CHP Kurultayı Davası: Kestirimler ve Siyasal
Etkiler
Prof. Dr.
Firuz Demir Yaşamış
Giriş
Türkiye’de siyasal partiler,
demokratik temsilin temel taşıyıcıları olmakla birlikte, iç işleyişleri ve
kurultay süreçleri sıklıkla hukuki ve siyasal tartışmaların odağında yer
almaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) 2023 yılında gerçekleştirdiği 38.
Olağan Kurultay, bu bağlamda dikkat çekici bir örnek oluşturmaktadır. Özgür
Özel’in genel başkanlık görevine seçilmesiyle sonuçlanan kurultayın ardından,
seçim sürecinde delegelere yönelik savlara dayalı olarak açılan dava Ankara
mahkemelerinin gündemine taşınmıştır. Söz konusu dava, yalnızca bir parti içi
çekişme olmanın ötesinde Türkiye’de siyasal yarışmanın yargısal süreçler
aracılığıyla yeniden üretildiğine işaret etmektedir.
Kestirimler
Mevcut koşullar ve yargı içtihatları
dikkate alındığında, mahkemenin “mutlak butlan” kararı vererek kurultayı yok
hükmünde sayması olasılığı düşük görünmektedir. Bu tür köktenci bir karar, hem
CHP’nin kurumsal meşruluğunu doğrudan etkileyerek iç dengeleri ciddi biçimde
sarsacak hem de Türkiye siyasetinde önemli bir kriz yaratacaktır. Daha olası
senaryolar, davanın ertelenmesi veya taleplerin esastan reddedilmesidir.
Erteleme, özellikle ceza soruşturmasının ve yetki uyuşmazlığına ilişkin
konuların sonuçlanmasının beklenmesi bağlamında mantıklı bir seçenek olarak öne
çıkmaktadır. Esastan reddetme ise mahkemenin kurultay sürecine ilişkin
iddiaları yeterince güçlü bulmaması durumunda gündeme gelebilecek diğer olası
karardır. Bunun yanı sıra mahkemenin sınırlı ve ara nitelikte çözümlere
yönelmesi de olanaklıdır. Örneğin çağrı heyeti atanması veya geçici tedbir
kararı alınması gibi. Ancak bu tür ara kararlar, kurultay sonuçlarının temel
geçerliliğini etkileyecek düzeyde olmayacaktır. Dolayısıyla dava sürecinin kısa
vadede köklü bir değişiklik doğurması düşük olasılık olarak
değerlendirilmektedir.
Kısa Vadeli
Etkiler
Dava sürecinin sürmesi, özellikle
yerel seçimler ve muhalefet partileri arasındaki ittifak arayışları üzerinde
kendisini gösterecektir. CHP’nin kurumsal bütünlüğü üzerinde gölge yaratma
riski, parti örgütlerinin eş güdümünü zayıflatabilir. Bu durum iktidar
tarafından muhalefeti “kriz içinde” göstermek amacıyla kullanılabilir. Ayrıca
dava süreci, DEM, İYİ Parti ve diğer muhalefet aktörleriyle kurulacak iş
birliklerinde güven sorununa yol açabilir. Bu bağlamda, dava yalnızca bir hukuk
tartışması olmaktan çıkarak muhalefet blokunun ortak hareket etme kapasitesini
doğrudan etkileyen bir etmen durumuna gelmektedir.
Uzun Vadeli
Etkiler
Davanın uzun vadeli etkileri, CHP içi
liderlik dengeleri ve parti içi yarışma üzerinde belirleyici olabilir. Özgür
Özel’in liderliği, süreçten doğrudan zarar görmese bile sürekli bir belirsizlik
algısı altında kalacak ve Kemal Kılıçdaroğlu’na yakın kadroların yeniden
siyasal görünürlük kazanmasına yol açabilecektir. Aynı zamanda Ekrem İmamoğlu
gibi alternatif lider adaylarının konumu güçlenebilir. Parti içi dinamiklerdeki
bu değişim muhalefet bloklarının stratejik kapasitesini ve Türkiye siyasal
sistemindeki dengeyi dolaylı olarak etkileyebilir.
Sonuç
Ankara’da süren CHP kurultay davası,
yalnızca parti içi bir ihtilaf olmanın ötesinde, Türkiye’de siyasal yarışmanın
ve demokratik süreçlerin yargı mekanizmaları aracılığıyla şekillendirilme gizil
gücünü ortaya koymaktadır. Mahkemenin kısa vadede vereceği karar CHP’nin
kurumsal meşruluğunu ve muhalefet bloklarının iş birliği kapasitesini doğrudan
etkileyecek niteliktedir. Bununla birlikte, mevcut hukuksal ve siyasal koşullar
dikkate alındığında dava sürecinin “mutlak butlan” gibi köktenci bir sonuç
doğurması olasılığı düşüktür. Daha olası senaryolar davanın ertelenmesi veya
taleplerin esastan reddedilmesi yönündedir.
Davanın uzun vadeli etkileri, CHP içi
liderlik dengeleri ve parti içi rekabet üzerinde belirleyici olabilir. Özgür
Özel’in liderliği, süreçten doğrudan zarar görmese de sürekli bir belirsizlik
algısı altında kalacak, alternatif lider adaylarının konumu güçlenebilecektir.
Parti içi dinamiklerdeki bu değişim, muhalefet bloklarının stratejik
kapasitesini ve Türkiye siyasal sistemindeki dengeyi dolaylı olarak
etkileyebilir.
Sonuç olarak, CHP kurultayına ilişkin
dava, Türkiye’de demokratik normların işleyişi, yargı bağımsızlığı ve siyasal
meşruluk konularında önemli göstergeler sunmaktadır. Sürecin takip edilmesi,
yalnızca CHP’nin geleceği açısından değil aynı zamanda ülkenin demokratik
işleyişi ve muhalefet yapısının genel sağlığı açısından da kritik öneme
sahiptir.
POSTSCRIPT:
Kestirim doğrultusunda, Mahkeme
davanın ertelenmesine karar vermiştir. Karar, kanımca, doğrudur. Zira, Kasım
ayında aynı olayın ceza davası görülecektir. Asliye hukuk mahkemesi, kararına dayanak
yapmak üzere Asliye Ceza Mahkemesi’nin kararının beklenmesinin uygun olacağını öngörmüştür.
Bu yaklaşım doğrudur.
Mahkeme, CHP kurultayına ilişkin
davayı 25 Ekim’e ertelemiştir. Bu durum, tahminlerimizde öne çıkan “ertelenme”
senaryosunun gerçekleştiğini göstermektedir. Erteleme kararı, dava sürecinin
kısa vadede köklü bir değişiklik doğurmayacağını teyit ederken, CHP içinde
belirsizlik ve tartışmaların sürmesini beraberinde getirecektir. Ayrıca,
muhalefet blokları arasındaki iş birliği ve yerel seçim stratejileri üzerinde
yaratacağı etki de devam etmektedir; ertelenmiş dava, taraflar arasında güven
ve eş güdüm sorunlarını canlı tutmaktadır.
Uzun vadeli etkiler açısından ise,
erteleme kararı Özgür Özel’in liderliğini doğrudan etkilemese de sürekli bir
belirsizlik algısının sürmesine yol açacak ve değişik lider adaylarının durumları
ve parti içi yarışma dinamikleri üzerinde dolaylı etkiler yaratmaya devam
edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder