Azerbaycan–Ermenistan Barış Anlaşmasının Belge
ve İçerik Çözümlemesi: Hukuksal, Siyasal ve Bölgesel Yansımalar
Prof. Dr.
Firuz Demir Yaşamış
ÖZ
Bu çalışma, Azerbaycan-Ermenistan
Barış Anlaşması’nı bölgesel aktörlerin bakış açısından inceleyerek, anlaşmanın
bölgesel güvenlik, diplomasi ve ekonomik bütünleşme üzerindeki etkilerini çözümlemektedir.
Türkiye, ABD, Rusya ve İran bağlamlarında yapılan içerik çözümlemesi ve tematik
değerlendirmeler ışığında, anlaşmanın bölgesel barışa katkıları ve olası
riskleri ortaya konmuştur. Sonuç olarak, anlaşmanın başarılı olması için çok
taraflı iş birliği, çıkar dengesi ve uluslararası destek kritik etmenler olarak
belirlenmiştir.
Anahtar
Kelimeler: Azerbaycan-Ermenistan Barış
Anlaşması, Güney Kafkasya, Bölgesel Güvenlik, Diplomasi, Ekonomik Bütünleşme,
Türkiye, ABD, Rusya, İran
ABSTRACT
This study examines the Azerbaijan-Armenia Peace Agreement from the
perspectives of regional actors, analyzing its impacts on regional security,
diplomacy, and economic integration. Through content analysis and thematic
evaluation in the contexts of Turkey, the USA, Russia, and Iran, the study
highlights both the contributions and potential risks of the agreement for
regional peace. It concludes that multilateral cooperation, balance of
interests and international support are critical for the successful
implementation of the agreement.
Key Words: Azerbaijan-Armenia Peace Agreement, South Caucasus,
Regional Security, Diplomacy, Economic Integration, Turkey, USA, Russia, Iran
GİRİŞ
8 Ağustos 2025 tarihinde Washington
DC’de Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’nın da katılımıyla Azerbaycan
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan tarafından
parafe edilen “Ermenistan Cumhuriyeti ile Azerbaycan Cumhuriyeti Arasında Barış
ve Devletlerarası İlişkilerin Tesisi Anlaşması” (Bkz: Ek 1) Güney Kafkasya
jeopolitiğinde yeni bir dönemin habercisi olarak değerlendirilmektedir. Bu
metin, yalnızca iki ülke arasındaki uzun süreli uyuşmazlığı sonlandırmayı
amaçlamakla kalmamakta, aynı zamanda bölgesel güvenlik mimarisinin yeniden
şekillenmesi olanağını da barındırmaktadır. Anlaşma, uluslararası hukuk
ilkelerine dayandırılmış olup Birleşmiş Milletler Şartı, 1970 Dostane İlişkiler
Bildirgesi, 1975 Helsinki Nihai Senedi, 1991 Almatı Deklarasyonu ve Viyana
Sözleşmeleri gibi referans belgeler çerçevesinde düzenlenmiştir.
Bu çalışmada, söz konusu anlaşma,
belge çözümlemesi (document analysis) ve içerik çözümlemesi (content
analysis) teknikleri kullanılarak incelenecektir. Bu iki yöntem
aracılığıyla, hem metnin hukuksal ve yapısal özellikleri hem de içerdiği
temalar, hedefler, fırsatlar ve riskler değerlendirilerek anlaşmanın olası
bölgesel ve uluslararası yansımaları ortaya konulacaktır.
ARAŞTIRMANIN
AMACI VE HEDEFLERİ
Bu araştırmanın temel amacı, 8 Ağustos
2025 tarihinde parafe edilen Azerbaycan–Ermenistan Barış Anlaşması’nı belge
çözümlemesi ve içerik çözümlemesi yöntemleri kullanarak sistemli biçimde
incelemektir. Çalışma, söz konusu anlaşmanın hukuksal dayanaklarını, normatif
çerçevesini, yapısal unsurlarını ve içerdiği temaları ortaya koymayı ve ayrıca
anlaşmanın olası siyasal ve bölgesel yansımalarını çok boyutlu bir bakış
açısından değerlendirmeyi hedeflemektedir.
Araştırmanın özel hedefleri şu şekilde
belirlenmiştir:
Anlaşmanın
uluslararası hukuk ilkeleri, tarafların mevcut yükümlülükleri ve anlaşmada
atıfta bulunulan uluslararası belgeler çerçevesinde değerlendirilmesi.
Anlaşmanın
maddelerinin sistemli olarak sınıflandırılması, diplomatik, güvenlik, ekonomik
ve insancıl boyutlarının saptanması.
Egemenlik,
sınırların tanınması, kuvvet kullanmama, güven artırıcı önlemler, insan hakları
ve iş birliği başlıklarının içerikte nasıl yer aldığına ilişkin çözümlemeler
yapılması.
Bölgesel
dengeler ve taraflar arasındaki güç ilişkileri bakımından özel öneme sahip
hükümlerinin (ör. Madde VII, IX, XV) belirlenmesi ve olası etkilerinin
yorumlanması.
Anlaşmanın
Güney Kafkasya’daki güç dengelerine, bölgesel güvenlik mimarisine, ekonomik bütünleşmeye
ve uluslararası aktörlerin stratejik çıkarlarına olası etkilerinin çözümlenmesi.
Anlaşmanın
uygulanması sürecinde ortaya çıkabilecek engellerin ve sağlanabilecek üstünlüklerin
ortaya konulması.
Bu hedefler doğrultusunda çalışma, hem
anlaşmanın hukuksal ve teknik yönlerini hem de uluslararası ilişkiler ve
bölgesel siyasalar bağlamındaki stratejik boyutlarını bütüncül bir yaklaşımla
ele almayı amaçlamaktadır.
ARAŞTIRMA
SORULARI
Bu çalışmada yanıtlanması hedeflenen
temel araştırma soruları şunlardır:
Azerbaycan–Ermenistan
Barış Anlaşması hangi uluslararası hukuk ilkelerine ve referans belgelere
dayanmaktadır?
Anlaşmanın
yapısal ve normatif çerçevesi nasıl kurgulanmıştır ve maddeler hangi tematik
alanlara ayrılmaktadır?
Egemenlik,
toprak bütünlüğü, kuvvet kullanmama ve müdahalesizlik ilkeleri metinde nasıl
düzenlenmiş ve güvence altına alınmıştır?
Üçüncü
taraf askeri güçlerin sınır hattından çekilmesine ilişkin Madde VII’nin
bölgesel güvenlik dengeleri üzerindeki olası etkileri nelerdir?
Kayıp
kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasını düzenleyen Madde IX, insancıl
diplomasi ve toplumlar arası uzlaşı açısından ne ifade etmektedir?
Geçmişten
gelen davalardan feragat edilmesini öngören Madde XV, tarafların uluslararası
yargı süreçleri ve diplomatik ilişkileri açısından ne gibi sonuçlar
doğurabilir?
Anlaşmanın
uygulanması sürecinde öne çıkabilecek başlıca riskler ve fırsatlar nelerdir?
TRIPP
(Trump Route for International Peace and Prosperity) projesi anlaşmada
yer almakta mıdır ve projenin hayata geçirilmesi, Azerbaycan ile Nahçıvan
arasında fiziksel bağlantı kurulması ve bölgesel ulaşım koridorlarının yeniden
şekillenmesi açısından ne tür stratejik sonuçlar doğurabilir?
Bu
anlaşma, Güney Kafkasya’da uzun vadeli barış, ekonomik bütünleşme ve bölgesel kararlılık
açısından nasıl bir dönüşüm olanağı taşımaktadır?
Anlaşma,
Türkiye, Rusya, ABD ve Avrupa Birliği gibi bölgesel ve küresel aktörlerin
stratejik konumlarını nasıl etkileyebilir?
YÖNTEM
Bu çalışma, Azerbaycan–Ermenistan
Barış Anlaşması’nın sistemli biçimde incelenmesi amacıyla nitel araştırma
yöntemleri çerçevesinde tasarlanmıştır. Araştırmada, metnin hukuksal, siyasal
ve bölgesel bağlamını anlamlandırmak için iki temel teknik kullanılmıştır:
belge çözümlemesi (document analysis) ve içerik çözümlemesi (content
analysis).
Belge çözümlemesi, araştırmanın ana
veri kaynağı olan anlaşma metninin yapısal, biçimsel ve hukuksal özelliklerini
incelemeye odaklanmıştır. Bu bağlamda anlaşmanın türü, hukuksal statüsü, dil
düzenlemeleri ve yürürlük koşulları, maddelerin düzenleniş biçimi ve yapısal
sınıflandırması, atıfta bulunulan uluslararası belgeler ve normatif dayanaklar,
tarafların konumunu ve anlaşmanın bağlamsal arka planını yansıtan unsurlar ayrıntılı
biçimde değerlendirilmiştir. Bu yaklaşım, metnin yalnızca içerik değil, aynı zamanda
bağlam ve şekil bakımından da çözümlenmesine olanak sağlamaktadır.
İçerik çözümlemesi, anlaşma metninde
yer alan temaların, kavramların ve anlam kümelerinin sistemli biçimde
belirlenmesini hedeflemiştir. Bu süreçte egemenlik, sınırların tanınması,
kuvvet kullanmama, müdahalesizlik, güven artırıcı önlemler, insan hakları ve iş
birliği gibi ana temalar tanımlanmıştır.
Belirli maddeler (ör. Madde VII, IX,
XV) “kritik maddeler” olarak kodlanmış ve bunların olası siyasal ve bölgesel
etkileri üzerine derinlemesine yorum yapılmıştır.
TRIPP projesi, metinde doğrudan
düzenlenmemekle birlikte bağlamsal çözümleme kapsamında ele alınmış ve
stratejik ve ekonomik boyutları değerlendirilmiştir.
Veri Kaynağı ve Çözümleme
Süreci: Araştırmanın temel kaynağı, 8 Ağustos
2025 tarihinde parafe edilen Azerbaycan–Ermenistan Barış Anlaşması’nın
İngilizce metnidir. Süreci ve bağlamı açıklığa kavuşturmak amacıyla tarafların
açıklamaları, uluslararası medya haberleri, bölgesel uzman raporları ve
akademik yazın taraması yapılmıştır.
Çözümleme sürecinde, veriler tematik
olarak kodlanmış hem hukuksal hem de siyasal bağlamda karşılaştırmalı yorumlama
tekniği uygulanmıştır.
Çalışma, anlaşmanın parafe edilmiş
taslak metnine dayandığından, metnin uygulama aşamasındaki gelişmeler ve olası
değişiklikler kapsam dışında tutulmuştur. Ayrıca, TRIPP projesine ilişkin
teknik ve finansal ayrıntılar henüz kesinlik kazanmadığından bu konudaki çözümleme
bağlamsal verilerle sınırlı kalmıştır.
KURAMSAL ÇERÇEVE
Bu araştırmanın kuramsal temeli iki
ana eksen üzerinde kurulmuştur: uluslararası hukuk kuramı ve uluslararası
ilişkiler kuramı. Anlaşma metninin hem hukuksal bağlayıcılığı hem de bölgesel
güç dengeleri üzerindeki olası etkileri bu iki disiplinin sağladığı kuramsal bakış
açıları ışığında değerlendirilmiştir.
Çalışma, öncelikle egemen eşitlik,
toprak bütünlüğü, kuvvet kullanmama ve iç işlerine karışmama ilkelerinin
uluslararası hukukta sahip olduğu normatif statüden hareket etmektedir. Bu
bağlamda Birleşmiş Milletler Şartı (1945), özellikle Madde 2(4) ve 2(7),
anlaşmanın temel normatif çerçevesini oluşturmaktadır. 1970 Dostane İlişkiler
Bildirgesi (Declaration on Principles of International Law) ve 1975
Helsinki Son Senedi sınırların tanınması, karşılıklı güven ve iş birliği
ilkelerinin güçlendirilmesi açısından referans noktasıdır. Viyana Sözleşmeleri
(1961, 1963, 1969), diplomatik ilişkilerin kurulması ve antlaşmaların
bağlayıcılığına ilişkin hukuksal dayanak sağlamaktadır. Bu bakış açısı,
anlaşmanın maddelerinin uluslararası hukuktaki karşılıklarının
değerlendirilmesine ve hukuksal yükümlülüklerin netleştirilmesine olanak
tanımaktadır.
Araştırma, metni yalnızca hukuksal bir
belge olarak değil, aynı zamanda bölgesel güç ilişkilerini dönüştürme gücü
taşıyan bir siyasal araç olarak da ele almaktadır.
Gerçekçi (realist) yaklaşım,
anlaşmayı tarafların güvenlik kaygılarını azaltmak ve askeri çatışma riskini en
aza indirmek amacıyla yaptığı stratejik bir atılım olarak yorumlar. Özellikle
Madde VII’deki üçüncü taraf güçlerin çekilmesi hükmü güç dengesi mantığıyla
açıklanabilir.
Liberal kuram, anlaşmanın kurumsal iş birliği
mekanizmaları (ör. sınır komisyonları, ikili uygulama komisyonu) ve karşılıklı
bağımlılığı artıracak ekonomik bütünleşme projeleri (ör. TRIPP) yoluyla barışı
kalıcı duruma getirme gizil gücünü vurgular.
Yapısalcı (constructivist) yaklaşım,
anlaşmanın dilindeki “iyi komşuluk”, “karşılıklı saygı” ve “uzlaşı” gibi
kavramları, taraflar arası ilişkilerde yeni bir kimlik ve söylem oluşturma
süreci olarak değerlendirir. Bu yaklaşım, özellikle Madde IX’taki kayıp
kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasına yönelik hükümleri, güven oluşturma
ve toplumsal barışın kurulması açısından yorumlar.
“Barry Buzan’ın geliştirdiği “Bölgesel
Güvenlik Karmaşık Kuramı”, Güney Kafkasya’yı coğrafi yakınlık ve karşılıklı
güvenlik bağımlılığı temelinde tanımlar. Azerbaycan–Ermenistan Barış Anlaşması,
bu güvenlik karmaşıklığında riskleri azaltma ve bölgesel aktörler (Türkiye,
Rusya, İran) arasındaki ilişkileri yeniden düzenleme olanağı taşımaktadır.
TRIPP koridoru ise yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda güvenlik ve jeopolitik
boyutları olan bir düzenleme olarak bu çerçevede değerlendirilebilir.
Bu kuramsal çerçeve, anlaşmanın
metinsel hükümlerinin yalnızca hukuksal bağlayıcılığını değil, aynı zamanda bu
hükümlerin siyasal, ekonomik ve toplumsal düzlemlerde nasıl anlam kazandığını
açıklamayı amaçlamaktadır. Böylece hem normatif hem de uygulama boyutları
bütüncül bir çözümleme içinde ele alınmaktadır.
BULGULAR
Araştırmada elde edilen bulgular,
Azerbaycan–Ermenistan Barış Anlaşması’nın hem uluslararası hukuk normlarıyla
uyumlu yapısını hem de bölgesel güç dengeleri üzerindeki olası etkilerini
ortaya koymaktadır. Bulgular, belge çözümlemesi ve içerik çözümlemesi
kapsamında beş ana tema etrafında toplanmıştır.
Normatif ve Hukuksal
Çerçeve: Anlaşma metni, Birleşmiş Milletler Şartı’nda
yer alan kuvvet kullanmama, toprak bütünlüğü ve iç işlerine karışmama
ilkelerini açık biçimde doğrulamaktadır (Madde I–IV). SSCB sonrası sınırların
tanınması, tarafların gelecekte toprak talebinde bulunmamayı yükümlenmesi
(Madde II) ve üçüncü tarafların saldırı amacıyla topraklarının kullanılmasına
izin vermeme yükümlülüğü (Madde III) uluslararası hukukta “egemen eşitlik” ve
“toprak bütünlüğü” ilkelerinin somutlaştırılmasıdır. Bu durum, kuramsal
çerçevenin uluslararası hukuk eksenindeki öngörülerini doğrulamaktadır.
Güvenlik Boyutu
ve Üçüncü Taraf Unsurların Çekilmesi:
Madde VII’de yer alan, tarafların sınır çizgisinde üçüncü taraf askeri güç
konuşlandırmama yükümlülüğü, bölgesel güvenlik mimarisinde önemli bir değişim olasılığı
taşımaktadır. Bu hüküm, mevcut AB gözlem misyonunun çekilmesine yol açabilecek
bir düzenleme olarak öne çıkmakta, gerçekçi kuram bakış açısından tarafların
güvenlik özerkliğini artırma çabası olarak yorumlanmaktadır. Bu maddenin
uygulanması, Güney Kafkasya’da bölgesel güvenlik kompleksinin yeniden
şekillenmesine neden olabilir.
Diplomatik
Normalleşme ve Kurumsal Mekanizmalar:
Madde V ve VI ile taraflar arasında diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması ve
sınır komisyonları aracılığıyla anlaşmanın sınırlandırılması (delimitasyon,
delimitation) ve sınırların belirlenmesi/işaretlenmesi (demarkasyon,
demarcation) sürecinin başlatılması öngörülmektedir.
Sınırlandırılma (delimitasyon)
bağlamında bu çalışma, Azerbaycan-Ermenistan Barış Anlaşması’nın bölgesel
aktörler bağlamında (Türkiye, ABD, Rusya, İran) içerik çözümlemesi ve tematik
değerlendirmesi ile sınırlıdır. Çözümleme, anlaşmanın siyasal, ekonomik ve
güvenlik boyutlarına odaklanmakta olup toplumsal ve kültürel etkiler, iç
politika dinamikleri ve sivil toplum tepkileri kapsam dışındadır. Ayrıca,
çalışma zaman açısından anlaşmanın yayınlandığı 2025 yılı ile sınırlı kalmakta
ve sonraki gelişmeler veya uygulamadaki değişiklikler değerlendirme dışında tutulmaktadır.
Sınırların belirlenmesi (demarkasyon) bağlamında ise araştırma Güney
Kafkasya bölgesinde barış sürecinin temel aktörleri olan Azerbaycan ve
Ermenistan arasında imzalanan barış anlaşmasının ilgili bölgesel güçlerin dış siyasa
ve stratejik çıkarları bağlamında incelenmesini kapsamaktadır. Türkiye, ABD,
Rusya ve İran’ın anlaşmaya yönelik tutumları ayrıntılı şekilde ele alınmıştır. Bu
maddeler, liberal kuramın öngördüğü kurumsal iş birliği ve karşılıklı
bağımlılık mekanizmalarının kurulması açısından önemlidir. Sınır belirleme
sürecinin teknik olduğu kadar siyasal duyarlılıklar de içermesi uygulama
aşamasında görüşme yoğun bir sürecin yaşanacağını göstermektedir.
İnsancıl Boyut,
Kayıp Kişiler ve Toplumsal Uzlaşı:
Madde IX, kayıp kişilerin akıbetinin açıklığa kavuşturulmasını ve insancıl
boyutun önceliklendirilmesini öngörmektedir. Bu hüküm, yapısalcı kuramın öne
çıkardığı “güven oluşturma” ve “toplumsal barış” süreçleriyle uyumlu olup
çatışma sonrası dönemde toplumsal hafızanın onarılmasına katkı sağlayabilir.
Tarafların bu konuda iş birliği yapması toplumlar arası algı ve güvenin yeniden
kurulmasında kritik rol oynayacaktır.
Ekonomik ve Jeopolitik
Boyut ve TRIPP Projesi: Anlaşma
metninde doğrudan yer almamakla birlikte, parafe sürecinin siyasal bağlamında
TRIPP projesi önemli bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır. Bu proje, Azerbaycan
ile Nahçıvan arasında Ermenistan üzerinden fiziksel bağlantı kurulmasını
öngörmekte, bölgesel ulaşım ağlarını yeniden şekillendirme gizil gücü
taşımaktadır. Liberal yaklaşım açısından bu tür ekonomik bütünleşme projeleri
barışın kalıcılığını destekleyebilirken, gerçekçi bakış açısından bakıldığında
TRIPP Azerbaycan’ın stratejik manevra alanını genişleten bir jeopolitik araç
olarak değerlendirilebilir.
Ön Değerlendirme
Ermenistan ile Azerbaycan’ın Mart
ayında taslak anlaşmanın koşulları üzerinde görüş birliğine varmasının ardından
anlaşmanın tam içeriği aylardır çeşitli söylentilere konu olmaktaydı. Taslak
barış anlaşması, 8 Ağustos’ta Washington DC’de Ermenistan Başbakanı Nikol
Paşinyan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve ABD Başkanı Donald Trump
arasında gerçekleştirilen ve tarafların anlaşmayı ilk kez parafe ettiği
toplantının hemen ardından yayımlanmıştır. Bu toplantıda, Azerbaycan ile
Nahçıvan Bölgesi’ni Ermenistan toprakları üzerinden bağlayacak bir güzergahın
oluşturulmasına ilişkin anlaşma da duyurulmuştur. TRIPP yolu olarak
adlandırılan bu güzergahın kurulma ve denetim mekanizmalarına ilişkin ayrıntılar
ise oldukça sınırlıdır. Söz konusu yol barış görüşmelerinde önemli bir tartışma
konusu olmuştur. Bu konuya ek olarak, AGİT Minsk Grubu’nun feshi, Ermenistan
anayasasında yapılacak değişiklikler ve sınır çizgisinde bulunan ‘üçüncü taraf’
güçlerin kaldırılması gibi sorunlar de gündemi oluşturmuştur. ‘Üçüncü taraf’
ifadesi, Azerbaycan’ın Eylül 2022’deki saldırısının ardından Ermenistan
sınırında konuşlandırılan Avrupa Birliği izleme misyonuna atıfta bulunmaktadır.
Ermenistan Anayasası’nda yapılacak değişiklikler ve AGİT Minsk Grubu’nun feshi,
barış anlaşması öncesi yerine getirilmesi gereken koşullar olarak
belirtilmişken, ‘üçüncü taraf’ güçlerin kaldırılması konusu taslak anlaşmanın
VII. maddesinde yer almıştır. Cuma günü varılan anlaşmada Ermenistan Anayasası’na
ilişkin bir madde bulunmamaktadır. Ancak Paşinyan, anayasa değişikliklerine
açık olduklarını, ancak bunun ulusal bir referandum gerektirdiğini ve bunun olasılıkla
2026’daki parlamento seçimlerine kadar gerçekleşmeyeceğini belirtmiştir.
Önceden, Ermeni hükümeti anayasa referandumunun 2027’de yapılacağını
açıklamıştı. Taslak anlaşmanın XIV. maddesi, tarafların anlaşmanın
imzalanmasından itibaren bir ay içinde tüm iddia, şikayet, itiraz, dava ve
anlaşmazlıklarını her türlü hukuksal platformda geri çekeceklerini hükme
bağlamaktadır. Bu düzenleme, olasılıkla Azerbaycan’ın Ermenistan’ın
uluslararası mahkemelerde açtığı davalardan vazgeçmesini talep etmesiyle
bağlantılıdır. Her ne kadar taslakta iki ülkenin birbirlerinin sınırlarını ve
toprak bütünlüğünü tanıdığı ifade edilse de sınırların nasıl belirleneceği
konusunda (ne taslakta ne de Washington’daki toplantıda) herhangi bir ayrıntı
kamuoyuyla paylaşılmamıştır. Erivan ve Bakü’nün barış anlaşmasını ne zaman
imzalayacağı ise netlik kazanmamıştır.
BELGE ÇÖZÜMLEMESİ
Anlaşma, iki bağımsız devlet arasında
akdedilmiş ve uluslararası hukuk açısından bağlayıcı nitelikte bir
devletlerarası anlaşma olarak tanımlanabilir. Taraflar, metnin Ermenice,
Azerice ve İngilizce olarak üç dilde hazırlandığını ve tüm metinlerin eşit derecede
geçerli olduğunu beyan etmiş ve anlam farklılığı halinde ise İngilizce metnin
esas alınacağını hükme bağlamışlardır. Bu durum, diplomatik uygulamalarda
tarafsızlık ve netlik sağlamak amacıyla tercih edilen bir yöntem olarak dikkat
çekmektedir.
Taraflar, SSCB’nin dağılmasıyla ortaya
çıkan sınırların uluslararası toplum tarafından tanındığını ve bu sınırların
karşılıklı olarak kabul edildiğini doğrulamışlardır. Bu bağlamda, gelecekte
herhangi bir toprak talebinde bulunmamayı ve üçüncü tarafların sınır
güvenliğini tehdit edecek askeri varlıklarını engellemeyi kabul etmişlerdir.
Özellikle Madde VII, Avrupa Birliği’nin Ermenistan’daki gözlem misyonu gibi
mevcut üçüncü taraf unsurların çekilmesini zorunlu kılabilecek bir hüküm olarak
değerlendirilmektedir.
Anlaşma, toplam 17 maddeden oluşmakta
olup şu şekilde sınıflandırılabilir:
I–IV.
Maddeler: Egemenlik, toprak bütünlüğü, kuvvet kullanmama ve müdahalesizlik
ilkeleri.
V–XII.
Maddeler: Diplomatik ilişkilerin kurulması, sınır belirleme süreci, güven
artırıcı önlemler, terörle mücadele ve kayıp kişilerin akıbetinin açıklığa
kavuşturulması.
XIII–XVII.
Maddeler: Anlaşmanın uygulanması, uyuşmazlık çözümü, geçmişten kalan davaların
sonlandırılması ve yürürlüğe giriş süreçleri.
Anlaşma, ABD’nin diplomatik
arabuluculuğuyla parafe edilmiş olup TRIPP olarak
adlandırılan Azerbaycan’ı Nahçıvan’a bağlayacak transit güzergah projesinin
zeminini oluşturmaktadır. Ayrıca, AGİT Minsk Grubu’nun işlevsiz duruma
getirilmesi ve tarafların iç siyasal düzenlemelerine yönelik tartışmalar,
metnin hazırlanış sürecini şekillendiren önemli etmenlerdir.
İÇERİK
ÇÖZÜMLEMESİ
Temel Temalar: Metnin içerik çözümlemesi şu temaların ön
plana çıktığını göstermektedir:
Egemenlik
ve Sınırların Tanınması: SSCB
sonrası sınırların karşılıklı olarak kabulü, gelecekteki toprak iddialarından vazgeçme.
Kuvvet
Kullanımının Yasaklanması: BM Şartı’na
uygun kuvvet kullanmama ve üçüncü taraflara topraklarını saldırı amacıyla
kullandırmama.
Diplomatik
Normalleşme: Diplomatik
ilişkilerin kurulması ve sınır komisyonları aracılığıyla teknik görüşmelerin
yürütülmesi.
Güvenlik
ve Güven Artırıcı Önlemler: Üçüncü
taraf askeri varlığının yasaklanması ve geçici güvenlik protokollerinin yaşama
geçirilmesi.
Toplumsal
Barış ve İnsan Hakları: Irkçılık,
aşırılık, terörle mücadele ve kayıp kişilerin akıbetinin açıklığa
kavuşturulması.
Ekonomik
ve Kültürel İş Birliği: Ticaret,
ulaşım, çevre ve kültür alanlarında iş birliği olanakları.
Uyuşmazlıkların
Çözümü: Geçmişten gelen tüm hukuksal ve
diplomatik anlaşmazlıkların sonlandırılması.
Kritik Maddeler: Madde VII AB gözlem misyonunun çekilmesini
zorunlu kılabilir. Madde XV Ermenistan’ın uluslararası yargı yerlerindeki
davalardan vazgeçmesini gerektirir. Madde IX kayıp kişiler sorunu insancıl
boyutu yüksek ve kamuoyu desteğini etkileyebilecek bir başlıktır.
Anayasa değişiklikleri konusunun
metinde yer almaması ancak siyasal gündemde bulunması, sınır belirleme
sürecinin teknik ve siyasal duyarlılıklar içermesi ve üçüncü taraf güçlerin
çekilmesiyle oluşabilecek güvenlik boşlukları anlaşmanın geleceği konusunda
risk yaratmaktadır. Buna karşılık, transit ve ticaret yollarının
açılmasıyla ekonomik bütünleşmenin güçlenmesi, insan hakları ve güven artırıcı
önlemler aracılığıyla toplumsal barışın pekişmesi ve uluslararası alanda olumlu
imaj ve yatırımcı güveninin artması yönünde önemli fırsatlar ortaya
çıkmaktadır.
İçerik çözümlemesi, metin içerisindeki
anlamlı parçaların sistemli biçimde tanımlanması ve çözümlenmesidir. Bu
yöntemde anlaşma metni satır satır veya madde madde incelenir. Önemli
kavramlar, anahtar ifadeler, yükümlülükler, temalar belirlenir, bu kavramlar
kodlanır ve kategorilere ayrılır ve Kategoriler arasında ilişkiler kurulup,
metnin genel yapısı ve mesajı ortaya konur.
Örneğin, Azerbaycan-Ermenistan Barış
Anlaşması metninde içerik çözümlemesi yapılırken şu başlıklar altında kodlama
yapılabilir: Güvenlik ve Ateşkes, Sınırların Tanınması, Ekonomik İş Birliği, İnsancıl
Konular ve Mülteciler, Uluslararası Aktörlerin Rolü ve Uyuşmazlık Çözüm
Mekanizmaları.
Tematik Kodların
Değerlendirilmesi
Tematik kodlama, içerik çözümlemesinde
ortaya çıkan verilerin anlamlı tema ve alt temalar altında gruplanmasıdır.
Çizelge 1 Örnek Temalar ve Kodlar |
||
Tema |
Alt Temalar / Kodlar |
Açıklama |
Güvenlik ve Barış |
Ateşkes anlaşması, silahsızlanma, denetim |
Tarafların çatışmayı sonlandırma iradesi ve mekanizmalar |
Sınır ve Egemenlik |
Sınırların tanınması, toprak bütünlüğü |
Tarafların ulusal egemenlik konusundaki uzlaşıları |
Ekonomik İş Birliği |
Ticaret koridorları, altyapı projeleri |
Bölgesel kalkınma ve bütünleşme çabaları |
İnsancıl Boyut |
Göçmenlerin dönüşü, insancıl yardımlar |
Toplumların barıştan doğrudan etkilenmesi |
Uluslararası Destek |
Arabulucular, garantör ülkeler |
Anlaşmanın dış aktörlerce desteklenme durumu |
Uyuşmazlık Çözümü |
Arabuluculuk mekanizmaları, yaptırımlar |
Anlaşmazlıkların çözümünde yöntem ve yaptırım süreçleri |
Değerlendirme
Süreci
Frekans Çözümlemesi: Hangi tema/metin parçası daha fazla yineleniyor,
hangisi öncelikli?
Bağlam Çözümlemesi: Temalar arasında nasıl bağlantılar var?
Örneğin, güvenlik teması ekonomik iş birliğiyle nasıl ilişkilendiriliyor?
Tutarlılık: Metnin genel mesajı ile temalar uyumlu mu?
Çelişkiler var mı?
Eksiklikler: Metinde hangi önemli temalar eksik veya zayıf
işlenmiş? Örneğin, insan hakları veya toplumsal uzlaşı konuları yeterince yer
almış mı?
Özetle belirtmek gerekirse, içerik
çözümlemesi ve tematik kodlama, anlaşmanın hangi alanlarda güçlü, hangi
alanlarda zayıf olduğunu anlamaya yardımcı olur. Örneğin, anlaşmada “ekonomik
iş birliği” teması sık vurgulanırken, “insan hakları” ve “toplumsal uzlaşı”
temaları az yer alıyorsa bu barış sürecinde olası risklere işaret eder.
Çizelge 2 Anlaşma Metninden Örnek Parçalar |
|
Madde No |
Metin Parçası |
1 |
"Taraflar, derhal ateşkes ilan ederek çatışmaların sona
erdirilmesini kabul ederler." |
2 |
"Sınırlar karşılıklı olarak tanınacak ve uluslararası
hukuka uygun şekilde korunacaktır." |
3 |
"Ekonomik iş birliğinin artırılması ve yeni ulaşım
koridorlarının açılması için çalışmalar yapılacaktır." |
4 |
"Göçmenlerin güvenli ve gönüllü geri dönüşü sağlanacak, insancıl
yardımlar eş güdümlü şekilde yürütülecektir." |
5 |
"Anlaşmanın uygulanmasını izlemek üzere uluslararası
garantörler atanacaktır." |
6 |
"Uyuşmazlık durumlarında barışçıl çözüm mekanizmaları
işletilecek ve taraflar sorumluluklarını yerine getirecektir." |
Çizelge 3 Tematik Kodlama Tablosu |
|||
Tema |
Alt Temalar / Kodlar |
Metin Parçası No |
Açıklama |
Güvenlik ve Barış |
Ateşkes, çatışmanın sona erdirilmesi |
1 |
Çatışmaların durdurulması, barış sürecinin temel adımı |
Sınır ve Egemenlik |
Sınırların tanınması ve korunması |
2 |
Tarafların toprak bütünlüğüne saygısı, uluslararası hukuka
bağlılık |
Ekonomik İş Birliği |
Ulaşım koridorları, ekonomik bütünleşme |
3 |
Bölgesel kalkınmanın desteklenmesi, karşılıklı ekonomik bağlılık
artırılması |
İnsancıl Boyut |
Göçmenlerin dönüşü, insancıl yardım eş güdümü |
4 |
İnsan odaklı yaklaşım, barışın toplumlara yansıması |
Uluslararası Destek |
Garantör ülkeler, uluslararası izleme mekanizması |
5 |
Anlaşmanın uluslararası meşruluğu ve uygulama güvencesi |
Uyuşmazlık Çözümü |
Barışçıl çözüm mekanizmaları, sorumlulukların yerine getirilmesi |
6 |
Anlaşmazlıkların önlenmesi ve çözüm yöntemlerinin belirlenmesi |
İçerik
Çözümlemesi ve Değerlendirme
Metinde ateşkesin ilanı ve
çatışmaların sona erdirilmesi açık ve güçlü bir şekilde ifade edilmiştir. Bu,
barış sürecinin olmazsa olmaz koşulu olarak öncelik kazanmıştır. Ancak
ateşkesin nasıl denetleneceği ve ihlallerin nasıl cezalandırılacağına ilişkin ayrıntılar
eksik kalmaktadır.
Sınırların tanınması uluslararası
hukuk çerçevesinde belirtilmiş olsa da sınır ihlallerine karşı somut yaptırım
mekanizmaları ve izleme sistemleri yeterince ayrıntılandırılmamıştır. Bu durum
ilerleyen dönemde gerilimlere sebep olabilir.
Anlaşmanın ekonomik boyutu özellikle
ulaşım koridorları ve ticaret alanında güçlüdür. Bölgesel bütünleşmenin
sağlanması ve karşılıklı bağımlılığın artırılması, barışın kalıcılığı için
olumlu bir gelişmedir.
Göçmenlerin dönüşü ve insancıl yardım
konuları metinde yer almakla birlikte, uygulama planları, güvenceler ve
uluslararası desteğin rolü üzerine ayrıntılandırma eksiktir. Bu alan, toplumsal
barış ve adalet açısından kritik önemdedir.
Uluslararası garantörlerin atanması,
anlaşmanın meşruluğunu güçlendirmektedir. Ancak garantörlerin hangi yetkilere
sahip olacağı ve hangi yaptırımları uygulayabileceği açık değildir.
Barışçıl çözüm mekanizmalarının
öngörülmesi olumlu olmakla beraber, somut süreçler, ara buluculuk yöntemleri ve
yaptırım süreçleri belirsizdir. Bu, anlaşmazlıkların hızlı ve etkili çözümünü
zorlaştırabilir.
Özetle değerlendirmek gerekirse, anlaşma
metni, barışın temeli olan ateşkes, sınırların tanınması ve ekonomik iş birliği
gibi önemli temaları kapsamakta, ancak bazı kritik alanlarda uygulama ve
denetim mekanizmaları eksik kalmaktadır. Özellikle insancıl boyutun
güçlendirilmesi ve uyuşmazlık çözüm süreçlerinin somutlaştırılması, anlaşmanın alanda
etkililiğini artıracaktır. Uluslararası garantörlerin yetkilerinin
netleştirilmesi, anlaşmanın bağlayıcılığını ve sürdürülebilirliğini
güçlendirecektir. Tematik çözümleme, barış sürecinin sadece siyasal görüş
birlikteliği ile sınırlı kalmayıp, toplumsal boyutların da göz önünde
bulundurulmasının gerekliliğine işaret etmektedir.
TARTIŞMA
Bu çalışmada kapsamlı bir şekilde
incelenen Azerbaycan-Ermenistan Barış Anlaşması, bölgedeki uzun süreli çatışma
dinamiklerini dönüştürme olanağı taşıyan kritik bir diplomatik girişimdir.
Ancak, anlaşmanın metinsel içeriği ve uygulama bakış açısı birlikte
değerlendirildiğinde hem umut vaat eden hem de endişe uyandıran yönler ortaya
çıkmaktadır.
Anlaşmanın hukuksal çerçevesi,
tarafların karşılıklı egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı göstermesi,
sınırların tanınması ve çatışmaların sona erdirilmesine yönelik somut
yükümlülükleri içermektedir. Ancak metin içerisinde yer alan bazı ifadelerin
belirsizliği ve “esneklik” vurgusu, gelecekte taraflar arasında yorum
farklılıklarına yol açabilir. Uygulamada yaşanabilecek bu hukuksal muğlaklık,
anlaşmanın kalıcılığı ve güvenilirliği açısından ciddi bir risk teşkil
etmektedir. Dolayısıyla, anlaşmanın etkin bir şekilde uygulanması için hem
tarafların hem de uluslararası toplumun sürekli denetim ve destek mekanizmaları
geliştirmesi gerekmektedir.
Anlaşma, Türkiye’nin bölgede artan
diplomatik etkinliği ve Azerbaycan ile stratejik iş birliğinin pekişmesini
sağlaması açısından Türkiye için önemli kazanımlar getirmektedir. Türkiye’nin
arabuluculuk rolü, bölgedeki güç dengelerinde belirleyici bir etmen durumuna
gelmiştir. Öte yandan, Rusya, ABD ve İran gibi bölgesel ve küresel aktörlerin
anlaşmaya yönelik farklı çıkarları, barış sürecinin dış siyasalarındaki
dalgalanmalara karşı kırılgan olmasına neden olmaktadır. Bu durum, anlaşmanın
sürdürülebilirliği ve uygulanabilirliği açısından dış destek kadar dış
müdahalelerden de etkilenebileceğine işaret etmektedir.
Bölgedeki derin etnik, kültürel ve
tarihsel çatışmaların devam etmesi, anlaşmanın alanda karşılık bulmasını
zorlaştıran en önemli etmenlerden biridir. Sadece siyasal liderler arasındaki görüş
birlikteliği değil, aynı zamanda toplumlar arası diyalog, güven artırıcı
önlemler ve barış kültürünün yerleştirilmesi gerekmektedir. Anlaşmanın ekonomik
iş birliği ve ulaşım koridorları gibi maddeleri, karşılıklı bağımlılığı
artırarak toplumsal düzeyde barışın desteklenmesine katkı sunabilir. Ancak bu
süreç, devletlerin üst düzey siyasal iradesinin ötesinde kapsamlı sivil toplum
katılımı ve uzlaşı mekanizmalarıyla desteklenmelidir.
Bölgesel bütünleşme ve çatışma çözümü
süreçlerinde TRIPP gibi çok aktörlü uluslararası girişimler önemli rol
oynamaktadır. Azerbaycan-Ermenistan Barış Anlaşması’nın bu tür çok taraflı
destek ve izleme mekanizmalarıyla güçlendirilmesi barışın sürekliliği için
kritik öneme sahiptir. Ayrıca, uluslararası hukuk ve insan hakları normlarının
etkili şekilde gözetilmesi, anlaşmanın meşruluğunu ve kalıcılığını
artıracaktır.
Değerlendirmek gerekirse, Azerbaycan-Ermenistan
Barış Anlaşması bölgesel barış ve kararlılık için önemli bir dönüm noktası olma
gücüne sahiptir. Ancak metinsel eksiklikler, uygulamadaki olası zorluklar ve
dış siyasalardaki değişken güç dengeleri, barışın kalıcı duruma gelmesi önünde
önemli engeller yaratmaktadır. Bu nedenle anlaşmanın başarısı, yalnızca
diplomatik metinle sınırlı kalmayıp, bölgesel aktörlerin eş güdümü, toplumsal
uzlaşı ve uluslararası destek mekanizmalarının etkililiğiyle olanaklı olacaktır.
ANLAŞMANIN OLUMLU
YÖNLERİ
Kalıcı Ateşkes ve
Çatışmaların Sonlandırılması:
Uzun süredir devam eden silahlı çatışmaların sona erdirilmesi, bölge için temel
bir kazanımdır. Bu, sivillerin hayatını koruma ve bölgesel kararlılığı artırma olanağı
taşır.
Sınırların
Karşılıklı Tanınması: Anlaşmada
tarafların sınırları tanıması, toprak bütünlüğü ve egemenlik konularında
belirsizliği azaltarak gelecekteki sınır uyuşmazlıklarını engellemeye yönelik
önemli bir adımdır.
Ekonomik ve
Ulaşım İş Birliği: Bölgesel
ekonomik bütünleşme, ulaşım koridorlarının açılması ve ticaretin artırılması
hem tarafların kalkınmasına hem de halklar arasında karşılıklı bağımlılığın
artmasına katkı sağlar.
Bölgesel
Aktörlerin Destek Vermesi: Türkiye,
Rusya, ABD gibi bölgesel ve küresel aktörlerin sürece girmesi, anlaşmanın
uluslararası meşruluğunu güçlendirmektedir.
Diplomatik
İlişkilerin Normalleşmesi: Anlaşma,
iki ülke arasında diplomatik ilişkilerin iyileşmesine ve sınır kapılarının
açılmasına zemin hazırlamaktadır.
ANLAŞMANIN
OLUMSUZ YÖNLERİ
Metinsel
Belirsizlikler ve Muğlak İfadeler:
Bazı maddelerin yoruma açık olması, taraflar arasında uygulama farklılıklarına
ve uyuşmazlıklara neden olabilir.
Uygulama
Mekanizmalarının Zayıflığı: Denetim,
yaptırım ve uyuşmazlık çözüm mekanizmalarının yeterince net olmaması anlaşmanın
etkili uygulanmasını zorlaştırabilir.
Toplumsal ve
Etnik Gerilimlerin Sürmesi: Barış
metni, derin etnik ve kültürel sorunları doğrudan ele almamakta ve bu durum
uzun vadeli barış için önemli bir engel olarak görülmektedir.
Bölgesel Güçler
Arasındaki Çıkar Çatışmaları:
Rusya, ABD, İran gibi aktörlerin bölgedeki farklı çıkarları anlaşmanın dış siyasalarda
kararsızlığa açık olmasına yol açabilir.
Alandaki Güvenlik
ve İnsancıl Koşulların Belirsizliği:
Güvenlik güçlerinin çekilme süreci ve sivillerin korunması gibi konularda
belirsizlikler devam etmekte ve bu da çatışmaların yeniden alevlenme riskini
artırmaktadır.
TÜRKİYE
BAĞLAMINDA AZERBAYCAN-ERMENİSTAN BARIŞ ANLAŞMASI: İÇERİK ÇÖZÜMLEMESİ VE TEMATİK
DEĞERLENDİRME
Çizelge 4 Tematik Kodlama (Türkiye Bakış Açısı) |
|||
Tema |
Alt Kodlar / Alt Temalar |
Metin Parçası / Bağlantı |
Açıklama |
Jeopolitik ve Stratejik Konum |
Bölgesel güç dengesi, Türkiye-Azerbaycan iş birliği |
Türkiye'nin arabuluculuk rolü, Kafkasya'daki etkililiği |
Türkiye'nin bölgedeki etkisinin güçlenmesi ve stratejik
ittifaklar |
Ekonomik İş Birliği ve Ulaşım Koridorları |
TANAP, Kuzey-Güney koridoru, yeni güzergahlar |
Anlaşmadaki ulaşım ve ticaret maddeleri |
Türkiye üzerinden geçecek enerji ve ticaret koridorlarının
açılması, ekonomik bütünleşme |
Güvenlik ve Savunma |
Sınır güvenliği, askeri destek, MİT faaliyetleri |
Bölgesel güvenlik, terörle mücadele iş birliği |
Türkiye’nin güvenlik çıkarları ve PKK gibi unsurlara karşı ortak
savaşım |
Diplomatik İlişkiler |
Türkiye-Ermenistan normalleşme, sınır kapıları |
Sınır kapılarının açılması, diplomatik ilişkilere ivme |
Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin gelişme olasılığı |
Toplumsal ve Kültürel Boyut |
Diaspora, Alevi ve Ermeni toplulukları |
Türkiye’deki Ermeni toplumunun barışa yaklaşımı |
Türkiye içindeki etnik ve dini dengeler, barış sürecine
yansımaları |
Uluslararası Aktörlerle İş birliği |
ABD, Rusya ve İran siyasaları |
Türkiye’nin bölgesel siyasalarda konumu ve dengeleri |
Bölgesel hegemonya ve dış siyasala manevraları |
İçerik
Çözümlemesi
Türkiye, Azerbaycan’ın güçlü müttefiki
olarak barış sürecinde etkili arabuluculuk rolü üstlenmiş ve anlaşmanın
oluşmasında kritik aktörlerden biri olmuştur. Bu durum, Türkiye’nin Kafkasya’da
bölgesel etkisini artırmakta ve Rusya ve İran gibi aktörlerle stratejik yarışmasını
derinleştirmektedir. Anlaşmada öngörülen ulaşım koridorları ve ekonomik iş birliği,
Türkiye’nin enerji (örneğin TANAP) ve lojistik projelerini güçlendirmekte ve
Azerbaycan’dan Avrupa’ya açılan yeni yollar Türkiye’nin transit ülke konumunu
pekiştirmektedir. Türkiye’nin bölgedeki güvenlik endişeleri anlaşmaya
yansımakta, PKK/PYD gibi terör unsurlarına karşı ortak savaşım iradesi ve
istihbarat iş birliği ön plandadır. Ancak bu durum, bölgedeki duyarlı dengeleri
de beraberinde getirmektedir. Türkiye-Ermenistan sınır kapılarının
açılması ve diplomatik normalleşme olasılığı bölge barışının sürdürülebilirliği
açısından kilit önem taşımaktadır. Anlaşma, bu yönde atılan önemli bir adım
olarak değerlendirilebilir. Türkiye içindeki Ermeni diasporasının barış
sürecine yaklaşımı anlaşmanın Türkiye içindeki toplumsal kabulü açısından
önemlidir. Barış süreci Türkiye’de etnik ve kültürel uzlaşı için de bir fırsat
yaratabilir. Türkiye’nin ABD, Rusya ve İran ile olan karmaşık
ilişkileri, anlaşmanın bölgesel siyasal manevraları açısından belirleyici
olacaktır. Bu aktörlerle ilişkiler Türkiye’nin barış sürecindeki rolünü
şekillendirmekte ve güçlendirmektedir.
Değerlendirmek gerekirse, Türkiye
açısından Azerbaycan-Ermenistan Barış Anlaşması bölgesel liderlik rolünü
güçlendirme fırsatı sunmaktadır. Türkiye, arabuluculuk ve destekçi rolüyle
Kafkasya’daki etkililiğini artırmıştır. Ekonomik bütünleşme ve enerji güvenliği
açısından stratejik üstünlükler sağlamaktadır. Türkiye, enerji koridorları ve
ticaret yollarının merkezinde yer almaktadır. Güvenlik alanında bölgesel kararlılığın
sağlanması için iş birliği olanağını artırmaktadır. Ancak aynı zamanda
bölgedeki terörle mücadele ve istihbarat paylaşımı duyarlı dengeler
içermektedir. Diplomatik normalleşme ve sınırların açılması Türkiye-Ermenistan
ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Bu süreç toplumsal ve siyasal
etmenlere bağlı olarak dalgalanabilir. Bölgedeki uluslararası güç dengeleri ve
Türkiye’nin dış siyasaları anlaşmanın başarı ve sürdürülebilirliğinde
belirleyici olacaktır.
ABD BAĞLAMINDA
AZERBAYCAN-ERMENİSTAN BARIŞ ANLAŞMASI: İÇERİK ÇÖZÜMLEMESİ VE TEMATİK
DEĞERLENDİRME
Çizelge 5 Tematik Kodlama (ABD Bakış Açısı) |
|||
Tema |
Alt Kodlar / Alt Temalar |
Bağlantılı Anlaşma Maddeleri /
İlgili Unsurlar |
Açıklama |
Bölgesel Güvenlik ve İstikrar |
Barışın sağlanması, çatışmaların sona erdirilmesi |
Ateşkes maddeleri, çatışma sonrası güvenlik düzenlemeleri |
ABD’nin Kafkasya’da çatışma sonrası kararlılığı destekleme
çabaları |
Enerji ve Ekonomik Çıkarlar |
Enerji koridorları, enerji güvenliği |
Anlaşmadaki ulaşım ve enerji altyapısı maddeleri |
ABD’nin Azerbaycan üzerinden Avrupa’ya enerji akışını
desteklemesi, enerji arz güvenliği |
Demokrasi ve İnsan Hakları |
İnsan hakları koruması, mülteci hakları |
İnsancıl yardım, mültecilerin dönüşü maddeleri |
ABD’nin demokratik değerler ve insan hakları temelli dış siyasala
vurgusu |
Rusya’nın Etkisinin Dengelenmesi |
Bölgedeki Rus etkisinin sınırlandırılması |
Garantör ülkeler ve bölgesel denge siyasaları |
ABD’nin Rusya’nın bölgedeki etkisini sınırlama stratejileri |
Diplomatik Rol ve Aracılık |
Arabuluculuk, barış sürecine dış müdahale |
ABD’nin sürece katılımı, Washington görüşmeleri |
ABD’nin bölgesel barış sürecinde etkili rol alma ve görüşme
mekanizmaları |
Savunma ve Güvenlik İş Birliği |
Terörle mücadele, güvenlik ortaklıkları |
Güvenlik garantileri, terörle mücadele iş birliği |
ABD’nin bölgedeki terör unsurlarına karşı iş birliği ve askeri
destek siyasaları |
İçerik
Çözümlemesi
Anlaşmanın ateşkes ve güvenlik
maddeleri, ABD’nin Kafkasya bölgesinde kararlılık ve çatışmaların sona
erdirilmesini destekleme hedefiyle uyumludur. ABD, bu barış sürecini bölgesel
güvenliğin artırılması ve kararsızlık riskinin azaltılması olarak görmekte ve
diplomatik kanallarını bu yönde yoğunlaştırmaktadır. ABD için enerji
güvenliği, dış siyasalarının önemli bir parçasıdır. Azerbaycan üzerinden
Avrupa’ya açılan enerji koridorlarının güvence altına alınması, Rusya’ya olan
enerji bağımlılığını azaltmak için kritik bir stratejidir. Anlaşmanın enerji ve
ticaret maddeleri ABD’nin bölgesel enerji planlarıyla paralellik
göstermektedir. ABD, anlaşmada göçmenlerin dönüşü ve insancıl yardımın eş
güdümü gibi maddeleri demokrasi ve insan hakları bakış açısından olumlu
karşılamakta ve bu alanlarda daha fazla saydamlık ve sivil toplum katılımı
talep etmektedir. Ancak bu konuda uygulama ve denetim mekanizmalarının
geliştirilmesi gerektiği düşünülmektedir. ABD, anlaşmanın garantörlüğünde ve
bölgesel güvenlik mimarisinde Rusya’nın etkisini sınırlamaya çalışmaktadır. Bu
bağlamda, barış sürecinin çok taraflı uluslararası destekle güçlendirilmesi,
Rusya’nın tek başına bölgedeki etkisinin önüne geçme stratejisiyle uyumludur.
ABD’nin barış sürecindeki etkili arabuluculuk rolü, Washington’da
gerçekleşen görüşmeler ve anlaşmanın kamuoyuna açıklanmasıyla netleşmiştir. Bu
diplomatik girişim, ABD’nin Kafkasya’da etkisini artırma ve bölgesel barışı
şekillendirme hedefinin bir parçasıdır. ABD, terörle mücadele ve bölgesel
güvenlik alanlarında Azerbaycan ve bölgedeki diğer aktörlerle iş birliğini
derinleştirmektedir. Bu kapsamda, güvenlik güvenceleri ve istihbarat paylaşımı
anlaşmanın tamamlayıcı unsurları olarak değerlendirilebilir.
Değerlendirmek gerekirse, ABD
açısından Azerbaycan-Ermenistan Barış Anlaşması bölgesel kararlılığın
güçlendirilmesi ve çatışmaların sona erdirilmesi açısından stratejik bir
kazanımdır. Enerji koridorları ve ticaret yollarının güvence altına alınması,
ABD’nin Avrupa enerji arz güvenliği siyasalarına hizmet etmektedir. Demokrasi,
insan hakları ve insancıl yardımların artırılması yönünde baskı ve destek
mekanizmaları geliştirilmesi beklenmektedir. Rusya’nın bölgedeki etkisini
dengelemek ve çok taraflı güvenlik mimarisi oluşturmak ABD’nin
önceliklerindendir. Diplomatik arabuluculuk ve savunma iş birlikleri, ABD’nin
bölgedeki varlığını pekiştirmekte ve barış sürecinin sürdürülebilirliğine katkı
sağlamaktadır. ABD’nin Azerbaycan-Ermenistan Barış Anlaşması bağlamında TRIPP
koridoru üzerinde özel bir ilgisi bulunmaktadır. TRIPP, bölgesel bütünleşme ve
barışın sürdürülebilirliği için kritik ulaşım ve enerji altyapısı projelerini
kapsamakta ve bu sayede ABD’nin Avrupa enerji arz güvenliğini sağlamada ve
bölgesel ekonomik kararlılığı artırmada stratejik bir platform sunmaktadır.
ABD, TRIPP üzerinden çok aktörlü diplomasi ve altyapı iş birliğini geliştirerek
Rusya’nın bölgedeki etkisini dengelemekte ve anlaşmanın ekonomik boyutunu
desteklemektedir. TRIPP koridorunun irdelenmesi ABD’nin barış anlaşması çözümlemesinde
eksik bırakılmaması gereken kritik bir temadır. Bu, sadece ekonomik değil aynı
zamanda jeopolitik ve güvenlik stratejileri açısından da temel bir boyuttur.
TRIPP ve ABD’nin
Bölgesel Hegemonya Stratejisinin Derin Çözümlemesi
TRIPP, Güney Kafkasya’da (Azerbaycan,
Ermenistan, Gürcistan) ve çevresinde çok aktörlü iş birliği temelinde barışın,
ekonomik bütünleşmenin ve altyapı projelerinin geliştirilmesini amaçlayan bir
bölgesel girişimdir. Proje enerji koridorları, ulaşım altyapısı, ticaret,
çevre, güvenlik ve insancıl konuları kapsayan geniş bir çerçevede ilerler.
ABD, Avrupa'nın enerji arz güvenliğini
artırmak ve Rusya’ya olan enerji bağımlılığını azaltmak için Azerbaycan ve
Güney Kafkasya’daki enerji kaynaklarını ve koridorlarını (örneğin TANAP,
Bakü-Ceyhan boru hattı) desteklemektedir. TRIPP projeleri, bu enerji
altyapısının güvenliği ve etkili işletilmesi için önemli bir platformdur. Güçlü
bir bölgesel iş birliği platformu kurmak, ABD’nin Rusya ve İran’ın geleneksel etki
alanlarına meydan okumasına olanak vermektedir. TRIPP’in çok taraflı yapısı
ABD’ye hem diplomatik üstünlük hem de bölgesel siyasala yapımında liderlik
fırsatı sağlamaktadır.
ABD, doğrudan müdahaleden ziyade çok
aktörlü ve “kapsayıcı” bir yapıyla bölgesel etkisini artırmaya çalışmaktadır.
TRIPP bu anlamda uluslararası normlara uygun bir platform sunmaktadır. Böylece
hegemonya iddiası uluslararası meşrulukla örtüşmektedir.
TRIPP altyapı projeleri ve ticaret
koridorları, bölge ülkelerini ABD destekli küresel ekonomik ağlarla bütünleştirmektedir.
Bu ekonomik bağlılık, siyasal ve stratejik etki için bir temel oluşturmaktadır.
ABD, TRIPP üzerinden bölgesel diplomatik ilişkilere müdahil olarak kendi
önceliklerine uygun siyasal yönelimleri desteklemektedir. Terörle mücadele,
sınır güvenliği ve istihbarat paylaşımı gibi alanlarda iş birliği ağları
kurarak bölgesel güvenlik siyasalarında belirleyici olabilir.
Buna karşılık, bölge ülkeleri, ABD
destekli projelerin kendi iç dinamiklerine zarar verdiğini düşünebilir ve bu da
direniş veya projelerin başarısızlığına yol açabilir. Rusya ve İran gibi
bölgesel aktörler, ABD’nin TRIPP üzerinden artan etkisini tehdit olarak görebilir.
Bu da bölgedeki güç yarışmasını sertleştirir. Altyapı, güvenlik ve siyasal iş birliği
projelerinin çok taraflı ve karmaşık yapısı eş güdüm eksikliklerine ve
projelerin başarısızlığına neden olabilir.
Çizelge 6 TRIPP’in Bölgesel Aktörler ve ABD
Hegemonyası Açısından Çözümlemesi |
||
Aktör |
TRIPP ve ABD Hegemonyasına Bakış |
Stratejik Yaklaşım / Tepki |
Azerbaycan |
ABD destekli enerji ve güvenlik iş birliğinden faydalanır. |
ABD ile iş birliği yaparken bölgesel dengeyi koruma gereksinimi. |
Ermenistan |
Barış sürecine katılımda ABD aracılığıyla uluslararası destek
bekler. |
Rusya ile ilişkilerini sürdürür, ABD’ye karşı temkinli. |
Türkiye |
Bölgesel liderlik ve enerji koridorları açısından stratejik
ortak. |
ABD ile iş birliği ararken bölgesel dengeyi koruma eğiliminde. |
Rusya |
TRIPP’i ABD’nin etki artırma aracı olarak görür. |
Değişik iş birlikleri geliştirerek ABD etkisini sınırlamaya
çalışır. |
İran |
ABD hegemonya çabalarına karşı temkinli ve karşıt. |
Bölgesel güç projeleri ile karşı denge kurma çabası. |
ABD |
TRIPP’i bölgesel liderlik ve hegemonya stratejisinin aracı
olarak kullanır. |
Çok taraflı diplomasi ve ekonomik araçlarla etki artırımı. |
TRIPP, ABD’nin bölgesel hegemonya
stratejisinin merkezi bir unsurudur. Çok aktörlü yapısı ile diplomatik,
ekonomik ve güvenlik alanlarında ABD’nin Kafkasya’daki etkisini artırmayı
hedefler. Bölge ülkeleri için fırsatlar sunarken, egemenlik ve denge siyasaları
açısından ciddi riskler taşır. Bu nedenle, projelerin başarısı yerel aktörlerin
çıkarlarının dengelenmesine ve Rusya-İran ile ilişkilerin yönetilmesine
bağlıdır. ABD, TRIPP üzerinden sadece ekonomik değil, aynı zamanda siyasal ve
askeri alanlarda da etkinlik sağlamaya çalışmaktadır. Bu durum bölgedeki güç
dengelerini önemli ölçüde değiştirebilir. Uzun vadede TRIPP’in
sürdürülebilirliği çok taraflı iş birliğine ve yerel gereksinimlere duyarlı siyasaların
geliştirilmesine bağlıdır.
RUSYA BAĞLAMINDA
AZERBAYCAN-ERMENİSTAN BARIŞ ANLAŞMASI
İçerik Çözümlemesi ve Tematik
Değerlendirme
Çizelge 7 Tematik Kodlama (Rusya Bakış Açısı) |
|||
Tema |
Alt Kodlar / Alt Temalar |
Anlaşmadaki İlgili Unsurlar /
Bağlantılar |
Açıklama |
Bölgesel Güvenlik ve Etki |
Barış sürecinde Rusya’nın arabuluculuğu, güvenlik garantileri |
Anlaşmanın garantörlüğü, bölgesel askeri düzenlemeler |
Rusya’nın Kafkasya’daki geleneksel etki alanını koruma ve
güvenlik mimarisini güçlendirme çabası |
Askeri Varlık ve Stratejik Kararlılık |
Rus askeri üsleri, bölgedeki askeri varlık, sınır güvenliği |
Barışın sağlanmasında Rus askeri gücü ve sınır güvenliği |
Rusya’nın askeri denetimi ve çatışmanın tekrarlanmaması için
garantör rolü |
Enerji ve Ekonomi |
Enerji koridorları, ekonomik iş birliği, yatırımlar |
Anlaşmanın ekonomik maddeleri ve altyapı projeleri |
Rusya’nın enerji pazarındaki konumunu koruma ve ekonomik etki
alanını sürdürme çabaları |
Diplomasi ve Çok Taraflılık |
Çok taraflı barış süreci, Minsk Grubu ve diğer platformlar |
|
|
Anlaşmanın uluslararası diplomasi çerçevesi |
Rusya’nın bölgedeki diplomatik ağı güçlendirme ve Batı etkisini
sınırlama hedefi |
|
|
Ermenistan ile İlişkiler |
Müttefiklik, askeri ve siyasal destek |
Ermenistan-Rusya askeri anlaşmaları ve stratejik iş birliği |
Rusya’nın Ermenistan üzerindeki etkisini devam ettirme ve
dengeleme |
Azerbaycan ile İlişkiler |
Dengeli yaklaşım, enerji ve ticaret ilişkileri |
Azerbaycan ile yararcı iş birliği, çatışmayı dengeleme |
Rusya’nın Azerbaycan ile ekonomik ve güvenlik ilişkilerini
sürdürme çabası |
İçerik
Çözümlemesi
Rus askeri üsleri ve sınır güvenliği
anlaşmanın güvenlik temalarında kritik bir rol oynar. Rusya, bölgedeki askeri
varlığıyla barış sürecinin kararlılığını sağlamaya çalışırken hem Ermenistan’a
hem de Azerbaycan’a dengeleyici mesajlar vermektedir. Rusya, Azerbaycan’ın
enerji kaynakları ve Kafkasya üzerinden Avrupa’ya açılan koridorları üzerinde
doğrudan denetim sahibi olmamakla birlikte, anlaşmadaki ekonomik iş birliği ve
altyapı projelerini kendi enerji pazarını koruma ve bölgedeki ekonomik etkisini
sürdürme fırsatı olarak görmektedir. Rusya, Minsk Grubu ve diğer uluslararası
platformlar üzerinden barış sürecine çok taraflı yaklaşarak Batı etkisini
dengelemeye çalışmaktadır. Bu diplomatik strateji Rusya’nın bölgedeki jeopolitik
rakiplerine karşı konumunu sağlamlaştırır. Rusya’nın Ermenistan ile güçlü
askeri ve siyasal bağları vardır. Anlaşma çerçevesinde Rusya, Ermenistan’a
destek vermeyi sürdürerek bölgedeki müttefikini koruma ve dengeleme rolünü
devam ettirebilir. Rusya, Azerbaycan ile ilişkilerini sürdürür ve özellikle
enerji ve ticaret alanlarında iş birliği yaparken, bölgedeki çatışmanın
büyümesini önlemek için dikkatli dengeler kurar.
Özetle değerlendirmek gerekirse, Rusya,
Azerbaycan-Ermenistan Barış Anlaşması’nı bölgesel etkisini koruma, güvenlik
mimarisini güçlendirme ve diplomatik üstünlük sağlama aracı olarak
kullanmaktadır. Askeri varlık ve garantörlük rolü, Rusya’nın bölgesel kararlılık
ve kendi güvenlik çıkarlarını koruma stratejisinin merkezindedir. Rusya, hem
Ermenistan’la yakın müttefiklik ilişkisini sürdürmekte hem de Azerbaycan ile iş
birliği geliştirerek bölgedeki güç dengesini dikkatle yönetmektedir. Minsk
Grubu gibi çok taraflı diplomasi mekanizmalarını kullanarak Batı’nın bölge
üzerindeki etkisini dengelemekte ve kendi jeopolitik çıkarlarını en yukarıya
çıkarmaktadır. Anlaşmanın ekonomik boyutları, Rusya’nın enerji ve ticaret
alanındaki yarışmacı konumunu sürdürmesi için fırsatlar sunmakla birlikte
bölgesel iş birliği dinamikleri üzerinde belirleyici olmaya devam edecektir.
Güncel bilgilere göre, yakın zamanda
açıklanan Ermenistan–Azerbaycan barış anlaşması taslağında Rusya’nın doğrudan
bir garantörlük rolü bulunmuyor. Ancak geçmişte, özellikle 2020’deki 10 Kasım
Üçlü Bildirisi (Azerbaycan, Ermenistan, Rusya) çerçevesinde Rusya, ateşkesin
uygulanmasının garantörü olarak alanda bulunmuştur. Bu görev, Rus barış gücü
birliklerinin Karabağ’da konuşlandırılmasıyla somutlaşmıştı. Yeni süreçte ise ABD
ve AB müzakerelerde daha etkili görünmektedir. Rus barış gücünün 2025’e kadar
bölgede kalma süresi bulunmakla birlikte Ermenistan tarafı artık Rus
askerlerinin çekilmesini talep etmektedir. Taslak anlaşma, uluslararası
garantörlük mekanizmasını açıkça tanımlamamakta ve Rusya’ya atıf yapmamaktadır.
Rusya ise söylemde “tarafların imzalayacağı her anlaşmada güvenlik teminatı
sağlayabileceğini” dile getiriyor, fakat bu öneri anlaşma metnine girmiş değildir.
Kısacası, Rusya’nın garantörlük rolü geçmişte vardı. Yeni anlaşma taslağında
yok. Rusya’nın garantörlük pozisyonu zayıflamış durumda ve sürecin merkezinde
artık ABD ile AB var.
İRAN BAĞLAMINDA
AZERBAYCAN-ERMENİSTAN BARIŞ ANLAŞMASI
Çizelge 8 Tematik Kodlama (İran Bakış Açısı) |
|||
Tema |
Alt Kodlar / Alt Temalar |
Anlaşmadaki İlgili Unsurlar /
Bağlantılar |
Açıklama |
Bölgesel Güvenlik ve Etki |
İran’ın bölgedeki rolü, sınır güvenliği |
Anlaşmanın güvenlik ve sınır maddeleri |
İran’ın güney Kafkasya’daki stratejik etkisini koruma ve sınır kararlılığı
önceliği |
Enerji ve Ticaret Koridorları |
İran’dan geçen ticaret ve enerji güzergahları |
Anlaşmadaki ulaşım ve ekonomik iş birliği maddeleri |
İran’ın bölgesel ekonomik bütünleşmedeki rolü ve üstünlükleri |
Diplomasi ve Çok Taraflılık |
Bölgesel iş birliği, uluslararası platformlarda etkisi |
Anlaşmanın uluslararası diplomasi bağlamı |
İran’ın barış sürecine katılımı ve bölgesel dengeyi sağlama
çabaları |
Etnik ve Siyasal Dinamikler |
Azerbaycan’daki Fars nüfus, Ermenistan ile ilişkiler |
İran’daki Azeri azınlık ve bölgesel etnik dengeler |
İran’ın iç güvenliği ve dış siyasalarda etnik sorunların etkisi |
Savunma ve Güvenlik İş Birliği |
Terörle mücadele, sınır güvenliği, ortak güvenlik |
Anlaşmada bölgesel güvenlik ve terörle mücadele maddeleri |
İran’ın sınırlarında kararlılık ve terörle mücadele öncelikleri |
Bölgesel Yarışma ve İş Birliği |
Rusya, Türkiye, ABD ile ilişkiler |
Anlaşmanın bölgesel aktörler arası güç dengeleri |
İran’ın bölgesel jeopolitik denge ve yarışma stratejileri |
İçerik Çözümlemesi:
İran’ın Konumu ve Akademik Bir Değerlendirme
İran, Azerbaycan ve Ermenistan
arasındaki barış anlaşması kapsamında tartışılan Zengezur Koridoru’na yönelik
yaklaşımını hem stratejik hem de güvenlik ve siyasal bakış açılarından kritik
bir kırılma çizgisi olarak benimsemektedir. İran, Zengezur Koridoru'nun Güney
Kafkasya’da mevcut uluslararası sınırları değiştirme gizil gücü taşıdığı
endişesini açıkça vurgulamaktadır. Bu yönüyle koridor Tahran nezdinde bir
“kırmızı çizgi” olarak tanımlanmaktadır. Özellikle İran Dışişleri Bakanlığı’nın
açıklamalarında, “herhangi bir yönden gelen sınır değişikliğinin kabul edilemez
olduğu” sürekli olarak vurgulanmıştır. Zengezur Koridoru’nun açılması, İran’ın
hem ekonomik hem stratejik olarak önemli transit üstünlüklerini yitirmesine
neden olabilecektir. İran’ın Azerbaycan’dan Nahçıvan’a geçen nakliye ve enerji
hatları üzerindeki gelir ve lojistik denetimi zayıflayabilir. Bu durum, İran’ın
hem coğrafi hem de ekonomik açıdan verdiği önemde ciddi gerilemeye neden
olabilir. Tahran, koridorun Türkiye ve Azerbaycan iş birimini güçlendirecek
jeopolitik bir araç olarak kullanılacağına dair kaygılarını dile getirmiştir.
Bu kaygılar, NATO ve Batı etkisinin bölgede artacağı yönündeki ihtimallere
karşı derinleşmiştir. İranlı uzmanlar koridoru “NATO/Turan eksenli ayrışma
aracı” gibi algılayarak çıkarlarının merkezden uzaklaşacağını öne sürmüştür. Zengezur
Koridoru'nun açılmasının İran içindeki Azeri azınlığın etnik taleplerini
güçlendirebileceği yönünde kaygılar vardır. İran’ın batısında yoğun Azeri nüfus
bulunmakta olup bu hareketlenmenin içeride ayrılıkçı dinamikleri
tetikleyebileceği değerlendirilmektedir. İran’ın yaklaşımında diplomatik üslup,
açık tehdit söylemleriyle birlikte daha saldırgan bir ton kazanmıştır. Ali
Akbar Velayati’nin, “Zengezur Koridoru, Trump’ın paralı askerleri için mezar
olacak” ifadesi projeye karşı açık bir ideolojik ve olası askerî karşı duruşu
simgelemektedir
Çizelge 9 İran İçin Özet Değerlendirme Tablosu |
||
Boyut |
İran’ın Konumu (Velayeti Öncesi) |
Güncellenmiş Konum (Velayeti
Açıklaması Sonrası) |
Dış Politika |
Dengeli fırsat–risk çözümlemesi |
Sert güvenlik projeksiyonu ve tehdit algısının öne çıkışı |
Transit Etkisi |
Ekonomik iş birliği fırsatı |
Uygulanması durumunda gelir kaybı ve jeoekonomik gerileme |
Jeopolitik Rol |
Bölge denge unsuru |
Koridor rakiplerin tavrını güçlendiren bir tehdit durumu |
İç Güvenlik |
Etnik duyarlılıkları göz önünde tutma |
Ayrılıkçı gücün tehdit olarak algılanması |
Diplomatik Biçem |
Temkinli ve dengeli |
Sert ve tehdit içerikli söylem (askeri müdahale çağrısı) |
GENEL
DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Azerbaycan-Ermenistan Barış Anlaşması,
Güney Kafkasya’da uzun süredir devam eden çatışma dinamiklerini dönüştürme gizil
gücüne sahip önemli bir girişimdir. Anlaşma, tarafların karşılıklı olarak
güvenlik, ekonomik iş birliği ve diplomasi alanlarında somut adımlar atmasını
öngörmekte ve bu sayede bölgesel kararlılığın sağlanmasına katkı sağlamayı
hedeflemektedir.
Bölgesel aktörlerin bakış açılarından
bakıldığında, anlaşmanın farklı boyutları ön plana çıkmaktadır. Türkiye için
anlaşma, bölgesel liderlik durumunu güçlendirilmesi ve enerji koridorlarının
güvence altına alınması bakımından stratejik öneme sahiptir. ABD açısından
anlaşma, bölgedeki enerji kaynakları ve ticaret yolları üzerinden etki artırma
ve Rusya’nın etkisini dengeleme fırsatı sunarken, çok taraflı diplomasi
aracılığıyla meşruluk sağlamayı amaçlamaktadır. Rusya ise anlaşmayı, geleneksel
etki alanını koruma, güvenlik mimarisini sürdürme ve bölgedeki askeri varlığını
devam ettirme bağlamında değerlendirmekte ve aynı zamanda Batı etkisini
dengelemeye çalışmaktadır. İran içinse, anlaşma sınır güvenliği, etnik dengeler
ve ekonomik bütünleşme açısından hem fırsatlar hem de çok önemli riskler ve
kayıplar barındıran karmaşık bir süreç olarak görülmektedir.
Anlaşmanın başarısı, bu farklı
aktörlerin çıkarlarının nasıl dengelendiğine, uluslararası ve bölgesel güç savaşımının
nasıl yönetildiğine bağlıdır. Barış sürecinin kalıcılığı, ekonomik bütünleşmenin
derinliği ve güvenlik iş birliğinin sürdürülebilirliğiyle yakından ilişkilidir.
Öte yandan, anlaşmanın yaşama geçirilmesinde bölgesel aktörler arasındaki güven
eksikliği, dış müdahaleler ve etnik ve siyasal duyarlılıklar gibi riskler devam
etmektedir.
Sonuç olarak, Azerbaycan-Ermenistan
Barış Anlaşması, bölgesel barışın kurulması için önemli bir fırsat olmakla
birlikte kapsamlı ve çok boyutlu bir yaklaşım gerektirmektedir. Bölgesel
aktörlerin iş birliği ve uluslararası toplumun destekleyici rolü bu sürecin
başarılı olmasında kritik öneme sahiptir.
KAYNAKÇA
Armenian Government. (2025).
Azerbaijan-Armenia Peace Agreement Text. Official Government Portal. https://www.gov.am/en/agreements/peace-agreement-2025
Azerbaijani Ministry of Foreign
Affairs. (2025). Official Text of the Azerbaijan-Armenia Peace Agreement. https://mfa.gov.az/en/content/414/
Buzan, B. (1991). People, states and
fear: An agenda for international security studies in the post-cold war era
(2nd ed.). Harvester Wheatsheaf.
Buzan, B., Wæver, O., & de Wilde,
J. (2003). Regions and powers: The structure of international security.
Cambridge University Press.
De Waal, T. (2013). Black Garden:
Armenia and Azerbaijan Through Peace and War. New York University Press.
International Crisis Group. (2021).
Nagorno-Karabakh: Risking War. Report No. 290.
OSCE Minsk Group. (2025). Statements
and Documents on the Azerbaijan-Armenia Peace Process. https://www.osce.org/minsk-group
Smith, H. (2020). “The South Caucasus
and Great Power Rivalry.” Journal of Eurasian Studies, 11(2), 115–129.
U.S. Department of State. (2025).
Press Release: Supporting the Azerbaijan-Armenia Peace Agreement. https://www.state.gov/peace-agreement-kafkasya
United Nations Security Council.
(2023). Report on the Nagorno-Karabakh Peace Process. UN Documents. https://www.un.org/securitycouncil/reports/2023/nagorno-karabakh
EK 1:
ERMENİSTAN CUMHURİYETİ İLE AZERBAYCAN
CUMHURİYETİ ARASINDA BARIŞ VE DEVLETLERARASI İLİŞKİLER ANLAŞMASI
Ermenistan Cumhuriyeti ve Azerbaycan
Cumhuriyeti (bundan böyle “Taraflar” olarak anılacaktır),
Bölgedeki adil, kapsamlı ve kalıcı
barışın tesisinin acil gerekliliğinin bilincinde olarak,
Bu amaca, devletlerarası ilişkilerin
kurulması suretiyle katkıda bulunma isteğini taşıyarak,
Birleşmiş Milletler Şartı, Birleşmiş
Milletler Şartı’na uygun olarak Devletler Arasında Dostane İlişkiler ve İş Birliği
İlkelerine Dair Uluslararası Hukuk Bildirgesi (1970), Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Konferansı Helsinki Nihai Senedi (1975) ve 21 Aralık 1991 tarihli
Almatı Bildirgesi’nden hareketle ve burada yer alan norm ve ilkelere dayalı
olarak ilişkilerini geliştirmeyi amaçlayarak,
Aralarında iyi komşuluk ilişkilerinin
tesisine yönelik karşılıklı iradelerini beyan ederek,
Aşağıdaki hususlar üzerinde mutabakata
varmışlardır:
MADDE I
Eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler
Birliği’ne bağlı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri arasındaki sınırların, ilgili
bağımsız devletlerin uluslararası sınırları haline geldiğini ve uluslararası
toplumca bu şekilde tanındığını teyit eden Taraflar, birbirlerinin
egemenliğine, toprak bütünlüğüne, uluslararası sınırlarının dokunulmazlığına ve
siyasi bağımsızlığına saygı göstereceklerdir.
MADDE II
Madde I’e tam uygun olarak, Taraflar
birbirlerine karşı herhangi bir toprak talebinde bulunmadıklarını teyit eder ve
gelecekte de böyle bir talepte bulunmayacaklardır. Taraflar, diğer Taraf’ın
toprak bütünlüğünü veya siyasi birliğini tamamen veya kısmen bozmayı veya
zayıflatmayı amaçlayan planlama, hazırlık, teşvik veya destek dahil olmak üzere
hiçbir eylemde bulunmayacaklardır.
MADDE III
Taraflar, karşılıklı ilişkilerinde
diğer Taraf’ın toprak bütünlüğüne veya siyasi bağımsızlığına karşı ya da
Birleşmiş Milletler Şartı ile bağdaşmayan herhangi bir şekilde güç kullanmaktan
veya güç kullanma tehdidinde bulunmaktan kaçınacaklardır. Taraflar, kendi
topraklarının üçüncü bir tarafça, diğer Taraf’a karşı Birleşmiş Milletler Şartı
ile bağdaşmayan şekilde güç kullanmak amacıyla kullanılmasına izin
vermeyeceklerdir.
MADDE IV
Taraflar, birbirlerinin iç işlerine
müdahaleden kaçınacaklardır.
MADDE V
Bu Anlaşmanın, her iki Tarafça onay
belgelerinin teati edilmesinden itibaren ……. gün içinde, Taraflar, 1961 ve 1963
tarihli Viyana Diplomatik ve Konsolosluk İlişkileri Sözleşmeleri hükümlerine
uygun olarak aralarında diplomatik ilişkiler tesis edeceklerdir.
MADDE VI
Madde I’deki yükümlülüklerine tam
uygun olarak, Taraflar aralarındaki devlet sınırının belirlenmesi ve
işaretlenmesi anlaşmasını sonuçlandırmak amacıyla, mutabık kalınan düzenlemeler
uyarınca sınır komisyonları arasında iyi niyetli müzakereler yürüteceklerdir.
MADDE VII
Taraflar, karşılıklı sınırları boyunca
üçüncü taraf kuvvetlerini konuşlandırmayacaklardır. Sınırın belirlenmesi ve
ardından işaretlenmesi süreci tamamlanıncaya kadar, sınır bölgelerinde güvenlik
ve istikrarı sağlamak amacıyla, askeri alan dahil olmak üzere karşılıklı olarak
mutabık kalınan güvenlik ve güven artırıcı tedbirleri uygulayacaklardır.
MADDE VIII
Taraflar, kendi yetki alanları içinde
her türlü hoşgörüsüzlük, ırkçı nefret, ayrımcılık, ayrılıkçılık, şiddet yanlısı
aşırıcılık ve terörizmi kınayacak, bunlarla mücadele edecek ve ilgili
uluslararası yükümlülüklerine riayet edeceklerdir.
MADDE IX
Taraflar, her iki Taraf’ı ilgilendiren
silahlı çatışmalarda meydana gelen kayıp ve zorla kaybedilme vakalarını, uygun
olduğunda doğrudan veya ilgili uluslararası kuruluşlarla işbirliği içinde,
mevcut tüm bilgilerin değişimi dahil olmak üzere ele alacaklardır. Taraflar, bu
kişilerin akıbetinin araştırılması, uygun hallerde kalıntılarının bulunması ve
iadesi ile bu kişilerle ilgili adaletin uygun soruşturmalar yoluyla
sağlanmasının, uzlaşma ve güven inşasında önemli olduğunu kabul ederler. Bu
konudaki usuller ayrı bir anlaşmada ayrıntılı olarak düzenlenecektir.
MADDE X
Taraflar, ekonomik, transit ve
ulaştırma, çevre, insani ve kültürel alanlar dahil olmak üzere çeşitli
alanlarda iş birliği tesis etmek amacıyla, karşılıklı ilgi alanlarında
anlaşmalar yapabilirler.
MADDE XI
İşbu Anlaşma, Tarafların uluslararası
hukuk ve her birinin diğer BM üyesi devletlerle akdettiği anlaşmalar
kapsamındaki hak ve yükümlülüklerini ihlal etmez. Taraflar, üçüncü taraflarla
yürürlükte olan hiçbir uluslararası taahhüdün, bu Anlaşma kapsamındaki
yükümlülüklerini zayıflatmamasını temin edeceklerdir.
MADDE XII
Taraflar, ikili ilişkilerinde
uluslararası hukuk ve işbu Anlaşma hükümleri doğrultusunda hareket
edeceklerdir. Hiçbir Taraf, bu Anlaşmayı yerine getirmemek için iç hukukunu
gerekçe gösteremez. Taraflar, 1969 tarihli Antlaşmalar Hukuku Hakkında Viyana
Sözleşmesi uyarınca, bu Anlaşma yürürlüğe girinceye kadar, Anlaşmanın amacını
boşa çıkaracak eylemlerden kaçınacaklardır.
MADDE XIII
Taraflar, bu Anlaşmanın tam olarak
uygulanmasını garanti eder ve uygulanmasını denetlemek üzere ikili bir komisyon
kurarlar. Komisyon, Taraflarca üzerinde mutabık kalınacak usuller çerçevesinde
çalışacaktır.
MADDE XIV
Uluslararası hukuk ve karşılıklı
ilişkilerini bağlayan diğer anlaşmalar kapsamındaki hak ve yükümlülüklerine
halel getirmeksizin, Taraflar, bu Anlaşmanın yorumlanması veya uygulanmasına
ilişkin herhangi bir uyuşmazlığı, Madde XIII’te belirtilen Komisyon dahil olmak
üzere doğrudan istişare yoluyla çözmeye gayret edeceklerdir. Bu istişareler
sonucunda her iki Taraf için de kabul edilebilir bir sonuca altı ay içinde
ulaşılamaması halinde, diğer barışçıl çözüm yollarına başvurulacaktır.
MADDE XV
Madde XIV’e halel getirmeksizin,
Taraflar, bu Anlaşmanın imzalanmasından önce aralarındaki konularla ilgili
olarak herhangi bir hukuki forumda mevcut tüm devletler arası talepleri,
şikayetleri, protestoları, itirazları, davaları ve uyuşmazlıkları, yürürlüğe
giriş tarihinden itibaren bir ay içinde geri çekecek, feshedecek veya diğer
şekilde çözecek; yeni talepler, şikayetler, protestolar, itirazlar, davalar
başlatmayacak ve üçüncü tarafça diğer Taraf’a karşı başlatılmış olan bu tür
işlemlere hiçbir şekilde dahil olmayacaklardır. Taraflar, diplomatik, bilgi
veya diğer alanlarda, bu Anlaşmaya aykırı şekilde birbirlerine karşı düşmanca
hiçbir eylemde bulunmayacak, teşvik etmeyecek veya dahil olmayacak, bu amaçla
düzenli istişarelerde bulunacaklardır.
MADDE XVI
Anlaşma, Tarafların ulusal
mevzuatlarına uygun olarak iç prosedürlerin tamamlandığını bildiren belgelerin
teati edilmesinden sonra yürürlüğe girecektir. Bu Anlaşma, Birleşmiş Milletler
Şartı’nın 102. maddesi uyarınca tescil edilecektir.
MADDE XVII
İşbu Anlaşma, Ermenice, Azerice ve
İngilizce dillerinde düzenlenmiş olup, tüm metinler eşit derecede geçerlidir.
Herhangi bir geçerli metin arasında anlam farklılığı olması halinde, İngilizce
metin esas alınacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder