve ortaya çıkan tehditlere uygun askeri strateji geliştirmesi
gerektiği ifade edilmektedir. Özetle, Nagel Komitesi Raporu, Türkiye’nin
Suriye’deki etkinlikleri de dahil olmak üzere bölgesel gelişmeler ışığında
İsrail’in güvenlik stratejisini yeniden değerlendirmesi ve ulusal güvenliğini
etkileyebilecek çeşitli senaryolara hazırlıklı olması gerekliliğini ortaya
koymaktadır.
Türkiye-İsrail
İlişkileri ve Yeni Olası Çatışma Senaryoları
Türkiye ve İsrail arasındaki olası
çatışma hem bölgesel güç dengeleri hem de liderlerin stratejik kararları
açısından ciddi bir risk teşkil etmektedir. Önceki çözümlemeler bu olasılığı
iki uç senaryo üzerinden değerlendirmiştir: Düşük olasılık senaryosunda (%25),
taraflar diplomatik girişimler ve bölgesel aktörlerin arabuluculuğu ile
çatışmayı önlemeyi başarabilir. Yüksek olasılık senaryosunda (%75) ise Suriye
ve Gazze başta olmak üzere stratejik ve askeri karşıtlıklar, liderlerin
açıklamaları ve sahadaki güç dengeleri nedeniyle çatışma neredeyse kaçınılmaz duruma
gelir. Bu değerlendirme, Türkiye ve İsrail’in birbirini stratejik tehdit olarak
algılamaları ve mevcut askeri modernizasyon atılımları ile desteklenmektedir
(Bakir, 2025).
Tablo 1: Türkiye-İsrail Çatışması Olasılığı
(%) |
||
Senaryo |
Olasılık |
Açıklama |
Düşük olasılık |
25 |
Diplomatik girişimler ve bölgesel arabuluculuk çatışmayı
önleyebilir. |
Yüksek olasılık |
75 |
Stratejik ve askeri karşıtlıklar ile lider açıklamaları
çatışmayı neredeyse kaçınılmaz kılar. |
Türkiye ve İsrail arasındaki
ilişkiler, özellikle Suriye ve Gazze bölgelerindeki stratejik çıkarlar
üzerinden giderek gerilmektedir. Bakir (2025), bu durumun her iki ülkenin
askeri modernizasyon programları, yerli savunma sanayii gelişimleri ve
liderlerin açıklamaları ile doğrudan desteklendiğini vurgulamaktadır. İsrail’in
Netanyahu liderliğinde “Büyük İsrail” vizyonunu sürdürmesi ve Türkiye’nin
bölgesel etkisini artırma çabaları, iki ülkenin stratejik hedeflerinin
çakışmasına yol açmaktadır. Nagel Komitesi raporu ve her iki ülke liderinin
açıklamaları, bu rekabetin yapısal ve kalıcı bir niteliğe sahip olduğunu
göstermektedir. Bu bağlamda, olası çatışma olasılığı iki uç senaryo üzerinden
değerlendirilebilir: Düşük olasılık senaryosunda (%25) taraflar diplomatik
girişimler ve bölgesel arabuluculuk sayesinde çatışmayı önleyebilir. Yüksek
olasılık senaryosunda (%75) stratejik ve askeri karşıtlıklar ile lider
açıklamaları çatışmayı neredeyse kaçınılmaz kılar.
Bu senaryolar, güç dengesi ve bölgesel
güvenlik yazınında tanımlanan “stratejik yarışma” ve “diplomatik caydırıcılık”
kavramları ile ilişkilendirilebilir. Yazın, bölgede karşıt hedeflere sahip
aktörler arasındaki çatışma olasılığının, lider algıları, askeri kapasite ve
diplomatik kanalların etkililiği ile doğrudan bağlantılı olduğunu
göstermektedir (Waltz, 1979; Mearsheimer, 2001). Türkiye-İsrail örneği, bu
bağlamda, çağdaş devletlerin stratejik yarışma ortamında olası çatışmaların
değerlendirilmesinde kullanışlı bir örnek olay çalışması sunmaktadır.
“Kudüs bizimdir”
açıklaması: Netanyahu’nun bu
açıklaması, özellikle Türkiye’nin Mescidi Aksa’ya verdiği büyük önem ve Filistin
ve Kudüs siyasalarıyla çelişmekte ve Türkiye’nin bölgesel temsil ve liderlik savlarına
doğrudan meydan okumaktadır. Böyle bir açıklama, iki ülke arasındaki diplomatik
gerginliği artıracak ve stratejik güvenlik algısını olumsuz etkileyecektir.
“İsrail Ermeni
soykırımını tanıyor” açıklaması:
Türkiye açısından son derece hassas bir konu olan Ermeni soykırımı meselesinde
İsrail’in Netanyahu’nun ağzından açıklaması, Ankara’nın ulusal onur ve dış siyasa
duyarlılıklarıyla çatışmaktadır. Bu açıklama da iki ülke arasında iç siyasaya
dayalı diplomatik sürtüşmeyi ve bölgesel gerilimi yükseltmektedir.
Akademik olarak özetlersek, Netanyahu’nun
atılımları, stratejik karşıtlık, diplomatik sürtüşme ve iç siyasa
duyarlılıkları üzerinden çatışma olasılığını yükselten etmenler olarak
değerlendirilebilir. Önceki kestirim olan %25-%75 olasılık aralığını özellikle
yüksek olasılık senaryosuna kaydıran unsurlar arasında sayılabilir. İlk açıklama, özellikle Türkiye’nin Filistin
ve Kudüs politikalarıyla çelişmekte ve Ankara’nın bölgesel liderlik iddialarına
doğrudan meydan okumaktadır. İkincisi ise, Türkiye’nin ulusal onur ve dış
politika hassasiyetleriyle çatışan, Ermeni soykırımı meselesinde İsrail’in
resmi tanımasını ifade etmektedir. Bu iki atılım hem diplomatik sürtüşmeyi hem
de stratejik güvenlik algısındaki gerilimi yükseltmekte, dolayısıyla
Türkiye-İsrail çatışma olasılığını yüksek olasılık senaryosuna kaydıran
unsurlar arasında yer almaktadır. Bu durum, iki ülke arasındaki stratejik
rekabet ve potansiyel çatışma riskini değerlendiren literatür çerçevesinde,
yanlış hesaplamalar ve bölgesel güvenlik belirsizlikleri bağlamında önemlidir
(Bakir, 2025; Nagel Committee Report, 2025).
Akademik açıdan bakıldığında stratejik
ve diplomatik gerilim artmıştır. Netanyahu’nun Kudüs ve Ermeni soykırımı
açıklamaları, Türkiye’nin duyarlılıklarıyla doğrudan çatışmaktadır. Bu tür
açıklamalar, tarafların karşılıklı güven algısını zayıflatır ve diplomatik
çözümlerle çatışmayı önleme olasılığını düşürür. Öte yandan lider algısı ve
kamuoyu etkisi açısından ele alınırsa, iç siyasadaki atılımlar ve milliyetçi
söylemler iki ülke liderini daha sert tutumlar almaya zorlayabilir. Bu durum,
yanlış hesaplamaların ve kriz yönetim hatalarının yapılması olasılığını
artırır.
Senaryoların Güncellenmesi
Önceki %25–%75 aralığı, mevcut
diplomatik ve stratejik durum üzerinden kestirilmişti. Yeni açıklamalar ve
artan gerginlik, yüksek olasılık senaryosunun ağırlığını artırmakta ve %75 olasılığını
daha belirgin duruma getirmektedir. Özetle, bu gelişmeler çatışma riskini
yükselten etmenler olarak değerlendirilebilir ve dolayısıyla senaryoların
yeniden güncellenmesi akademik açıdan yerinde olur.
Mevcut gelişmeler (Netanyahu’nun Kudüs
ve Ermeni soykırımı açıklamaları, Türkiye’nin duyarlılıkları ve bölgesel
gerilimler) ışığında Türkiye-İsrail çatışma olasılığı güncellenebilir ve akademik
olarak, bu güncelleme yanlış hesaplama riski, stratejik rekabet ve bölgesel
güvenlik belirsizlikleri bağlamında değerlendirilebilir.
Tablo 2: Türkiye-İsrail Çatışma Olasılığı
(Güncellenmiş) |
|||
Senaryo |
Önceki Olasılık (%) |
Yeni Olasılık (%) |
Açıklama |
Çatışma olmaması (düşük) |
75 |
65 |
Diplomatik girişimler hâlâ mümkün, ancak güven azalması ve lider
açıklamaları nedeniyle etkisi sınırlı. |
Çatışma olması (yüksek) |
25 |
35 |
Stratejik ve diplomatik gerilimler, lider açıklamaları ve iç
politik hamleler çatışma riskini artırıyor. |
Son gelişmeler ışığında,
Türkiye-İsrail çatışma olasılığı yeniden değerlendirilmiştir. Netanyahu’nun
“Kudüs bizimdir” ve “İsrail Ermeni soykırımını kabul ediyor” açıklamaları,
Türkiye’nin duyarlılıklarıyla doğrudan çelişmekte ve iki ülke arasındaki
diplomatik güveni zayıflatmaktadır. Bu durum, yanlış hesaplama riskini ve
stratejik gerilimi artırmakta, çatışma olasılığını %25’ten %35’e
yükseltmektedir. Güncellenmiş değerlendirme, düşük olasılık senaryosunun
ağırlığını azaltırken, çatışma riskinin önemli ölçüde arttığını göstermektedir
(Bakir, 2025; Nagel Committee Report, 2025).
Kaynakça
Bakir, Ali. (2025). Are Israel and
Türkiye on a Collision Course? The National Interest. https://nationalinterest.org/blog/middle-east-watch/are-israel-and-turkiye-on-a-collision-course#:~:text=Are%20Israel%20and,September%2016%2C%202025
Etzion, U. (2025). Israel Must Prepare
for Potential War with Turkey, Nagel Committee Warns. Jerusalem Post. https://www.jpost.com/israel-news/article-836362?utm_source=chatgpt.com
Mearsheimer, J. J. (2014). The Tragedy
of Great Power Politics. W. W. Norton & Company. 978-0393349276
Waltz, K. N. (2010). Theory of International
Politics. Waveland Press. 978-1577666707
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder